Eskiden Bayburt sokakları çocuk sesleriyle çınlar, kapılar dostluk ve samimiyetle birbirine açık olurdu. Komşuluk, dayanışma ve dostluk hayatın en doğal parçasıydı. Bayram sabahlarında yayılan su böreği kokusu, ocakta kaynayan kuşburnu çorbasının aroması içimizi ısıtırdı. Biz çocuklar avuç avuç tütüvez yer, sokaklarda özgürce koşar, kahkahalarımızla dünyayı güzelleştirirdik. O günlerin sıcaklığı, hâlâ yüreğimizde tatlı bir özlem olarak yaşıyor.
Ancak zamanla her şey değişti. Gençlerimiz, daha iyi bir yaşam ve parlak bir gelecek ümidiyle büyük şehirlere göç etti. Ne var ki kalabalıklar arasında yalnızlaştılar; beton duvarların arasında o eski bayramların sıcaklığını, dostluğun huzurunu bulamadılar.
Bugün Bayburt’un köyleri sessiz. Çocuk sesleri azaldı, sokaklar ıssızlaştı. Yaşlı gözler umutla yolları gözlüyor; dönecek gençlerin ayak seslerini bekliyor. Ama bu tablo bizim kaderimiz değil. Olmamalı da.
Bayburt, Çoruh Nehri'nin bereketiyle hâlâ yaşanmaya değer, hayat dolu bir şehir. Bu topraklarda umut, sevgi ve bağlılık var. Yeter ki isteyelim, yeter ki gençlerimize güç verelim. Devlet Planlama Teşkilatı; altyapıdan eğitime, üretimden istihdama kadar her alanda stratejik yatırımlarla bu süreci desteklemeli. Gençlerimize sadece ekmek değil, aynı zamanda bir gelecek de sunmalıyız.
Köylerimizin ve kasabalarımızın canlanması için altyapı, yeşil alanlar, eğitim ve üretim merkezlerine yönelik güçlü adımlar atılmalı. Bu yatırımlar stratejik bir planlamayla yürütülmeli; gençlerimiz modern ama ruhunu koruyan bir Bayburt’ta güvenle yaşayabilmeli, umutla geleceğe bakabilmeli.
Bayburt Kültür ve Yaşatma Dernekleri olarak, her köyde ağaçlandırma seferberliği başlatmalıyız. Her fidan yalnızca toprağa değil, kalplere de kök salar. Çocuklarımız kendi diktiği ağacı büyütürken memleketiyle bağ kurar. Meydanlar, okul bahçeleri ve boş araziler yeniden yeşille buluşmalı. Böylece hem doğamız güzelleşir hem de insanlar arasındaki dayanışma pekişir.
Uygun dernek binaları eğitim merkezlerine dönüştürülmeli. Uygun durumdaki dernek binaları, vakit kaybetmeden eğitim ve meslek edinme merkezlerine dönüştürülmelidir. Gençlerimiz yalnızca bir lise diplomasıyla yetinmemeli; meslek sahibi, üretken ve ayakları üzerinde durabilen bireyler olarak hayata atılmalıdır. Yeteneği ve azmi olan her gencimiz, üniversite yolunda da desteklenmeli; bilimde, sanatta ve teknolojide daha ileriye taşınmalıdır. Çünkü güçlü bir Bayburt, ancak bilgiyle donanmış, meslek sahibi, vatanına yürekten bağlı bir gençlikle mümkündür.
Ve en önemlisi: Bayburt’ta kalmak isteyen gençlerimiz için sürdürülebilir ve somut iş olanakları sağlanmalı. Bu konuda hükümetten güçlü destek bekliyoruz. Çünkü genç olmadan Bayburt’un geleceği olmaz.
Unutmayalım: "Madem ki Bayburtluyuz, hep biriz" bu sevda hepimizin.
Gelin bu toprakları birlikte yeşertelim, birlikte büyütelim. Bayburt’ta kalıp memleketine sahip çıkan herkesi gönülden kutluyorum. Sizler bu şehrin yarınlarına tutulan ışık, toprağına kök salan umutsunuz.
Yüreğiyle Bayburt’a bağlı olan herkese sonsuz teşekkür ederim.
İyi ki varsınız. İyi ki bu toprağın sessiz ama vefalı neferlerisiniz.