Üzengili Çığ Felaketi'nin 23'üncü yılında

Üzengili… Eski adıyla Aşhanas… 1993 yılının Ocak ayında “kara güne” uyananların yaşadığı köy… O acı günden bugüne tam 23 yıl geçmiş…

Üzengili Çığ Felaketi'nin 23'üncü yılında
Üzengili… Eski adıyla Aşhanas… 1993 yılının Ocak ayında “kara güne” uyananların yaşadığı köy… O acı günden bugüne tam 23 yıl geçmiş… 

Yaralar sarılmış, izler silinmiş belki ama yürekler hâlâ buruk… Ve o gün yaşanan çaresizlik, hala dün gibi…

***

Tam 23 yıl önce, 1993 yılının kara günü 18 Ocak sabahını feryatlar eşliğinde geçiren Üzengili’de, henüz arama kurtarma çalışmaları sürerken; TRT, felaketin yol açtığı acıyı sıcağı sıcağına duyuruyordu… 

Çığ altında kalanları kurtarmak için yola düşen yöre halkının fırtına dolayısıyla kapalı yolları aşmakta zorlandığını aktaran radyolar; yardım çağrısı yapıyordu!

21 Ocak 1993 tarihli Bayburt Postası, Bayburt’u yasa boğan o felaketi birkaç gün sonra şu başlıkla taşıyacaktı sürmanşetine: “Çığ felaketi Üzengili köyümüzü haritadan sildi, Bayburt kan ağlıyor”…

***

Acı büyüktü… 

Bu acıyı bir nebze olsun hafifletmek için çığ altından kurtarılan vatandaşların isimleri açıklanmaya başladı…

İsmi ilk açıklanan, Hatice Karaaslan’dı… 

Sağ bacağı kırıktı, sol bacağını ise hissetmiyordu… 
Çığ ve soğuk, sanki yüreğini dağlamış, acısını unutturmuştu…
Az önce çığ altından kurtarılan kendisi değilmiş gibi, diğer yanan yürekler için duaya başlamıştı… 

İşte “o an” ve o felaketin öncesinde ve sonrasında yaşananlar...


Üzengili’li Hatice bacı, tüm dünyayı ihya etti…

Yola koyulduğumuzda bir felâket haberi ileten telefondaki sesin yanılmış olabileceğini, fırtınanın büyüklüğünden endişeye kapılıp telefon açmış olabileceğini düşünüyoruz. Veya köy yolunun açılması için bir bahane; hatta bir şaka olmasını diliyoruz.  

Sarımeşe köyü, fırtına ve kar kalınlığı engel teşkil edemedi kurtarma ekibine; imkânsız gibi görülen ulaşım, iman gücü ve azimle aşılmış, Valimiz Erol Uğurlu öncülüğünde ilk kurtarma ekibi Üzengili köyüne ulaşmış, manzaranın vahameti karşısında şok olmuş vatandaşlara ilk yardım eli uzanmıştı. 

Ölesiye bir çalışma; çığlıklar, feryatlar; herkes üzerine düşen görevi üzerinde bir gayret içerisinde. Mehmetçik, her zaman olduğu gibi, “Türk ve Ordu”nun anlamını simgeliyor. Çığ altından çıkarılan her ceset büyük üzüntü kaynağı olurken, her canlı sevinçle kucaklanıyor.

İlk  kurtarılanlardan biri de Hatice Karaaslan bacımız. Sağ bacağı kırık, sol bacağını hiç hissetmediğini söylüyor. Ve tüm dünya milletlerine, henüz çıktığı enkaz altını, köyün faciasını, göz gözü görmez tipi, kargaşa ve feryatları haykırıyordu. TRT kamerasından dahi bihaber, öylesine bir çağrı ki, tüm dünya milletlerine, Türk-İslâm ruhunun yüceliğini de vurguluyor: 

“Büyük Allah’ım, Bosna Hersek, Karabağ, Filistin ve Somali’de zulüm gören kardeşlerimizi de kurtarsın.” 

Ve Allah’ın en büyük lütfü o yüce ruh, nefesini dahi zorlukla alabildiği halde, Hatice bacıyı mikrofona şöyle konuşturuyordu:

“Allah Ümmet-i Muhammed’e böyle günler göstermesin.”
 
