19. Yüzyıl başlarında Bayburt’un köy sayısı tam olarak bilinmemekle beraber, yüzyılın ikinci yarısında idarî ünitedeki gelişmelere bağlı bir takım değişmeler meydana gelmiştir. 1835’te Erzurum Eyaletinin bir kazası olan Bayburt’un 125 köyü bulunmaktaydı. 1845 yılında mezra ve harabe olarak kayıtlı olanlar dâhil bağlı köy sayısı 138 olup, bu sayı 1847 yılında 140’a ulaşmıştı. Sancak olmadan önceki durumunu 1871, 1873 ve 1874 salnamelerinden, sancak dönemini 1881 ve 1887 salnamelerinden ve sancak sonrası kaza dönemini 1893, 1895, 1899 ve 1900 tarihli salnamelerden öğrenebilmekteyiz. 1871 ve 1873 yıllarında 143 köyü bulunan Bayburt kazasının, 1874’de köy sayısı artmış ve 151 olmuştur. İspir kazasından 8 köyün ve daha sonra Gümüşhane sancağından 16 köyün ilhakıyla birlikte köy sayısında önemli ölçüde artış sağlanmıştır. 1881 yılında Bayburt Sancağının Bayburt Kazasına bağlı köy sayısı 172’ye çıkmıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru Bayburt’a bağlı köy sayısı 186’ya ulaşmış ve bunun ötesine geçememiştir. Şemseddin Sami, Ali Cevad ve Vital Cuinet’in eserlerinde de Bayburt’un köy sayısı 186 olarak verilmiştir.

Sancak sonrası oluşturulan kaza ünitesinde yeniden köy sayısında düşüş olmuş ve 1893 ve 1895 salnamelerinde 164’e kadar gerilemiştir. 1899 yılında tekrar sayı artmaya başlamış ve 171’e ulaşmış ve bu değişiklik 1900 yılında da aynen kalmıştır. Nüfus idaresinden alınan cetvellere göre, 1895 yılında Bayburt’un 173 adet köyü bulunmaktaydı.

1873 yılından başlayıp 1956 yılına kadar devam eden tarihsel süreçte, İspir’den ve Gümüşhane’den bazı köyler Bayburt’a bağlanmıştır. Osmanlı devri idari değişiklik konusu,  2008 yılında yayımladığımız XIX. Yüzyılda Bayburt adlı eserimizden özetlenmiştir. Cumhuriyet dönemi idari değişiklikler ise Cumhuriyet Arşivinden elde edilen belgelerden aktarılmıştır. 

1- 1876’da Gümüşhane Sancağından Bayburt Kazasına Bağlanan Köyler

Günümüzde Bayburt merkez ve Aydıntepe ile Demirözü ilçelerinden idare edilen on altı köy, 19. yüzyılın son çeyreğine kadar Gümüşhane sancağına bağlıydı. Niv, Pinçirge, Hınzeverek, Varıcna, Çepe, Ağunsos, Kân, Çakmas, Vanşin ve Kesdesi köyleri Niv köyleri ya da Niv Hassı diye bilinmekteydi. Niv köyleriyle birlikte Gümüşhane Sancağına tabi olan Hiğnı, Hınzeverek, Çerçi, Balahor, Kısanta ve diğer Hınzeverek köylerinin 1875 yılında Bayburt Kazasına bağlılığı gündeme geldi. Niv köyleri Gümüşhane Kazasının Kovans Nahiyesine bağlı olarak idarî taksimatta yer almaktaydı. Gümüşhane Sancağı tarafından çeşitli nedenlerle 1870’lerin başında çeşitli idarî düzenlemelere gidilmiş ve birbirlerine yakın nahiyelerin tek müdürlük etrafında toplanması kararlaştırılmıştı. Niv Nahiyesinin kendisine on iki saat uzaklıktaki Kovans Nahiyesi ile birleştirilmesi istenmiş, ancak Niv halkı buna karşı çıkmıştır. Ahali bu hususta dilekçeler toplayarak, Niv Nahiyesinin üç saatlik uzaklıktaki Gezge Nahiyesi ile idaresinin birleştirilmesini dile getirmişlerdir. Onlara göre “Kovans, Niv’e on iki saat mesafede ve şayet onunla idarî birleşme yapılırsa nahiye halkı, hükümete müracaatta ve emniyet ve asayişin sağlanmasında çeşitli sıkıntılara maruz kalacaktır. Bundan dolayı Niv Nahiyesi müstakil bir müdürlük olmalı ve Gezge Nahiyesi idaresi oraya taşınmalı şeklinde öneride bulunmuşlardır. Niv halkının bu önerisi kabul görmüş ve 1873 yılında Niv ve Gezge nahiyelerinin bir müdürlük altında idarelerinin birleştirilmesi kararlaştırılmıştır.

