Çocuklar, tiyatroyu onunla sevdi

Bülent Erdaş…  Geçmişte tiyatro sahnelerinin önemli bir yer tuttuğu Bayburt’ta tiyatronun varlığını hissettirmeye çalışan birkaç gönüllüden biri...

Çocuklar, tiyatroyu onunla sevdi

Bayburt Postası - Bülent Erdaş…  Geçmişte tiyatro sahnelerinin önemli bir yer tuttuğu Bayburt’ta tiyatronun varlığını hissettirmeye çalışan birkaç gönüllüden biri... Daha ilkokul çağlarında iken keşfedilmiş ve çocuk yaşta kendini tiyatro sahnelerinde bulmuş… Kendi ifadesiyle, ‘sahne tozu yutup, alkışı görmüş’ ve bir daha da bırakmayı düşünmemiş...

Bayburt’ta kültürel etkinliklerin önemli bir parçası olan ve Bayburt’un tiyatro geçmişinde yerel düzeyde ne kadar ünlü isim varsa hepsinin adeta okulu haline gelen 21 Şubat’a özel gecelerde başlıyor tiyatro macerası… Ve köy okullarının derme çatma sahnelerine kadar uzanıyor…

Geçmişte Fikret Özeler, Cemil Kamber, Fikret Çelik, Cemil Altay, Şinasi Çakır, Orhan Ardahan, Turgut Başağa, Köksal Ciyaval, Cemalettin Kumbasar, Faruk Nafiz Kılıçalan ve Bayburt’un tiyatrosunda iz bırakan birçok yetenek gibi okullu değil alaylı!

Ekip, dekor ve izleyici noktasında da onlar kadar şanslı değil ama onlar kadar özverili ve gönüllü… Çünkü geçmişe göre tiyatronun, sinema kuşağına yenik düştüğü çağımızda, özel günlerde -bıkmadan ve usanmadan- sahnelerde boy gösterdi…

Renkli kişiliği ve sempatik tavırlarıyla 7’den 70’e Bayburt’ta herkes tarafından sevilen Bülent Erdaş, son zamanlarda da daha çok çocuk oyunlarına yöneldi ve çocukların da sevgilisi oldu… Hamiş; uzun yıllar sonra tiyatro perdeleri, hem yetişkinlere, hem çocuklara onunla yeniden açıldı…

***

Son olarak, ‘Keloğlan’ın Sihirli Değneği’, ’Mızmız Palyaço’, ‘Nasreddin Hoca ve Oğlu’, ‘Karagöz ve Hacivat’ adlı oyunlarıyla müthiş bir performans ortaya koyan ve köy okullarındaki çocukların da aralarında bulunduğu binlerce minik izleyiciye tiyatroyu sevdiren Bülent Erdaş ile kısa bir röportaj gerçekleştirdik. İşte o röportaj:

Murat Okutmuş: Tiyatroyu nasıl seçtiniz?
Bülent Erdaş: Tiyatroya ilkokulda başladım. İlkokul öğretmenim Fuat Altun bizi tiyatroya yönlendirdi. Öğretmenimiz de çocuklardaki yeteneği keşfedip o yöne yönlendiren ve destekleyen biriydi. Mesela dersten sonra bizlere taklit yaptırırdı. O zaman saçlarım kıvır kıvır, şişmanım, öğretmenim beni Zeki Alasya’ya benzetirdi. Ben de Zeki Alasya’yı çok iyi taklit ederdim. Amcam Atilla Erdaş o dönem Bayburt’ta çeşitli oyunlarda sahne alıyordu. Onu izlemeye gider, ona imrenirdim. İlkokuldan sonra 21 Şubat Kurtuluş törenlerinde gerçekleşen sokak tiyatrosunda oynadım. Tabi tiyatro şöyle bir şey sahne alıp o alkışı gördükten sonra bırakması çok zor.

