Kazakistan-Issık’ta bulunan “Altun Tonlıg Khan Uya”

1969 yılı arkeoloji kazılarında Türk Kültür ve Sanat tarihini daha da eskiye götüren coğrafi bölge Kazakistan’ın eski başkenti Almatı’nın 50 km. yakınında Kırgızistan’daki Issık Göle yakın Issık kasabası oldu. Türklerin ana yurdu olan Ulu-Türkistan ve Moğolistan’da yapılan arkeolojik kazılar ciddi derecede eserler ortaya çıkarmıştır. Altay dağları’nda 1865’te büyük bilgin Wilhelm Radloff  tarafından yapılan ilk kazılar daha sonraki yıllarda  S. I. Rudenko, M. P. Griaznov, S. V. Kiselev, ve P. K. Kozloff  gibi büyük arkeologlar tarafından devam ettirilmiş ve gün ışığına kavuşturulmuştur.

  Kazakistan-Issık’ta bulunan “Altun Tonlıg Khan Uya”

1969 yılı arkeoloji kazılarında Türk Kültür ve Sanat tarihini daha da eskiye götüren coğrafi bölge Kazakistan’ın eski başkenti Almatı’nın 50 km. yakınında Kırgızistan’daki Issık Göle yakın Issık kasabası oldu. Türklerin ana yurdu olan Ulu-Türkistan ve Moğolistan’da yapılan arkeolojik kazılar ciddi derecede eserler ortaya çıkarmıştır. Altay dağları’nda 1865’te büyük bilgin Wilhelm Radloff  tarafından yapılan ilk kazılar daha sonraki yıllarda  S. I. Rudenko, M. P. Griaznov, S. V. Kiselev, ve P. K. Kozloff  gibi büyük arkeologlar tarafından devam ettirilmiş ve gün ışığına kavuşturulmuştur.

 

Yazı: Levent Alyap (*)
 

Orta Asya’daki erken dönem yerüstü sanat eserleri de L. N. Gumilev,  S. G. Elisseeff, L. A Evtyuhova, L. R. Kızlasov, A. D. Graç, A. İnan ve B. Ögel  gibi bilim adamları tarafından “Türklerin atalarının sanatı” olarak tanıtılmıştır.

Issık nekropolünde 45 büyük kurgan bulunmaktadır. Issık kurganı bu mezerlığın güney kısmında yer alır. Kazakistan-Issık’ta ki bir kurganın (eski Türklerde tümsek biçimindeki mezar) garaj yapımı için düzeltilmesi gerektiğinde buldozerler hemen harekete geçmiş, buldozerin kepçesi büyük bir kayaya çarpmıştır. Kaya dinamitle parçalanmak istenmiş, kurgan yontulmuş ve işlenmiş olması nedeniyle bundan vazgeçilmiştir. Arkeologlar ve Sanat Tarihçileri hemen bölgede araştırma yapmaya başlamıştır.

Kazıyı Kazak arkeologlar,  K. A. Akişef  ve  B. N. Begmuhammed başkanlığında gerçekleştirmiştir. Kurgan, çevresindeki diğer kurganların aksine büyük bir şans eseri mezar soyguncuların yağmalarından kurtulmuştur. Toprağın 7 metre altında yer alan 3x2x1.2 metre boyutlarındaki mezar odası, Tanrı dağları’nda (Tien-Shan) yetişen ağaç kütükleriyle çevrilmiştir.  Kütüklerin açılması sonucu yaklaşık üç bin altın plakalarla aplike edilmiş bir elbise giydirilmiş 1.65 m. boyunda, 18 yaşlarında bir gencin iskeleti ve dört binden fazla altın eşya bulunmuştur. Mezarın İskitler’e, M.Ö. IV.- V. yüzyıllara ait olduğu anlaşılmıştır. Haberi Rusya ve dünya kamuoyuna duyuran S.S.C.B.’de çıkan “Komsomolskaya-Pravda” gazetesi olmuştur. Ayrıca Kazakistan’ın eski başkenti Almatı'da 24 Ocak 1973 tarihli "Leninşil Cas" (Leninci Genç) adında, Kazak Türkçesiyle çıkan gazete de Irım Kenenbayov' un "25 Gasır Burin Cazılgan Hat" (25 Asır Önce Yazılmıs Mektup) başlıklı bir makalesi yayınlanmıştır.

“Prensin üzerinde bir kaftan, pantolon ve bir şapka vardır. Kırmızı deriden kısa kaftan yaklaşık üç bin parçadan oluşan altın plakalarla bezelidir.Genellikle üçgen biçimli plakalar, dövme tekniğiyle yapılmışlardır ve hemen hepsi düz değil dekorludur. Altın plakaların kenarlarına açılan deliklerden geçirilen iple deri kaftan üzerine dikilmişlerdir. Kaftanının kenarlarında, alt kısmında ve yaka kısmında kaplan başı motifli büyük altın plakalar bulunmaktadır. Bunların ise kare ve dikdörtgen biçimli oldukları görülmektedir. Deri çizmelerin içine sokulmuş pantolonun uzunlamasına iç ve dış kısmına altın plakalar dikilmiştir. Dizlik bolumu üçgen biçimli altın plakalarla, kaftan kısmına benzer.plakalarla bezenmiştir. Kaftanın içine giyilen kumaş gömleğin yaka ve kolları, farklı motifli altın plakalarla süslenmiştir. Kaftanın üzerinde bir kuş başı figürü bulunan altın plakalardan oluşan deri bir kemerle kapatılmıştır.

