Fikret Dağlı Tüzemen yeni ve özüne özgü bir araştırma-inceleme kitabına daha imzasını attı.“İlkel Dinlerden Göksel Dinlere Ortak İnançlar” adlı bu yapıt, yine Berfin Yayınları’ndan.
Nazım Hikmet der ki: “Kitap rüzgâr olmalı, perdeyi kaldırmalıdır/Kitap kamber tayı olmalı Şah İsmail’in/Seni sırtına alıp/Devlerin üstüne saldırtmalıdır.”
En baştan diyeyim bu kitap tam da öyle bir kitap.
“Dinler ve kavramlar” başlığı kitabın en başında. Din tanımları yer alıyor burada. Felsefeci Alfred Whitehead’ın tanımı oldukça ilginç: “Din yalnızlıktır. Eğer hiç yalnız kalmamışsanız, asla dindar değilsiniz.” Ve bir de Şerif Mardin din ve ideoloji bağlamında dedikleri: “Din öğrenilmiş fikir kalıplarının ve toplumdaki belirli mekanizmaların devam ettiği toplumsal yapı unsurlarının değişmeden kalmasını sağlar.”
İki kefesi olduğunu söylüyor Yazar tüm dinlerin, bir kefede korku, birinde umut.
“Gizem ve din” de önemli ve ilginç bir başlıktır bu kitaptan. Ayrıntıya girmek bu yazının boyutlarını aşar, kısaca anlatımla ise yeterince anlaşılamaz. Meraklısı okumalı bu kitabı.
Tanrı’nın cinsiyeti var mı, eril mi, dişil mi? Tüm dinlerde bu nasıldır, Fikret Hanım bunları da araştırmış genişçe. Tanrılar nerede oturur, Allah kullarına nasıl ulaşır, bunlar da ilgi çekici konular olarak işleniyor.
Taş’la tapınma arasındaki ilişkiyi tüm dinler bağlamında incelemek kimin aklına gelir ki? Yazarımız bu konuyu gerek tevhid dinlerinde gerekse ilkel dinlerde genişçe inceleyip yazmış.
Mu Medeniyeti de her yönüyle var bu kitapta, tüm Türkçülere salık veririm.
Sabiîlik İslam tarihinde sıkça geçer. Geçer de ne olduğunu tam olarak bilen yoktur. Fikret Hanım bunu da yazmış genişçe. İşte bu dinin özellikleri:
-Kuzey ve Güney Kutupları kıble.
-Adem’e Tanrı her şeyi öğretti deyip, diğer peygamberleri reddediyorlar. İsa’yı sevmiyorlar, İbrahim’i ihanetçi, Muhammed’i kan dökücü olarak görüyorlar.
-Museviliği de sevmiyorlar.
-Sabiîlerde ibadet… Vaftiz, oruç, namaz, hac ve kurban.
Tek Tanrılı dinler… Musevilik, İsevilik ve İslam’da Tanrı kavramları…
Doğu dinleri ve Şamanizm…
Tek ve çok Tanrılı dinlerde kurban. Burada ilginç bir bilgi yer alıyor, Hıristiyanlıkta kurban kesilmiyor, çünkü İsa’nın kendisi kurban. Zerdüşt dininde de kurban yasak, sığır eti yemek de öyle. Kırgızlarda ise at, tavuk, horoz da kurban olarak ve çokça kesiliyor.
Sünnet geleneğinin kökeni… Bu da ilgi çekici bir konu… Musevilik ve İslam’da sünnet ayrıntılı olarak anlatılmakta.
Ve en ilginç konulardan biri: Dinler ve kölelik. Musevilikte, Hıristiyanlıkta ve İslam’da kölelik.
Ve Osmanlı’da kölelik, 300 odalı esir pazarı. Hadımlaştırma operasyonları (dehşet verici bir şey).
İlkel ve tevhid dinlerinde yaratılış, dinlerde Eyüp, dinlerde Şeytan, dinlerde ölüm ötesi, Tanrıların yardımcıları var mı? Bunlar da diğer önemli konu başlıkları.
Evet benden bu kadar, ayrıntı dilerseniz okuyunuz.
AHIRKAPI FENERİ
Bir öykü kitabı. Yazarı: Murat Arı. Yayınevi: Barış.
11 öykü var kitapta. Dostumuz Hasan Hüseyin Yalvaç, önsöz yazmış, destek vermiş yazara.
Kitaptaki ilk üç öyküyü; Ahırkapı Feneri, Sarı Ahmet ve Guguk Kuşu’nu severek, beğenerek okudum. Olaylar gerçekçi, kişiler algılı… Geçmiş, irdelemeli olarak yansıtılmakta öykü kalıpçası kapsamında. Yazar, çocukluk yıllarını ve büyüklerinden çok dinlediği İkinci Dünya Savaşı’nın yokluk ve çile yıllarının yaşanmışlıklarını toplumsal ve duygusal yanlarıyla işlemiş satırlarına.
Geriye kalan öyküleri sevmedim. İletileri güçsüz, anlatımları sıradan. Şiirsel bir dil günümüz öykücülüğünün olmazsa olmazıdır bana göre, vak’a anlatıcılığı değildir öykü, yazar bu olguları es geçmiş, öykülerini anlatı darboğazına sürmüş ve orada kuşatılmış biçimde bırakmış.
Ve yazar yorumlar yapıyor gereksiz yerlerde ve de gerekmeyen biçimde.
Gene de ilk üç öykü hatırına okunur bu kitap.