-Son yıllarda özellikle çocuk tiyatrosuna yöneldiğinizi görüyoruz!
-Şair Zihni Kültür Merkezi’nde yetişkinlere yönelik birkaç oyun sahneye koyduk ama Bayburt’ta yaklaşık 6 senedir çocuk tiyatrosu ile ilgili bir eksiklik olduğunu hissettik. Daha çok bu eksikliği gidermek adına çalışmalar yapıyoruz. Bayburt’a yılda 2 kez çocuk tiyatrosu gelirdi. Onlar da sadece 2 seans oynardı, kimsenin de pek haberi olmazdı.  Bu açığı gördüm ve çocuk tiyatrosuna yöneldim. İlk zamanlar BEKDER adına bir projede yer aldık. ‘Sırtımda Tiyatro Var’ adlı projede bir yetişkin, bir de çocuk oyunu oynadık. En cazip tarafı da taşımalı sistemle eğitim veren okullarda Milli Eğitim Müdürlüğü ile koordineli 16 okulda sahne aldık. Oyunlarımızda sevgi, saygı, kültür değerleri ve ağız ve diş sağlığının önemi konularına ağırlık verdik.

“Bayburt, tiyatroyu seviyor”

-Oyunlara ilgi nasıl, Bayburt tiyatroyu eskisi kadar benimsiyor mu?
-Bir oyunu 2 bin 900 kişiye sergiledik. Hemen hemen 9 seans oynadık. Bu da yüzde 10 demek Bayburt nüfusuna göre. Bu rakam İstanbul’da yüzde 3’tür. Şunu da söyleyeyim, Bayburt bütünüyle tiyatroyu çok seviyor ve ilgi büyük.  Son 2 yıldır Bayburt Belediyesi Tiyatro Ekibi olarak sahne alıyoruz. Bayburt Belediye Başkanı Hacı Ali Polat’ın büyük desteği var. Oyunlar ücretsiz, her seans bitiminde çocuklara da kitap veriyoruz.  Bugüne kadar 18 bine yakın kitap hediye ettik. Tabi bu rakama ulaşmak kolay olmadı. Okullara tek tek giderek çocukları davet ettik. Günde 5 seans üzerinde oynadık. 2 bin 500 öğrenciye oynadığım günler oldu.


-Çocuk oyunları dışında başka çalışmalarınız ve hedefiniz var mı?
-Geçen sene 21 Şubat’ta “Salaklar Sofrası” diye bir oyun oynadık. Valimiz izledi, beğendi ve Bayburt’ta böyle bir ekibin olmasına şaşırdı. Ekip olarak valimizi ziyaret ettiğimizde, niye ‘turne yapmıyorsun’ diye sordu. Sağ olsun sayın valimiz ilgilendi ve “Köyümde Tiyatro Var” adlı proje hayata geçti. Bu da “Sırtımda Tiyatro Var” projesine benzer ama 16 tane köy okuluna gideceğiz. Taşımalı değil mesela Nişantaşı İlkokulu’nda 20 öğrenci var, biz gidip onlara oyunumuzu sahneleyeceğiz. Eğlendirip, güldürüp, eğitip, belki de şimdiye kadar görmedikleri tiyatroyu ayaklarına götüreceğiz. ‘Köyümde Tiyatro Var’ projesine yoğun ilgi oldu. Öğrencilerin sınav zamanı olmasına rağmen 95 kişi katıldı seçmelere. Bunların içlerinde hem öğrenci hem Bayburtlu çocuklar var. Elemeleri yaptık ve 20 kursiyer seçtik. 5 ay boyunca kursiyerlerimize eğitim verip, daha sonra sahne alacağız. Tabi bu 5 ay boyunca kursiyerlerimiz aylık 300 lira gibi cep harçlığı da alacaklar. Tabi hem tiyatro öğrenip, hem para kazanmak özellikle maddi durumu kötü olan öğrenciler için daha anlamlı oluyor. 

-Minik izleyicilerden ne tür tepkiler alıyorsunuz, beklediğiniz ilgiyi görüyor musunuz?
-En hassas dikkat edilmesi gereken oyunlar çocuk oyunları. Çünkü sahneye çıkıp ne yapıyorsan, çocuk bunları olduğu gibi alıyor. Biz bu oyunlarda da eğlendirip güldürmenin yanı sıra eğitim veriyoruz. Mesela birçok öğretmen ve veliden “çocuğumuz sizi izledikten sonra meyve yemeye başladı, dişlerini fırçalamaya başladı” gibi olumlu eleştiriler aldık. Mesela proje sayesinde oynayacağımız çocuk oyunlarından birinin konusu çevre ile alakalı. “Nuh’un Gemisi” adlı bir oyun. Çok eğlenceli olmasının yanı sıra çocuklara çevre bilicini aşılama yönünden de gayet eğitici bir oyun.


