At üzerinde iki takım arasında oynanan, kendine has kuralları olan cirit sporu; Türklerin Anadolu’ya kitleler halinde geldiği yıllardan itibaren bin yıla yakın bu topraklarda oynanır, severek izlenir. 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı Türkleri tarafından bir savaş oyunu kabul edilen cirit zamanla Osmanlı Sarayının en büyük gösteri sporu oldu. Padişahlardan I. Ahmed ve IV. Murad bizzat cirit oynarlardı.

Yedişer kişilik iki takımla oynanan ciritte; atların birden hızlanması ve hız kesmesi, attan inmeden yerden cirit alınması maharet ister. Ciritte ağır yaralanma olsa dahi oyunun devam etmesi gibi ilginç kurallar vardır.

Cumhuriyet döneminde de Kars, Bayburt, Ardahan, Uşak, Erzurum, Erzincan, Manisa gibi illerimizde yaygın olarak oynanmaya devam etmiştir. Erzurum Atlı Spor İhtisas Kulübü 1957 yılında kurulmuştur. Bayburt Atlı Spor Kulübü 1980'den sonra kapanmış, 1992'de yeniden açılmıştır. Uşak, otuz  kulübüyle en çok cirit kulübü olan ildir.

1970'li yıllarda bir yaz günü Hürriyet Gazetesi'nin arka sayfasında Bayburt cirit takımının Türkiye birincisi olduğu haberi tam sayfa verilmişti. Bu sayfayı Kelkit’te olduğumuz o günlerde aynı gazetede yayınlanan ‘’İlden İle Türkiye’’ yazı dizisinin arasına koyup saklamıştım. Öğrenciliği bitirip Bayburt’a geldiğimde, cirit takımlarının 1980'den itibaren faaliyetlerini durdurduğunu gördüm ve 1992 yılına kadar köylerde dahi cirit oynanmadığı garip hakikati ile karşılaştım. Bu dönem kimsenin gözü profesyonel futboldan başka bir şey görmüyor, üst düzey zorlamalarla takım ikinci lige çıkarılmaya çalışılıyordu; ciritten bahseden istihzalı bakış, gülüş ve sözlerle karşılaşıyordu.

1992 yılında belediyenin öncülüğünde Bayburt Atlı Spor kulübü yeniden kuruldu, belediye başkanının başkanı olduğu kulübe destek verip fiili olarak cirit yapan; Koplu Fikri Köprücü (Kaşıkırık), Berneli Yusuf Kaymak, Saraycıklı Aptullah Çınar, Berneli Yavuz Yıldırım gibi isimler bu sporun yeniden canlanmasında en büyük pay sahibidir. Daha eskilerden hatırlanan; Kavalılar'ın (Çelik) Ali Bey güzel cirit oynar ve gelen misafirleri konağında ağırlardı. Aslen Vağındalı olup Şingâh mahallesinde konağı olan Ruşen Efendi (Yılmaztürk), Naci Koç, Kasap Muhsin Atangüç, Tuzcuzadeli Pala Hüsülü, Everekli Kor Refik (gözü cirit karşılaşmasında kör olmuş), Dişçi Turan’ın abisi Vahdet Aktan (Topal Vahdet), Veysel Mahalleli Tevfik Karabulut (Cığız Tevfik), Çil Tevfik,  Asım Başağa, Varıjnalı Sinan İspirli, Rıfkı Köprücü, Çarıkçılardan Sadettin Özeler, Cabir Yılmaz, Recep Odabaşı namlı ciritçilerdi. At saklayanları, binenleri olsa da her köy cirite meraklı değildi; günümüzde de cirit oynanan Kop, Everek, Saraycık, Mutlu, Vağında, Berne, Kurucakol cirit sporunun yaygın olduğu köylerdi.

Yaralanan, sakat kalan sadece ciritçiler değildir; yetmişli yıllarda Asım Başağa ile Sadettin Özeler’in atları bir cirit müsabakasında çarpıştı, Başağaların at ağır yaralandı, Erzurum’dan "at sınıkçısı" getirilerek tedavi edilmeye çalışılsa da at kurtarılamadı ve o gece öldü.

Günümüzde Bayburt Üniversitesi'nin kulübü ile beraber on civarında Cirit kulübü tüm tören ve karşılamaları şenlendirdiği gibi, zevkle izlenen Dede Korkut şenlikleri kapsamındaki Bey Böyrek turnuvası gibi il içi ve iller arası müsabakalara katılıyorlar.
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.