***

Erzurum Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören bacımıza acil şifalar dilerken, Anadolu insanının simgesini oluşturan bu büyük sese, o şartlar altındaki duygulara ve Üzengili’den tüm dünyaya iletilen bu mesaja, Türk basınının ve Dünya kamuoyunun kayıtsız kalmamasını temenni ediyoruz.

Nene Hatunlar, Gobuk Sultanlar mes’ud; onlar Türk anası… Bizler mesrur; öylesine bir atanın, Fatma anaların, Hatice bacıların, Ayşe ninelerin evlâtlarıyız.  

Bayburt Postası Arşivinden…
Yakup Okutmuş / 1 Şubat 1993



*

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
ozan 8 yıl önce

Üzengili köyünde yaşanan bu olay 2. günü o zamanki Müdürümüz Mustafa Bahadır beni odasına çağırdı ve bu akşam sen ve arıza ekibi köye gideceksiniz emri sonucu hazırlandık ve yola ben, şoförümüz kemal, teknisyen arkadaşlardan Rauf, selami, yüksel ile birlikte yola çıktık. Aracın üzerinde jenaratör de vardı. Köye vardığımızda hava kararmıştı. Her taraf karla kaplıydı. Aracımızı köyün trafosuna yakın bir yere park yaptık. Jenaratörü hazır hale getirerek (çalışır vaziyette) enerjiyi trafo direğinin altındaki pano ya irtibatını sağlayarak köyün elektrikleri kesildiğinde hemen mevcut şebekeye elektrik verebilecek hale getirdik. Şöyle bir köyü inceledik. Bizden bir gün önce gelen ekipte bulunan şinasi bey bize şebekede kopan iletkenleri tamir yaptıklarını söylemişti. Tekrar köyü yani şebekeyi bir daha kontrol ettik. Her şey normaldi. Orada gelen çığdan biriken karları kaldıran ekipler arama yapıyorlardı. bizde kendimizce yardımda bulunduk. Çıkarılan cenazeler yarın sabah defnedilecekti.

Avatar
ozan 8 yıl önce

Ben ve ekibimizdeki arkadaşlarla birlikte Trafo direğinin yanındaki aracın yanına gelip ısınmak için ateş yaktık. Hava çok soğuktu. Derken saat gece yarısı 02-03 olmuştu. Elektrikler normaldi. Derken hava daha da soğuyordu. Sonrasında saat 04 civarı idi. elektrikler kesildi bizde hemen jenaratörü çalıştırdık ve daha öncesinden bağladığımız panoya enerji verdik. Köyde kesinti olmadan jenaratörden şebekeye elektrik sağlamıştık. Gün ağarınca jenaratörü durdurduk. Mevcut sisteme deki arızada giderilmişti. Zaten şimdilik her taraf aydınlıktı. Tekrar köye elektriği mevcut şebekeden sağladık.

Avatar
ozan 8 yıl önce

Şöyle bir köyü gezdiğimizde çığ felaketinin ne kadar ağır olduğu ortadaydı. Her tarafta yıkılmış evler vardı. Çığın geldiği yönde köy camisinin duvarları yıkılmış ve gelen kar kubbeden çıkmıştı. Derken mezarlar hazırlanıp cenazelerin definleri yapılacaktı. Bu arada Müdürümüz Sayın Mustafa BAHADIR da gelmişti. Kendisine geceden yaşadıklarımızı anlattık. Bizlere teşekkür etti. Öğlen sonrası bize ihtiyaç kalmamıştı. Müdürümüzün talimatı sonucu Bayburt a döndük.

Avatar
Ozan 8 yıl önce

O gün orada büyük bir acı ve gözyaşı vardı. Eşini çocuğunu kocasını dedesini kaybedenler vardı. hepside var güçleriyle kurtarmaya çalışıyorlardı. Ama bu felaket çok büyüktü. Orada sırayla defin işlemleri yapıldı. Herkes gözyaşları içindeydi. Ama hayatlar bir anda kararmıştı. Geride kalanlar yaralarını sarmak için zamana ihtiyaçları vardı. Aradan geçen bu yıllar hep akıllarımızda kaldı. Unutamadık bu felaketi..