Hayır dualarına mazhar bir isim

Son yıllarda özellikle  Demirözü’ne yapmış olduğu hayır işleriyle yediden yetmişe herkesin takdirini toplayan Bayburtlu işadamı Mustafa Köseoğlu ile Bayburt Öğretmenevi’nde buluştuk. Mustafa Köseoğlu, Bayburt’a kısa aralıklarla gidip gelmesine karşın Bayburt’u çok iyi analiz etmiş. Söyleşimizin her anında bu gözlemlerinden detaylar aktarıyor. Heyecanlı, inançlı, mütevazı ve kendine güveniyor. Yozlaşan ticareti kendisinden ve işinden uzak tutup, başarısını daha çok yitirilen değerlere sımsıkı sarılmasına bağlıyor.

Hayır dualarına mazhar bir isim

Son yıllarda özellikle  Demirözü’ne yapmış olduğu hayır işleriyle yediden yetmişe herkesin takdirini toplayan Bayburtlu işadamı Mustafa Köseoğlu ile Bayburt Öğretmenevi’nde buluştuk. Mustafa Köseoğlu, Bayburt’a kısa aralıklarla gidip gelmesine karşın Bayburt’u çok iyi analiz etmiş. Söyleşimizin her anında bu gözlemlerinden detaylar aktarıyor. Heyecanlı, inançlı, mütevazı ve kendine güveniyor. Yozlaşan ticareti kendisinden ve işinden uzak tutup, başarısını daha çok yitirilen değerlere sımsıkı sarılmasına bağlıyor.

Büyükşehirlerde yaşayan Bayburtlu işadamlarına aba altından sopa gösteriyor. Bayburtlu işadamları ile bir araya geldiğinde kendisini aralarında çoban gibi gördüğünü söyleyip, bir anlamda “ağa”lığın, eli açıklığın, hayırseverliğin makam, şan ve şöhrete bakmadığını dile getiriyor.

Bu günlerde Türkiye’nin turizm cenneti olan Antalya’ya en iyi oteli kazandırmaya hazırlanan Mustafa Köseoğlu; zenginliğini ve varlığını çalışmasının yanı sıra hayır işlerine bağlıyor. Yani bir anlamda “ben hayır işlerine yöneldikçe, Allah’ta bana veriyor” diyor.

Mesela Antalya’da yapımını tamamladığı oteli, Demirözü’ne yaptırdığı lise ve yurda bağlıyor. “Belki de” diyor, “okul ve yurdu yapmasaydık, Antalya’daki oteli başaramazdık. Ben inanıyorum ki, buradan bir bereket geldi.”

Siyasi anlamda verilen sözlere de değiniyor Mustafa Köseoğlu! “Siyasetçi sana aş vermez, ekmek vermez” diyor ve ekliyor: “Bu devirde bırakın yabancıyı, babanın oğula faydası yok. Herkesin çalışması lazım!”

Daha da ötesine geçiyor ve kendi memleketi için özeleştiri yapıyor: “Bayburtluyu tembelleşmiş buldum” diyor. İnsanımız kendini “banka kredisine, yeşil karta, Valilikten gelecek paraya ve kömüre bağlamış” diyor özetle Mustafa Köseoğlu…

***

Evet…
Gelelim söyleşiye…

Mustafa Köseoğlu’nu, Demirözü ilçesine yapmış olduğu okul ve yurt binasının ardından şimdi de yüksek okul binası yapımı için heyecan içerisinde bulduk.

Sürekli Demirözü ile gündeme gelen Mustafa Köseoğlu, Bayburt Merkez için ne düşünüyordu? Köseoğlu, daha önce de belirttiğimiz gibi bu sorunun kendisinden önce bir çok işadamına sorulması gerektiğine inanıyor.

Ve aslında daha önceden planladığı bir yatırımı ağzından kaçırıp, bir çırpıda söylüyor. Köseoğlu, Bayburt Konağı’nın arkasında Çoruh üzerine sadece yayaların kullanımı için, Boğaziçi Köprüsü görünümünde bir asma köprü yaptırarak Bayburt’a armağan etmek istiyor!