-Bayburt’un tiyatro geçmişinde devlet tiyatrolarında sahnelenen dönemin güncel oyunlarıyla birlikte, ‘Yaşadığımız Şehir’ adında şehrin günlük yaşamını, sorunlarını konu alan oyunlar vardı ve bu oyunlar anlatılanlara göre çok ilgi görüyordu. Aynı oyunları sahnelemeyi hiç düşündünüz mü?
-21 Şubat gecesinde sahnelediğimiz oyun beğeni ile izlendi.  2007-2009 yıllarında Ankara Devlet Tiyatrosu’nun oynamış olduğu ‘Eyvah Yine Karıştı” adlı Fransız yapımı bir oyun. Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan izin alarak bu bölgede ilk kez biz sahneye koyduk. Olumlu da tepkiler aldık. Şehrin günlük yaşamına, sorunlarına ve olması gereken oyunlar da sahnelenebilir tabi ki. Ama bu olay tamamen bir ekip işi. Oyun yazarı bir grup olacak ve bunları kaleme alacak. Biz genellikle yazılmış ve oynanmış oyunları tercih ediyoruz. Çocuk oyunlarını Milli Eğitim’in denetiminden geçen, yetişkin oyunlarında ise Devlet Tiyatroları’nın, bunlar da RTÜK’ten geçmiş oyunlar oluyor. Oyun yazma tamamen bir yetenek işi, bu işin erbabı olmak lazım. Ekip olarak bakarsak olaya, bu konuda eksiğimiz var.

“Senaryo yazarımız olursa, Bayburt tarihi ile ilgili oyunları sahneleyebiliriz” 

-Gönüllülük esası ile yapılan her işte vefa beklentisi ile birlikte ‘eksiklik’ duygusunu yaşamak kaçınılmazdır. Ne tür sıkıntılar çekiyorsunuz?
-Ben belediye başkanımız Hacı Ali Polat olmasa, Bayburt’ta tiyatronun olacağına inanmıyorum. Son zamanlarda sahneye konulan oyunlarla Bayburt’ta tiyatronun daha çok sevildiğini ve tutulduğunu gözlemliyorum. Tarihte mesela Almanya savaştan çıktıktan sonra ilk olarak tiyatro binalarını onarmış. Ve sonrasında tiyatro oyunlarıyla halka vatana bağlılık konularını işlemiş. Tabi tiyatroda en önemli özellik sahne dekoru. Ve bununla birlikte senaryo yazarı olduğu taktirde Bayburt tarihi ile ilgili oyunları da sahneleyebiliriz. Ama dediğim gibi sahne dekoru ve senaryo yazarı çok önemli. Bayburt’a bir devlet tiyatrosu geliyor. Dekoru bir görüyoruz, hayran kalıyoruz. En az 30 bin liralık bir dekor. Biz ne yapıyoruz. Bayburt’taki işadamlarımızdan rica ediyoruz. Mesela oyun zengin bir evde geçiyorsa, ona göre ödünç eşyalar alıyoruz. Bayburt’ta da elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Sonuçta bir tiyatrocu sahne dekorunun kötü olmasını da istemez. İzleyiciyi etkiyebilmek için dekoru ve performansı ile dört dörtlük olmasını ister.

***

Bilim Eğitim Kültür Derneği (BEKDER) ve Bayburt Belediyesi’nin katkılarıyla çocuklara yönelik tiyatro projeleriyle dikkat çeken Bülent Erdaş, yine ve yeni bir projeyle çocuk tiyatrosu serüvenine devam ediyor… Çocukları önce birer tiyatro seyircisi olarak kazanan, daha sonra onları sahneye çıkaran Erdaş, Baksı Müzesi’nin 2013 yılı etkinlikleri arasında yer alan Baksı Çocuk Sanat Şenliği’ne yönelik sıra dışı bir çalışmayla da, aynı coşkuyu şimdi de sokaklara taşımaya hazırlanıyor…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Anahtar Kelimeler:
Bülent ErdaşTiyatro
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
dilek mert 9 yıl önce

iğrenç