Makedonya'da “Türk Şiiri ve Yahya Akengin“ gecesi

Uluslararası Struga Şiir Akşamları Festivali Komitesi Başkanı Slave Georgia yaptığı konuşmada Akengin’in şiirlerinin derin mesajlar içerdiğine işaret etti.

Makedonya'da “Türk Şiiri ve Yahya Akengin“ gecesi
Bayburt Postası - Makedonya Bilimler ve Sanatlar Akademisi (MANU), 20 Ağustos 2014 tarihinde “Türk Şiiri ve Yahya Akengin” gecesi düzenledi. 

Akademi Başkanı Prof. Dr. Vlado Kambovski’nin açılış konuşmasıyla başlayan programda Yahya Akengin bir selamlama konuşması yaptı.

Şairimizin sanat hayatı ve eserleri üzerine değerlendirmeler yapıldı. Uluslararası Struga Şiir Akşamları Festivali Komitesi Başkanı Slave Georgia yaptığı konuşmada Akengin’in şiirlerinin derin mesajlar içerdiğine işaret etti. Yahya Akengin’in Makedonca yayımlanmış bulunan üç şiir kitabından örnekler sunuldu.

İzlenimler: 
Yavuz Gürler / Makedonya

Şiirleri Makedoncaya çevirmiş olan Makedonyalı Türk şair ve yazar Esat Bayram da yaptığı konuşmada Akengin’in şiirlerini tercüme ederken zorluk çekmediğini, ancak onun mistik kavramlar içeren şiirlerinin Makedon dilindeki karşılığını vermek için elinden gelen titizliği gösterdiğini belirtti.

Gecede Yahya Akengin de Makedoncaya çevrilmiş olan şiirlerinden bazılarının Türkçelerini okudu.



Program sırasında Makedonya Bilimler ve Sanatlar Akademisi Başkanı Vlado Kambovski sürpriz bir teklif öne sürdü. Makedonya’nın Struga kentinde “Dünya Şairler Müzesi” kurulmasını, bunun için de Türkiye’den destek isteyeceklerini söyledi ve “Türkiye şimdiye kadar bize birçok alanda destek verdi. Vermiş oldukları her sözü de yerine getirdi.” ifadelerinde bulundu.

Konuşmalar ve şiir okumalarının ardından program için Türkiye’den MANU’nun davetlisi olarak geceye katılan ses sanatçısı Şakir İlyasoğulları, piyanist Kaya Güç’ün eşliğinde Türkçe ve Makedonca eserlerden oluşan bir konser verdi.



Yahya Akengin, gecede yapmış olduğu konuşmada şunları söyledi:

"Yarım asırdan fazla bir zamandır Struga Şiir Akşamları Festivali ile dünya şiirinin merkezi haline gelen Makedonya’da, uluslararası prestijli bir kurum olan MANU tarafından Türk şiirine ve şahsıma gösterilen bu yakınlıktan duyduğum mutluluğu öncelikle ifade etmek isterim.

Türkçede şöyle bir özdeyiş söylenir: “Nefes aldıkça ümit vardır…” Ben de diyorum ki yeryüzünde şiirler yazılmaya devam ettikçe ümitsiz olamayız. Şiirin yüreklerden yüreklere kurduğu  köprülerden geçerek dostluğu, kardeşliği ve barışı yaşama şansımız vardır.

Günümüz Makedonyasının büyük şairi Mateja Matevski İstanbul doğumludur. Çağımız Türk şiirinin öncüsü Yahya Kemal de Üsküp doğumludur. Matevski’nin şiirlerindeki İstanbul özlemiyle Yahya Kemal’deki Üsküp özlemi iki ülke arasında birer gönül köprüsüdür. Bu köprüler üzerinden yürüyerek kucaklaştığımızda özlemler sevinçlere dönüşebiliyor.

Yahya Kemal, şair olduğu kadar aynı zamanda bir fikir adamıdır. Onun şöyle bir ifadesi vardır: “Bir millet dilini koruyabilirse başka kayıplarını o dil yoluyla yeniden kazanabilir…” Makedonya’nın yüzyıllar süren bağımsızlık özlemi, dilini koruyabilmesinden dolayı gerçekleşebilmiştir.

Geçen otuz yıl içerisinde defalarca katılma şansını yakaladığım Struga Şiir Akşamlarından öğrendiğim bir gerçek vardır ki bana çok etkileyici gelmiştir: Struga Şiir Akşamları dolayısıyla Makedonca Sözlüğü’ne binlerce yeni kelime kazandırılmış. Bu da şiirin gücünü ortaya koyan çarpıcı bir gerçektir.

Dil, kültürün taşıyıcısıdır. Taşıyıcısı güçlendikçe kültür de elbette zenginleşecektir.  Kültür zenginleştikçe de insanlığın ufukları genişleyecektir.

Ne var ki kültürlerin de negatif olanı vardır, pozitif olanı vardır. Günümüz dünyasında üzülerek görüyoruz ki çatışmacı kültürler yer yer su yüzüne çıkabilmektedir.

On üçüncü yüzyılda Anadolu topraklarında da böyle bir manzara yaşanırken, Yunus Emre diye bir şair ortaya çıkıyor, “Ben gelmedim kavga için / Benim işim sevgi için…” diyebiliyor, ümitsizliğe kapılan insanlara ümit aşılama misyonunu üstleniyor ve başarılı oluyor.

Dostlar,

Dünya aydınlarına, özellikle de şairlerine günümüz dünyasında büyük sorumluluklar düştüğünü sanırım hepiniz takdir edersiniz. Baş gösteren çatışma kültürlerini, empati duygu ve düşüncelerini yaygınlaştırarak bu negatif kültürü pozitif noktaya taşımak mümkündür. Buna inanmalıyız ve herkesin değerlerine saygılı olmak kültürünü beslemeliyiz.

Türkiye ile Makedonya arasında böyle bir iklimin var olduğundan kimsenin şüphe etme hakkı olmamalıdır. Bilir misiniz ki günümüz Türkiyesinde halk arasında Makedonya’nın, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan gibi kardeş cumhuriyetlerle aynı olarak  algılanmaktadır ve öyle bilinmektedir.

Bunun böyle olmasında Makedonya’daki Türk şair ve yazarların iki ülke edebiyatlarını biribirlerine tanıtma ve yansıtmalarının önemli bir payı vardır. Necati Zekeriya, Esat Bayram, Fahri Kaya, İlhami Emin, Suat Engüllü ve daha başka Makedonyalı Türk şair ve yazarları böyle bir misyonu üstlenmişler, başarmışlardır.

Mateja Matevski’nin, “Trajedilerin Doğuşu” adlı şiirinde haykırdığı gibi, “Dünyadan kötülüğü kovabilmek için el elle, söz sözle biçimlenmelidir.” Hepimizin buna ihtiyacı vardır. El birliğine, söz birliğine…

Sözlerimi bitirirken değerli dostumuz Prof. Dr. Vlado Kambovski’ye, bizleri buluşturduğu için huzurlarınızda teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Bu tür irtibatlarda esirgemediği gayretlerinden dolayı genç akademisyen Prof. Dr. Numan Aruç’a da teşekkür ediyorum. Özellikle diyorum ki dostlar, bu tür buluşmaların içten içe etkileri vardır. Her fırsatta buluşmalıyız, estetik değerleri paylaşmalıyız. Şu anda karşılıklı saygıları paylaştığımız gibi hepinizi dostluk duyguları ile selamlıyorum."



Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
BAYBURTLU 10 yıl önce

GURUR VERİCİ.......