Bir göç hikâyesi… Bildiğiniz gibi değil!

Memleket sevgisini biliyoruz… Çok sevdiğin memleketine bir gün geri dönebilme hayali ile yaşayıp sonunda murada erme coşkusuna da eyvallah… Gün olur ayrılır, gün olur kavuşursun, hepsi tamam… Peki hiç görmediğin uzak bir köye, ilk görüşte yerleşmeye karar vermek neyin tezahürü?

Bir göç hikâyesi… Bildiğiniz gibi değil!

Bayburt Postası - Memleket sevgisini biliyoruz… Çok sevdiğin memleketine bir gün geri dönebilme hayali ile yaşayıp sonunda murada erme coşkusuna da eyvallah… Gün olur ayrılır, gün olur kavuşursun, hepsi tamam… Peki hiç görmediğin uzak bir köye, ilk görüşte yerleşmeye karar vermek neyin tezahürü?

Hem de tam kırk yılını verdiğin büyük bir şehirden ayrılmayı göze alarak!

Sen kalk bir başına İstanbul’dan hayatında hiç görmediğin Bayburt’a gel… Şehir merkezine 35 kilometre uzaklıktaki baba ocağı Aşağı Çımağıl köyüne yerleş… Doğa malzemeleriyle bezenmiş harika bir ev ile birlikte hemen yanına bir ahır yap… Şimdi şaşıracaksınız ama doğrudan köy yaşantısına adanmak için tut bir de hayvancılıkla uğraşmaya başla...

Buraya kadar hâlâ şaşırmadınızsa şimdi sıkı durun… Bahsettiğimiz kişi bir bayan!

Adı Nihal Kaban… 43 yaşında ve bekar. Yıllar önce ekonomik sebeplerden dolayı göç kervanına katılan Kaban ailesinin bir ferdi. Ömrünün kırk yılını İstanbul’da geçirmiş. Özel sektörde uzun yıllar çalışmış ve emekli olmuş. Annesi, babası ve abisini ardı sıra kaybedince İstanbul’un o keşmekeş ortamında tek başına sıkılmış olmalı ki çocukluğundan beri aşina olduğu doğa merakını gidermek için baba ocağı Bayburt’un Aşağı Çımağıl köyüne yerleşmiş.

Aşağı Çımağıl’da ziyaret ettiğimiz Nihal Kaban’ı tahmin edileceği gibi koyunlarını otlatırken buluyoruz. Ve başlıyoruz merakımızı gidermeye...

“3 yıl önce geldim, geliş o geliş!”

Nihal KabanNihal Kaban, "Bundan 3 sene önce geldim" diyor ve "Geliş o geliş" diye ekliyor. Ömründe ilk defa baba ocağına geldiğini söylüyor. Önce ‘yapamam’ diye düşünmüş ama üç ay tatil amaçlı geldiği köyünden bir daha da ayrılamamış.

Kaban, geliş hikâyesini şöyle anlatıyor:

“Doğayı ve hayvanları seviyorum, çocukluğumda da vardı bir çiftlik evi hayali. Kararımı verdim her şeyi toparlayarak gelip buralara yerleştim.  Ahır ve ev yaptım. Evimi Hatay Reyhanlı’da yaşayan abim gelip yaptı. 400 metrekare üzerine bir de ahır yaptım. Hayvanlarımızı satın alıp bu işe başladım. Bir bayan için bu iş zor ama bizimkisi biraz da belki de örnek olabilmek için”

İki yıldır hayvancılıkla uğraştığını ve sabah 05.00’da kalkıp, hayvanlarını alıp dağlarda 4-5 saat otlattığını söyleyen Kaban, “Öğlen getirip ahırıma koyuyorum. Tekrar ikindiden sonra yeniden çıkarıyorum. Akşam 8.00’e kadar dağ bayır geziyoruz, eğleniyoruz. Her şeyi ile kendim ilgileniyorum. Pek vaktim olmuyor. Onlarla sınırlı bir sosyal hayatım var. Devam etmeyi düşünüyorum. Farklı bir yerde yaşamayı da düşünmüyorum” dedi.

Hayvanlığa başlarken ilk başlarda zorlandığını söyleyen Kaban daha sonra işi büyüttüğünü, “20-25 hayvanla başlamışım. Gün geçtikçe çoğalıyor” diyerek özetliyor.

