Bu yıl 35’ncisi düzenlenen, Vergi Haftası 26 Şubat- 3 Mart 2024 arasında kutlanıyor. 

“Aman Paşam maliyeciliği bilmem, beni mazur görün” dediyse de Mustafa Kemal Paşa, “daha iyi” der. İleride dönemin en başarılı maliye bakanı olduğu fikrinde herkes birleşecektir. Gümüşhane Mebusu Hasan Fehmi Ataç’ın ilk maliye bakanlığı, 24 Nisan 1922’dedir. TBMM Hükümeti döneminde Hasan Saka’nın istifasının ardından, maliye bakanı olarak atanır, (24.04.1922- 30.12.1923; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Dönemi’nin ise ilk Maliye Vekilidir. (30.10.1923- 30.12.1923).

Maliye Bakanlığı döneminde orduyu savaşa hazırlamak için, bütçeyi toparlamada sıkı tedbirler alır. Bunlardan birkaçı şöyledir: Ruslardan gelen üç yüz bin altından on para harcamaz. Parayı esirger, sözünü esirgemez, “Para yağlı mermiye, keskin süngüye” diyerek kestirip atar. Dönemin milli savunma bakanlığından (Milli Müdafaa Vekaleti) sürekli talepler gelir. Bir defasında asker 400 bin postal ister, “parayı versem, 400 bin postalı, nerede kime yaptıracaksınız, çarık isteseniz aklım erer de” der. Kumandanlar bir gün de 10 otomobil isterler “istediğiniz otomobilleri Yunanlılar İzmir’de hazırladılar. Orada duruyor, gidin bedelsiz alın.” Bakanlığı döneminde 2 Mayıs 1922 tarihli ve 228 sayılı Müecceliyyet-i Askeriyye Vergisi hakkında kanun düzenlenir. Askerlik çağında olup, çeşitli nedenlerle askerlik yapamayacak olanlardan vergi alma şartı karara bağlanır. Subay maaşlarını düzene koyar. Ordu defterdarlığı ve saymanlıklar kurulur.

Hasan Fehmi Ataç’ın torunu Uluhan Ataç anlatıyor: “… Dedemin Maliye Bakanlığı döneminde mali konularla ilgili çalışma ve önerileri iktisat fakültelerinde ders olarak okutulmalıdır.”*

Büyük Taarruz’a hazırlanırken çok büyük para sıkıntısı vardır. Kasadaki parayı da vergiyi de askerin durumuna göre bazen de askere rağmen sıkı tutar. Öne çıkması gerektiği yeri iyi bilir.

Mustafa Kemal, “Harp çıkacak, askerimiz aç kalır” dediğinde de “Paşam ben Türk askerine altı ay kendim bakabilirim” diyerek iki teneke altın verir. Bu bilgiyi Hasan Fehmi Ataç’ın biyografisini ele aldığımız; İstiklal Savaşı’nın Mali Kahramanı Hasan Fehmi Ataç eserimizde, gerek ailesinin anlatımları gerekse yazılı kaynaklardan doğruladık. 

Otuz dört yıl Cumhuriyetin inşası için çalışır. 

Meraka dokunan, Hasan Fehmi Ataç’ın Gümüşhane’nin vilayet olması ve yeni yerleşim alanı; Harşit Çayı kenarına kurulmasındaki rolü bir de savaştan yeni çıkmış dağılan devletin Cumhuriyetle yeniden kurulması için Milli Ordu’yu toparlayıp, savaşa hazır hale getirmek uğrunda gösterdiği olağanüstü çaba ile verdiği iki teneke altın meselesi bize de çok soruldu.

Milli Ordu’yu toparlamak için iki teneke altın vermesi o gün olduğu gibi bugün de takdire, hayrete, dikkate şayandır. Para biriminin altın ve gümüş olduğu dönem de olsa takdiri, bilimsel çerçeve gereği tarih de kendi gerçekliği içerisinde değerlendirilmeyi hak eder. Ataç- Kadirbeyoğlu ailesi, “mültezim” bir ailedir. Aile tarihine baktığımızda yakın tarihimize ışık tutan olayların içyüzünü görürüz. Osmanlı’nın vergisini toplar. Vergiler birkaç yöntemle toplanır; toplanan verginin bir kısmı; yola, suya, köprüye, askere; yani bugün olduğu gibi kanunla belirlenmiş düzenlemelerle kamu yararına kullanılabilirdi.

Vergi Haftası münasebetiyle bu kısmı yazımızın sonunda biraz ayrıntılı ele aldık.  

Hasan Fehmi Ataç’ın, Milli Ordu için verdiği iki teneke altının aileden gelen servetin kendi payına düşen kısmından kamu yararı adına ayırdığını ayrımsamak mümkündür.

Büyük Taarruz’un mali kaynaklarını bulur, organize eder, gerekli yerlere ulaştırır. Bu başarısından dolayı TBMM tarafından yeşil ve kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilir.

Hasan Fehmi Ataç, Mustafa Kemal Paşa’yla görüşüp 15 Ağustos 1920’de Gümüşhane’nin vilayet olmasını sağlar.

Hasan Fehmi Ataç’ın torunu Uluhan Ataç anlatıyor: “…Hasan Bey’in Gümüşhane’de birçok yerde arazileri var. Gümüşhane, o dönemlerde Trabzon sancağına bağlı bir beldedir. Dedemin Mustafa Kemal ile yaptığı görüşmeler neticesinde Gümüşhane vilayet yapılır. Buna en çok içerleyen de Bayburt olur: ‘Biz daha kalabalığız. Niçin biz değil de Gümüşhane il oldu?’ derler. Ama dedem Hasan Bey Gümüşhane’de yaşadığından, orayı il yaparlar.”

