Bayburt Belediye Başkanı Mustafa Turgut başkanlığındaki döneme ilişkin verdiği bilgide, Bayburt İmar Planı’nın görüşüldüğü bir toplantıda yaşananları anlatan Ersoy, toplantı sonunda “Başkanın cevabı ‘biz düşündük, taşındık 1’er metre genişletmeyle bu iş hallolur” dediğini belirterek Çoruh Nehri’nin iki taraftan 6’şar metre genişletilip ihata duvarı yapılması gerekirken, planın değiştirildiğini söyledi.
Bayburt Postası’na yaptığı bu açıklamada Çoruh Nehri kıyılarındaki çarpık yapılaşmanın yasal olarak ne zaman başladığını da ortaya koyan Ersoy, şu bilgileri verdi:
“Yanılmıyorsam yıl 1968. Yer eski belediye binası meclis binası toplantı salonu. Konu ‘Bayburt İmar Planı üzerine görüşmeler.’ Bir platform üzerinde masa arkasında belediye başkanı oturmakta, arka duvarda imar planı asılı. Görevli elindeki zoppayla mahalleleri göstermekte. Karşı sırada meclis üyeleri oturmakta, caddeye bakan pencerenin önünde dinleyici olarak ben varım. Resmi kurum ve kuruluşların emek vererek hazırladığı imar planı üzerinde görüşmeler başladı. Hiç unutmam DSİ’nin hazırladığı raporda Çoruh Nehri’nin iki taraftan 6’şar metre genişletilip ihata duvarı yapılması vardı”
“1’er metre genişletmeyle bu iş hallolur”
“Başkanın cevabı ‘biz düşündük, taşındık 1’er metre genişletmeyle bu iş hallolur.’ Görüşmeler tamamen bir rant savaşına döndü, plan da kuşa döndü. Bütün mahaller istek ve arzularına göre değiştirildi. Yazık oldu ehillerin hazırladığı imar planına. Ne demişler ‘cahal cesur olur’. Bizler, “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu”, “İşi ehline verin” diyen bir dine mensubuz. Yeşil alan, yeşil alan diye feryat edenler, nerede Cumhuriyet Caddesi’ndeki kavaklar, nerede Saray Bahçesi, Koruk’taki koruluk, piknik alanı ve oksijen deposu yeşillikler. Sonuç, Taş Köprü girişinde hal binası, santral garaj, satılan Koruk, tip proje olarak yapılmayan düşük kotlu sanayi sitesi v.s. elde edilen rantlar”
6’şar metre genişletilseydi?
Ersoy’un 1968’de imar planına ilişkin alınan karar hakkındaki bu açıklamasına göre, Çoruh nehri etrafı DSİ raporunda belirtildiği gibi uygulamaya tabi tutulsaydı, ne olurdu?
Bu sorunun cevabını geçtiğimiz günlerde benzer açıklamalarda bulunan Bayburt Belediyesi eski Fen İşleri Müdürü Orhan Ardahan verdi. Gazetemize verdiği röportajda konuyla ilgili daha önce açıklamada bulunduğuna değinen Ardahan, DSİ raporunda belirtilen genişletme kararının merkez için uygulanabilir bir karar olmadığını, buna karşın asıl sorunun Çoruh kıyılarının yapılaşma dışında kalan arazilerin doğrudan imara açılması olduğunu söyledi.
“O kararın uygulama kabiliyeti yoktur”
“Benden çok daha önce bir dönem. Böyle bir karardan haberim yok ama DSİ raporuna rağmen alınan bu karşı karar ile ilgili bir uygulama söz konusu olamazdı. Çünkü daha önce söylediğim gibi, Çoruh’un etrafı 100 yıldır aynıydı. DSİ raporunun tartışıldığı dönemle yakın dönem arasında hiçbir fark yoktur. Dolayısıyla söz konusu karar alınmadı diye rant savaşı başladı ifadesi doğru değil” diyen Ardahan, DSİ raporundaki genişletme kararının uygulama kabiliyeti bulunmadığı, finansman açısından da mümkün olmadığına dikkat çekerek şöyle konuştu:
“O karar alınmış olsaydı şayet, bugün olduğu gibi maalesef uygulama kabiliyeti olmayan bir karar olurdu. Çünkü Bayburt merkezde Çoruh'un her iki yakası o dönemden de önce olmak kaydıyla 90’lara kadar aynıydı. Her iki yakada yapılaşmalar yok muydu, yine vardı. Velev ki, karar alındı, nasıl uygulanacaktı? Genişletme sınırları içinde kalan yapıları kaldırmak veya kaydırmak için bugün olduğu gibi bir finansman gerekmiyor mu? Elbette gönül istiyor ki, Çoruh'u genişletelim, kıyılarını boşaltalım. Ama uygulamaya bakmak lazım, böyle bir imkân bugün yoksa o gün için de yoktu. DSİ raporundaki genişletme kararının da önüne geçen asıl sorun çok sonradan yakın dönemde başlıyor. Burada yapılaşma dışında kalan ve hazineye ait arazilerin dönem dönem bilakis doğrudan doğruya imara açılması veya satışa çıkarılması var. Mevzu Çoruh kıyıları ise sorun buradan başlıyor” dedi.
İlgili haber:
İşi bilen konuda ihtisas sahibi olan mühendislerin hazırladığı raporlara uyulmadığı zaman kazalar ve çirkin yapılaşmalar başlıyor. O zamanda 1968 yılında o raporu hazırlayan ekibe o dönemde sadece belediye başkanı olan zat karar veriyor. Bu başkanın belediyecilikte bilgisi nedir? sadece o dönemde veya şimdiki zamanda parti liderinin işaretiyle seçilmiş ve teknik konularda karar veriyor ve sonradan düzeltilmesi imkansız saçma sapan yapılaşmalar ortaya çıkıyor. Son olarak maden faciasında bakan itirafı ile rantçılar ortaya çıkıyor ve elli kişi arıyor.Yani bu 50 kişi teknik uzmanlardan daha öne çıkmakta ve rant uğruna facialar yaşanıyor. Onun için mühendisine veya teknik teşkilata önem vermeyen toplumlar hep hüsrana uğramaktadır. Belediyeciliğin lisans düzeyinde okulu olmalı ve hem seçilecek başkan ve hemde belediye encümenleri bu okulu bitirmeden aday olmamalıdır. Bu güne kadar bir çok şehirde belediyecilikten yakından uzaktan ilgisi olmayan başkanlar ne yazık ki görev aldı.Acınacak hal