Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden başlayıp, Cumhuriyet döneminde devam eden çalışmalar sonucunda yurdun dört bir yanı demir ağlarla örülürken, en çok ihmal edilen yurt köşelerinden birisi Doğu Karadeniz ve bu bölgenin iç kısmı olmuştur.

Gerek Avrupa ile İran arasındaki transit ticaretini Rusların Kafkasya demiryollarına rekabetine karşı koruma,  gerekse Bayburt ve Erzurum gibi iç bölgeleri sahile bağlama düşüncesiyle, bilhassa II. Meşrutiyet devrinden itibaren bölgenin demiryoluna kavuşturulması için bazı adımlar atılmıştır. Fakat çeşitli nedenlerle bu teşebbüsler hayata geçirilememiş ve kağıt üzerinde kalmıştır.

Osmanlı Devleti döneminde, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde birçok demiryolu şebekesi yapılırken, ele aldığımız bölgenin bundan mahrum oluşunun birkaç sebebi vardır. Kısaca belirtmek gerekirse, bilhassa 93 Harbi (1877-78 Savaşı) sonrasında Batum’u ele geçirdikten sonra Türkiye’nin doğu bölgesiyle çok daha fazla ilgilenen ve burayı kendi nüfuz sahası olarak ilan eden Rusya faktörü vardır. Rusya, Türkiye’nin doğusunda demiryolu yapılacaksa, bunu rakipleri olan Avrupalı devletlere yaptırmama konusunda kesin bir tavır takınmıştır. Bununla birlikte, I. Dünya Savaşı öncesinde Trabzon ile doğu vilayetleri arasında bir demiryolu yapılması konusunda Fransızlarla anlaşılmış ve Rusya, müttefiki durumundaki Fransızlara ses çıkarmamıştır.  

Aslına bakılırsa, bölgede demiryolu yapma konusunda Avrupalı devletlerin pek istekli davrandıkları söylenemez. Bunun nedeni, başta petrol olmak üzere, bölgede değerli yer altı kaynaklarının keşfedilmemiş olmasıdır. Osmanlı Devleti’nin ise, zor bir coğrafyaya sahip olan bölgede kendi imkânlarıyla demiryolu yapması söz konusu olmamıştır. 

Diğer taraftan, doğu vilayetlerini sahile bağlayan tek önemli yolun, yani Tebriz-Erzurum-Trabzon transit yolunun bir türlü modern hale getirilememesi, bölge halkının iktisadi durumunu iyice kötüleştirmiştir. Eski zamanlardan beri, bilhassa İpek Yolu üzerinde bulunan Trabzon, Bayburt ve Erzurum gibi tarihi yerleşim merkezleri, bu yol sayesinde ticari, sosyal ve kültürel açılardan yakın bir irtibat kurmuş olmakla birlikte; karayolunun ıslah edilememesi ve demiryolunun yapılamaması, bölgenin gelişimini her bakımdan olumsuz yönde etkilemiştir. Bu olumsuzluklardan etkilenen yerlerden birisi de Bayburt’tur.

Trabzon ile Erzurum arasında demiryolu yapma teşebbüsleri, 1909 yılından itibaren ciddi bir şekilde gündeme getirilmiştir. Bu dönemde Osmanlı Mebusan Meclisi’nin açılmış olması, bölge halkının milletvekilleri aracılığıyla konuyu hükümet merkezine taşımalarında etkili olmuştur. Bilhassa Trabzon, Erzurum, Bayburt ve Gümüşhane halkı, belediye başkanlarının, ulemanın ve eşrafın öncülüğünde, demiryoluna bir an önce kavuşmak için çeşitli başvurularda bulunmuşlardır.

Bilhassa bölge mebuslarının, halkın sözcüsü olarak konuyu ciddiyetle takip etmeleri, bölgedeki belediye meclislerinin çeşitli toplantılarla mebusları teşvik etmeleri sonucunda, hükümet nezdinde bazı adımlar atılmıştır. Dahiliye Nezareti tarafından Sadarete yazılan 13 Şubat 1325 (26 Şubat 1910) tarihli yazıda Trabzon ile Erzurum arasında bir demiryolu inşasına karar verilerek yapılacak keşif için gerekli tahsisatın gelecek sene bütçesine konulduğunun Nafia Nezareti tarafından bildirildiği ifade edilmiştir. 

Bununla birlikte, Erzurum-Trabzon demiryolu hattı konusunda herhangi bir karar alınmamış olması, halk arasında üzüntüye neden olmuştur. Bunun üzerine, Trabzon’un ileri gelenleri, belediye dairesinde toplanarak, askeri ve ekonomik yönden hayati önem taşıyan bu hattın bir an önce yaptırılmasına karar verilmesi ve bu karar verilinceye kadar bu fikirde ısrar edilmesi yönünde görüş birliğine varmışlardır. Bu görüş, Trabzon Belediye Reisi Ahmet Bey tarafından 18 Mart 1327 (31 Mart 1911) tarihinde Sadarete bildirilerek, bu konuda bir karar verilmesi istenmiştir.

