Şikeye karşı savaşın ilk galibi

Daha çok ‘oldu-bitti’ mantığıyla yönetilen futbol sektörüne mahkeme yoluyla ‘beklenmedik’ bir şekilde en büyük darbeyi vuran ‘ilk’ takımın adı Bayburtspor’du.

Şikeye karşı savaşın ilk galibi
Bayburt Postası - Bir buçuk asırlık mazisine rağmen bir anda bilinen tüm ortak kültürlerin önüne geçen, yerelden ulusala kadar dünyanın ortak dili haline gelen futbolun gündemi son yıllarda daha çok şike operasyonları ve bu operasyonların ardından başlatılan davalarla sarsıldı… İlk olarak İtalya’da başlayan, art arda Güney Kore, Fransa, Almanya, Portekiz ve Yunanistan gibi ülkelerde ortaya çıkan şike rüzgârları, son olarak 3 Temmuz 2011’de Türkiye’yi kasıp kavurdu...

Semavi Ardahan / Bayburt Postası

Türkiye’de olduğu kadar dünyada da ilgiyle takip edilen 3 Temmuz sürecini başlatan olaylar, daha önce kulaktan kulağa dolaşan söylentilerden ibaretken ilk defa bu kadar çıplak bir şekilde gözler önüne serildi. Tüm yönüyle ortaya saçılan şike iddialarının ardından Türk futbolu için ya yeni bir sayfa açılması ya da tam bir kaos ortamı oluşması gerekiyordu. Hiç biri olmadı!

Hükümsüz kararlar ve geçici formüllerle tekrar başa dönülen süreç, tam anlamıyla tüm taraflar için aklanılması gereken iddialar silsilesine dönüştü! Ve hiçbir takım kendi liginde yaptırıma uğramadı. Tarafların 3 Temmuz öncesi edinilmiş hakları da aynen korundu.

Uzun yıllar sonra hem yargı hem de kamuoyu nezdinde tüm yönüyle tartışmaya açılan şike iddiaları daha önce benzer bir süreçle ve kuvvetli bir şekilde 27 yıl öncesinde ilk defa gündeme getirilmişti. Olayların başlangıcı ve mahkeme kararları arasındaki sürece bakılırsa bugünden farklı bir yol izleyemeyen Türkiye Futbol Federasyonu’nun 1987’de şimdiki adıyla 1. Lig’den küme düşürülen bir takımın yaptığı “şike var“ başvurusuna karşı aldığı “şike yoktur” kararı mahkeme tarafından iptal edilmişti. Mahkemenin beklenmeyen bu kararı karşısında tutum değiştirmek zorunda kalan TFF, ilk defa haklarının yenildiğini iddia eden bir takımın başvurusunu dikkate alacaktı ve yine ilk defa bir takımın mağduriyetini giderebilecek yeni bir yol izlemek zorunda kalacaktı.

İşte daha çok ‘oldu-bitti’ mantığıyla yönetilen futbol sektörüne mahkeme yoluyla en büyük darbeyi vuran ‘ilk’ takımın adı Bayburtspor’du!

*

Ekonomik yoksunluğa rağmen amatör heyecana mahkum edilen yöre insanını profesyonellikle buluşturan Bayburtspor, aynı zamanda köklü bir geçmişi olmasa da, bir zamanlar adını taşıdığı ilçenin, profesyonel anlamda mücadele eden tek takımıydı. Bayburtspor, Bayburt’ta takım sporları alanındaki başarılarıyla en çok öne çıkan, gönüllerdeki yeri her zaman farklı olan bir kulüptü. Bayburt'ta 28 yıldır tekrarlanamayan ve hâlâ övünülen şampiyonluğun ise tek sahibi. Oynadığı futbolla ‘Sarı Siyah Fırtına’ lakabını aldığı 1985-86 sezonunda 3. Lig şampiyonu olurken, o gün tüm Bayburt halkını sokaklara döken Bayburtspor, 1980’li yıllardan 2000’li yıllara kadar da profesyonel futbol heyecanını devam ettirmişti.

Bayburt’u kısa sürede bir futbol şehri yapan ve şehre yerleşen futbol kültürünün etkisiyle sıkı bir taraftar kitlesini de beraberinde getiren Bayburtspor, 2002 yılında sona eren profesyonel futbol macerasında şaşaalı yıllardan dibe vurduğu yıllara kadar temsil ettiği kentin, en az Türk futbolunun devleri kadar tutulan, heyecan veren ve tartışılan bir takımıydı.

