Bir kış masalı: Bayburt

Tüm şehre hakim noktalardan biri olan Şehit Osman'dan 'Şehr-i Şahane'yi izlerken geldi aklımıza Kop Savunması.

Bir kış masalı: Bayburt
Tüm şehre hakim noktalardan biri olan Şehit Osman'dan 'Şehr-i Şahane'yi izlerken geldi aklımıza Kop Savunması. Memleket gibi Bayburt'ta ne kadar zor savunulmuştu aslında. Binlerce şehit verilerek Rusların ilerlemesi engellenmişti. Gazateci yazar Osman Okutmuş'un "Kop Dağlarında 6 Ay" kitabı ve çeşitli yazılarından alıntı yapılarak yazılan makalede geçenler gözümüzde canlandı.



Sinem Ayaz - Bayburt Postası

Everekli (Örence) bir Kop gazisinin sözleri gelince hatırımıza tüylerimiz ürperdi. "Türk askerinin bu dağlarda teçhizatsız, aç ve perişan bir vaziyette harp ettiğini" anlatıyordu. Hava daha -13 derece ve kışlık kıyafetlerimizle çıkmıştık Şehit Osman'a. Soğuk sanıyorduk ama asıl soğuğu biz değil giyeceği ve yiyeceği dahi olmayan Kop Dağı'nda kendini siper eden yiğitlerimiz ve onları bekleyen analarımız hissetmişti. Atalarımız bu manzaradaki toprakları böyle savunmuş diyerek yad ediyoruz onları... 

"
Ana beni vurdular, nişanlıma söyleyin,
Son mermisi tükendi, şerefle göçtü deyin,
Yaremden bir kabuğa yarin ismini yazın
Özlemle gözü doldu, şehadet içti deyin..."

Önder Eryılmaz'ın vatan kokan bu mısraları ile iniyoruz tepeyi.

Bayburt şehir merkezine yağan karın şehri beyaza büründürmesinin ardından köylerin bazılarında oluşan doğa harikası manzaraları keşfetmek için düştük tekrardan yollara.

Akşar beyaza bürünmüş...

İlk uğrayacağımız köy Dağçatı (Kondolot) olacaktı ki Akşar'ın (Balahor) beyaza bürünmüş ağaçlarını görünce dayanamayarak ölümsüzleştirmek istedik bu görüntüyü. Aklımıza gelen ilk mısraları mırıldandık Turgut Akaslan'dan:

"Kavak ve söğüt!
 Bayburt'un kol kola gezen iki sembolü.
 Her yerde sıkça görebileceğimiz iki ezeli arkadaş...
 Ebede yürüyorlar umutla!"  

Bizde bu mısralardaki iki ezeli arkadaşın beyazlara bürünmüş dostluğuna şahit olarak ayrılıyoruz yanlarından.

Güneydere (Söfker) köyünün sınırlarında bulunan eski değirmenin önündeki köprüye çıkarak Gökler ve Dağçatı köylerinden birleştikten sonra kıvrılarak soğuğa inat akan dereye selam veriyoruz. Şu an cılız akan bu sular eskilerde kaç can almıştı oysa ki. Şimdi ise suçluluğunun verdiği vicdan sızısıyla sessizliğe bürünmüş.

Yorgun evler yıkılmaya yüz tutmamış, yıkılmış...

Güneş, bizleri kış olmasına rağmen ısıtmaya başladı Dağçatı (Kondolot) yolunda. Yerlerin don ve buz olmasından dolayı yavaş yavaş gitmek zorunda kaldık. Diğer gittiğimiz köylere göre en çok kar olan köylerden biriydi. Son rampayı da zorlanarak aştıktan sonra gözüktü Dağçatı. Burada ve sonraki gideceğimiz köylerde güneş karşıladı bizi. Yorgun evler yıkılmaya yüz tutmamış, yıkılmış. Kaybolan evler değil yaşanmışlıklar, anılar oldu. Tüten bir kaç bacaya bakarken fotoğrafını çekmemiz için efsaneler söylenen Akkaya göz kırptı. Güneş ve bulutların yapmış olduğu dansı kaçırmadık. 1900'ün ilk yarısında yapılan tarihi caminin çatısında oluşan sarkıtlar kışın ilk karı olduğu için daha yavruymuş.

Koskoca köyde başka yer yok mu acaba?

Adeta zemheri değil sanki ilkbahar mavisiyle düştük Aşağı Pınarlı (Sisne) köyü yollarına... Bayburt'un bir ucundan diğer ucuna gittik.