Bu istek Sadaret tarafından Ticaret ve Nafia Nezaretine bildirilerek, bu konuda herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı sorulmuştur. Nezaret tarafından 29 Mart 1327 (11 Nisan 1911) tarihinde Sadarete verilen cevapta, Trabzon-Erzurum hattının güzergâh tayini için belirtilen bölgeye bir keşif heyeti gönderildiği ve uygun bir güzergâh tespitine çalışıldığı, fakat Trabzon’la Bayburt sınırını birbirinden ayıran bölgedeki dağ silsilesinin bu hattın yapımına engel teşkil ettiği ifade edilmiştir.

Trabzon ile Erzurum arasında bir demiryolu hattının yapımı meselesi Mayıs 1914’te ciddiyetle ele alınmış; fakat bir sonuç çıkmamıştır.

I. Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde yapılması düşünülen Trabzon-Erzurum hattının Bayburt’tan geçip geçmeyeceği hususu Bayburt halkı arasında hayati bir mesele olmuş ve bu konuda bazı toplantılar yapılarak kararlar alınmıştır. Erzurum Vilayeti’nden Dahiliye Nezareti’ne gönderilen bir yazıda, Bayburt halkının 5 Haziran 1330 (17 Haziran 1914) tarihinde bir toplantı yaparak bu konuyla ilgilenmek üzere bir Heyeti Faale tespit ettiği belirtilmiştir. Bu heyet tarafından Erzurum vilayet makamına yazılan bir dilekçede, tarihi ve coğrafi bakımdan son derece önemli olan Bayburt’un her türlü ulaşım imkanından mahrum olduğu belirtilerek, Padişah’ın bir nutkunda yapılacağını belirttiği Trabzon-Erzurum hattı güzergâhında Bayburt kazasının bulunmamasının halkı son derece üzüntüye sevk ettiği ifade edilmiştir. Bu yazının devamında, Van-Bitlis-Trabzon arasında önemli bir yer işgal eden ve Anadolu’nun İskelesi namını kazanmış olan Bayburt’un, bu hattın buradan geçmemesi halinde tamamen harabeye döneceği belirtilmiş ve Erzurum Vilayeti’nin bu konuda yapacağı müracaatlarda, bu fikri ve isteği dikkate alması istenmiştir.

Nafia Nezareti’nden Dahiliye Nezaretine gönderilen 29 Haziran 1330 (12 Temmuz 1914) tarihli yazıda, Trabzon’dan Erzurum’a bir demiryolu inşasının mümkün olup olmayacağı konusunda yakında bir teftiş heyetinin bölgeye gönderileceği, bu hattın Bayburt’tan geçip geçmeyeceğinin de ancak bu şekilde anlaşılacağı ifade edilerek, bu konuda Bayburt ahalisine bilgi verilmesi ve sonucun beklenmesi istenmiştir.

Aynı günlerde, Gümüşhane Müftüsü Mehmed Efendi ve şehrin ileri gelenleri tarafından İdare-i Umumiye-i Dahiliye Müdüriyeti’ne gönderilen bir telgrafta, yapılması düşünülen Trabzon-Erzurum hattının Gümüşhane’den geçip geçmeyeceği sorulmuştur. Bu konuda Haziran 1914’te nezaretler arası yapılan yazışmalar sonucunda, belirtilen hattın güzergâhını tespit için gönderilecek heyetin bu günlerde harekete geçeceği ifade edilmiş ve bu heyetin vereceği kararın beklenilmesi istenmiştir.

Gerçekten de, I. Dünya Savaşı öncesi hükümeti meşgul eden konulardan birisi de Erzurum-Trabzon demiryolunun yapımı ve hattın güzergâhıdır. Aslında bu konuda Meşrutiyet’in ilanından sonra harekete geçilmiş ve bölgeye bir fen heyeti gönderilerek güzergâh konusunda bazı çalışmalar yapılmıştır. Belirtildiği gibi, I. Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde bu konu tekrar ele alınmış ve Haziran 1914’te bölgeye yeni bir heyet gönderilmesi kararlaştırılmıştır . Fakat I. Dünya Savaşı’nın çıkması bu hattın yapımı konusundaki çalışmaların rafa kaldırılmasına neden olmuştur.

Dönemin yazarlarından İbrahim Memduh, demiryolunun bölge için önemi konusunda 1917 yılında şunları yazmıştır:

“Trabzon, Kafkasya’daki Bakü-Batum hattının inşasından sonra, mamuriyetinden önemli bir kısmını kaybetmiştir. Aslen Türk olup İran’ın kuzeyinde yaşayan ve Türkçe ile Acemce arasında bir dil konuşan Azerbaycan tacirleri, İstanbul, Rusya veya Avrupa’ya mal götürmek için Bayezit-Hınıs-Erzurum-Bayburt yomlunu kullanmaktaydı. Bunların birçoğu, Trabzon’da ihtiyarı ikamet etmişlerdi. Fakat Ruslar Bakü-Batum hattını inşa edince, bu yolun ve dolayıyla Trabzon’un önemi azalmıştır. Bu yolun inşasından önce, yıllık 1.5 milyon liralık mal Trabzon’dan geçmekteydi. Bayburt-Erzurum demiryolu hattının inşa edilmesi durumunda Kafkasya yolunun önemini kaybedeceği açıktır.”

Devam edecek…

Ocak 2013

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.