İstanbul’da 23 yıl boyunca deterjan işi yaptığını ve aynı işten emekli olduğunu söyleyerek,  “Annem babam ve abim peş peşe vefat edince canım sıkıldı büyükşehirde ve geldim. Hiç niyetim yok gitmeye, buradayım. Üretmeyi seviyorum. Bence kadınlarda bu anlamda çalışsınlar. Ben bir lise mezunuyum. Bayburt’a da ayda en az 2 kez gidiyorum” diyen Kaban’ın şimdilik tek sıkıntısı evinin önünün çamur olması!

Kaban, bu sıkıntısını “Yollarımı da yaparsalar çok iyi olur. Evimin önü çok çamur oluyor, bu konuda yetkililerden destek bekliyorum” ifadeleriyle dile getiriyor.

Tam bir köy evi

Nihal Kaban’ın köyde bulunan evlere benzemeyen ama bir köy evinde olması gereken iç mimariye sahip evi ile ilgili bir sürprizle karşılaştık. Çünkü evin ustası, Hatay Reyhanlı’da yaşayan ağabeysi Nihat Kaban. İlk bakışta henüz tamamlandığı halde iç mimarisi oldukça dikkat çeken bir estetiğe sahip evi incelerken, bir sürprizle daha karşılaşıyoruz.

Nihal Kaban ile söyleşi yaptığımız sırada evin mimarı Nihat Kaban’ın da köyde olduğunu ve kız kardeşinin yanına tatile geldiğini öğreniyoruz. Kız kardeşine yaptığı sıra dışı evi görür görmez onun da görüşlerini alıyoruz.

‘Plandan, projeden anlamam’ diyor ama kendi deyimiyle yapamadığı hiçbir şey yok. Marifetini ”Ellerim çalışır ve malamın ucu ile beni yönlendirir” cümlesiyle ifade eden Nihat Kaban, ustalığı ile ilgili de oldukça iddialı açıklamalar yaptı.

“Bu evi diğer insanlara örnek olsun diye dünyaya bakış açıma göre yaptım. Doğada gördüklerimi eve nakşettim. Böyle bir evi İstanbul’da trilyona yaparlar ama 5-10 bin liraya yaparım. Ev, fırın, tandır, yüzme havuzu yaparım. Bayburt’u yalancı bir cennet haline getirebilirim” diyen Nihat Kaban, restoranlar, türkü evleri, dev şelaleler yapabileceğini de belirtti.

İç mimarisi ahşap dekoruyla kaplanmış bir köy evi meraklılarının kulak vereceği cinsten açıklamalar yapan Kaban, şöyle konuştu:

“Kardeşime Aşağı Çımağıl köyünde bir örnek ev yaptım. Tarihi eser de onarıyorum. Hatay Reyhanlı’da kalıyorum. Hanım oralı ben de hanım köylü oldum. Kız kardeşim burada böyle bir yaşam için karar verince ben de gelip evini yaptım. Bu evi diğer insanlara örnek olsun diye dünyaya bakış açıma göre yaptım. Doğada gördüklerimi eve nakşettim. Böyle bir evi İstanbul’da trilyona yaparlar ama 5-10 bin liraya yaparım. Ev, fırın, tandır, yüzme havuzu yaparım. Bayburt’u yalancı bir cennet haline getirebilirim. Belediyenin mesela kuğu köprülerini yaparım. O köprülerin yanına güzel restoranlar yaparım, türkü evleri yaparım. Bayburt’un rotasına dev şelaleler yaparım.  Benim projem yoktur, plandan projeden anlamam. Sadece ellerim çalışır ve malamın ucu ile beni yönlendirir.”

SORU / YORUM: Doğa ve memleket sevgisinin en güzel örneklerini sunan iki kardeş ile yaptığımız bu söyleşinin düşündürdüğü asıl gerçek, şüphesiz 40 yıllık bir büyük şehir yaşantısından sonra köye dönüş cesaretidir. Şehrine, köyüne, mahallesine hülasa baba ocağına çoğu zaman hasret yaşayıp, bu hasreti kısa bir zaman diliminde gidermeye çalışmak gün be gün göç veren bir Bayburt için artık pek bir anlam ifade etmiyor ama Nihal Kaban'ın bu hikâyesi bize çok şey anlatıyor… …Demek ki, kaderde bir gün gurbet yoluna düşmek varsa, nihayetinde -arzu edilirse- bir gün dönüş yoluna düşebilme imkânı da varmış..!

Fotoğraflar: Ümit Kondolot

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.