İşte Bayburtspor’un bu süreçte en çok tartışıldığı ve Türk futboluna damga vurduğu yıl 1987 yılıydı… 1986-1987 sezonunda Türk futbol kamuoyunun da gündemine oturan sarı siyahlılar, o sezon mücadele ettiği 2. Lig’de uğradığı haksızlığa mahkeme kararıyla şerh düşülmüş ve küme düşürüldüğü lige, yine mahkeme kararıyla dönen birkaç takımdan biri olarak tarihe geçmişti.

Bayburtspor’un o yıllarda verdiği hukuk mücadelesi Türk futbolunda bir emsal teşkil etse de, bu mücadele aynı zamanda kendi tarihi açısından yıkıma giden sürecin bir parçası olmuştu!

17 Mayıs 1987 / Bayburtspor - Kayserispor

Yıllar geçse de o günleri yaşayanların unutamadığı olaylara sahne olan 1986-1987 futbol sezonunun 28. haftasıydı. Türkiye 2. Lig A Grubu’nda -yeni adıyla 1. Lig’de- haftalardır süren şampiyonluk mücadelesine nihayet nokta koyulacaktı. Adana Demirspor ve Kayserispor arasında kıyasıya süren rekabette son haftalara doğru son kozlar paylaşılırken, Kayserispor şampiyonluk yolundaki en büyük rakibini evinde ağırlamaya hazırlanıyordu. Ama onun öncesinde Bayburtspor karşısında, Bayburt’tan mutlak galibiyetle dönmesi gerekecekti. Bayburtspor da o dönem sıkça dile getirilen fakat ispatlanması mümkün olmayan şike iddialarına göre canı en çok yanan takımlardan biriydi. Sonuçta her iki takımın da kesin olarak galibiyete ihtiyacı vardı. 

*

Maç öncesi ortam oldukça sakindi. Öyle ki, Bayburtspor açısından oldukça gergin geçen bir sezona rağmen Kayserispor kafilesi Bayburt sokaklarında dolaşabiliyor, sıradan bir maçı andıracak şekilde ev sahibi takımın taraftarlarıyla sarmaş dolaş görüntüler sergileyebiliyordu. Bu tablo, günümüzde yaşanan futbol terörüne bakılırsa henüz yadırganacak bir durum değildi!

*

Ligin zirvesindeki mücadeleyi çok yakından ilgilendiren, ligin altını ise ateş hattına çeviren karşılaşmayı ev sahibi takım kazandı. Kayserispor’u 2-0 mağlup eden Bayburtspor, hem istediği galibiyeti elde etmişti hem de haftalardır süren şampiyonluk mücadelesine nokta koymuştu. 

Bu galibiyetin bedeli çok ağır ödenecekti. Zira, Bayburt’taki maçın ardından aynı hafta Osmaniyespor’u 6-0’la geçen Adana Demirspor’un erkenden şampiyonluğunu ilan etmesi, olası ihtimallere göre Bayburtspor’un ligde kalabilmek için şampiyonluktan ettiği Kayserispor’un son hafta oynanacağı maçı önemli hale getirecekti… Yani Bayburtspor, mağlup ettiği Kayserispor’un son hafta oynayacağı karşılaşmayı kazanması için en önemli nedeni ortadan kaldırmış oluyordu!

Nitekim, bu kritik maçın ardından devam eden bir sonraki hafta küme düşme mücadelesinde en yakın rakibi Erzurumspor’a konuk olan Bayburtspor, maçtan en kötü hesapla 1 puan çıkarmayı başarsa da, ligin en güçlü takımlarından ve Şifo Mehmet lakaplı ünlü futbolcu Mehmet Özdilek’in o sezon yıldızlaştığı Kahramanmaraşspor’a 0-1 mağlup oldu. 

Erzurum’da alınan 1-1’lik beraberlik, sonraki hafta alınacak puan ya da puanlara göre anlamlı bir sonuçtu ama Kahramanmaraşspor’a mağlup olunması, Bayburtspor’u küme düşmenin eşiğine getirmişti.

Ligde son haftaya girilmişti. Bayburtspor ile birlikte küme düşme hattında bulunan Erzincanspor, Erzurumspor, Reyhanlıspor ve Şekerspor’un da alacağı puanlara göre ligde kalma şansları vardı. 32 haftalık lig maratonunun son haftasında kader maçına çıkacak olan bu beş takımdan Erzurumspor ve Reyhanlıspor karşı karşıya gelirken, Erzincanspor kendi evinde Elazığspor'a, Bayburtspor deplasmanda Kırıkkakalespor’a, Şekerspor da deplasmanda Kayserispor’a karşı galibiyet kovalayacaktı. 