Gerek Niv köyleri ve gerek yukarıda adı geçen diğer köylerin başta Gümüşhane’ye olan uzaklığı, asayişin sağlanması ve hukukî muamelelerin icrası gibi pek çok gerekçeden dolayı 1875 yılında Bayburt kazasına bağlanması gündeme getirilmiştir. İlhak gerekçeleri arasında köylerin mesafece uzaklığı en öne çıkanıydı. Yapılan yazışmalardan anlaşıldığı kadarıyla adı geçen köylerin Bayburt merkezine mesafesi 1 saat ile 6,5 saat arasında olmasına karşılık, Gümüşhane merkezine 8 saatten 21 saate kadar uzaklıktaydı. Bu durum hükümet işlerinin görülmesinin aksamasına sebep olmaktaydı. Yine bu köyler, Gümüşhane ile Bayburt’u birbirinden ayıran Vavuk Dağı’nın Bayburt yönündeydi ve çevrelerinde Bayburt köyleri bulunmaktaydı ki, bu durum da özellikle kış mevsiminde idarî yönden bir takım sıkıntılara düşürmekteydi. Yan yana iki köyden birinin Gümüşhane’ye diğerinin Bayburt’a bağlı olması, esasında Bayburt köylerine bitişik bir durumda bulunan bu köyler ve köylüler için çeşitli problemler ortaya çıkarıyordu. Bir defa köylüler, başta arazi problemi nedeniyle hukukî davaların görüşülmesi için idarî yönden bağlı oldukları Gümüşhane’ye gitmek için kış mevsiminde uzun bir yol kat etmek zorunda kalıyordu. Belgede geçen ifadeyle, davayı kazandıklarında alacakları cüz’i miktardaki tazminatı yollarda harcıyorlar veya yol uzun diye gidemiyorlar bu sebepten her halukarda hukuken zayiata uğruyorlardı. Asayişin sağlanmasına çok dikkat edilmesine rağmen, köylerin bu şekilde idarî taksimatta yer alması, güvenliği zor duruma sokmaktaydı. Hükümet tarafından aranmakta olan suçlular birbirlerinin köylerine kaçmakta ve Gümüşhane’ye tabi olan bir köyde Bayburt yönetimi, Bayburt’a tabi bir köyde Gümüşhane idaresi sorumluluk alanı dışı olduğu için bir şey yapamadığından, suçlular bir türlü yakalanamamakta ve bu durum hem hükümeti hem de bölge insanını sıkıntıya düşürmekteydi.

Bütün bu gerekçelerden dolayı adı geçen köylerin Bayburt’a bağlanması için pek çok yazışma yapılmıştır. Ancak bazı köylerde aksi yönde gelişmeler olmuştur. Bir kısım ahali, köylerinin Bayburt’a katılmaması için çaba sarf etmiş ve takdim ettikleri dilekçelerle bu görüşlerini dile getirmişlerdir. Nihayet Erzurum Valisi Ahmed Muhtar Paşa,  Sadarete çektiği telgrafında, köylülerin Gümüşhane’den ayrılmak istemediklerini ve Babıâli’ye telgraf çekerek durumu arz etme iştiyakında bulundukları hususunu iletmiştir. Köylüler dilekçelerinde, bu ilhak işinin kendi bilgileri dışında olduğunu ve şimdiye kadar her işlerini Gümüşhane’de gördüklerini dolayısıyla bu işte rızalarının olmadığını ifade etmişlerdi.

