60 yıl önce… Yol yok, tabela yok! Dört bir tarafı dağlarla çevrili kentin, denize doğru inen tarafında, medeniyete dair tek işaret; kazma-küreklerle yer yer açılan ve belli ki, tek-tük tekerlenip giden demir kasnak izleriydi…

İnsan ve sebepler üstü gayretlerle, henüz devlet elinin bile kazma tutmadığı bu toprak yolda; o gün, geleceğe ışık tutmaya ve binbir yolu bir araya getirmeye çalışan yiğitlere selam olsun...

Nesilden nesile; babadan oğula taşınan umutlarla, 60 yıldır ağır ağır ilerleyenlerin ve sonunda dağları düze çevirenlerin önüne geçip, o ışığın altında sıra-sıra, boy-boy, arz-ı endam edenlere de selam olsun! “Velhasıl; emimgilden bu yana doğru düşen ışığı kutsadık… Allah devletimize zeval vermesin” 


Bayburt Postası - Eylül 2012

*

Dört bir tarafı dağlarla çevrili kentin denize doğru inen tarafında, henüz devlet elinin bile kazma tutmadığı tepelerden bir yol açılması gerekiyordu… Ve olağanüstü gayretlerle yapımına bölge halkı tarafından 1950’li yıllarda başlandı…

Daha sonra 1964 yılında da ilk kez Devlet Planlama Teşkilatı’nın yatırım programına alındı… Aradan geçen yarım asrı aşkın bir süredir ise bu yolun yapımı halen daha devam etmektedir!

İşte Araklı-Bayburt yolu üzerine çalışmaları ilk kez başlatan o isimsiz yiğitlerin anısına…

Denize inen yol…

O çok özlediğin, o bilmediğin
Dağlardan öte engin denizi;
‘’Emimgilin kazanla kırk ya da kırk bir buçuk’’
Demişsin soranlara!
Biliyorum yol yorgunluğu sendeki
Yol yokluğu gidemediğin…
Ve de gözlerinin fersizliği

Hele davran gardaş!
Bir gün olacak beklediğin…
Çıkalım bu sabah erken!
Kazmayı sen al, kürek benden
Emimgilin kazanı da al yanına
Ayranı doldur… Soğuk, tatlı
Yanan-yorulan olur, içerler
''Gitsin ölmüşlerinin canına'' derler!

Çıkışımız Bayburt’tan, varış engin denize
Dileğimiz Allah’tan, kolaylık versin bize
Aşılacak dağlar bizim…
Gidilecek yollar bizim…
Çoruh’u bilirsin hemşehrim.
İçimizden akan gözyaşımız,
Arkadaşımız o bir zaman
Sonra dağlara düşeceğiz
Soğanlı dağlara...

Kimse bilmez, kimse gitmez, biz gitmeden
Devlet eli kazma tutmaz, biz tutmadan
Hele davran gün batmadan...

Güneş yakacakmış benzimizi…
Olsun gardaş!
Kürekler parçalarmış ellerimizi…
Ziyanı yok!
Bulutlar siler terimizi…
Varalım hele bir
Görelim dağlardan öte engin denizi
Sen emimgilin kazanı daldırırsın,
Biz de yarık, yanık ellerimizi…

Orhan Ardahan - 1968 / Bayburt Postası Arşiv