Şimdii! Yerel yönetimin kasasının boş olduğu malum. Üstelik borcu olduğu da yazıldı çizildi. Üstüne üstlük ağır yenilgi nedeniyle iktidar partisi Bayburt’a kızgın. Yani para vermeyecek ya da verse de ‘mış’ gibi yapacak! Demek ki yerel yönetimin işi zor. Bu bataktan kendi becerisi, deneyimi, aklı ve çalışkanlığıyla çıkacak. Kendisini oraya seçenlerin dışındakilerin de gönlünü bu önümüzdeki 4 yıllık dönemdeki icraatlarıyla kazanacak.
Bunun için yaralı olacağını umduğum aklımda kalan nispeten az parayla, zevkle ama çok emekle yapılacak işleri sıralayayım:
1-Çoruh’un Belediye binasının karşısındaki 20 metrelik rıhtımı veya Taşköprü bitişiğindeki alanı karşılıklı olarak “bir nehrin islahı böyle yapılır” akılcı örneğiyle gerçekleştirmek. Üstelik bu iş yapılırken gönüllülük esasıyla malzeme ve işçilik dışında kimseye ücret ödememek.
Elbette bunların dışında sayısız sorun vardır, hatta öncelikli olan sorunlar yanında bu yazdıklarım devede kulak bile olabilir. Yine de bu yazdıklarım milletin nabzını tutan öneriler. Hep söylerim yerel bilgiye dayanmadan merkezden ve dışardan teknokratlar eliyle deneye deneye yapılan her şey sorunludur, maliyetlidir ve en pahalı öğrenme biçimidir. Örnek: Artık su kanallarında bile uygulanmayan, akarsuyu beton duvarlar arasına alarak hapsetme işinin Çoruh’ta denenmesi işi!
Şimdii bu girizgahtan sonra gelelim başka konuya! Eleştiri, yani gelişmiş ülkelerin ‘criticism’ dedikleri kavram, bizim dilimize sanırım biraz eksik geçmiş. Çünkü bizde eleştiri, hepimizin bildiği gibi sadece yıkıcı ve hatta yerden yere vurma anlamında algılanıyor ya da kullanılıyor.
Oysa onlarda eleştiri; yapıcı anlamı da, olumsuz anlamı kadar olan değerlendirme kültürünün bir parçası. Bir işin öncesi ve sonrasında hatayı en aza indirmek için nerdeyse olmazsa olmaz bir gelenek. Eleştiri asıl bu yönüyle doğru, güzel ve işlevsel. Üstelik maliyeti düşük olanı görmek ve öne çıkarmak için de gerekli bir ön koşul.
Bugüne kadar neredeyse 25-30 yıldır keskin bir biçimde fırsat bulduğum her mekan ve durumda her olanağı da kullanarak Bayburt’un yapılaşma yanlışlarını, kent planlamalarını, kamusal alan dağınıklıklarını, yapı bloklarının eklektik hallerini ve en önemlisi Çoruh’un ıslah biçimini eleştiriyorum. Siyasetçiler, yerel yöneticiler, bürokrat, teknokrat ve inşaat yüklenicilerini bu anlamda yerden yere vuruyorum. Özellikle Çoruh konusunda uzmanlardan da destek alarak doğal dokuyu bozmadan daha düşük maliyetli, sürdürülebilir ve estetik çözüm önerilerinde bulunuyorum. Konferanslarda bildiriler sunuyorum. Fakat bu keskin eleştirel tavrım, Bayburt’a yapılan söz gelimi bir alt yapı yatırımının doğruluğunu görmemi de engellemiyor ya da parkları..
İşte bu türden doğru ile yanlış ayrımı yapılmazsa o zaman eleştiri, kör ve sağır, üstelik de art niyetli bir tenkide dönüşür. Bu ise öncelikle ne hemşeriliğe ne emeğe saygıya ne de yurtseverliğe yakışır! Doğru olanı takdir edeceğiz ama inşaatçı marifetiyle acele göze girmek için ve yüksek maliyetlerle yandaş kayırmak için yapılan onca yanlışları da bıkmadan usanmadan dile getireceğiz. Biliyoruz ki bir kent iyi niyetle imar edilmeye çabalanırken yanlışa sapılabilir. O yanlışı işaret eden eleştirilere burun kıvırmak, kulak ardı etmek yanlışta inat ve ısrardır! Zay edilen parası da o kentin insanının parasıdır.
İktidarın yöneticisinden yönetilenine neredeyse bütün üst düzeydeki seçilmiş, atanmış siyasi kadrolarının hepsi de; süslemeyi, dekorasyonu, ışıklandırmayı ya da beton dökmeyi sanırım yapısal değişim, kentsel tasarım ve dönüşüm sandı! En azından Bayburt’ta! Kentin sorunlarını bu çapla çözebilme ve bütünsel tasarlamada bilgi ve becerileri ne yazık ki yok. Böyle olunca da her alanda düşük maliyetli, akılcı, işlevsel ve doğayla uyumlu iş yapma göz ardı ediliyor. Özellikle de Çoruh’un hayatına saygı, doğasına uygun mimari çözüm, tasarım endişesi, yerel malzeme kullanımı, insanın ve tüm canlıların suyla ilişkisi ıskalanıyor. Mühendislik marifetiyle dökülen betonlar ve dekor hizmet sanılıyor. Para, emek ve zaman heba oluyor. Tahribat ve enkaz ortada bize kalıyor!
İşte bütün bu nedenlerle sizinle aykırı fikirleri de olsa yanlışları iyi niyetle gösteren eleştirel dil ile önerilere kulak verilmeli. Kenti doğru dönüştürmenin ve yönetenleri daha başarılı kılmanın anahtarı bu eleştirilerde saklıdır. Sonuçta başarının onuru ise başta hemşerilerimiz ile yerel yönetimin üst kadroları olmak üzere herkese aittir.
17 yıldır bayburt yönetimi maalesef çoruh nehrini yıldırm çayı?!!?,yaptılar,
amma velakin,son seçimde sn hükmü bey kazandı yani bayburt kazandı.
i.fatih yumak bey kaybetti.hayırlısı Allahtan.