- Bayburt’u çok önemseyen ama az tanınan bir işadamısınız! Kendinizden biraz bahseder misiniz?
- Ben Bayburt’un eski ismi Öksürüç, yeni ismi Pınarcık köyünden Abbas Beyin oğluyum. 1955 senesinde İstanbul’a gittim. İnşaat işleriyle uğraştım. Allah’a bin şükür kazandık, çocuklarımızı okuttuk. Daha sonra kazandıklarımızdan ayırıp, memleketimize hizmet etmeye başladık. İlk olarak Demirözü’ne lise yaptık. Lise binasının açılışını yaparken o dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, “bilginiz olsun, bu lise böyle olmaz, bir de yurt gerekiyor” dedi. Onu da yaptık. 300 kişilik çok güzel bir kız yurdu yaptık. Ama şimdi de erkek yurdu yapalım diyorlar. Bende diyorum ki, bir başka kişide çıksın bunu yapsın. Öneriyoruz ama ses seda yok. Herhalde onu da yapacağız. Bayburt’ta böyle hayır işleriyle uğraşanlar pek yok. İşte Fahrettin Evsen geldi ve huzurevi yapıyor. Bu gibi hayır işlerinin teşvik edilmesi lazım…

- Demirözü için yeni projeleriniz var herhalde. Biraz bahseder misiniz?
- Evet, inşallah Demirözü’ne bir Yüksekokul binası yapacağız. Sayın Rektörle görüştük. Onların bir tip projeleri var. Ben devletin yaptığı projeleri yapmıyorum. Ben kendim yapıyorum. İyi bir proje yaptıracağım. Bir Sağlık Meslek Yüksek Okulu ve yine yanında yurt istiyorlar. Allah fırsat verirse yapacağız. Demirözü’nde yer bol, beğendik arsasını. Antalya’da bir otel açılışımız var, orayı tamamladıktan sonra hemen gelip bu söz verdiğimiz işleri yapacağız. Antalya’da ki otelimizin açılışı için Cumhurbaşkanımız söz vermişti, olursa kendileri, olmazsa Sayın Başbakandan rica edeceğiz.

- Peki, Bayburt Merkez için neler düşünüyorsunuz?
- Bu soruyu bana çok sık soranlar var. Bende bu soruya şöyle cevap veriyorum: Bayburt’ta bir sürü işadamı var, onlar yapsın. İstanbul’da biz Bayburtlu işadamları olarak bir araya geldiğimizde ben onların yanında çoban gibi bir adamım. Alçak gönüllü bir insanım. Böyle konak odalarında büyüdüm. Benim en küçük arkadaşım benden yirmi yaş büyüktür. O şekilde büyüdüm. Bayburt’u da seviyorum. Bir şeyler yapmak istiyorum. Mesela bana deseler ki İstanbul’u hep sana vereceğiz. İstanbul’a bu işleri yap, yapmam. İstanbul’da bir sürü yapılıyor zaten. Devlette yapıyor. Önemli olan kendi yöremizi kalkındırmak, bizim insanımıza hizmet etmek. Allah bana güç verdiği müddetçe yapacağım. Çok verirse, inşallah dediğim kişilerden kimse çıkmazsa, Bayburt’a da bazı şeyler daha yapacağız. Ama şimdilik bir köprü yapacağız.   Bayburt Konağı’nın açılışında Sayın Valim tarafından bir köprü yapmamız talep edildi. Orada bir demir köprü yapmış belediye, beğenilmemiş… Bizden de böyle bir istekte bulunuldu. Estetik bir yaya köprüsü yaptıracağım. Boğaz köprüsünü andıran çelik konstrüksiyon tarzında bir asma köprü yapacağız.

