Başkent Üniversitesi Adana Araştırma ve Uygulama Merkezi Çocuk Psikiyatri Uzmanı Dr. Fuat Kırcelli, okula ilk kez gidecek çocukların ayrılma korkusu yaşayabileceğini belirtti. Dr. Fuat Kırceli, ''Bu nedenle annelerinin okulda kalmalarını, sınıfta oturmalarını isteyebilirler. Veliler bunu bir sorunu olarak görüp, çocukları azarlayarak, cezalandırarak tepki göstermemeli.'' dedi.

Okul çağına kadar zamanlarının çoğunu ailesiyle geçiren çocukların okul hayatıyla beraber aile ortamından uzaklaşmanın kaygısını yaşadıklarını ifade eden Dr. Kırcelli, yeni ortamın getirdiği bu kaygıyla çocuğun çoğu zaman kendisinin baş ettiğini baş edemediği zamanlarda ise okula gitmekten kaçınarak karın ağrısı gibi birçok şikâyette bulunduğunu sözlerine ekledi.

Okula başlama kaygısı konusunda çocuk, aile ve öğretmenin yeterli olamadıkları zaman profesyonel yardım almalarının gerektiğini ifade eden Dr. Kırcelli, “Baş edilemeyen bu kaygının altında çoğu zaman ayrılık kaygısı bozukluğu, sosyal kaygı bozukluğu gibi hastalıklar yatar. Ebeveynlerde de kaygı bozukluğu varsa bu kaygı daha çok artar ve baş edilmesi güç bir kısır döngüye girebilir. Bu nedenle hem çocuğun hem ailenin beraber değerlendirilmesi önemlidir.” dedi. Ebeveynler deki kaygının da çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Kırcelli bu kaygı atlanırsa çoğu zaman tedavinin başarısız olacağını belirtti. 

Öğretmenin tutumu önemli

Çocuğun aileden sonra yabancı olarak karşılaştığı ilk kişi olarak öğretmenin tutumu ve motivasyonunun çocuğun okula uyumunda önemli bir rolü olduğunu anlatan Dr. Kırcelli, “İlk karşılaşıldığı andan itibaren çocuk ve öğretmen arasındaki etkileşim ne kadar sağlıklı olursa, çocuk o kadar kendisini rahat hisseder. Ayrıca İletişim ne kadar sağlıklı olursa çocuk da kendisini o kadar rahat hisseder ve sonuçta arkadaşlarına, okula ve derslerine uyumu artar.” şeklinde konuştu. Okula başladıktan bir süre sonra bazı çocuklarda öğretmen tarafından fark edilen sorunların ortaya çıkmaya başlayabileceğine dikkat çeken Dr. Kırcelli şunları söyledi: “Bu sorunların içinde en çok yaşananlar, dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik, arkadaşlarıyla anlaşamama, zarar verme gibi uyum sorunları ve ders başarısızlığıdır. Öğretmenler bu sorunları fark ettikleri zaman biran önce rehberlik servisi ile birlikte çocuğu gözlemleyerek aile ile irtibata geçmelidirler.” 

Ergenlik dönemine dikkat

Son olarak depresyon, madde ve alkol kullanım bozukluklarının ergenlik döneminde görülen ciddi hastalıklar olduğunu vurgulayan Dr. Kırcelli, depresyonun mutsuzluğa, içine kapanmaya, sinirliliğe, hayattan zevk almamaya, uyku düzensizliklerine ve intihar girişimlerine sebebiyet verdiğini ifade etti. Dr. Kırceli, madde kullanım bozukluğunda ise sigara, alkol veya madde kullanmaya başlayan ergenin, aileden ve okuldan uzaklaştığını, sinirlilik, öfke nöbetleri, uyku düzensizlikleri ve daha önceden olmayan aileden fazla para isteme gibi belirtilerin ortaya çıktığını sözlerine ekledi.