Yavuz: “‘Bana Bayburt’umu Geri Ver’ çağrısı amacına ulaştı“

Bayburt Postası - SOCAR Türkiye Başkanı Kenan Yavuz, Temmuz ayında başlattığı ve sonrasında imza kampanyasına dönüştürdüğü Bayburt’un çarpık kentleşme ve kent dokusuna vurgu yapan ‘Bana Bayburt’umu Geri Ver’ çağrısının amacına ulaştığını söyledi.

Bayburt yerel basınını Beşpınar’daki evinde ağırlayan Kenan Yavuz, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve ‘Bana Bayburt’umu Geri Ver’ çağrısı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

3 gün aralıklarla süren imza kampanyasında toplanan 4 bin imza ve konu ile ilgili hazırlanan dosyaların Bayburt Valisi Mükerrem Ünlüer ile Belediye Başkanı Mete Memiş’e teslim edildiğini belirten Yavuz, dosyaları orduevinin arkasındaki gecekondu kısmın yıkılması için Genel Kurmay Başkanlığı'na, Valilik ek hizmet binasının meydandan kaldırılması için İçişleri Bakanlığı'na, belediye binasının ve Polisevi’nin kaldırılması için de ilgili bakanlıklara teslim edeceğini söyledi.

Açıklamasında Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de değinen Yavuz, Türkiye’nin son 12 yıldan beri sahip olduğu siyasi istikrar sayesinde milli gelirin 3 bin dolar seviyelerinden 15 bin dolar seviyelerine çıktığını belirterek, “Türkiye’nin 2023 hedefleri var, 500 milyar dolarlık ihracat hedefi var. Bu hedefi yakalayabilmemiz için Türkiye’nin önümüzdeki 10 yılda geçtiğimiz 10 yıldaki gibi siyasi istikrarını devam ettirmesi gerekiyor. Siyasi istikrarın sembolü de sayın başbakanımızın siyasi iradesidir. Pazar günü inşallah ilk turda sayın başbakanımız Cumhurbaşkanı olacak ve Türkiye gelecek 10 yılını buna göre konumlayacak” diye konuştu.

Yavuz, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“İnşallah ilk turda Cumhurbaşkanı olacak”

“Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok önemli bir haftaya girdik. Bu hafta biliyorsunuz ilk kez cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek. Bu, bundan sonraki Türkiye tarihini de değiştirecek dönüştürecek hadiselerden bir tanesi. Çünkü ilk kez halk tarafından seçilecek. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye’de büyük problemlere neden olmuş, çok büyük siyasi istikrarsızlığa neden olmuş, darbelere dahi konu olmuş bir yapıydı. Şimdi halkımızın direkt kendi iradesini kullanarak bu seçimi yapması gerçekten çok önemli. Bunun yanında Türkiye’nin son 12 yıldan beri sahip olduğu siyasi istikrar sayesinde milli gelirimiz 2 bin 500 - 3 bin dolar seviyelerinden bugün 15 bin dolar seviyelerine yani yaklaşık 5 kata yakın bir yükselme oldu. Bunun en önemli sebebi siyasi istikrar ve siyasi iradenin ortaya koymuş olduğu yapı. Önümüzdeki dönemde de Türkiye’nin 2023 hedefleri var, 500 milyar dolarlık ihracat hedefi var. Bu hedefi yakalayabilmemiz için Türkiye’nin önümüzdeki 10 yılda geçtiğimiz 10 yıldaki gibi siyasi istikrarını devam ettirmesi gerekiyor. Siyasi istikrarın sembolü de sayın başbakanımızın siyasi iradesidir. Pazar günü inşallah ilk turda sayın başbakanımız Cumhurbaşkanı olacak ve Türkiye gelecek 10 yılını buna göre konumlayacak. Bu beklenti sayesinde uluslar arası finans çevreleri olsun, politik çevreler olsun bu beklentiyi satın almış durumdalar, bu nedenle de borsamız yükselişini devam ettirdi, faizler düşüş trendine girdi, yabancı sermaye akışı devam ediyor. Neden? Çünkü sayın başbakanımızın siyasi iradesinde 2023’e kadar en azından önünü görebiliyor. Bu nedenle inşallah Pazar günü yüksek bir halk katılımıyla sayın başbakanımızı cumhurbaşkanı olarak 1. turda seçeceğiz”