Özellikle 65-70 cm uzunluğunda konik biçimli yüksek şapkanın üzeri, tümüyle farklı form ve büyüklükte altın plakalarla bezenmiştir. Altın plakaların sayısı 150 kadardır. Plakaların çoğu dağ leoparı dağ keçisi, at ve kuş motiflerinden oluşur. Bozkır sanatına özgü olarak yapılan hayvan motifleri, oldukça etkileyici ve can alıcı bir görünüm yansıtmaktadır. Atlar koşar durumda, dağ leoparı ise kükrer ve saldırır durumda gösterilmiştir. Şapkanın on tarafında bulunan dağ keçisi boynuzlu kanatlı iki at motifi, sırt sırta durmaktadır. Diğer hayvan motiflerinden daha büyük olarak yapılan bu mitolojik yaratık, İskit sanatının şaheserini yansıtmaktadır.” (Belli, Kazakistan ve Kırgızistan’da Arkeolojik Yüzey Araştırmaları.)

Cesedin sağ tarafında kırmızı tahtadan bir kın içinde altın kakmalı demir bir kılıç vardır. Kılıcı taşıyan kemer, altın plakalarla süslü ve kaplan baslı bir tokayla tutturulmuştur.

Vücudu ile sol eli arasında tahta ve deri kını olan bir hançer vardır. Hançerin kını üzerinde bir kuş ve dört nala kosan bir at motifi ve iki silindir plakaya işlenmiş yatmış bir kurt kabartması bulunan hançeri taşıyan kemer bulunmaktadır. Bıçağın her iki yüzüne de minyatür hayvan motifleri işlenmiştir. Sol dirseğin yanında ucu altından bir ok, daha yukarıda bir kamçı ve içinde bronz bir ayna ve kırmızı boya bulunan ipek bir çanta vardır. Ayrıca savasçı, boynunda uçları kaplan başı motifli bir boyunluk taşımaktadır. Altından yapılan yuvarlak kesitli boyunluk, üst üste dört kez dolanmaktadır. Parmaklarında altın iki yüzük bulunmaktadır. Bunlardan birinin üzerinde süslü şapkalı bir erkek motifi işlenmiştir. Mezardaki cesedin parmaklarından yüzükleri  Kazak arkeolog ve tarihçi B. N. Begmuhammed çıkarmıştır. Eserin dünya sanat tarihinde yerini alması için sanatçılar 1970-1973 yılları arasında üç yıl süren çalışma sonucu kıyafetin restorasyonunu tamamlamıştır.

Issık Kurganı Mısır firavunu Tut-Ank-Amon’un mezarından sonra en çok altın çıkarılan ikinci mezar olmuştur. Altın elbiseli adam üzerinde yapılan radyo-karbon (C14) analizi onun Tut-Ank-Amon’un gibi 18 yaşında öldüğünü göstermiştir. Yalnız kurganda bulunan yazı eğer okunuşu doğru ise Altın elbiseli adamın 23 yaşında öldüğünü yazmıştır.

Kurganda altından hariç bir altın yaldızlı tunç tabak, tunç ayna, kepçe, iki gümüş tabak ve ağaçtan yapılmış eşyalar bulunmuştur. Kurganda bulunan yarısı kararmış gümüş bir kap, kase veya kupa olarak tanınan bir eşya, üzerinde 26 harflik bir yazı bulunması sebebiyle mezarın en değerli eşyası haline gelmiştir. Bu yazının Orhon alfabesinin arkaik şekli olduğu konusunda bir çok bilim adamı görüş birliğine varmıştır. Yazıyı G. A. Musabayev, S. Diker, M. Erçin ve K.Mirşan gibi bir çok bilim adamı okumuş yalnız Kazak bilim  adamı ve şairi  Olcas Süleymanof’un transkripsiyonu en çok yankı uyandırmıştır. Olcas Süleymanof  yazıyı: “Khan uya üç otuzı (da) yok boltı utugsi tozıltı.” yani “Hakan’ın oğlu 23 yaşında yok oldu. Halkın adı sanı da yok oldu.” şeklinde tercüme etmiştir. Bilim dünyasında en eski Türkçe metinin M.Ö. IV.- V. yüzyıla ait olan bu Issık yazısın olduğu görüşü kesinleştirilmeye çalışılmış ancak bu yazının bilim ölçütlerine uyan bir okuma denemesi olarak henüz tam kabul görmediği için, yazı üzerinde tartışmalar devam etmiştir. Ayrıca bazı İranist ve Türkologlarda bu yazının hiçbir yazıya benzemediğini ilim alemine meçhul olan bir alfabe ile yazıldığı iddia etmiştir. Bugün kesin itibariyle 687- 692 yıllarına tarihlendirilen Çayr kitabesi, Orhon yazılı en eski metin olarak kabul edilmiştir. Tabak üzerindeki yazının çözülmesi için yapılan çalışmalar da halen devam etmektedir.

