Bayburt Postası - O, Bundesliga’nın en genç Türk yıldızının babası, aynı zamanda ilk hocası… Son zamanlarda Almanya’nın en çok konuşulan gollerine imza atan milli futbolcuyu yetiştiren gurbetçi baba, tıpkı oğlu gibi gururlu… Ona bu gururu yaşatan oğlunun başarılarına her gün bir yenisini eklemesi şüphesiz en çok onu mutlu ediyor… Çünkü sadece bir baba olarak değil futbolcu olarak yetişmesinde de büyük bir emeği var…
2001 yılında Almanya’da bir gazeteye verdiği demeçte “Geleceğin yıldızlarını yetiştiriyorum” diyen Hüseyin Çalhanoğlu, iddiasını Hakan Çalhanoğlu ile ispatlamıştı. Oğlu Hakan'ı Türk milli takımına armağan eden baba Hüseyin Çalhanoğlu, sırada yeni bir yıldız adayını daha yani diğer oğlu Muhammed Çalhanoğlu’nu da Türk futboluna kazandırmaya hazırlanıyor…
Röportaj: Selahattin Ekrekli
Önce Almanya 3. Lig takımlarından Karlsruhe’deki performansıyla Alman futbol otoritelerinin dikkatini çekti… 2012-2013 sezonunda takımı adına uzaktan attığı frikik golleriyle tanındı. Sezon boyunca zaman zaman haftanın en çok konuşulan gollerine imza attı. Sezon bittiğinde ise Almanya Futbol Federasyonu’nun dfb.de ve fussball.de adlı resmi internet siteleri tarafından ortaklaşa düzenlenen anketle yılın futbolcusu olarak seçildi.
Yılın futbolcusu olarak Hamburg’a döndükten sonra başarılı performansını sürdüren genç yıldız, Avrupa’nın en önemli liglerinden birisi olan Bundesliga’da adından söz ettirdi. Ve takımı Hamburg’un vazgeçilmez en önemli oyuncularından biri oldu. Ardından Türk milli takımına kadar yükselmeyi başardı.
Başarısına karşı Türk takımları da duyarsız kalmadı. Başta Galatasaray olmak üzere Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor milli futbolcumuzu transfer edebilmek için harekete geçti. Hatta Galatasaray’ın oyuncunun kulübü ile her konuda anlaştığı haberleri basında çok konuşulmuştu. Ancak her fırsatta Almanya’da kalıp futbolunu daha da geliştirmek istediğini ve bu yüzden şu an Türkiye’ye dönmeyi düşünmediğini belirten genç yeteneğin transferine son nokta koyuldu. Noktayı koyan baba Hüseyin Çalhanoğlu!
Hakan Çalhanoğlu’nun transfer haberlerine ilişkin TV 8 Spor Servisi’nde ağırladığım Hüseyin Çalhanoğlu ile Bayburt Postası okurları için de özel bir röportaj gerçekleştirdik.
Çünkü biliyoruz ki, milli futbolcumuz Hakan Çalhanoğlu’nun başarısı elbette sevgili hemşehrilerimi de büyük ölçüde gururlandırıyordur. Bu yüzden biri milli takımda diğeri milli takım yolunda iki yıldız adayına sahip Çalhanoğlu ailesini ulusal basından değil de Bayburt Postası aracılığıyla biraz daha yakından tanıyalım istedik. İlk önce Hüseyin Çalhanoğlu ile başlıyoruz.
“İki oğlum da, abi-kardeş milli takıma uzun yıllar hizmet edecek”
-Efendim milli takım için yeni bir yıldız doğdu. Hakan ilk kez Andorra maçında son 10 dakikada oyuna girdi ve artık Türk milli takımının oyuncusu oldu. Mutlu musunuz?
-Mutluyuz tabii ki. Hakan ile milli takıma beraber karar verdik. Hakan’a baskılar vardı ama bizim fikrimiz, Türk milli takımından yanaydı. Nitekim Andorra maçında da Fatih Terim 10 dakika da olsa ona şans verdi ve bu işi bitirdi. Mutlu olduk yani.
-Mesut Özil, Serdar Taşcı, Samed Yeşil gibi isimler Alman milli takımını seçmiştiler. Ve Almanya’da da bu konuda çok büyük bir baskı var. Hakan da U 21’de milli takımımızın gözdeleri arasındaydı. Benzer durumda olmasına rağmen Hakan’ın Türk milli takımını seçmesindeki neden neydi?
-Bizim açımızdan çok fazla bir nedeni yok, ülkemizin milli takımı sonuçta. Hakan açısından şöyle bir nedeni ya da etkisi olabilir. Hakan 16 yaşından beri Türk milli takımımızın 20 yaş altındaki takımlarında oynadığı için o sıcaklığı devamlı hissetti. Hocaların da buna çok katkısı oldu. Teknik heyetin ve futbolcu arkadaşlarının da aynı şekilde ona iyi davranışı, tavırları Hakan’ı milli takıma bağladı. 3 sene boyunca böyle devam etti. Arkadaşlarıyla içli dışlıydı. Sanırım bunlar etkili oldu.
-Peki baskı oldu mu? Alman milli takımından ya da diğer alt kategorilerden falan?
-Tabi ki baskı oldu. Sonuçta Almanya’da yetişmiş. Onlar da çok istiyordular. En son ümit milli takıma çağırmıştılar ama Hakan ilk önce formasını giydiği Türk milli takımının heyecanını hissediyordu. O yüzden kararını çabuk verince Almanya’daki baskı da çok uzun sürmedi.
-Hamburg’da oynuyor ve takımının önemli silahlarından biri. Gol atıyor, asist yapıyor ve başarılı bir şekilde devam ediyor. Peki bundan sonraki hedefleri ne? Neler düşünüyor Hakan, Hamburg’da kalacak mı?
