Bakırcılık üzerine az bulunur bir zanaatkâr: Hanefi Sarıkaya

Bakır ustası Hanefi Sarıkaya, 1967 yılında çırak olarak başlayıp, bugün Bayburt'taki son ustalarından biri olduğu mesleğini ilk günkü usullerle sürdürüyor. 

Bakırcılık üzerine az bulunur bir zanaatkâr: Hanefi Sarıkaya

Bayburt Postası - Anadolu'da ilk keşfedilen, işlenen ve kullanılan madenlerden biri olan bakır, usta ellerde şekil almaya devam ediyor. Hanefi Sarıkaya, Bayburt'ta bakırcılık mesleğini geleneksel usullerle icra eden iki kişiden biri. Gelişen teknoloji ile birlikte yeni madeni kapların çıkması her ne kadar bakıra olan ilgiyi azaltsa da, Hanefi usta, Anadolu kap kacak kültüründe önemli bir yere sahip olan bakır eşyalara son üç yılda ilginin arttığını söylüyor. Pandemiyle birlikte Bayburt'a, özellikle köylere dönüş olduğunu, köyüne gelen vatandaşın da eski eşyalarına yöneldiğini belirten Sarıkaya, bakır kapların uzmanlarca da sağlık açısından önerildiğini hatırlatıyor. 

Geçtiğimiz günlerde Bayburt'ta yılın ahisi seçilen Hanefi Sarıkaya ile, bakırcılık mesleğinin dününü ve bugününü konuştuk. Dolayısı ile Bayburt'un geçmişine de gittik. Bayburt'un daha canlı, daha ürettiği yıllara...

Ozulu caddesinde, daracık uzun bir dükkan. Dükkanın arka kısmında kalay işi için gerekli olan ocakların yer aldığı bölüm bulunuyor. Hanefi usta başında şapkası, ağzında sigarası ocağın başında kalay işi yapıyor. Yer yer kendince tutturduğu bir melodi ile oynuyor.. 

(Dükkandan bahsetmişken, şu notu düşmek uygun düşer. Şimdi Japon Pazarı'nın bulunduğu alanda meşhur Ozulu Ethem Efendi Konağı varmış. Konağın geleneksel Bayburt evlerinin güzel bir örneği olmasının yanında tarihi bir özelliği daha bulunuyor. 1916 Bayburt Savunması sırasında bölgeye gelen Mareşal Fevzi Çakmak, bu konakta dört aya yakın kalmış, karargah binası olarak kullanmış. 1970'li yıllarda maalesef yıkılan Ozulu Ethem Efendi Konağı'nın taşları, Hanefi Sarıkaya'nın dükkanının sırasındaki yapıların inşaatında kullanılmış. Onlar gözüme çarpıyor. Bu taşların ancak üç beş tanesi Bayburt'ta, geri kalan kısımının büyük bir çoğunluğu ise İskenderun'da.. Bir Bayburtlu yüklenip götürmüş, oradaki bahçesini bu taşlarla inşa etmiş. Konağın bir dönem izini sürmüş, bu bilgilere de ulaşmıştım. Şimdi kahvehane olarak işletilen dükkanın zemininden görüntülediğimiz iki örnek sağda. Bayburt taş işçiliğinin güzel örnekleri...)    

Hanefi ustayı ben bakırcılık, kalaycılık, suculuk ve başka uğraştığı işlerin ötesinde genellikle hayır işlerine öncülük ederken tanıdım. Birinin bir şeye ihtiyacı mı var, mutlaka Hanefi usta bulunur. Hanefi usta, düşer yollara Bayburt esnafının kapısını çalar, torlar toplar, kendisi de katar, vatandaşın işini görür. Üç gün geçmez bir başka sıkıntılı iş vardır, Hanefi ustaya yönlendirilir. Bu yönlendirme işi çoğunlukla kardeşi Osman Sarıkaya tarafından gerçekleştirilir. "Ağabeyimin yanına git, senin işini halleder" notu ile...

Selam verip içeri giriyorum. Çay ikram ediyor. Ortak tanıdıklardan, eskilerden, eski adamlardan bahsediyor. Anılar, anılar... Özdemir Asaf,  "Anı bahçelerinde üşümek sıcaktır" diyor ya, dinliyor, ısınıyorum... 

Bu arada çay ikram ediyor. Çaylarımızı yudumlarken, bakırcılık mesleğini, kalay işini konuşmaya başlıyoruz. 

Röportaj: Murat Okutmuş

Bakırcılık mesleği ile nasıl tanıştınız, kimdi bu işe sizi yönlendiren, ustanız kimdir?

"İlkokulu bitirdim. Büyüklerim beni çırak olarak işe verecekler. El becelerilerim var, evde bir şey olsa tamir ediyorum. Sonunda elimden tutup, Ulu Camii çevresine götürdü büyüklerim. O zamanlar Ulu Cami çevresine gelince, bir canlılık var, her taraf gürültü içinde. Üretim yoğun. Bakırcı Ustası Zühtü Kurt'un yanına çırak olarak bırakıldım. Dükkanı Ulu Cami'nin karşısındaki arada Metin Develi'nin dükkanının yeri. Yıl 1967. Ustam çok mertti, paylaşımcı idi. 6 çırak birden çalıştırırdı. En iyi çırağı bendim. Bunu bizzat kendisi de söylerdi. 6 yıl yanında çalıştım. Mesleği tamamen öğrenmiştim ve ayrılma vakti gelmişti."

Daha sonra neler yaptınız, ilk dükkan açma girişiminiz nasıl gerçekleşti, size kimler destek oldu?