Orta Asya’nın hatta dünyanın en önemi arkeolojik keşiflerinden biri olan Issık Kurganı aynı zamanda İskitlerde kıyafet kültürünün ne derecede ileri gittiğini bize sunmuştur.

Altın elbise giyinme Orta Asya’daki destanlara da konu olmuştur. Bu konuda Azerbaycanlı  Mitoloji bilgini Mireli Seyidov, Issık Kurganı’nın Türk tarihinin bir bulgusu olduğunu destanlarda geçen Alplerin kıyafetiyle desteklemeye çalışmıştır.

Umumiyetle Türkçe konuşan soyların cedleri, efsanevi tarihi hakanları, yiğitleri hatta hükümdarları esasen altınla süslenmiş elbise giyerlermiş. Eski görüşlerle çağırışım yapan “Maaday-Kara” destanının efsanevi kahramanı da altından elbise giyermiş. Destanda “Altın küler tonın kiydi.” (altınlı, tunçlu elbisesini giydi.) deniliyor. Aynı zamanda M. Seyidov, K. A. Akişef  gibi Altın elbiseli adamın kıyafetindeki “hayvan üslubu” şekillerinin yalnızca süs olduğu görüşünü desteklememiştir. O’na göre bu şekiller, motifler o çağın mitolojik görüşleri, inançları ve devlet nizamının kanunları ile alakalıdır. Altın elbiseli adamın hangi halka ait olduğu konusunda fikir birliği bir türlü sağlanamamıştır. Kimi bilim adamları özellikle Ruslar, Issık Kurganı medeniyetini İskitler’e (Sakalar) kimi biim adamları ise başka halklara ait olduğunu ileri sürmüştür.

Yunanlıların İskit adını verdikleri ve İranlıların Saka dedikleri İskitler, Orta Asya’da Kazakistan’da bulunup, M.Ö. 7. yüzyılda Kafkasya’da yayılmışlardır. Sonra daha da ileri giderek Tuna nehri ve Macaristan’a kadar ulaşmışlardır.

Levent AlyapYunan tarihçisi Heredot engin bozkırlarda yaşayan Sakalar’ı, Asya Skifleri (İskitler’i) olarak adlandırmış, onlara giyimine göre Ortokaribantin Sakalar (dik başlık giyenler) adını vermiştir. Issık Kurgan’ındaki Alp’in dik şekildeki başlığı son asırlara kadar Türk kabileleri arasında mevcut olmuştur. 20. asrın başlarına kadar Azerbaycanlı bazı asilzadeler, beyler de böyle başlık kullanmışlardır.

Issık Kurganı’nda bulunan Altın elbiseyle giydirilmiş alp’in kimliği ve ölüm sebebi hakkında her hangi kesin bir bilgiye kavuşulamamıştır. Ancak yapılan araştırmaların bu Kurgan’ın Türk medeniyetinin izlerini taşıdığı konusunda bilim adamlarını ortak fikirli olmaya yöneltmiş, Türk-Kültür tarihini ve Erken Dönem Türk Sanatını daha eskilere götürüp aydınlatmıştır.


*Levent Alyap, Ressam, Erzurum Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi Resim Öğretmeni.

Kaynaklar:
K. A. Akishev, Kurgan Issyk, iskusstvo sakov Kazahstana. CCCP, 1978
K. A. Akishev, Drevnee Zoloto  Kazahstana. Alma-Ata, 1983
M. Seyidov, “Gızıl Dövüşçünün Soy Etnik Taleyi Hakgında” Kardaş Edebiyatlar, Erzurum, 1982
A. İnan, “Altay Dağlarında Bulunan Eski Türk Mezarları” Belleten, Sayı: 43, Ankara, 1947
E. Esin, “Alp şahsiyetinin Türk sanatında görünüşü”, Türk Kültürü, Ankara, 1965
O. Aslanapa, Türk Sanatı, İstanbul, 1987
H. N. Atsız, “Kazakistan’da Bulunan Mezar”, Ötüken,Sayı: 12,  Ankara, 1970
O. Süleymanof, “Ceti Suwdın Köne Cazbaları”Kazakhstana, CCCP
N. Diyarbekirli, Hun Sanatı, İstanbul, 1972
O. Belli, Kazakistan ve Kırgızistan’da Arkeolojik Yüzey Araştırmaları.
Levent Alyap, Altın Elbiseli Adamın Yüzüğündeki Portre, Bayrak Dergisi, Erzurum, 2009
 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.