Bayburtlu Nazım Usta, Zonguldak’ta şov yapıyor

Bayburt'tan 1953'te kalkıp Zonguldak'a yerleşen Nazım Aydın'ın (74) maharetleri saymakla bitmiyor. Yıllar önce devlet işini bırakıp kendi atölyesini açan Aydın, torna tesviye atölyesindeki makinelerin hemen hepsini kendisi üretti. İlkokulu bile sonradan bitiren 'Mucit Dede'yi en çok üzen ise genç nesillerde sanatkarlık ruhunun ölmesi. Maden ocaklarında kullanılan kömür vagonlarının sacını silindir makinesi ile istediği şekle getiren Nazım Aydın, piyasada 11 bin TL'ye satılan makineyi kendi çabası sonucu yaklaşık 3 bin TL'ye üretti. Nazım Aydın, piyasadan silindir makinesi için talep gelmesi durumunda seri üretime geçebileceğini söylüyor. Genç nesillerde sanatkarlık ruhunun kaybolmasından yakınan Nazım Aydın, içindeki sanat aşkını şu sözlerle açıklıyor:

Bayburtlu Nazım Usta, Zonguldak’ta şov yapıyor

Nazım AydınBayburt'tan 1953'te kalkıp Zonguldak'a yerleşen Nazım Aydın'ın (74) maharetleri saymakla bitmiyor. Yıllar önce devlet işini bırakıp kendi atölyesini açan Aydın, torna tesviye atölyesindeki makinelerin hemen hepsini kendisi üretti. İlkokulu bile sonradan bitiren 'Mucit Dede'yi en çok üzen ise genç nesillerde sanatkarlık ruhunun ölmesi. Maden ocaklarında kullanılan kömür vagonlarının sacını silindir makinesi ile istediği şekle getiren Nazım Aydın, piyasada 11 bin TL'ye satılan makineyi kendi çabası sonucu yaklaşık 3 bin TL'ye üretti. Nazım Aydın, piyasadan silindir makinesi için talep gelmesi durumunda seri üretime geçebileceğini söylüyor. Genç nesillerde sanatkarlık ruhunun kaybolmasından yakınan Nazım Aydın, içindeki sanat aşkını şu sözlerle açıklıyor:

"Mesela ben ilkokulu bile okuyamadım. Sonradan dışarıdan bitirdim. Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Üzülmez Atölyesi'nde, iş başı yaptım; ama daha faydalı çalışmak için kendi dükkanımı açtım. Gece gündüz çalıştım, arabalar için parça ürettim. Zonguldak dışından bize gelenler oluyordu. Bir cihaz hoşuma gitti mi ve onun faydalı olacağına inandım mı o makineyi üretmeden rahat edemiyorum. Şimdiki gençler daha işe başlamadan kaç lira alacağını soruyor."

Kentteki Acılık Sanayi Sitesi'nde Güven-İş Atölyesi sahibi Nazım Aydın, torna-tesfiye üzerine yıllardır emek veriyor. İlk olarak 1960 yılında kendi elleriyle torna tezgahı üreten Nazım Aydın, daha sonra matkap tezgahı, elektrikli testere makinesi, boru kıvırma-bükme makinesi üretti. Aydın, en son binlerce maden ocağı için gerekli olan kömür vagonu üretmek üzere sac bükme silindiri yaptı. Sac bükme makinesini 1 ayda tamamlayan Aydın, piyasa değeri 11 bin TL olan makineyi 3 bin TL maliyetle kendisi yaptı. Aydın, Almanya'dan getirdiği torna tezgahı arıza yaparken, 49 yıl önce kendi yaptığı torna tezgahının bir kez bile arıza yapmadığını dile getiriyor.