TFF’nin o sezon 1. Lig dahil tüm liglerde kırmızı alarm verdiği 9 karşılaşmadan 4’ü için futbol otoriteleri tarafından benzer yorumlar yapılıyordu. Maçların sonuçları o gün yapılan tüm tahminlere göre aşağı yukarı belliydi. 

*

Kümede kalma mücadelesi veren takımlar içinde en rahat durumda olan Erzincanspor’du. Rakibi Elazığspor ligin en zayıf takımı ve haftalar önce küme düşmesi kesinleşmişti. Erzincanspor için neredeyse formalite bir maçtı.

Erzurumspor ve Reyhanlıspor, küme düşmemek adına kader maçı için sahaya çıkacaktı. Erzurumspor kazandığı takdirde ligde kalmayı garantilerken, aksi durumda Reyhanlıspor kazanırsa diğer maçların sonuçlarına göre her iki takımın birden küme düşmeme şansı vardı. 

Bayburtspor’un rakibi Kırıkkalespor zirve takibini sürdürdüğü ligde şampiyonluk mücadelesine erken havlu atmış ve sezonu üst sıralarda bitirmeyi garantilemişti. Mutlak galibiyete ihtiyacı olan Bayburtspor için kolay bir maç olacağı düşünülüyordu.


Ligde şampiyonluğu 3 hafta önce Adana Demirspor’a kaptıran Kayserispor cephesinde durum farklı değildi. Hiçbir iddiası kalmayan Kayserispor’a karşı her şeyini ortaya koyacak olan Şekerspor, maçın favorisiydi ama ligde kalması için neredeyse bir mucize gerekti. 

*

Maçlar öncesi kamuoyundaki tüm tahminler ve beklentiler bu yöndeydi ama ne de olsa futbol sürprizlere açık bir oyundu… O gün yaşananların ise futbolun değil futbol dışı oyunların sürprizi olduğu daha sonra anlaşılacaktı!

Galibiyete 2 puanın verildiği o sezonun son haftasında sıralama ve olası puan eşitliği halinde takımların averajları ile birlikte federasyon tarafından kırmızı alarm verilen karşılaşmaların üst klasmandan atanan dönemin ünlü hakemleri ise şunlardı:



Erzincanspor - Elazığspor / Salih Yazıcı
Kayserispor - Şekerspor / Engin Kurt
Kırıkkalespor - Bayburtspor / Yavuz Karaozan
Erzurumspor - Reyhanlıspor / Ahmet Akçay


4 dakika içinde değişen kaderler

Erzincan ve Erzurum’daki maçlar daha sona ermeden ligde kalmayı garantileyen takımlar, Reyhanlıspor’a karşı 5-0 önde olan Erzurumspor'la birlikte Elazığspor'a karşı 4-0 önde olan Erzincanspor olacağı anlaşılmıştı. Geriye düşme potasındaki 2 takımdan 1’i kaldı. Kırıkkalespor karşısında karşılaşmayı 1-0 önde götüren Bayburtspor son çeyrekte tartışmalı penaltıdan yediği golle 90 dakikayı 1-1’lik sonuçla tamamladı. Bu sonuca rağmen Bayburtspor’un ligde kalması beklenirken, Kayseri’den inanılması güç bir haber gelmişti.

Kırıkkalespor – Bayburtspor maçının 1-1 biteceği anlaşılırken, dikkatler Kayserispor – Şekerspor maçına çevrildiğinde, Şekerspor’un 2-0 önde götürdüğü karşılaşma son 4 dakikada nasıl olduysa bir anda 4-0’a gelmişti! 

*

Bu sonuç, ligin en az gol yiyen takımı Kayserispor'un aynı zamanda o sezon bir maçta en fazla gol yediği maç skoruydu!

*

Maçlar bittikten sonra düşme hattındaki takımlardan Erzurumspor, Bayburtspor ve Şekerspor’un puanları bu sonuçlara göre eşitlenmişti. O dönem genel averaja bakıldığı için artık sadece atılan gollerin önemi vardı. Şekerspor, ligin en güçlü takımına karşı 4 gol birden atmayı başararak, sıralamada averajla Bayburtspor’un üstüne çıktı ve ligde kalan son takım oldu. 

Kırıkkale’de biten maçın ardından Kayseri’den gelen haber, Bayburtspor soyunma odasında buz gibi bir hava oluşturdu. Teknik heyetin ve futbolcuların gözyaşlarına boğulduğu bir ortamda kulüp idarecilerinin ağzını bıçak açmıyor, hiç kimse olup bitenlere anlam veremiyordu. 

