Avusturya asıllı bir şair-yazar olan Rilke’nin en önemli yapıtlarından biri, 1910 yılında yayımladığı “Malte Laurids Brigge’nin Notları” adını taşır. Varoluşçu akımın edebiyat alanındaki özgün ve önemli metinleri bulunmaktadır Rilke’nin bu kitabında. Kitaba adını veren Malte Laurids, Danimarkalı bir gençtir. Yazar, diyeceklerini bu Laurids’e dedirtmektedir. Öyle bir dedirtme ki, betimlemeler anılara enerji vererek onlarla tepkimeye girmektedir sanki ve bu bileşimin tüm evrelerinde uygun dozajda düşünce emleri şırınga edilmektedir insana. Ne ki, varılan hiçbir aşama ve de sonuç Rilke’yi doyurmamaktadır. O sürekli olarak içsel çözümlemelere girişir. Atomun parçalanması gibi, o da bir insanın iç dünyasını (eski deyimle derununu) önce en küçük parçalara ayırır, sonra parçalanamaz sanılan bu parçaları da parçalar.

Sonuç mu? Önce “derin ıstırap”, sonra bu derin ıstıraba karışan tuhaf mutluluk.

Bu giriş yeter sanırım. Geliniz şimdi Rilke’nin bu kitabından bir bölümü birlikte okuyalım:

“Sana söylemiş miydim? Artık bakmanın yanı sıra görmeyi de öğreniyorum. Şimdilik tam olarak başardığım söylenemez; ancak sanırım, zamanı en iyi biçimde kullanarak becereceğim bunu.

Sözgelimi bu denli çok çeşitli insan yüzü olduğunun daha önce ayrımında değilmişim. Yüzlerin sayısı insanların sayısından çok. Neden dersen, her insanın birkaç yüzü var. Aynı yüzü yıllardır taşıyorsunuz, elbette ki eskiyecektir, kirlenecektir, kırışıklıklar derinleşecektir ve yolculukta giyilen eldivenler gibi biçimden çıkarak bollaşacaktır. Tutumlu, sıradan insanlardır bu gibiler; yüzlerini değiştirmedikleri gibi temizlenmeye bile vermemektedirler, çok doğal gelmektedir bu durum onlara.

Peki ya başka yüzler? Onlar ne yaparlar? Saklarlar kendilerini, çocukları kullansın diye. Ama bu yüzleri, köpeklerin takınıp sokağa çıktıkları da olur. Neden olmasın ki yüz yüzdür.”


Evet “Bizler” ve “Yüzler”Rilke’nin dediği doğru mu? Gerçekten de yüzler bizlerden çok mu?

Kimi insanlar için doğru olabilir Rilke’nin bu savı, gelgelelim kimi insanlar için tam tersi geçerli, yani insanlar yüzlerden çok bana göre, çünkü yüzü var sandığın nice kişinin aslında “yüzü yok”tur.

Ve yüz eskimeleri, yıpranmalar… “Yüzü ne yeniler ki?” sorusunu soruyordur şimdi düşünen zeki insanlar. Yanıtlayayım: Yüzü söz yeniler, sürekli okumalarla bilgi ve ilgi dolan bir beyin yeniler. Bu bir yanılsama ya da bir züğürt tesellisi değildir. Değildir çünkü gözünüzle sözünüz, yüzünüzü anlamlı kılmakta, güvenli kılmakta, ilgili kılmakta, saygı uyandırıcı kılmaktadır.

Yine Rilke’ye “yüzün temizlenmesi” deyimine dönelim. İtiraflar, içtenlikler, kendini dara çekmeler, “Kişi kusurunu bilmek gibi irfan olamaz” sözüne uygun hatadan dönme erdemleri, pir ü pak eder bence her kirli yüzü. “Yüz kerre tövbeni bozmuş olsan da yine gel” çağrısı da aslında bir “Yüz ve Gönül Temizleme Evi”nden yapılmaktadır (tarikat ve din bağlamından soyutlayarak söylüyorum bunu).

Ve matah bir şeymiş gibi yenilenmeden, temizlenmeden yıllarca korunup saklanan, hatta çocuklara kalıt olarak da bırakılmak istenen yüzler. Rilke bu yüzleri, köpeklerin de takınıp sokağa çıkabileceklerini söylüyordu. İşte bu bağlamda Rilke’ye katılamıyorum. Köpekler çok yüzlü yaratıklar değillerdirler, onların yüzleri, “okunur yüzler” dendirler. Köpeklerin bakışlarında anlamlar vardır, köpekler sahiplerine minnetle ve saygıyla bakarlar, köpekler sahiplerinin düşmanlarına hınçla ve hırlayarak bakarlar.

Bayburt ve Erzurum dolaylarında “yüzünü alıp savuşma” diye bir deyim vardır, nice felsefeci ve düşünüre, şaire taş çıkartacak bir deyim… Yüzünüz bir tür suç unsuru gibi olmuştur, o ortamda kalmamalıdır daha fazla, kalması utanç ve saygınlık kaybı getirecektir, o yüzü alıp savuşmanız daha hayırlıdır işte o durumda. Bir kaçma değildir savuşma ha, karıştırılmasın, Türk Dil Kurumu Sözlüğünde savuşmanın anlamı şudur:

1.Bulunduğu yerden gizlice ya da dikkati çekmeksizin, acele bir biçimde ayrılmak, ayrılıp gitmek.
2.(Hastalık ya da başka bir kötü durum) geçip gitmek, iyileşmek, geçmek.

Ve son olarak yüzlerle para arasındaki bağıntıya değineyim: “Para gerçeklik ilacına benziyor, insanların gerçek yüzünün ortaya çıkmasını sağlıyor” diyor ABD’li iş insanı Tim Blixseth.

Doğru diyor; para yüzleri değiştirir, çirkin ya da güzel gösterir, iki yüzlü de eder…









Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.