Şûrayı Devlet Dâhiliye Dairesi, konuyu enine boyuna tartışmış ve bu tür tefrik ve ilhak meselelerinde temel gayenin resmî muamelelerin kolaylaştırılmasını sağlamak olduğunu ifade ederek, adı geçen köylerin de bu doğrultuda ilhak edilmesinin amaçlandığını beyan etmiştir. Ancak Şurayı Devlet,  köylülerin dilekçelerinden bu işe razı olmadıklarının anlaşıldığını ve buna rağmen ilhak işlemi gerçekleşirse sıkıntıya düşeceklerinin belirtildiğini dile getirerek, bu hususun derinlemesine araştırılmasına karar vermiştir. 

Alınan karar, Şubat 1875’de Erzurum Vilayetine bildirilmiş ve yetkililerin köylere giderek, halkın Bayburt’a bağlanmak isteyip istemediklerinin araştırmaları ve şayet katılmayı arzu ediyorlarsa, daha sonra Gümüşhane’ye yeniden bağlanmak istemeyeceklerine dair ellerinden senet almaları istenmiştir.

Yapılan inceleme sonrasında on altı köyden on ikisi Bayburt’a katılmayı istemiş ve buna dair senet vermişlerdir. Ancak Balahor ve Kân köyleri, bu hususta tereddüt yaşamışlardır. Bunun üzerine gelen emirler doğrultusunda konu daha da derinlemesine araştırılmak zorunda kalınmıştır. Sorunun Gümüşhane’ye eskiden beri bağlı olmak ya da pek çok işlerin orada görülmesi ile ilgisi olmadığı ortaya çıkmıştır. Balahor ve Kân köylerinin mütereddit davranışlarının arkasında iki ismin bulunduğu tespit edilmiştir. Bunlardan biri Kân köyündeki Memioğlu Ömer Ağa, diğeri Balahor köyündeki Abdi Ağa’dır.

Kân köyü, Bayburt’un İspir sınırına yakın bir yerde ve Gümüşhane’ye oldukça uzak bir mesafede bulunmaktaydı. Hükümet tarafından aranan ve köyün bu konumunu kendisi için iyi bir fırsat olarak görüp buraya yerleşen Memioğlu Ömer Ağa, zor kullanarak köylüyü kendi işlerinde çalıştırmaktaydı.
Kân köyünün Bayburt’a ilhakı gündeme geldiğinde buna en büyük tepkiyi şüphesiz,  köyün Bayburt’a bağlanması halinde, yaptığı kanunsuzlukların deşifre edileceğini düşünen Ömer Ağa göstermiştir. Ömer Ağa, yakalanmamak için bu meseleyi kendi lehine çevirmeye çalışmış ve köyün Gümüşhane’den ayrılmaması için çok çaba sarf etmiştir. Hatta Ömer Ağa mevcut imkânlarıyla ahaliye zor kullanmış ve köylülerin senet vermelerini bu yüzden engellemiştir.

Balahor köyü ise mesafe olarak Gümüşhane’ye yakındı fakat burada da Abdi Ağa’nın faaliyetleri göze çarpmaktaydı. Gümüşhane hanedanından olan Abdi Ağa’nın Balahor köyünde büyük bir arazisi vardı ve köylülerin çoğunu işlerinde çalıştırmaktaydı. Balahor’un Bayburt’a bağlanması kendine göre ağalığının devamını engelleyeceğinden, köylüyü senet verme hususunda kendi menfaati doğrultusunda yönlendirmekteydi.

Gerek Memioğlu, gerek Abdi Ağa’nın bu husustaki faaliyetleri, ilgili kurumlar tarafından ciddiye alınmamış ve ahalinin çoğunun senet vermesi ve Trabzon Vilayetince de konunun olumlu karşılanması üzerine, 1875 Mart başından itibaren köylerin Gümüşhane’den ayrılarak Bayburt’a ilhakına karar verilmiştir.