TFF’nin önlem alarak hem o sezonun en iyi hakemlerinden birini atadığı hem de özel gözlemci tayin ettiği Kayseri’deki maçla ilgili Bayburtspor Kulüp Başkanı Zeki Kutur’un aldığı ilk duyum, kesinlikle hakem hatası olmadığı ve Şekerspor’un tartışmasız 4 golle kazandığı şeklindeydi. Stattan yansıyan diğer söylentilere göre ise Kayserispor’lu futbolcuların maça asılmadığı için taraftarlarca protesto edildiği ortaya çıkmıştı. 

Bütün bunlar aslında futbolun doğası gereği olağan şeylerdi fakat ortada çok daha çirkin iddialar vardı. Maç öncesi dedikodulara göre ligin en iyi takımı bile olsa iddiası kalmadığı için maça asılmaması bir yana şike yapabileceği bile konuşuluyordu fakat her şeyin 4 dakika içine sıkıştırılması mümkün olabilir miydi? 

Söylentilere göre, Bayburtspor’un mağlup olmasını bekleyen bir takımın beraberlik halinde gol averajına göre en az 3 gol bulması elbette mümkündü ama iki ayrı karşılaşmadaki böyle bir durumun maçın son dakikalarında gerçekleşmesi şayet şike değilse bir mucizeydi!

Bayburt ayağa kalktı

Maçlar bittiğinde Şekerspor’da ‘tarifi imkansız’ bir sevinç yaşanırken, Bayburtspor cephesinde ise tam bir şok hali vardı. 2. Lig’deki ilk sezonunu oldukça zor şartlar altında geçiren sarı siyahlıların bütün hedefi, ligde kalmak ve ertesi sezon daha güçlü bir takım kurmaktı. 1986-1987 sezonu biter bitmez, genel kongreye gidecek olan kulüp yönetimi, gelecek sezonun çalışmalarını henüz yapmaya hazırlanırken, her şey bir anda alt üst olmuştu. Büyük hayallerle kurulan bir takımın 2. Lig’deki ilk sezonunda küme düşmesi, kaybedecek başka hiçbir şeyin kalmadığı anlamına geliyordu. 

Hedef artık TFF’ye karşı deyim yerindeyse savaş açmak ve kirli oyunların döndüğü Türk futbol tarihinde 1986-1987 sezonunu tescil edilemez hale getirmek olacaktı! 

Sezonun bitmesinin hemen ardından takip eden günlerde Zeki Kutur başkanlığındaki kulüp yönetiminin yaptığı ilk iş, Kayserispor - Şekerspor maçı ile ilgili suç duyurusunda bulunmak oldu. O dönem futbol camiası tarafından ’canı yanmış takımın sıradan bir girişimi’ olarak kabul edilen bu suç duyurusunun ardından Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı hemen soruşturmayı başlattı. Kayserispor Başkanı Mehmet Haymanalı ve Teknik Direktör Candan Dumanlı ile birlikte üç yönetici ve üç futbolcunun ifade verdiği soruşturma beklendiği gibi delil bulunamadığı, kovuşturmaya yer olmadığı gerekçesiyle yürütülemedi. 

Bayburtspor kulüp yönetimi işin peşini bırakmadı. Savcılığa suç duyurusu yapılırken, TFF’ye de ayrıca başvuruda bulunulmuştu. İşte her şey bu başvurudan sonra değişecekti! 

O günlerde ilk sert demeçler dönemin Gümüşhane Milletvekili Akif Kocaman ve Bayburtspor Kulüp Başkanı Zeki Kutur’dan geldi. Ulusal basından yansıyan açıklamalara göre, Başkan Kutur, Bayburtspor’a karşı açık bir oyun oynandığını, göz göre göre küme düşürüldüklerini anlatırken, Kocaman da, “Kayserispor-Şekerspor maçı ile ilgili Kayserili idareciler şike yapıldığı görüşündedir” diyerek konuyu ‘her iki tarafın kabul ettiği şike’ şeklinde gündeme taşıdı. 

Kocaman’ın bu açıklamasının altında yatan neden, Kayserispor yönetiminin futbolcular hakkında para cezası kararı aldıklarını duyurmasıydı. Her bir futbolcuya 500’er bin lira ceza kesilmesi şikenin kabulü şeklinde yorumlanmıştı ama Kayserispor Kulüp Başkanı Mehmet Haymanalı’nın açıklamaları öyle olmadığını gösteriyordu. Başkan Haymanalı, para cezasını doğrularken şike iddialarını ise reddederek, “Kayserispor bu tip terbiyesizliklere girmez, küme düşen Bayburtspor’un yöneticileri topu bize atmak istemektedir” demişti. 

