“Başlangıçta çizgi vardı/Ona düşleri ben ekledim” Erdal Alova

Çizerin alıcı gözlerinde bakış değil bakınç… Düşsel çizgiler tasarımlanır anlamsal, anlatısal…  Görüntüsel basınç oluverirler.

Kurtuluş o basınçtan bakınçla çizim…

***

Yetmiş yaşımda gelip benimle candan dost oldu resim sanatı, nice gizimi, izimi onunla paylaştım.
Kardeşlerimse yetmiş yaşımda benimle ilgilerini kestiler. 

***
Zifirî zevksizliğinden kurtulsun gözüksün mü istiyorsun?
Alaca karanlık mı çizeceksin?
Işık serpiştirirsin her yanına, alacaya döner karanlık.
Bu yalnız resimde değil, düşüncede de böyledir.

***

Cizimin Cizi Ve ImiBazı arkadaşlar resimlerimden bir şey anlamadıklarını ya da anlamakta zorlandıklarını söylüyorlar ve benden resimlerimin neyi anlattığını açıklamamı istiyorlar.

Öyle bir şey yapmam. Çünkü bana göre, bir yapıt kendini kolay ele vermemeli, farklı yorumlara yol açabilmeli. Bir peyzajda resmin bütün teknikleri olabilir, usta bir elden çıkmış da olabilir, hatta görsel olarak kusursuz da olabilir, ama bir süre sonra ona bakmaz olursunuz, anlamsızlaşır. Oysa bir resimden insan her bakışta farklı öyküler çıkarabilmeli ya da çıkarmak için kendini gönüllü zorlayabilmeli.

İşte benim resim /çizim anlayışım budur. Yaptıklarımın sanatsal değerini bilemem ama bu çizgide gidiyorum, gideceğim.

ÜÇ DAL FARKI VE SAYGI

Bir habercinin, muhabirin, daha dar anlamıyla bir gazetecinin olaylara ve insanlara bakışı nesneldir, sorgulayıcıdır, çelişki yakalayıcıdır, yerine göre de ironiktir.

Bir yazarın, edebiyatçının bakışında da bunlar vardır, ama fazlası da vardır, fazlası yorumdur, özgürlüktür, imgedir, sanatsallıktır, kurmacalıktır.

Bir ressamın bakışında ise, yazarın bakışında olanlara ek olarak görsellik vardır.

Ben bu saydığım üç dala da bir biçimde konmuş bir adamım a dostlar. Üç dala konmak insana daha geniş ve varsıl bir görüş açısı kazandırır.

Bir dala konup duranları bunu anlamasını beklemem. Ama saygı beklerim.