“Bayburt yerel yönetimde çok kötü bir sınav verdi”

 “Diğer yandan 1940 ve 1950’lilerde başlayan ve devam eden iç göç dalgası yaşandı. Sanayileşme, kentleşme, modernleşme dönemi yaşandı. Bu dönem ne yazık ki bir çok tarihi eserimizin, kültürümüzün, güzelliklerimizin üzerinden silindir gibi geçti. Bunun yansımaları bazı kentlerde daha az yaşandı. Mesela İstanbul’da sayın Başbakanımızın belediye başkanı olması ile beraber gecekondulaşma durmuştu ve tarih yeniden ayağa kalkmıştı. Tarihi kentlerimizden Bursa, Kayseri, Gaziantep aynı şekilde. Bir çok kentimiz başbakanımızın ortaya koymuş olduğu yerel yönetim mantığını uygulayarak hem modern kentleri, hem de tarihi birlikte ayağa kaldırdı. Ama Bayburt ne yazık ki bu modelin dışında kaldı. Bayburt yerel yönetim anlamında çok kötü bir sınav verdi.”

“Hiç kimsenin alınmasına gerek yok”

“Bunu inkâr etmek yerine bunu oturup konuşmamız gerekiyor. Eğer kötü bir belediyecilik örneği ortaya konmasaydı her dönem belediye başkanı değişmezdi. İstanbul’da Kadir bey 3. döneminde, Ankara’da Melih Gökçek 5. dönemini kazandı. Demek ki ortada bir yanlışlık var, bunu kişilere indirgememiz lazım. Sistemsel olarak Bayburt’un mantığında, yönetsel yaklaşımında problem olduğu açık. Öyle olmasaydı yeni gelen belediye başkanımız bir önceki dönemle ilgili olarak haklı kararlar almak zorunda kalmazdı. Bu tartışmaları kişiselleştirmeden teknik bir tartışmaya dönüştürmemiz lazım. Hiç kimsenin bundan huzursuz olmasına, bundan alınmasına gerek yok. Ortada bir şehir cenazesi var, bir kültür yağması var, ortada bir nehrin katledilmesi var. Yani Çoruh adeta yok. Kaç tane şehrin ortasında nehir geçer dünyada. Aynı şekilde köylerimizde konaklarımız yok ediliyor. Sularla köylerin ilişkileri kesiliyor. DSİ’nin standart projeleriyle inanılmaz facialar yapılıyor. Buna bir dur dememiz ve vatandaşta bir farkındalık yaratmamız lazım. Benim amacım buydu. Yani vatandaşımıza bir sorgulama bilinci ortaya çıkarmak ve bu hepimizin yaptığı çirkin yapılaşmadan dönmemiz gerekiyor ve güzelliklerimizi koruyup çocuklarımıza aktarmamız gerekiyor. "

“Dosyaları ilgili bakanlıklara teslim edeceğim”

“Bu anlamda başlattığım imza kampanyasını kısa tuttuk. Kısa bir sürede 4 bin imzaya ulaştık, bu da yeterli. İnternetteki kampanya sürecek. Kimsenin söylediği tam doğru değildir. Doğrular ancak konuşarak, tartışarak ve birbirimizi anlayarak ortaya çıkar. Dolayısıyla benim dediğim doğrudur yaklaşımıyla hareket etmiyoruz. Ben dosyalarımızı valimiz ve belediye başkanımıza teslim ettim. Aynı şekilde bu dosyaları orduevinin arkasındaki gecekondu kısmın yıkılması için Genel Kurmay Başkanlığı'mıza, valilik ek hizmet binamızın o meydandan kaldırılması için İçişleri Bakanlığı'mıza, belediye binasının ve Polisevi’nin oralardan kaldırılması için aynı şekilde yine ilgili bakanlıklara bu dosyaları teslim edeceğim. Şuna çok inanıyorum ki bu kampanya herkese ulaşsaydı, Bayburtlular'ın yüzde 99’unun imza vereceğinden eminim. Çünkü bir akşam 2 saat, ertesi gün 2 saat ve Türk Dünyası Parkı önünde 1.5 gün stant ve 4 bin imza topladık. Standın önünde geçen her 100 kişiden 90’ı imza vererek geçtiler. Bu çok yoğun desteği gösteriyor.”