Tüm bu söylemler ve gelişmelere karşı sessizliğini koruyan TFF Başkanı Ali Uras da Bayburtspor yönetimi ile birebir yaptığı görüşmelerde “Şike ispat edilemez, bu işin peşini bırakın” diyerek sürecin ‘oldu bitti’ şeklinde sonlandırılmasını istiyordu. 

Geçmiş sezonu bir an önce tescil etmek isteyen TFF gerçekten böyle istiyordu ama işler daha da çığırından çıkıyordu. Nitekim yaşanan her şey Bayburt’ta büyük bir yankı bulmuş ve taraftarlar protesto için ne gerekiyorsa yapmaya başlamıştı. Kayseri menşeli ürünlerin satılmasına ve Kayseri plakalı araçların geçişine izin verilmiyor, Kayserili işadamlarına sürekli telkinlerde bulunuluyordu. Tartışmalara ülkenin dört bir yanındaki Bayburtlu vatandaşlar da katılıyor, böylece akla gelebilecek her platformda Bayburtspor’un haksızlığa uğratıldığı algısı güçlü bir şekilde oluşturuluyordu. 

*

Olup bitenlerden dönemin siyasi iktidarı da rahatsızdı. Bayburt, 1987’de henüz Gümüşhane’ye bağlı bir ilçeydi ve nüfus itibariyle bir siyasi partiye puan kaybettirecek kadar değildi fakat ortada büyüyüp diğer kulüplere sıçrayan bir yangın vardı. Çünkü sonuç alınamayacağı riskine rağmen Bayburtspor yönetiminin ve taraftarının bu cesur çıkışları, haksızlığa uğradığını iddia eden birçok kulübe de cesaret vermişti. Ve o sezon tam 10 kulüp gerek benzer gerekse farklı nedenlerle TFF’ye veya idari yargıya başvurmuştu. Her şeye rağmen direnen TFF ise kulüplerin iddialarının yersiz olduğunu savunmakla meşguldü. 

*

TFF, savcılıktan sonuç alamayan Bayburtspor için önce en yetkili ağızdan “bu işin peşini bırakın!” şeklinde açıklama yaptı, ardından da Şike Tahkik Kurulu’nun “Kayserispor - Şekerspor maçında şike yoktur” şeklindeki kararını hemen açıkladı. Zira, yeni sezon çalışmalarına hazırlanan TFF’nin, geçmiş sezonu tescil edebilmesi için Bayburtspor gibi itirazlarda bulunan‘sıradan Anadolu takımları’ uğruna kaybedecek zamanı yoktu bile. Karar beklendiği gibi çıktı ve Bayburtspor’un küme düştüğü şeklinde şifahen yapılan açıklama, alelacele resmi bir duyuruyla da teyit edilmişti... Fakat inanılmaz bir hatayla!

Mahkeme kararı, spor kamuoyuna bomba gibi düştü!

Olayların başladığı ilk günden itibaren şikeyi mahkemeye taşımak için çıkış arayan Bayburtspor’a hiç beklemediği şekilde dava yolu açılmıştı. Daha önce Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılmak istenen soruşturmada, delil bulunması mümkün olmadığından ve muhatapların iddia edildiği gibi şike suçlamalarını da kabul etmeyeceğinden, Bayburtspor’un hakkını aramasının hukuki olarak hiçbir şekilde imkânı yoktu. Bu imkânı, şike iddialarıyla çalkantılı gündeme bir an önce nokta koymak isteyen TFF’nin bizzat kendisi sağlamıştı!

O dönem TFF’nin Futbol Müsabaka Yönetmeliği’nin ilgili maddesi gereğince Bayburtspor’un başvurusu hakkında 5 üyeli komisyonla tahkikat yapılması gerekirken, komisyon 1 kişiden oluşmuştu. Uyarılar sonucu Bayburtspor yönetimi tarafından fark edilen bu müthiş hata, her şeyini kaybeden bir kulüp için affedilir gibi değildi. Hemen Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne başvuruldu. 

Bayburtspor yönetimi tarafından Türkiye Futbol Federasyonu’na karşı açılan ve yönetmeliğe aykırı karar verildiği gerekçesi ile Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nde görülen dava, 29 Temmuz 1987'de sonuçlandı. Davayı gören mahkeme, 1987-1988 futbol sezonunun 1. Lig, 2. Lig ve 3. Lig statülerine ilişkin Resmi Gazete'de yayımlanan yürürlüğü durdurma kararı verdi. Bu karar Türk spor kamuoyuna bomba gibi düştü!