Köylerin ilhakı için gerekli karar çıkarılmasına rağmen ilhak işlemi çeşitli nedenlerden dolayı bir yıl sonrasına ertelenmiştir. Köylerin vergi ve bedel-i askerîsinin büyük kısmı ile ağnam rüsûmunun tamamına yakınının Gümüşhane Sancağı tarafından tahsil edilmiş olması, aşarın yine orada müzayede ve ihale edilmiş bulunması, 1875 yılı hesap defterinin (Defter-i muvazene) düzenlenmiş olması, ilhak işleminin ertelenmesinin en önemli etkenleriydi.   Bütün bunlardan dolayı tefrik ve ilhak işleminin 1876 Mart ayı başından itibaren olması yönünde nihaî karar verilmiştir.

2- 1946 Yılında Gümüşhane’den Bayburt’a Bağlanan Köyler

Files ve Kavlatan köyleri, Cumhuriyet döneminde 6 Mart 1946 yılında Yağmurdere’den ayırılarak Bayburt’un Hart Bucağına bağlanmıştır. İçişleri Bakanlığının bölgeye gönderdiği üçüncü genel müfettiş tarafından yapılan yerinde inceleme sonrası tanzim edilen rapora göre; bu değişikliğin gerekçesi köylerin Gümüşhane’ye uzak olması ve aralarında irtibatı sağlayacak düzenli yollardan mahrum oluşlarıdır. Diğer taraftan aynı köylerin Hart Bucağına daha yakın ve aralarında her zaman işlemeye müsait muntazam yollarının bulunmasıdır. Ayrıca ekonomik, kültürel ve sosyal ve özel olarak coğrafi açıdan köyler tamamen Bayburt ile ilgilidirler. 

3-1873 Yılında İspir Kazasından Bayburt Kazasına Bağlanan Köyler

Daha önceleri İspir Kazası idaresinde olan Hopur, Taht, Bergici, Kormas, Ortugu, Pazahbun, Mişankas, Kelenkes köyleri, benzer gerekçelerle 1873 yılında Bayburt Kazasına bağlanmıştı. Ancak bunlarda tıpkı Gümüşhane’den ayrılmak istemeyen köyler gibi, durumdan rahatsız olmuşlar ve rahatsızlıklarını yazdıkları dilekçelerde beyan etmişlerdir. Köylüler Erzurum Valiliğinden köylerinin eskiden olduğu gibi İspir Kazasına bağlanmasını istemişlerdir.

Valilik aracılığıyla mesele başkente intikal etmiş ve Babıâli, Erzurum Valiliğinden bir araştırma yapmasını ve bu köylerin hangi tarafa bağlılığının hem mülkî idare açısından hem de halk açısından daha faydalı olacağının tespit edilmesini istemiştir. Valilik yaptığı tetkikatta, bu köylerin mesafece İspir Kazasına 8 ile 15 saat, Bayburt’a ise 2,5 ile 5 saat uzaklıkta bulunduğunu ve vergi gelirlerinin de Bayburt’tan idare edildiğini Sadarete bildirmiştir. Erzurum Valiliği, hükümet ile olan işlerin görülmesi hususunda köylülerin İspir kaza merkezinin uzaklığından dolayı çeşitli sıkıntılara maruz kaldıklarını ve Bayburt’a ilhakı halinde köylülerin idarî işlerde ve asayiş hususunda daha rahat edeceklerini tespit etmişti. İncelemeyi biraz daha detaylandıran Valilik, bu meselede de daha önce Balahor ve Kân köylerinin arzuhallerinin arkasında olduğu gibi bir ismin ön plana çıktığını gördü. Bu isim İspir kazasında oturan ve mezkûr köylerde akar ve arazileri bulunan Nuhoğulları idi. Nuhoğulları ekonomik kayba uğrama endişesinden ötürü, halkı tahrik etmiş ve dilekçe vermeye zorlamıştı. Mesele daha sonra Şurayı Devlet Dâhiliye Dairesinde ele alınmış ve adı geçen köylerin Bayburt’a bağlanmasına karar verilmiştir. Böylece 1872 sonları ve 1873 yılı başlarında adı geçen sekiz köy Bayburt’a bağlanmıştır.

