“Çok okuyan biri olarak şunu derim: Her romandan her olay ve karakter belleğimde kalmaz. Gelgelelim bu romandan anımsayacağım öyle çok karakter olacak ki… Öncelikle Seçil, bu yaşımda görmeden âşık etti beni (Aşk’a Zum adlı bir kitabı da bulunan biri olarak, bu ‘zum’a hakkım vardır sanırım).
Sonra Serdar’ın annesi ve elbette Serdar.
Emine tiplemesi, yüz ve iç çözümlemeler çok başarılı, romandaki diğer tiplemeler konusunda da aynı çizgi başarıyla sürdürülebiliyor. Suat Sedefoğlu çok sayıda tipi romana ustaca kurgulamış, bu onun; sokağı ruhuyla, huyuyla, yönelimleriyle, erdemleri ve kötülükleriyle bildiğini gösteriyor. Bunlar için gözleme, özel araştırmalara bile gerek duymamış bence, çünkü çoğunu yaşamış, görmüş geçirmiş gibi. Kahramanlarının öğrencilik dönemlerinin o semtinde, çok yaşanmış duygular ve durumlar aktarılmış, yaşama sevinci, coşkusu ve enerjisi betimlenmiş.
Espri yeteneği üst düzeyde. Diyaloglar tam usta işi. Bireysel ve toplumsal temel ve içerikte dalgasını geçiyor, bu geçme güldürürken düşündürme denilen olguyu oluşturuyor, “çaktırmadan öğretim” yöntemi de devreye giriyor.
Bu çalışma kolaylıkla dizi senaryosuna dönüşebilecek kurguda ve akışta (teknik ekleme ve düzeltmeler yapılmak kaydıyla) bana göre. Bu düşüncem bir kenarda dursun.
İletiler, irdeleme ve çözümlemeler son derece doğru ve yerli yerinde, ders vermeden romanın akışına yedirilerek çok güzel anlatılmış.
Yapıtın kurgusuna diyecek yok… Şöyle de böyle de olabilirdi denilebilir elbette ama o yazara kalmış bir yandır.
Betimlemeleri olması gerektiği kadar. Bu iyi, görselliğin dorukta olduğu bu devirde betimlemenin çoğu gereksizdir ve okuru sıkar.
12 Eylül’ün savurdukları, yok ettikleri, kıydıkları insanları bir yerinden romana sokmak iyi bir seçim, ama sanki gözaltına alınıp gidenlerin başına gelenlere ilişkin yeterli ayrıntı yok gibi, hep ikinci elden elde edilmiş bölük pörçük anlatımlar…
Yolu açık olsun yazarın da yapıtında…”
Okumam için bu roman dosyasını bana gönderdiler yazarı Suat Sedefoğlu ve dost yazar Mehmet Şamilof. Okudum, bunları yazdım.
Şimdi kitap Mythes Yayınları tarafından yayımlandı. Suat Sedefoğlu benden izin alarak, yukarıya yazdıklarımı bu kitabın önsözü yaptı. Böylece bu kitapla bir kirvelik bağı kuruldu aramızda (Anadolu’nun çoğu yerinde kirveler akraba sayılırlar).
Ben bu durumdan çok hoşnudum, sizleri de bu hoşnutluğuma öğrenip hak vermenizi bekliyorum.