*

2011 yılında patlayan 3 Temmuz süreci sayılmazsa, Bayburtspor’un mahkeme koridorlarına taşıdığı bu süreç Türk futbolu için aslında yeni bir milattı. Çünkü mali açıdan kulüpler arasındaki büyük farklılıklar şikenin en önemli nedeni olarak iyiden iyiye ayyuka çıkarken, TFF’nin de artık bundan sonra daha güçlü yaptırımlarda bulunması ve tutarlı önlemler alması bekleniyordu. Fakat ders alınmadı… Fırsata dönüştürülemeyen 1987 yılı bir dönüm noktası olmaktan çıktı. O yıl mahkemeye başvuran Bayburtspor’un ardından aralarında benzer gerekçelerle aynı yolu izleyen kulüpler de olmak üzere tam 10 kulüp idari yargıya başvurmuştu. TFF, siyasi iktidarın da baskısıyla örneği görülmemiş bir karar alarak, tüm bu süreci oluşturan ‘canı yanmış’ kulüpler ile birlikte ‘sebep olan’ kulüpleri mümkün mertebe memnun etme yolunu seçecekti.



Karara direnen TFF, süreci uzattı

Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin verdiği bu karar TFF’yi sarsarken, Bayburt’u da sevince boğdu. Bayburt başta olmak üzere İstanbul, Ankara ve Trabzon’da sarı-siyahlı kulübün taraftarları tarafından çeşitli kutlamalar tertip edilmişti. 1 yıl önce 3. Lig şampiyonluğuyla 2. Lig’e yükseldiği gün gibi halk bir kez daha sokaklara dökülürken, kulüp yönetimi de bu kutlamalara neşesiz ve endişeli bir şekilde katılıyordu.  Zira, ortada mahkeme kararı haricinde uygulanan ne bir hüküm ne de resmi bir duyuru vardı. 

Bayburtspor kulüp yönetiminin olduğu kadar TFF’nin gündemini de allak bullak eden bu sürecin nasıl sonuçlanacağını tüm spor camiası merakla bekliyordu. Çünkü mahkeme kararı TFF’ye tebliğ edildiğinde liglerin başlamasına 36 günden daha az bir süre kalmıştı!

Yeni sezon başlamak üzereydi ama bir önceki sezon henüz tescil edilmemişti. İlgili tüm tarafların içinden çıkılmaz bir duruma düştüğü böyle bir ortamda TFF, mahkeme kararına uyacak mıydı acaba? Bir başka deyişle; Bayburtspor, fikstürü belirlenmiş 2. Lig’e tekrar alınacak mıydı? 

*

Demokratik ve hukuki tüm yolları kullanan Bayburtspor kulüp yönetimi ve taraftarlarına inanılmaz bir şekilde destek artıyordu. Bir şike davası olarak başlayan olayların yanlış hüküm verildiği gerekçesiyle bir anda hukuk aşmazı olarak mahkemeye taşındığı tüm bu süreçte, TFF’de işler iyice karışmıştı. Çünkü mahkemenin davayı esastan da görüp kabul edebileceği riskiyle birlikte Bayburtspor’un tüm kesimler tarafından mağdur edilmiş bir takım olarak destek görmesine karşı durmayı göze alamayan TFF’ye siyasi iktidar da sahip çıkmak istemiyordu. Nitekim hükümetin süreç ile ilgili en yetkili isminin sürpriz açıklaması TFF’yi artık daha da içinden çıkılmaz bir duruma soktu.

*  

Bayburtspor, ‘şartlı olarak’ 2. Lig’de

Tüm bu gelişmelerden sonra Bayburtspor yönetimi, takımlarının tekrar 2. Lig’e yükselebilmesi için mahkeme kararını sürekli gündeme getirirken, bu talebe en büyük destek hükümet kanadından geldi. Dönemin Milli Eğitim ve Gençlik Spor Bakanı Metin Emiroğlu, spor kamuoyunun da merakla beklediği sürecin nasıl nihayete ermesi gerektiğini basına bizzat açıkladı. 

“Bayburtspor ile ilgili mahkeme ne karar verecekse, uygulanacak. Yapacak bir şey yok” diyen Bakan Emiroğlu’nun bu açıklaması, Bayburtspor’un tekrar 2. Lig’e alınacağının teyidi oldu ve takip eden günlerde TFF kararını açıkladı.