4- 1956 Yılında İspir’den Bayburt’a Bağlanan Köyler

İspir’e bağlı bazı köylerin Bayburt’a bağlanması meselesi, Cumhuriyet döneminde de gündeme gelmiştir. Böyle bir değişiklik 9 Kasım 1956’da gerçekleşmiştir. Ancak bu kararın alınması yaklaşık dört yıl sürmüştür. Erzurum Vilayet Meclisi, köylerin Bayburt’a bağlanmasını uygun bulmamıştır. Bunun üzerine meselenin tetkik edilmesi için mülkiye müfettişi Tahsin Erten yörede inceleme yapmış ve köylerin Bayburt’a bağlanmasını öneren 24 Ağustos 1956 tarihli bir rapor hazırlamıştır. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı’nın 9 Kasım 1956 tarihli kararına göre; İspir Kazası Norgah Nahiyesine bağlı, Ahbunus, Danzut, Modlisor, Orsor ve Baksı köyleri Bayburt kazasının merkez nahiyesine bağlanmıştır. 

On Altı Köyün Gümüşhane Sancağından Bayburt Kazasına Bağlanması İşleminin 1876 Yılı Mart Ayı İtibariyle Yürürlüğe Girmesine Dair Karar Yazısı. BOA. ŞD. 1505/9.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Tarihçi 3 yıl önce

Güzel bir inceleme yazısı olmuş.Hocamıza aydınlatıcı makalesi için teşekkür ederiz...

Avatar
Karahan 3 yıl önce

Sayın Prof. Dr. Yunus Özger, Bahse konu çalışmaya esas Arpalı nahiyesi Ahalisine ilişkin 1873 tarihlerinde şikayet mektubu elinizde mevcut mu? Ya da Arpalı nahiyesi sakinlerine ilişki bir kayıt var mı? Kitaplarınızın sıkı takipçisiyim. Ancak bu Gümüşhane mevzusundan dolayı Arpalı nahiyesi ile alakalı eserlerinizden istifade edemiyoruz. Bu konuda rehberliğinize ihtiyacımız var. Yardımlarınız için teşekkürler...

Misafir Avatar
Yazar 3 yıl önce @Karahan

Sayın Karahan, öncelikle ilgi ve alakanız için teşekkür ederim. Bahse konu köylerin Bayburt'a bağlanması meselesinin detayları "XIX. Yüzyılda Bayburt 1830-1900" isimli eserimizin üçüncü bölümünde mevcuttur. Bunun yanı sıra konunun ana kaynakları Osmanlı Arşivinde olup, aşağıdaki fonlardan detaylı inceleme yapılabilmektedir.
https://katalog.devletarsivleri.gov.tr/Sayfalar/Default.aspx
BELGELER:
Şurayı Devlet (ŞD): dosya no: 1505 gömlek no: 2
ŞD. 1505-6
ŞD. 1505-9
ŞD.1505-13

Beğenmedim! (0)
Avatar
NURETTİN MEMOĞLU 3 yıl önce

Selam değerli araştırmacı arkadaşım tarihte iz bırakmış bir ailenin ve kabilenin çocuklarıyız aslımız buharadan karakoyulular olarak tebriz erciş erzurum ve bayburt diyarlarına gelmiş vatanına bayrağına devletine bağlı birlikte huzur ve guven içinde uzun yıllar yaşayan bu gune kadar yediği etmeğe ihanet etmeyen vatan hayını çıkmayan bir neslin ejdadına millete zorbalık yaptı yazmanızı yadırgıyorum gebze memoğullar derneği

Avatar
zaferduran 3 yıl önce

Sayın Özger çok değerli bir çalışma olmuş teşekkür ederim