31.03.2024. Karanlık bastırmak üzeredir...
Seçim sandıkları kapatılıp, sandık görevlileri oy pusulası çuvallarını kurula teslim ettikten sonra, yorgun argın, bir o kadar iç huzuruyla evlerinin yolunu tutup, üzerine tereyağıyla yakılmış anuhlu çorbalarını yudumladıktan sonra, odalarına çekilip derin uykulara dalarlar.
Saat 03.33 suları...
Gece sessiz, gece puslu, gece serin ve de derindir.
El ayak çekilmiş, uzaktan gelen köpek havlamalarının dışında, sokaklar loş ve boş; in cin top oynamaktadır.
Birdenbire beliren iki karartı parmaklarının ucuna basa basa arnavut kaldırımlı caddelerden geçerek, "Dıbıcın Çeşmesi"ne doğru koşar adım, peşlerindeki iki gölgeden habersizdirler.
O sırada şehrin somut kültürel miraslarından nev-i şahsına münhasır, nam-ı diyar Datdav (Deli Hamdi) yatağında doğrulur.
Uyku tutmamıştır.
Aslında sandık görevlileri hariç çuvaldan medet uman hiç kimse kirpik vuramamıştır.
Datdav kulağının arkasını kaşır, merdivenlere yönelir, lastiği bolarmış pijamasını yukarı çekip kaba etini örterek, basamaklardan inip karanlığa karışır.
Herkes bilir, gece ya da gündüz şehrin sokakları Hamdi'ye açıktır. O'na sual edilmez.
Datdav, 'Şehir Kulübü'nün önünden Atatürk Caddesi'ne inen merdivenlerin başında; köşede durur. Havayı solur, sağa sola, etrafa öylece bakınırken, ederken, tam önünden orta boylu, eli yüzü düzgün, böyle filinta gibi iyi giyimli; gömlek yakaları, kolları manşetli iki kişi sırtlarında çuvallar merdivenlerden koşar adım inerek, Atatürk Caddesi'ne doğru giderler.
Belli ki aceleleri vardır. Datdav gözlerine inanamaz, işaret parmağını katlayıp gözlerini ovuşturur, gördükleri gerçektir. Demeye kalmaz, iki kişinin daha aynı yöne doğru koşturduğunu görür. Onlar da orta boylu iyi giyimlidirler, karanlıkta sokak lambasının aydınlattığı kadarıyla ayrımsanan tek farkları belli belirsiz bıyıklarıdır. Hamdi, başını silkeler gibi iki kere sallar, o gece her şey ikili ilerlemekte, her şey ikilemlidir. Hamdi'yi bilenler bilir, ekseriyette davul-zurna sesi duyduğunda bir de horonda alaşağı sırasında o hareketi sık yapar. Gecenin içinde, kentin içinden koşar adım geçerek karanlığa karışan bu ikişerlilerin kim olduklarını seçemese de yakaları, kolları manşetli gömlekleri Hamdi'nin gözünden kaçmaz. Gömlekleri görünce Datdav'ı kim tutar? Somut olan kültürel miras, kentin gelecek kuşaklara aktarılması için mikro tarih çalışmasıyla sosyal bilimlerde karşılık bulan; kültürel değer aktarımı normlarında gezici kültür elçisi Datdav da peşleri sıra... Sokak lambalarının, çisinti yağmurla arnavut kaldırımlarını ıslattığı taşlarında giderek uzaklaşan hareketli ışık kristalleri yansıması eşliğinde topyekûn karanlığa karışırlar.
Toplum ve birey hayatının kodlarına müdahale ederek, kodlarını değiştirip, kendine göre biçimleyici etkisiyle kitleleri vardırdığı noktalar göz önüne alındığında iktidar ve toplum ilişkileri hakkında kimi bilimsel düşünüş kültürün yok olacağı yönünde vurgu yaparken, gerekçesini kitlenin yozlaştırıcı etkisine dayandırır.
Atamaları bir yılı henüz dolduran, Gümüşhane Emniyet Müdürü ile Gümüşhane Valisi son bir ay içinde değişti.
Kendileri seçilene kadar seçim yenileyen iktidar partisine, ne vali ne de emniyet amiri dayandırmak mümkün...
İktidar partisinin sözünü tuttu tuttu, tutmadı yükü omza vurup, yola diziliyor vali, emniyet müdürü...
AKP Gümüşhane Milletvekili Celalettin Köse, seçimi kaybeden Gümüşhane eski Belediye Başkanı Ercan Çimen valiyi, emniyet müdürünü Ankara'ya şikayet etmiş.
Vali MHP'Lİ imiş,
Eski belediye başkanı tandanslı etkinliğe riayet etmemiş. Etmemişse etmemiş. MHP'Lİ ise MHP'Lİ. Bunu tartışacak değiliz.
Nereye gidilip gidilmeyeceğine, uyulup uyulmayacağına mülki idare karar verir, programa alır, uygular.
Valiler gökten zembille inmemişlerdir, nihayetinde vatandaştır, oy veriyordur, dünya görüşünü yansıtan bir siyasi partiye oy kullanması tabiidir.
Diyelim ki biz şimdi MHP'Lİ değiliz mesela...Yazmayacak mıyız?
Valinin ne yapması gerekirdi ki sandıktan iktidarın istediği sonuç çıksın. Ya da ne yaptı vali?
MHP hissiyatıyla sandıklara mı üfledi?
Millet seçmedi ise vali ne yapabilir?