- Başarılı bir işadamısınız, başarının sırrı nedir? Bu anlamda neler söylemek istersiniz ticaretle uğraşan Bayburtlulara?
- Bayburt’ta bütün esnaf sıkıntılı, kredi almış ödeyememişler, takipteler. Evvela ben hemşehrilerime düzgün ve dürüst olmalarını, yalandan uzak olmalarını öneriyorum. Çünkü yalan söyleyen adam hiçbir zaman kalkınamaz. Mesela söz verdiysem Yüksekokul yapacağım diye, gerekirse her şeyimi satar onu yaparım. Eskiden veresiye defterleri vardı. Ama zamanında borçlar ödeniyordu. Bir daha tekrarda borç defteri açılıyordu. Şimdi adam çek senet veriyor, yine de ödemiyor. Alınan para ise hiç geri verilmiyor. Eski düzen daha bereketliydi.

- Banka kredilerine karşı mısınız?
- Hayır. İnsanlar keyif için kredi alıyor. Mesela bende büyük kredi aldım ama değerlendirdim. Ben şimdi yaptığım oteli satsam, belki de krediyi 20 kez kapatır. Bu şekilde kredi kullanmak lazım. Ölü bir yatırıma kredi kullanmanın bir anlamı yok.

- Antalya’da yaptırdığınız otelden biraz bahseder misiniz?
- Otelimiz Bayburtluya yakışır bir otel. Antalya’da 1800 otel var. Bizim otel için Antalya Valisinden tutunda herkes, Antalya’da 1 numara diyorlar. Ve bu doğru. Biz bunu Hilton olarak yapıyoruz. Diğerlerinden her şeyi farklı… Hamam ve sauna bay-bayan ayrı. Mesela bay-bayan olmak üzere iki mescidimiz var. Birde kilisemiz var. Kiliseyi de ihmal etmedik. Antalya’da 1000 odalı otellerde mescit yok. Konyaaltı mevkiinde Antalya merkezde yakında hizmete giriyoruz.

- Şimdiden hayırlı olsun… Son olarak neler söylemek istersiniz hemşehrilerinize?
- Bana dua etsinler, Allah sağlık sıhhat versin ki, Bayburt’ta bir şeyler yapayım. Sağlığım olmazsa bir şey yapamam. Hemşehrilerime önerim; hayır işlerine ne kadar harcarsalar, Allah onlara kat kat mislini veriyor. Mesela okulla yurdu yapmasaydık, Antalya’daki oteli başaramazdık. Ben inanıyorum ki, buradan bir bereket geldi. Bayburt’ta iyi politika yapılıyor. Şimdiden kaç tane vekil adayı vardır kim bilir! Her şeyi dürüst ve namuslu bir şekilde yapmak lazım! Siyasetçi de, işadamı da namuslu ve dürüst olmalı. Bayburt’taki insanlarda bıraksınlar siyaseti, hayvancılık yapsınlar. Bayburt’un dağları ot dolu, etin kilosu çıkmış 30 lira olmuş. Bayburt’ta sanayi yok ama hayvancılık potansiyeli oldukça fazla. İstanbul’da ve diğer illerdeki Bayburtluların çoğu perişan. Ne gereği var! Burada bir potansiyel var. Bunu değerlendirmek lazım. Siyasetçi sana aş vermez, ekmek vermez. Mesela bir Demirözü barajı var. 20 yıldır bitirilemedi. Yazıktır, günahtır! Üstelik yeri yanlış, altın gibi bir arazi mahvoldu gitti. Devlete de, vatandaşa da zarar.

- Herkes dört koldan çalışmalı diyorsunuz…
- Evet. Bu devirde bırakın yabancıyı, babanın oğula faydası yok. Herkesin çalışması lazım! Hayvancılık, sebzecilik. Her ne iş olursa olsun dört koldan sarılmalı insanlar işlerine. Ama gördüğüm kadarıyla insanlar tembelleşmiş. Yeşil kart var. Valilikten para, kömür alınıyor. Tembelleşip, çalışmıyor.

- Sohbetiniz için, Bayburt’a ve Bayburtluya vermiş olduğunuz önem ve hizmetlerden dolayı  Bayburt Postası adına sizlere teşekkür ederiz.
- Ben teşekkür ederim. Sağolun.


 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.