Bayburt Postası - Bayburt halkının tamamının yapıldıktan sonra karşı çıktığı mevcut projeyi, öncesinde de "Bayburt, Bayburt olalı Çoruh böyle zulüm görmedi!" yazısı ile eleştiren ve yapılması gerekenleri bir bir sıralayan Mimar Asuman Uz'un görüşleri, o günlerde dikkate alınmamış, 'ben yaptım oldu mantığıyla' mevcut proje yapılmış, geçen zaman içerisinde Çoruh Nehri bağrına dökülen betonları yıkıp atmış ve bu anlaşılmaz ısrarcı tavır yüzünden devletin parası umarsızca heba edilmişti. 

Şimdilerde yeniden gündemde olan ve tıpkı ilk projede olduğu gibi 'vatandaşın isteği doğrultusunda' bir proje hazırlanacağı kaydedilen 2. Etap Çaışması öncesi Mimar Asuman Uz, bir yazı daha kaleme alarak yetkilileri yeniden uyardı. Mimar Uz, DSİ'ye yaptığı itirazları ve kendisine verilen cevapları da paylaştığı yazıda nehirlerdeki ıslah projelerinin nasıl yapılacağına dair bilgiler veriyor. Çoruh'un DSİ'nin ıslah mantığına teslim edilmemesi gerektiğini bildiren Uz, konunun mutlaka uzman isimlerce ele alınmasını, hatta ulusal bir proje yarışması yapılmasını teklif ediyor. 

Çoruh'un insanla bağının kesilmediği dönemlerin şahidi olan Mimar Asuman Uz'un Bayburt halkını göreve çağırdığı 'BAYBURT, ÇORUH NEHRİNE SAHİP ÇIK!' adlı yazısı şöyle: 

"Nehirler içinde barındırdığı kente bir kimlik ve değer katmaktadır. Akarsuyun, içinden geçtiği kenti  cazibe merkezi haline getirmesi için akarsu ve çevresinin kent ve kentli ile bütünleşik bir şekilde tasarlanması gerekmektedir. Planlama, kentsel tasarım içerisine alınmalı akarsu yüzeyi, kıyısı ve çevresi ile beraber planlanmalıdır.

Asuman Uz - Mimar

7269 sayılı “Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle, Yapılacak Yardımlara Dair Kanun”un 3. maddesine göre, “su baskınına uğrayabilecek yerlerde alınacak önleyici tedbirler Devlet Su İşlerinin bağlı bulunduğu bakanlıkça alınır” denilmektedir. DSİ su taşkınına uğrayabilecek yerlerde gerekli tedbirlerin alınması ile yükümlüdür ki bu amaçla birçok akarsu yatağında birtakım çalışmalar yapıldığı gözlenmektedir. Ancak bu çalışmalar yukarıda da belirtildiği gibi, akarsuların ıslahından çok, başka amaçlar için akarsu yatağının daraltılarak, akarsuyun hapsedilmesi veya dar bir kanala zorla sıkıştırılması şeklinde ortaya çıkmakta, akarsu yağmur suları ile beslendiği zaman, sel ve taşkınlarla birlikte isyan etmekte ve zorla sıkıştırıldığı yatağını tahrip ederek kendi tabii yapısını yeniden kurmak istemektedir. [Alptekin, 1990].

DSİ (Devlet Su İşleri), taşkın koruma için yaptığı ıslah çalışmalarında genellikle akarsu yatağının doğal yapısını bozan beton kanallar ve istinat duvarlarla çevirmektedir. Bu mantıkla DSİ’nin kentlerde uyguladığı taşkın koruma projeleri, akarsu ile kentliyi birbirinden uzaklaşmakta, akan suda elini yıkamak isteyen, ayaklarını sokmak isteyen ona ulaşamamaktadır.

DSİ bu önlemleri alırken akarsu ile kullanıcı ilişkisini birbirinden uzaklaştırmadan bir bütünlük içinde yapmalıdır. Küçük ama etkili tasarımlar ile kenti taşkın zararlarından korurken bir yandan da kente akarsuyun cazibesinden faydalanabilecek bir imaj kazandırılmalıdır.

Yapılan araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, kentlerin içinden geçen akarsuyu kullanamamasının sebepleri aşağıdaki maddelerde belirtilmektedir.

• DSİ’nin kentlerde uyguladığı taşkın koruma projelerinde önerdiği kesitlerin insan ile suyu birbirinden uzaklaştırması,

• DSİ’nin eskiden beri süregelen standartlarının dışına çıkamamasından kaynaklı vizyon eksikliği.

• Yerel yönetimlerin seçim kaygılarının olması, bununla birlikte gelen rant spekülasyonlarının baskı yapması,

• Halkın bu konuda bilinçsiz olması

• Yerel yönetimlerin vizyon eksikliği

• Yerel yönetimlerin maddi imkânsızlıklarından kaynaklı farklı projeler üretememesi,

• İçinden akarsu geçen kentlerde planlama yapılırken geçmişte kentin su varlığının göz ardı edilmiş olması,

• Yapılan planların yasal mevzuata uygun olarak yapılıp uygulanamaması,

• Yasalardaki boşluklardan faydalanarak kıyı kenarlarının yapılaşması ve daha sonra buralarda kamulaştırma yapmanın getirdiği problemler,

Avrupa ülkelerinde her kent kendi özelinde akarsuyunun özelliklerine bağlı olarak kurallar getirmekte ve tasarım rehberleri oluşturmaktadır. Avrupa’ da yapılan tasarımlar, kıyıyı taşkından korurken aynı zamanda yapılan tasarım ile kullanıcıları su ile iç içe bir konuma getirmektedir. Kent kültürü ve kimliği düşünülerek o kente has projeler üretilerek kente imaj kazandırılmalıdır. Su kıyıları kentlilerin su ile buluştukları alanlar olmalıdır.

Bayburt kent merkezinden geçen Çoruh nehrinin artık standart uygulamalardan ziyade farklı vizyonlara sahip çağdaş tasarımlara ihtiyacı vardır. 1. Etap Çoruh Islah Projesi yanlışlığı tüm siyasiler, resmi makamlar ve DSİ'ye iletmemize rağmen itirazlar, DSİ ve o zamanki bürokratlar tarafından kabul edilmemiş, Bayburt halkının istekleri doğrultusunda  büyük katkı sağlanacağı iddia edilmişti.

Sonuç olarak, halkın tepkisi ile durdurulan 1. Etap Çoruh Nehri Islah Projesi'nin devamı olan 2. Etap proje  tekrar DSİ ıslah mantığına teslim edilemez. Katılımcı bir anlayışla
(Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, Bayburt’un yetiştirdiği teknik insanlar vb) Eskişehir Porsuk Çay'ı örneğindeki gibi yeterli bir zaman diliminde, alanında uzman ekiplerle planlama yaptırılmalı, gerekirse ulusal bir proje yarışması açılmalıdır.


HALKIN TEPKİSİNİ ÇEKEN, ÇORUH'U BETON BİR KANALA HAPSEDEREK, KENT VE HALKTAN KOPARAN DSİ'NİN YAPTIĞI 1. ETAP PROJE 






Yukarıda 2017 yılında Çoruh Nehri Islah Projesi başlamadan önceki itirazımız, DSİ (Devlet Su işleri) cevabında halkın isteği yapılan projenin Bayburt’a büyük katkı sağlanacağı söylenerek reddedilmişti. 

Mimar Asuman Uz'un projenin yapılmaya başladığı dönemler gazetemizde yayınlanan "Bayburt, Bayburt olalı Çoruh böyle zulüm görmedi!" adlı yazısı için tıklayınız...