Hangi arada kaldığını artık bilmediğim, bir zamanlar “en uğrak” yerlerden biri olduğuna dair mersiyeler dizilen “şehrime”; neredeyse her sabah, her öğlen, her akşam uğrarım…

-24 saat “burada” olduğun halde, dönüpte “şehrine” bakamayan “sen”, “beni” nereden göreceksin!-

***

Yine bir “sabah” vakti; her zaman ki gibi “sen” derin uykudaydın!

Sadece ihtiyarların katıldığı o en kutsal yolculuğa denk düşen ve gün ışığının kendini göstermeye nazlandığı saatlerde dolaşmaya başlamıştım…

Uzaktan bile olsa sesini duyduğumda kendimi güvende hissettiğim, temizlendiğim, Murat’tan ayırt etmediğim Çoruh’un yakınlarına denk düşen yollardaydım…

Yürümeye yeni yeni başlayan kızım kadar zorlandığım “bu” tanıdık ama “zulüm görmüş” yollarda, ara ara mola verip etrafı yokluyor, havayı soluyor, sokak sokak utanıyor, cadde cadde -gördüklerimi bir başkası da görüyordur korkusuyla- gözlerimi kaçırıyordum!

O an, hissettiğim “duygular” tam olarak şöyleydi:

Gezindiğim ve soluduğum o kadar yurt ve o kadar kent arasında; hiç biri bu kadar canımı acıtmamış, gelip koca bir yumruk gibi boğazıma takılmamış, yutkundukça nefessiz bırakmamış, hatıralarıyla ve geride kalmışlığıyla acı acı ağlatmamış, olabileceklerin ve olamamışların kahrını yaşatmamıştı!

“Çoğu, koyaklarda, akarsu kıyılarında kurulmuş kentlerdi bunlar. Sarp kayalıkların tepesine kondurulmuş olanları da vardı, denizden esen yelin sokaklarına tuz yığdıkları da…

Çoğunu bir ya da iki günde gezmiş, akşamları, trene binerek bir saat, iki saat ötedekine gitmiştim. Yol yorgunluğunu her geçen günle, daha çok duyuyordum ama bu yorgunluğu üzerimden atmak, geççe de olsa yemeğe gidecek, ardından, ilgimi çekerse bir sinemaya girecek gücü, yeniden, kısa bir sürede bulmak için, yeni yeni yöntemler de geliştiriyordum bir yandan.”

***

Annem ve Bayburt!

Henüz, ellerimle toprağa verdiğim annemin kabri sıcakken; “cenaze turizmine” bel bağlamış bir şehrin söylemiyle tezat “asri mezarlık” çıkışında; büyük bir sorunun yanıtını bulmuştum!

-Kabir turizmine soyunan şehrin idarecileri; asri mezarlığın pas tutmuş kapısına, düzensizliğine, Allah rızası için akmayan çeşmesine, yatanları bile güldüren çevre düzensizliğine bakıp utanmıyorsa, Allah ıslah etsin!- 

Evet; -sadece bana özel- büyük bir sorunun yanıtını bulmuştum!
Çok uzun yıllardır cevabını aradığım bir soruydu bu?

Bayburt’u düşünmekten neden vazgeçemiyordum!
Neden, her kesip attığımda; olur olmaz üstünü çizdiğim gecelerin sabahında yine bu kente dair coşkuyla uyanıyordum?

Yanıt, annemdi!
Ve tabi ki, annemden aldığım genlerdeydi…

O çok kızdığım, çoğu zaman karşı çıktığım ama anne sıcaklığına ve şefkatine yenik düştüğüm, kabul ettiğim, rıza gösterdiğim düşüncelerdeydi…

Annemin yaşamı boyunca bizlere bir öğreti gibi değil ama gizli gizli kanımıza ve içimize işlediği, yemeklerimize ektiği, her sinirli bakışına gizlediği, nadirde olsa gülüşüne eklediği “o özel” öğretinin içindeydi sır!

Sabır, dua ve emek!
Her ne olursa olsun kabullenmek ve vazgeçmemek!
Kötü/çirkin ihtimali “en son” bile değil, ömrü boyunca hiç düşünmemek!
 
Fark ettim ki; Bayburt gibiydi annem…
Tüm Bayburtlu anneler ne kadar annemse, Bayburt da o kadar annemdi işte!

İçinden koca bir nehir geçen ama bir türlü serinleyemeyen!

Ağustos / 2012

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Kader 10 yıl önce

Asri mezarlıkta tek tük çalısma yapıldı, 4-5 yıl önce çok daha kötüydü

Avatar
Kartal Özoğlu 10 yıl önce

Mübarek konuları mübarek günlere saklamıssın

Avatar
Meraklısı 10 yıl önce

Meraklısına tüyolar değilde sanki rektöre destek gelecek gibi. El olsun taştan olsun, ben bu zihniyeti bir türlü anlamış değilim.

Avatar
Ö. Bayram 10 yıl önce

Ne alaka arkadaşım? O zaman senin mantığın tersiyle "bizden olsun taştan olsun"mu diyelim??

Avatar
Salih Cengiz 10 yıl önce

Oldukça manidar ve duygulu bir yazı Kürşat'cım.. demek bu yüzden memleketlere "ANAYURT" dermiş insanımız. Keza; "Ne yardan ne serden" geçebilirmiş insan.. Daha mutlu, daha yaşanabilir bir Bayburt en büyük arzumuzdur. Kalemine sağlık. Selamlar.