1987 yazını, ‘TFF tarihinin en sıkıntılı yeni sezon öncesi’ dönemine çeviren Bayburtspor’un, şartlı olarak 2. Lig’e alındığı kamuoyuna duyuruldu. Liglerin başlamasına çok az bir süre kala TFF tarafından alınan bu karar, Bayburt’ta şampiyonluk havasında kutlandı. Taraftarların sokaklarda sabahlara kadar kutlama yaptığı günlerde, bir kazanım olarak görülen tüm bu süreç, aslında Bayburtspor’un baştan ve tamamen kaybeden bir takım olacağı anlamına geliyordu. Çünkü, Bayburtspor tekrar 2. Lig’de kalmayı başarmıştı ama diğer yandan bir sonraki sezon için küme düşmeye doğru giden sürecin de önü açılmıştı!

Yeni sezona yeni yönetimle giren Bayburtspor’da her şey henüz yeniden başlarken, tüm kulüplerin sezon hazırlıkları ise çoktan tamamlanmıştı! Kulüp Başkanı Ali Rıza Aydoğdu’nun o günlerde Cumhuriyet ve Milliyet gibi ulusal yayın yapan gazetelerin yanı sıra Bayburt Postası’nda da yayımlanan şu benzer ifadeleri her şeyi özetliyordu:

"Mahkeme kararıyla tekrar 2. Lig'de kaldık ama biz hazırlıklarımızı Federasyon'un daha önceki kararı doğrultusunda 3. Lig için yaptık. Hiçbir ciddi transfer girişiminde bulunmadık. Transfer döneminde 15-20 milyon liraya alabileceğimiz futbolcuları şimdi o paraya ancak kiralayabileceğiz. Toplamda zararımız 200 milyon lira civarında olmuştur"

Futbolun sponsoru da darbe yedi!

TFF’nin kararına göre, 1987-1988 futbol sezonunun 1. Lig statüsü beklendiği gibi aynı şekilde yeniden yürürlüğe konulurken, 2. Lig ve 3. Lig statüsü de yeni baştan şekillenecekti. Çünkü iptal edilen ligler statüsüne göre Bayburtspor, 3. Lig 1. Grup'ta görünüyordu. 2. Lig ve 3. Lig fikstürlerinin yeniden belirlenmesi Bayburtspor gibi Spor Toto Teşkilatı’nı da zarara uğrattı.

Daha önce TFF tarafından yayımlanan ligler statüsüne göre hazırlık yapıldığını açıklayan dönemin Spor Toto Teşkilat Müdürü Erdenay Oflas, Bayburtspor yönetiminin de istediği gibi liglerin 2 hafta ertelenmesi talebine yanıt bulamayınca “TFF, Bayburtspor’u tekrar 2. Lig’e aldıktan sonra ligleri 2 hafta erteleyebilirdi” şeklinde açıklamada bulunarak, teşkilatın 500 milyon lira zarara uğradığını dile getirmişti. Böylece davayı kazanmasına rağmen Bayburtspor ile birlikte futbolun sponsoru da durduk yerde darbe yemişti.

*

Bu arada, 1987 yılında hem Bayburtspor, hem de Spor Toto'nun uğradığı bu maddi zararın boyutunu anlamak için o yıl Milli Piyango'dan verilen büyük ikramiye bedeline bakmak gerekirse, tutar 2 milyar TL idi!


*

Türk futbolunda kaleler, içten fethedilir

Türk futbolunda mali açıdan zayıf kulüpler, içten fethedilen kalelerden farksız ise Bayburtspor için bundan tam 26 yıl önce yaşananlar da bunun en bariz örneğiydi. Bir önceki sezon uğradığı haksızlık nedeniyle mahkeme kararıyla geri döndüğü ligde bu defa -şerhsiz- kalmak isteyen sarı-siyahlılara, Türk futbolunda dönüp duran kirli oyunlar müsaade etmedi.

O dönem hem sportif hem de kurumsal açıdan büyük bir hedefi olmasına rağmen mali açıdan zayıf kulüpler için Türk futbolunun cenderesi haline gelen şikeye karşı mücadele etmek zorunda kalan Bayburtspor, 1986-1987 sezonunun ardından hedefini taşımak istediği bir sonraki sezon yine benzer nedenlerden dolayı küme düşmekten kurtulamadı.