Köyde ilk dikkat çeken 1883 yılından kalma olan Aşağı Pınar Cami ve caminin önündeki dalı buz tutan ağaç oldu. Caminin karşısında çocuklar için salıncak ve tahterevalli yapılmış ama kar çocuklardan ödünç almış bahara kadar. Asırlık koca ağaçların altında ki hindileri çocukluğumuzdaki gibi kızdırdıktan sonra "gulu gulu gulu" sesleri eşliğinde caminin etrafına bakmaya geri döndük. 132 senelik tarihi yapının bir cephesine misafirhane inşaatı başlamış. Kaba inşaat aşamasında bir yapı. Koskoca köyde başka yer yok mu acaba, merak etmedik değil. Şaşkınlığımızın nedeni de tarihi yapıların belli mesafe yakınına inşaat yapılamamasındandı. Kafamızda bu soru işareti ile çıkıyoruz köyden..

Rüştü, Söğütlü, Sancaktepe...

Rüştü Köyü'ndeki kiliseden camiye çevrilen yapıyı merak ederek düştük gene yollara. Şu an kullanılmayan Söğütlü (Hindi) köyü kilisesinden daha küçük, Sancaktepe (Keleverek) Cami (kiliseden camiye çevrilmiş) boyutlarında ve benzeri bir yapı. Gayet bakımlı olan caminin 2 dış cephesi orijinalliğini koruyor. Köyü gezerken köyün en küçük sakiniyle karşılaşıyoruz. Bu karda sessizce kapının önünde oturmuş bekliyordu. Hiç sesini çıkarmadan yoğun sevgimize maruz kaldı ufaklık. Ardından sahibi kapıyı açarak içeri aldı ve iç rahatlığıyla köyün çıkışındaki derenin manzarasını görmeye gittik. Diğer köylerdeki derelerden farklı olarak üzeri buz ve kar tutan sessiz bir o kadar da hızlı akan bu derenin bir kenarında ağaçtan setler yapılmış. Köyün nazlı kızı gibi senelerdir süzülen dere ve doğayı betonla tahrip etmeyerek suyun yoluna müdahale etmeyen insanlar var bu köyde.

Adabaşı'nda okul, Çoruh ve cami...

Bayburt'a yola çıkalı 5 dakika olmamıştı ki 2 farklı noktada tilki ile karşılaştık. Tek başlarına yaşayan bu hayvanlar oldukça korkak oldukları için çok fazla rahatsız etmeden bir kaç kare görüntünün ardından uzaklaştık. Köylere giderken en çok dikkatimizi çeken kardaki hayvanların izleri oldu.

Adabaşı (İsbonos) köyünün içinde Çoruh karşıladı bizi. Eski ihtişamı olmamakla birlikte akıyor, hâlâ ben buradayım diyerek. İçinde de bir ördek. Sessiz sedasız yüzüyor tek başına. Bu köyde faaliyette olan taşımalı sistem ile eğitim veren bir okul mevcut. Çoruh Nehri'nin üzerinden bir köprü ile okula ulaşılıyor. Nehrin bir yarısında okul bir yarısında cami ilk göze çarpanlar. Rüzgardan belli kış şartlarının çetin geçtiği..



Ve ayrılık, Şehri Şahane'den...

Çoruh'u bir insana benzetiyoruz. Deli akan yıllarından eser dahi kalmamış. Gençlik, deli çağlarını kapamış yaşlanıyor adeta. 1900'lü yıllarda taşarak Saat Kulesine varan, köprüleri aşan görüntülere rastlanmıyor artık. Ben yaşlanıyorum, duruldum can almıyorum diye fısıldıyor kulağımıza. 

Evliya Çelebi'nin 'Seyahatname'sinde Çoruh Nehri için kullandığı "Cui Ruh (Ruh Irmağı)" ile vedalaşırken ayrılıyoruz 'Şehr-i Şahane'den.

Bu güzel yerlerin baharını da görmek ümidiyle diyerek gezintimizi tamamlıyoruz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Murat YAŞA 8 yıl önce

Bir çırpıda Bayburt'da kışı yaşattınız. Bu güzel yerlerin baharı da yazı da bir başka güzeldir emeğinize sağlık...

Misafir Avatar
han li 8 yıl önce @Murat YAŞA

evet baharı da yazı da güzü de güzel..ama kışı var ya kışı....işte bu yüzden bayburttan gitmesi güzel..

Beğenmedim! (0)