“Vatandaş ‘benim Çoruh’umu yağmalamayın’ diyor”

“Dolayısıyla bu kendi yaptığı yanlıştan dönmek isteyen talep olarak tanımlayalım bunu. Kentin millet adına sahibi olan belediye başkanının da elini de rahatlatacağı düşüncesindeyim. Önümüzdeki dönemde Mete beyin de yapacaklarının önünü açar. Çünkü bir talep var ve vatandaş ‘benim Çoruh’umu yağmalamayın’ diyor. Dünyanın hiçbir bilinçli şehrinde nehre sıfır bina olmaz. Nehir hepimizin ortak malı.”

“Nehire sıfır yapılan binalar gayri meşru ve haramdır”

“Başbakanımız geçenlerde Bodrum’da sahilleri dolaştı, dünya kadar yıkım emri çıktı. Denize sıfır oteller, villalar, iş merkezleri ile ilgili yıkım kararı alındı. Neden? Çünkü deniz hepimizin. Nehirde hepimizin. Dolayısıyla nehire sıfır yapılan bütün binalar gayri meşru ve haramdır. Ben bir Bayburtlu olarak, burada doğmuş büyümüş biri olarak, her tarafta kentimi temsil eden elimden geldiği kadar da katkı koymaya çalışan bir insan olarak hakkımı helal etmem. Bu arkadaşları da kınamıyorum. Böyle bir bilinç olmadığı için bende olsam belki bende yapardım."

“Herkes ‘ben yaptım’ diye ayağa kalkmalıdır”

“Ben, sen, o değil bu mesele. Necip Fazıl Reis bey eserinde olduğu gibi kim yaptı diye sorulduğunda, bu şehirdeki herkes ‘ben yaptım’ diye ayağa kalkmalıdır. Bayburt’u sevmek sadece bar oynamakla, türkü söylemekle olmaz, Bayburt’un geçmişine, kültürüne, geleneğine, misafirperverliğine, hoşgörüsüne, vatanseverliğine her şeyine sahip çıkmakla olur. Aslan yattığı yerden bellidir. Atalarımız bunu söylemiş. Burayı beğenen biri çıksın desin ki ‘güzeldir.’ Bu tartışmaları Bayburt ölçeğinde tutmamız lazım. Ben belediye binası çirkindir diyorum, diğer biri çıkar ‘hayır güzel bir bina’ diyebilir. Diğeri çıkıp ‘bu Polisevi binası doğrudur’ der saygı duyarım. Veya ‘Çoruh’a sıfır bina yapmak doğrudur. Ben Çoruh’un sesini duyunca öyle projeler yapıyorum ki Türkiye’yi uçuracağım’ diyebilir. ‘Ben orda oturunca Celali veya Hicrani gibi olurum’ diyebilir. Bunun dışına tartışmayı çıkarmak doğru bir yaklaşım olmaz. Kampanyamızda birebir valimiz, milletvekilimiz, belediye başkanımız, ticaret odamız, tüm bürokrasi bu konuda bir mutabakat halinde. Bu şehirde bir problem olduğu kabul edilmiştir. Bu şehirde acilen bir kent konseyi kurulmalıdır. Başına Hüsamettin Koçan getirilmelidir. Bilim adamları, sivil toplum örgütleri, gazeteciler, muhtarlar içinde olmalıdır ve bu kentte yapılacak her imar uygulaması bu kent konseyinin onayından geçmelidir. Master planı, kentsel dönüşüm projesi ortaya çıkarılmalıdır. Bu proje ortaya çıktığında ben adım gibi eminim ki sayın başbakanımıza gittiğimizde gerekli desteği ve fonu da adım gibi eminim.”