*

Tarih 10 Nisan… 1987-1988 sezonu… Bayburtspor, Niğde deplasmanında… Geride bıraktığı 26 haftada 4 galibiyet, 13 mağlubiyet ve 9 beraberlik alabilen sarı siyahlılar, son 10 maçtır galibiyet yüzü görmediği ligde kalan 8 maçını da galibiyetle tamamlamayı hedefliyordu. 27. hafta ise çıkış noktasıydı… Bir başka deyişle koca bir sezonun kırılma anıydı!

Niğdespor karşısında ilk yarıyı 0-1 önde kapatan sarı siyahlılar, 45 dakika daha canlı tutabildiği umutlarını kalan 45 dakikalık sürede de koruyup son haftaya kadar taşımak istiyordu. 

Her iki takımın da maçı mutlaka kazanması gerekiyor. İlk yarı çok iyi oynayan Bayburtspor devreyi 1-0 önde kapatıp soyunma odasına girerken, kimsenin anlam veremediği bir tartışma başlıyor. Tartışma soyunma odasında büyüyerek devam ediyor. Defans hattındaki bir futbolcuyla forvet hattındaki başka bir futbolcunun arasında yaşanan arbede, maçın ikinci yarısına damga vurdu. 

İlk yarı harikalar yaratan ve rakibin yüzde yüzlük gol pozisyonlarına set vuran defans oyuncusu topsuz alanda inanılmaz bir faul yapıyor. Herkes şokta… Maçın hakemi Turgut Odabaş, penaltı noktasını gösteriyor. Penaltı atışıyla gelen bu golün ardından maçı mutlaka kazanması gereken ev sahibi takım Niğdespor 1-1’den sonra baskısını daha da artırdı. İlk 45 dakikada öne geçtiği karşılaşmada rakibinin baskısına daha fazla dayanamayan sarı siyahlılar, kalesinde 1 gol daha görüyor. Bayburtspor’un tüm umutları, bu golle Niğde 5 Şubat Stadı’na gömüldü.

Karşılaşma 2-1 Niğdespor’un galibiyeti ile sonuçlanmıştı. Ligin bitimine henüz 7 hafta vardı ama Niğdespor karşılaşmasının sonucu, Bayburtspor’un iki sezon üst üste mücadele ettiği 2. Lig macerasının sona erdiği anlamına geliyordu... 

*

Niğdespor maçının devre arasında yaşanan o iki futbolcunun tartışması ne anlama mı geliyordu? Maç bittikten sonra bu iki futbolcu da soyunma odasına bile girmeden stadı terk etti. Ligin bitimine 7 hafta kala ise bir daha kulübe dahi uğramadılar!


*


1987-1988 sezonunun son haftaları, sarı siyahlı takım için filmlere konu olacak bir senaryonun sonuydu… Büyük emeklerle kurulan takımlarının yine şaibeli bir şekilde ligden düştüğünü canhıraş bir şekilde sarı siyahlı takıma gönül veren herkes hissetse de kimse bir şey söyleyemiyordu... Bir önceki sezon benzer bir senaryo yaşanmış ve 2. Lig’de kalabilme mücadelesi mahkeme kapılarında kazanılmıştı… Ama bu defa kent genelinde herkes üzgün, herkes şaşkın, herkes yorgundu artık... Kale içten fethedilmişti ve bu defa gerçekten yapacak hiçbir şey yoktu… 4 Mayıs 1986 Pazar günü Gençosman Stadyumu'nda kalabalık ve coşkulu taraftarın önünde 3. Lig şampiyonluğu ile başlayan rüya, -tam 2 yıl sonra- 29 Mayıs 1988 Pazar günü Gençosman Stadyumu'nda sona erdi... 

Editör: Bu yazıya konu olan Bayburtspor takımının, bugün Bayburt'un tek profesyonel takımı olan Bayburt Grup Özel İdare Gençlikspor’la bir ilgisi yoktur.


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
gada @Safak Güngör 10 yıl önce

yemişim feneri haber bayburt sporu anlatıyor leylaa

Avatar
Safak Güngör 10 yıl önce

Siyasi Şikeye karşı İlk galip gelen Takım FENERBAHÇE...

Avatar
69 10 yıl önce

Bu ülke de bir gecede bir alt lige düşmeden kultarılan tek takım FB dır..TFF tarafından.

Avatar
ultraslan 10 yıl önce

Bu ülke Fener kadar sikeci bir takim görmedi. Hala utanmadan birinci ligde oynuyorlar.

Avatar
Bayburdi 9 yıl önce

O dönem Bayburt için çabalayan herkesi tebrik etmek gerekir. Tüm olumsuzluklara rağmen haklarını sonuna kadar aramış ve almayı bilmişler.