Nazım Mutlu’nun kitabının adı yazımın başlığı… Kitap, Berfin Yayınları arasından çıktı.
Ülkemizde Köy Enstitüleri kadar tartışılan bir başka kurum olmamıştır bence. Toprak ağaları hücum etmiştir Enstitülere, dinbazlar yaylım ateşi açmışlardır, Cumhuriyet karşıtları kırk tane kulp takmaya çalışmış iftiralar etmişlerdir.
Enstitülerle adı özdeşleşen İsmail Hakkı Tonguç, bu eğitim kurumlarının amacını bir sözle açıklıyordu: “İş için, iş ile, iş içinde eğitim”, yani üretimle iç içe yürüyen bir akademik eğitim.
Ama anlayana, iyi niyetli olana, saplantısı olmayanlara böyle…
Ya gerisi? Onlar adı üstünde, gerisi, yani gerici onlar… Sağlı sollu gerici hem de…
Köy Enstitülerine suçlamalar öyle boyutlara erişmiştir ki bu Enstitüleri kuran, koruyan, üstüne titreyen İsmet Paşa, desteğini çekip onları canavarların önüne atmak zorunda kalmıştır.
Nazım Mutlu, Köy Enstitülerine yapılan suçlamaları derleyip toplayıp kitap durumuna getirmiş. Ne iyi etmiş…
Geliniz şimdi bu kitaptan yakaladığım bana göre çarpıcı ayrıntıları bilginize sunayım, merakınızı uyandırmaya çalışayım:
-En ünlü yalanlar: Komünistlik, cinsel ahlaksızlık, vatan hainliği.
-Cezmi Bayram diye bir adam… Yazar, bu Cezmi Bayram’ı yeterince tanımaz, ben tanırım. Son olarak Türk Ocağı İstanbul Şubesi Başkanı idi ve de Avrupa Birliği’nin hızlı taraftarıydı bu Türk-İslam Sentezcisi muhterem. İşte bu Cezmi Bayram, Korona salgını döneminde boş durmamış, “Köy Enstitüleri Bir Masalın Tahlili” adıyla bir kitap yazmış, gerici Ötüken Yayınları da yayımlamış. Nazım Mutlu’nun isabetle vurguladığı gibi bu kişi bu kitabında tek ayak üstünde kırk yalan kıvırmış.
Ne diyor? Enstitü yöneticileri Sovyetçiymiş. Kemalizmin muhtevası da zaten Sovyet kaynaklıymış. Hasanoğlan Köy Enstitüsü Marksist kaynıyormuş. İsmet İnönü’nün bu komünist harekete desteği tammış. Bu okullarda milliyetsizlik aşılanıyormuş. Kız erkek ilişkileri üstüne dedikoduların ucu bucağı yokmuş. Ve daha neler neler… Nazım Mutlu kitabında bunların hepsinin yanıtını veriyor.
-Başkalarının başka suçlamaları da var. Onlardan da iki örnek verelim: Tonguç Enstitülere bol miktarda silah vermiş. Bu okullarda aile, din, asker, millet düşmanlığı yapılıyormuş.
Bu iftiraları yapanlar arasında da iki isim öne çıkıyor: Necip Fazıl Kısakürek, Fethi Tevetoğlu.
-Ve bir yandan yukarıya aldığımız komünizm suçlamaları; öte yandan soldan, sosyalist kesimden bazı yazarların faşizm ve işçi sınıfının doğuşuna set çekme türünden kara çalma çabaları. Bunların başında Attila İlhan ve Kemal Tahir geliyor. Onların derdi nedir, yazarımız onları da araştırmış.
Soldan çarklı liboş Engin Ardıç ve Hadi Uluengin de Enstitü düşmanlığı sırasına girmişler. Kemalist kesimin aymazlığı yüzünden meydanı boş bulmuştu dinbaz, gerici, Atatürk ve Türk Devrimi karşıtı oluşumlar, yalan üstüne yalanlar uydurdular, kendi yandaşları dışında nicelerine, hatta kimi Kemalistlere, sosyalistlere bile inandırdılar. Ama ne mutlu ki, Nazım Mutlu gibi kalemler ve onların kaleme aldığı eserler, bunların yalanlarını afişe ve deşifre etmeye başladılar.
Yazarların bu tür yapıtlarını okutmak ve yaygınlaştırmak da hepimizin görevi. Hadi iş başına!