Aile o dönemde Bayburt’a bağlı Nişantaşı (Osluk) ve Akşar (Balahor) köylerinin beyidir.

Hasan Fehmi Ataç ve aile büyükleri Osmanlı Devleti’nin yönetiminde yer alır.

Uluhan Ataç, “… Fatih Sultan Mehmet’in silah hocası, aynı zamanda danışmanı Gaye Paşa, bir de Kadir Bey diye oğlu var. O da paşa seviyesinde ve silahşor bir adam… Fatih Sultan Mehmet’in emriyle Kadir Bey, Akkoyunluları yok etmeye gönderilir. Harp ederler. Kadir Bey, hepsini yok edip dönüp gelir. Fatih Sultan Mehmet, mükâfat olarak Gümüşhane ve Bayburt bölgesinin bir kısmını aileye bağışlayıp “burası sizindir” der. Bundan dolayı ailemiz, Amasya’dan yavaş yavaş Gümüşhane’ye göç etmeye başlar.”

Sonuç: Osmanlı İmparatorluğu’nda mukuata (kesim) sistemi, bir gelir toplama yöntemidir. Mukuata sisteminde bir ya da birden fazla gelir kalemi bir araya getirilerek bölgesi oluşturulurdu. “Maden ve darphane gelirleri, gümrük gelirleri, bir bölgeden toplanacak arazi ve şahıs vergileri araziler ve dükkan kiraları ve vergileri, tuzla gelirleri, dalyan gelirleri…”

Mukuata vergileri; maktu, emanet veya iltizam yöntemiyle toplanır, bunlar arasında geçiş de yapılabilirdi. Maktu; ayni nakdi senelik anlaşmayla, peşin veya taksitle ödenir. Emanet yönteminde devlet hazinesi topluyorsa; devlet görevlisi, eğer vakıf toplayacaksa vakıf adına vakıf görevlisi toplar vakfa teslim eder. İltizam yönteminde bir ila üç yıl arasında düzenlenen sözleşmeyle vergi toplama işini girişimciler üstlenir, bu kimselere “mültezim” denirdi. Açık artırma ile en yüksek tutarı verene bırakılır, mültezimler birden fazla olabilirdi. Mültezim kanunla belirlenmiş vergiyi toplar, topladığı vergi ile sözleşmede belirlenen miktarı öder aradaki fark ise kendisine kalır. Tüm vergi ödeme yöntemlerinde olduğu gibi mültezimler de topladığı gelirleri devlet hazinesine doğrudan teslimi yerine köprü yapımı, asker veya kurum çalışanlarının maaşlarının ödenmesi veya erzak temini benzeri bir harcamanın karşılanmasını da isteyebilirdi.

İltizam yöntemi mültezimlerin gelir artırmak için, yatırım yaparak gelir artırdığı; sermayelerini işletebilecekleri bir yatırım sahası açmıştır. Böylece gelir gider arasındaki zamansal uyumsuzluk  dengelenir, nakit akışı darlığını da rahatlatır.*

Hasan Fehmi Ataç'ın torunu Mügül Ataç Andrews anlatıyor: “Ailenin büyüklerinden, 1757’de Serdar Nurettin Paşa, sonra İstanbul’dan Malatya valiliğine atanan Mustafa Şevki Paşa (1833-1877), Kudüs valiliğine (mutasarrıflığına) atanan (1853-1937) İbrahim Lütfü Paşa, İstanbul üzerinden çalışmalarını yaparlarken bir kol da Gümüşhane’nin idaresine bakıyorlardı. Bu, kolay bir iş değildi. Padişahın tımarını (ordu için) toplamak, vilayetin bütün kasaba ve köylerini dolaşıp çiftlikleri teftiş etmek, gıdayı depolamak çok mesuliyetli bir işti. Böylece aile İstanbul’la Gümüşhane arasında mekik dokumuş. Her birinin Gümüşhane’de de yazlık evi olmuş. Bilhassa Cihan Harbi’nden sonra, eski Gümüşhane yakılıp yıkılınca, aşağıda, dere kenarlarında bugünkü şehir kurulmuş.”

 Şehrin kurtuluş günü; 15 Şubat, Vergi Haftası şubatın içinden geçen haftaya da denk geldi.  Şubatı çifte kutlarken, Milli Mücadele’nin mihenk taşı; Hasan Fehmi Ataç’ı anmadan geçemeyiz. Cumhuriyeti kuran, kurumsallaştıran öncü milletvekillerindendir. 9 Eylül 1923’te Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adını alacaktır. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Halk Fırkası adına Gümüşhane’den aday gösterilen Hasan Fehmi Ataç başarı kazanır, TBMM üyeliğine seçilir. Gümüşhane’yi su kenarına yeniden inşa ederek, vilayet yapan, yakın tarihimize damgasını vurarak iz bırakan, bu topraklarda doğup, büyüyen; Kurtuluş Savaşı’nın Mali Kahramanı Hasan Fehmi Ataç’ı ve sırası gelmişken tüm kurucu kadroyu bir kez daha anıyor, tarihi kendi gerçekliğiyle yansıtmaya çabalamakta fayda görüyoruz.       

Kaynakça:
*İstiklal Savaşı’nın Mali Kahramanı Hasan Fehmi Ataç, S.D.
*Korhan Orbay, TÜBİTAK Bilim ve Toplum Başkanlığı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.