-Hakan’ın takımıyla daha 2016’ya kadar sözleşmesi var. Bu süre içinde şu anda tek bir hedefi olmalı. İlk önce bu sene iyi bir performans sergilemek ve sürekli milli takımın kadrosuna girebilmek. Şu anda ilk 11’de yer buluyor ama takımında daha etkili olması lazım, daha çok çalışması lazım. Çünkü kulübündeki başarısı onu aynı zamanda milli takıma da taşıyacaktır. Ondan sonra zaten milli takım kapısının açık olduğu bir futbolcunun önü de her zaman açıktır.
-Daha önce Beşiktaş’tan teklif aldığını biliyoruz. Galatasaray’ın da Hamburg’la anlaştığı yazıldı, çizildi. Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor mu yada böyle bir hayali var mı?
- Hayır… Bu haberler gerçeği yansıtmıyor, şu anda Hakan’ın Hamburg’la daha 2 yıllık sözleşmesi var ve Hakan için şu anda ilk önce kulübü geliyor. Zaten hedefi Avrupa’da kalmak fakat futbolda her şey olabiliyor. Zaman neyi gösterir bilemeyiz. Her şey nasip kısmet işi. Türkiye’de Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor diğer kulüpler de olabilir yani. Ama şuan düşündüğünü sanmıyorum. İlk önce kendi kulübünde bir kariyer yapması lazım ve Bundesliga’da. Ondan sonra Avrupa’da başka bir lige gidebilir.
-Hakan’ın bir açıklaması var “biz ailece Galatasaraylı’yız” şeklinde. Bu açıklaması ile ilgili bir kez daha sorayım. Transfer tekliflerinde yada olduğunda Galatasaray’a mı sıcak bakıyor yoksa Fenerbahçe ve Beşiktaş’tan da teklif alsa kabul eder mi?
-Hakan’ın her kulübe kapısı açıktır. Sonuçta bir profesyonel. Biz evet ailece Galatasaraylı’yız ama bu Hakan için artık geçerli değil. Onun her kulübe kapısının açık olması lazım. Sonuçta bu bir iş ve profesyonel bakması lazım. Nerde başarılı olacaksa orada olmalı diye düşünüyorum. Ailesi olarak biz de böyle görüyoruz bunu. Bizim için önemli olan kulübüne emek vermesi.
-Hakan’ı milli takım kadrosuna Fatih hoca aldı. Daha önce Abdullah Avcı’nın da kadroya alacağı konuşulmuştu. Düşünüyor muydu Hakan’ı veya öyle bir teklif aldınız mı?
-Abdullah Avcı hocaya teşekkür ediyorum öncelikle. Bu işin başında önce Abdullah Ercan hoca vardı. Sonra Abdullah Avcı ve ardından Okan Buruk hocamız ilgileniyorlardı. Hakan’ı çağıracaklarını bizzat bana 3 ay öncesinden söylemiştiler. Sağ olsunlar verdiği sözü tuttular ve Hakan’ın değerini gördüler. Milli takım kadrosuna ilk önce Abdullah Avcı hocamız davet etti. İstifa edince Fatih Terim geldi. Süreç Fatih hocamızla devam etti. Abdullah Avcı’dan sonra oyuncumuzu tanıyıp kadroya aldığından dolayı Fatih hocaya da teşekkür ediyoruz.
-Birazda Muhammed’i konuşalım. Hakan’ın yanı sıra diğer oğlunuz Muhammed de futbolcu. O da Almanya 1. Lig’de oynuyor. Onunla ilgili neler söyleyeceksiniz, abisi gibi milli takımda görebilecek miyiz?
-Muhammed de abisinin yolunda gidiyor. U 19’da kendisi. Daha önce U 16 ve U 17 milli takımımızda da oynamıştı. Kısa zamanda büyük bir aşama kaydetti. Aynı abisinin pozisyonunda oynuyor ve kalitesini yavaş yavaş gösteriyor. Şu an Almanya 1. Ligi’nde, ancak sakatlandı. İnşallah en yakın zamanda sahalara döner. Sağ olsun hocaları da ilgileniyor. Onu da U 19 milli takımına çağıracaklarını söylediler bana. Milli takım konusunda abisi gibi düşünüyor. Tabi kulübünde başarılı olursa niçin olmasın. Başarılı olursa o da abisinin yolunda gitmek istiyor. Umarım ikisi de abi-kardeş milli takımı en iyi şekilde temsil eder.
-Öyle bir şey olursa iki milli futbolcunun babası olacaksınız! Sanırım Türk futbolunda örneği yok. Peki gurbetçi bir baba olarak iki oğlunuzun da futbolcu olmasını siz mi istediniz?
-Hakan ile Muhammed 5 yaşında futbola başladılar. İkisinin hocası da bendim. 6 yıl çalıştırdım onları. Amatör hocalık yaptığım için altyapılarını verdim. Benden hiç kopamadılar. Hatta 2005 yılında bir gazeteye demeç vermiştim “Geleceğin yıldızlarını yetiştiriyorum” diye. 10 yıl sonra dediklerim çıktı. Şimdi sizin aracılığınızla da şöyle bir şey söylemek istiyorum. İnşallah bu söylediğim de lafta kalmaz. Hakan ve Muhammed, abi-kardeş uzun yıllar milli takımımıza hizmet ederler diye düşünüyorum.
-Sevgili hemşehrilerim adına söylüyorum, bu bizim için de büyük bir gurur olur! Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum. Son sözleriniz.
-Ben teşekkür ediyorum. Bizi takip eden ve başarı için dua eden tüm hemşehrilerime sevgilerimi gönderiyorum.