"Destek olacak kişi yoktu. Çıraklığı başarıyla bitirip mesleği elime aldığımda, hemen dükkan açamadım, para yok nerden açacaksın? Bir körük aldık ve kardeşim Osman Sarıkaya ile köylerde kalaycılık yapmak için yollara düştük. İlk durağımız Taht köyü oldu. Dönemin muhtarından kedimize bir yer talep ettik, yerimiz belirlendi ve köyde kalaycılık yapmaya başladık. Köyler de o zaman köy, hane sayısı fazla, nüfus çok. Osman körük çekti, ben kazanları kalayladım. Orada işimiz bitince bir öküz arabası tutup malzemeyi yükleyip, Bergici'ye geçtik, oradan Mişangaz'a, Pazanbun'a derken 10 kadar köyü 15-20 gün boyunca dolaştık. O zamanın parası 25 lira kazandık. İyi paraydı bu dediğim. Velişaban mahallesinde Kahveci Hüseyin eminin karşısında dükkan açtık. Dükkan sahibimiz Hacı Ulvi Sönmez'di. Ondan da Allah razı olsun, çok iyiliğini gördük."   

Çıraklıktan ustalığa geçiş var, toplum sizi benimsedi mi?

"Benimsemez olur mu, biz zaten tanınıyorduk. Çıraklığımda da birçok kişinin işini görüyordum. Fakat o köy gezilerimiz bizim ustalığımızın bir göstergesi oldu. Yaptığımız işler beğenildi ki Ortakol tarafından bayağı bir müşterimiz oldu. Köye gittiğimizde işini yaptıramayanların hepsi sonradan dükkanımıza geldi. İşimizi doğru düzgün yaptıkça da müşterimiz arttı." 

İşler nasıldı, bakırdan neler ürettiniz?

"Bakır o dönemlerde çok, daha doğrusu bütün evlerde araç gereçler bakır. Bakır levhalar alırdık toplu bir şekilde, onlardan, keser şekil verir, üretiridik. Kendi müşterimin yanı sıra haftada 10 gügüm, 10 debbe yapıyordum fazladan, züccaciye işiyle uğraşanlar için. Ekrem Serdaroğlu ile Zeki Akçay vardı. Cumartesi oldu mu gelirdiler, toptan onlara verirdim."  

Bakır levhaları nereden temin ederdiniz?

"Trabzon'dan alırdık. Ofluoğlu ve Küçükaslanlar adıyla iki fabrika vardı. Her ikisinden de bakır aldım. Fakat şimdi şimdi biz alacak bakır bulamıyoruz. Zar zor bulduklarımızla vatandaşın işini görüyoruz. Eskiden birçok parçayı buluyorduk, şimdi onları da kendimiz üretiyoruz. İşin özeti pazar büyüdü, küçük esnaf görülmüyor. Bulsam üretimini de seri hale getireceğim. Çünkü son zamanlarda bakıra ilgi artı."

İnsanlar bakıra yeniden yöneliyor diyorsunuz, sizce bunun sebebi nedir?

"Aslında 2015 yılına kadar neredeyse yok denecek kadardı. Hatta yeter mi, bıraksam mı diye düşündüm. Sonra özellikle son 3 sene de insanların bakıra olan ilgisi çoğaldı. Pandemi ile birlikte bu ilgi bayağı arttı. Eskiden 15 günde bir ocak yakarken, özellikle bu yaz haftanın üç günü mutlaka ocak yaktım. Köylerde ne kadar eşya varsa insanlar onları kalay için getirdi. Bakır siparişi çok aldım. Bakır sağlıklı, hastalıklar arttı, uzmanlar söylüyor, yeni eşyalar eskilerin yerini tutumuyor. Bunun da etkisinin olduğunu düşünüyorum."

1967-2021, koca 54 yıl, yorulmadınız mı, hiç usandığınız oldu mu? 

"Ben 25 yıl önce emekli oldum. Fakat biz yorulmak bilmeyiz. Bazı arkadaşlar, niye çalışıyorsun diye soruyorlar. Çalışmasam dalga geçecekler, kahvede otursam beni oynatacaklar! Burada çalışıyoruz, hem vatandaşın işini yapıyoruz, hem dua alıyoruz. Ben sadece bakır ustası değilim, bakır, kalay, nal, lambiri, döşeme yaparım. Yani Bayburt'ta bu işi kim yapar diye sorduklarında, 'Bunu Bakırcı Hanefi yapar' derler. Elimden gelmeyen iş yoktur açıkçası. Eskiler öyleydi, tek işten anlamazlardı. Ben öyle adamlara çıraklık yaptığım için birçok işi de öğrendim." 

Sohbetimiz uzayıp giderken, bakırcılık mesleğini geleneksel usullerle sürdüren Hanefi Sarıkaya'yı yılın ahisi seçmekle ne güzel bir karara imza atmış esnaf temsilcileri diye düşünüyorum. Çünkü Hanefi Usta ondan da bahsediyor. "Yıllarca emek verdim, çalıştım, kazanç sağladım, vatandaşın işini gördüm. Yılın Ahisi seçildim ya sanki o kadar yılın yorgunluğu sırtımdan indi. Hatırlanmak güzel şey" diyor. 

Evet, Hanefi Sarıkaya bakırdan eşya isteyenler için bulunmaz bir zanaatkâr, siz yeter ki ne istediğinizi söyleyin, şöyle bir kağıda karalayın ve gerisine karışmayın. Veya evde kalaylanacak kap kaçak mı var, çalın Hanefi ustanın kapısını...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.