Bayburt'tan 1953'te kalkıp Zonguldak'a yerleşen Aydın, iki sene süren çıraklık kursundan sonra ustalık belgesini alarak TTK Üzülmez Atölyesi'nde iş başı yaptı. Gece işte mesai yaparken gündüz torna tezgahını üretmek için çalıştı ve bu 4 yıl sürdü. İçindeki sanat aşkı ağır basan Aydın, devlet işini bırakıp kendi atölyesini açtı. İtalyan torna tezgahını örnek alarak Türkiye'nin ilk yerli tezgahını üreten Aydın, "Önce torna tezgahının kalıplarını yaptım, resimlerini çizdim. Dökümhanede döktürdüm. Merkez atölyesinde işlettirdim. Dişlerini kendim yaptım, Sanat Okulu'nda açtırdım. Ondan sonra çalıştırdık makineyi ve geçimimi sağladım." dedi.

Torna tezgahından sonra ihtiyaca göre başka makineler de ürettiğini anlatan Aydın, "Matkap tezgahı ihtiyaç oldu, paramız yoktu, matkap tezgahını yaptım. Sonradan demir ve odun kesebilen testere makinesi yaptım. İstanbul'da 6 bin TL'ye satılan ve sera borularını bükmekte kullanılan demir bükme makinesi yaptım. Zonguldak'ta başka iş olmayınca, kömüre dayalı ocaklarda kullanılan vagon yapmaya başladım. Vagon yapmaya başlayınca silindir yok. Düşündüm, ne yapayım? İstanbul'a gittim sordum, 11 bin TL. Dedim; 'Ben bunu kendim yaparım.' Malzemesini aldım ve bu makineyi, gördüğünüz bu basit imkanlarla üretmeyi başardım. Allah ömür verirse ölünceye kadar işimin başındayım."

Atölyede çalışan Murat Aydın da babasının ilerlemiş yaşına rağmen çalışma aşkı, zekası, azmi ve üretkenliğiyle kendileri için bir model olduğunu aktarıyor.

'Bizim toplumumuz, sanatkar denildiğinde ses sanatçısı anlıyor”

Yabancı devletler üretirken Türkiye'nin uyuduğunu kaydeden Aydın, şunları söylüyor: "Piyasada çırak olarak çalışırken elektrot ve kaynak makinelerinin hepsinin İsrail malı olduğunu gördüm. Halbuki İsrail, 1948'te kurulmuştu; ben ise 1953'te iş başı yapmıştım. Adamlar devleti kuralı 5 yıl olmuş, bize makine satmışlar, biz ise uyumuşuz. Daha sonra TTK Üzülmez Atölyesi'ne başladım. Bakıyorum, torna tezgahları hep Bulgar, İtalyan ve Roman malı. Peki biz bu kadar geri zekalı mıyız ki onlar kadar olamadık? Atatürk, 'Her şey olursun, sanatkar olamazsın' demiş. Maalesef bizim toplumumuz sanatkar denildiğinde ses sanatçısı akla geliyor."

'Yeni nesilde sanat öğrenme aşkı hiç kalmadı”

Yeni nesilde sanat öğrenme hevesinin kalmadığını hatırlatan Aydın, "Eskiden Zonguldak parmakla gösterilen sanayi merkeziydi. Maalesef şimdi, 8 tane dökümhaneden hiç kalmadı. 10 sene sonra sanayide bir tane dükkan kalmaz; çünkü çırak yok. Şimdiki çocuklar, aileleri tarafından sanat öğrenmesi için teşvik edilmediği için kapkaçlık ve hırsızlık aldı başını gidiyor. Çocuklar da çaresiz. Başka yapacak bir şeyleri yok. Anne babasının çocuğuna vereceği bir şeyi yok. O yüzden çoğu genç, okul bitirse bile elinde sanat olmadığı için işsiz kalıyor, evlenemiyor. Sokakta boşta geziyor. Sonunda sıkıntıyı anne ve baba çekiyor. Her şeyi devletten beklememek lazım. Önce insan kendisi mücadele edecek." şeklinde konuşuyor.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.