Üçüncüsü; Medya grupları arasında iş dünyasında yaşanan çatışmalar da siyasal çatışmaların üstüne eklenir. Çatışma özellikle El Pais’in yayıncısı olup Sosyalistlere yakın Prisa grubuyla, Muhafazakârlara yakın El Mundo ve onlara katılan diğer medya arasında belirgindir. El Mundo kendisini yolsuzluklara gömülen hükümetin bağımsız eleştirmeni diye resmederek takipçi payını artırmaya çabalar. Ama aslında bu karşı duruşun temelinde kişisel intikam vardır.  

Dördüncüsü de; Yolsuzluk karşıtı kampanyayı kamuoyunun önüne taşıyan yargı, ahlâki kurtarıcı rolüne kaptırıp, yargıçlar ve gazeteciler arasında her yerde skandal siyaseti mekanizmasının çekirdeği haline gelen fiili bir ittifak yaratmasıdır.

İmaj yıkımı, dürüstlüğün zedelenmesi üzerine kurulu komplo sonuç verir. Medyanın güdümünde, yargının desteklediği skandal siyasetinin kıyımı sonucunda Felipe Gonzalez ve Sosyalist Parti sonunda Nisan 1996’daki parlamento seçimlerini kıl payı farkla kaybederek seçmenlerin oyuyla iktidardan uzaklaştırılır. 

İspanya’nın kısa demokrasi tarihinde siyasal davranış biçimi; merkez-sol, merkez-sağ ve “ideolojisiz” ideolojik konumlar arasındaki farkın izlerini taşır. 1986-2004 arasında yüzde 53 ila yüzde 60 arasında merkez solda gidip gelir. Merkez sağ ise 1986’da yüzde 17, 5 bu oran 2000’de yüzde 26,5 ile en yüksek oranı yakalar ve 2004’te yüzde 21’e geriler. 1993 seçimlerinde merkez sol muhafazakârlara oy vermek istemediğinden Gonzalez’e bir şans daha verir. Gonzalez 1996’da erken seçim kararı vermek zorunda kalır, bunun nedeni 1993-1996 arasında patlak veren skandalların siyasi denklemi değiştirmesidir. 

Gonzalez erken seçime karar vermesini yurttaşların hükmüne boyun eğmek diye dillendirse de asıl nedeni, giderek sertleşen medya saldırılarına göğüs gererken, yakın çevresinin ihanetine ve yolsuzluğa bulaşmasına içerlemesidir. 1996’da ideolojisizler yolsuzluklar karşısında duyarlı davranıp, Muhafazakârlara kayınca Gonzalez az farkla seçimi kaybeder. Muhafazakâr Partido Popular, demokratik İspanya’da ilk kez seçim kazanır, iktidarı pekişir, giderek sağa kayar. Yeni hükümetin elitleri Muhafazakârlar arasında yolsuzluklar haberleri yayınlanmaya başlasa da El Mundo yolsuzluk yapanların kınanmasında heyecan göstermez.

1993’te medya liderleri, siyasetçiler ve işadamlarının komplosu ve Katolik Kilisesi’nin desteğiyle tasarlanan skandal siyaseti stratejisi Sosyalistlerin gayrimeşru kılınmasında ve yorgun düşen Felipe Gonzalez’in İspanya siyaset sahnesinin dışına atılmasında etkili olur. 

Felipe Gonzalez, kişisel liderliği sayesinde merkez sol ve bağımsız oyları kendinde toplar. Felipe Gonzalez hâlâ birçok kişiden saygı görür.

Kaynak: “İletişim Gücü”, Manuel Castells.