Kora Yayınları yeni bir öykü kitabını daha okurla buluşturdu. Burhan Gündoğan’ın 230 sayfadan oluşan bu öykü kitabın 37 öykü var.

Gündoğan, Tunceli doğumlu bir yazar (o Dersim yazmış ama Dersim, Tunceli’yi de içine alan daha büyük bir alanın adıdır, dileyen dilediğini kullansın ama doğru kullansın), öyküleri Tunceli’yi ve sonraki yıllarda ömrünün büyük bir bölümünü (çocukluk ve gençlik yıllarını özellikle) geçirdiği Elazığ çevresindeki insanları, yerleri ve onların yarattığı olayları içermekte.

İnsanlar dizi dizi, dışları ve içleriyle yazarın kalemine dolanmışlar, dışsal ögeler de var, pekiştirme olarak. Yazar yer yer düz anlatım yerine şiirsel, imgeli anlatım katıyor öykülerine, bu da deneyimli ve doygun öykü okuru için önemli bir çekicilik ve bellekte yer ediş nedeni.

İç çözümlemeler, özüyle hesaplaşmalar da az değil. Betimlemeler ise yalın, gerektiği kertede, okuru öyküden soğutacak ayrıntılarla dolu değil.

Burhan Gündoğan, her olgudan, her yerden, nesneden anısal iletiler, anlamlar ve masalımsı ögeler çıkarıyor, gerçeküstülüklere ve gülmeceliklere varan ilginçlikler sürüyor ortaya. İşlediği, anlattığı tipler sıradan kişiler gibi görülse de toplumda, aslında çoğu olağanüstü ve unutulmaz insanlar.

Uzamlar da öyle… 

Ve Elazığ şivesini öyle güzel kullanıyor ki… 

Oralar öylece kalmıyor ama değişiyor uzamlar, o ilginç, sıra dışı insanlar göçüyorlar dönülmezlere; yazarın deyimiyle “Kapitalizmin gölgesi düşüyor” birden ve elbette silip süpürüyor geçmişi, yerine kimlikli bir yaratısı da olmuyor; horyatlık, tekdüzelik, bencillik geliyor. 

Eskiyi bilene yara bunlar, onulmaz yara.

Öyküler bu izleklerle sürüp gidiyor… Gerçek tarih, coğrafya ve sosyoloji…

Görüldüğü gibi beğenmişim, size de okumanızı salık veriyorum bundan dolayı…

İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNDE ŞİİR ALGISI VE ŞİİRDEN RESİM

Dr. Nuray 3. Karakaya İlkokul öğrencilerinin şiir algılarını belirlemeye yönelik bir çalışma yapıldığını ve bu çalışmaların sonuçlarının Hacı Bektaş Veli Üniversitesi tarafından düzenlenen bir paylaşımda sunulduğunu belirtiyor. Karakaya, öğretimin her kademesinde dil ve edebiyat eğitiminin bir aracı olarak şiir üzerinde yeterince durulmadığı, öğrenci ve öğretmenlerin şiirden çekinip, şiir yorumlamakta zorlandığı bir ortamda bu çalışmanın önemine vurgu yapmaktadır.

Çalışmadan söz edelim. İlkokul 2.ve 4. sınıf öğrencilerine Üstün Dökmen’in Selam şiiri okunmuş, şiiri dinledikten sonra akıllarına gelen ilk rengi yazmaları istenmiştir. Aynı şiir öğrencilerde aynı renkle mi algılanmaktadır, ortak algı sağlanabilmekte midir, analiz edilmiştir. Şiir ikinci kez okunduktan sonra da şiirin resmini yapmaları istenmiştir. Bütün çocukların; 

“Yola çıkınca her sabah
Bulutlara selam ver.
Taşlara, kuşlara, atlara, otlara
İnsanlara selam ver.
Ne görürsen selam ver.
Sonra çıkarıp cebinden aynanı
Bir selam da kendine ver.
Hatırın kalmasın el gün yanında
Bu dünyada sen de varsın!
Üleştir dostluğunu varlığınla
Bir kısmı seni de sarsın”

dizelerinden oluşan şiiri algılayabildikleri ve 4.sınıfların daha başarılı oldukları görülmüştür.

Nuray 3. Karakaya-Şiir Algısı adlı yapıtında öğrencilerin bu şiiri okuduktan sonra algıladıkları ve imgeleştirdikleri ile yaptıkları resimlerden örnekler vermiş. Biz de bu resimlerden birini buraya alalım:

Gul De Usur Burhan Gundoganin Oykuleri Ve Ilkokul Ogrencilerinin Siir Algisi
Karakaya’nın bu yapıtında orta okul ve lise öğrencilerine de ünlü şairlerimizin bazı şiirleri bağlamında benzeri testlerin uygulandığına ilişkin geniş bilgi var.