Bayburt Postası - İlk projenin 'ne bekliyorduk, ne yapıldı' adı altında değerlendirildiği metinde, projenin ikinci etabına dair öneriler getiriliyor. Mahalle odalarında konunun uzman isimlerinin de katılımı ile geniş çaplı toplantılar yapılması önerilen açıklamada, dikkat çeken bir başka husus Çoruh kıyılarındaki yapılaşma. Özellikle belediye binası üzerinde durulan açıklamada, "Çoruh'u perdeleyen, yanı başındaki Bayburt mimarisinin zarif taş örneklerine sanki de alay edercesine tepeden bakan, utanılacak bir şeymiş gibi kaleyi setreten, göstermeyen bir kambur. Bu binanın yıkılması kararını Çoruh, Kale hassasiyetinin, dolayısıyla Bayburt’un kentsel kurtuluşunun simgesel başlangıcı olacağını düşünüyor bu vesile ile de “ikinci etap” projesinin bütüncül bakış açısına dayalı olarak yürütülmesi talebimizi yineliyoruz" ifadeleri yer alıyor.

İşte Bayburtlu Akademisyenler Whatsapp Grubu adına Prof. Dr. Şükrü Nişancı imzalı metin:

"ÇORUH PROJESİ 2.ETABININ YAPILMASI KARARI HAKKINDA RESMİ MAKAMLARA İLETİLMEK VE KAMUOYU İLE PAYLAŞILMAK ÜZERE “BAYBURTLU AKADEMİSYENLER WHATSAPP GRUBU” TARAFINDAN KABUL EDİLEN İSTİŞARİ METİN

Başta Bayburt yerel basınında yer alan haberler olmak üzere çeşitli yayın organlarından Çoruh Nehri Projesinin ikinci etabının yapımı sürecinin başlamak üzere olduğu bilgisine ulaşmış bulunmaktayız.

Yakın bir zaman önce devletin zirvesinden “Çoruh’u Bayburt’a kazandırın” talimatından yine çeşitli medya kuruluşları marifetiyle haberdar olmuş, Bayburt’un kimliğinin en sahici ögesi Çoruh’un, Bayburt’un tarihine, kimliğine yaraşır bir mimari vizyonla ıslah edileceği ümidine taşımış, Türkiye’de içinden nehir geçen nadir illerden biri olan Bayburt’umuz alamet-i farikası durumundaki Çoruh’un üst iradenin desteği ve himayesi ile yerel tanınırlılığının ulusal ve hatta küresel boyutlara ulaşacağı heyecanına kapılmıştık. Hatta bunu tarihi bir fırsat olarak belleyip, kaderin bu şehre bahşettiği altın gerdanlık hükmündeki Çoruh’un dört başı mamur ıslah edileceği günleri adeta saatleri sayarak beklemeyi, Bayburt’umuzun layık olduğu şehir hüviyetine kavuşmasının kefareti saymıştık.

Ne var ki projenin kabataslak görünüm kazandığı ilk andan itibaren büyük bir düş kırıklığı yaşadık, Bayburt kent merkezinin yarısına kadar tamamlandığı son şeklinin garabeti karşısında ise adeta ne diyeceğimizi şaşırdık. Doğal yatağında akan bir Çoruh bekliyorduk, nehir olmaktan çıkıp baraj kanalına dönüştürülen bir Çoruh bulduk. Kalesiyle, mesken mimarisiyle, ne bilelim meşhur kavak ağaçlarıyla uyumlu, eski fotoğraflardaki gibi yeşil bir koridorda süzülerek akan bir Çoruh hayal ediyorduk, dünyanın betonu dökülerek adeta “size yeşil haram” diyen bir mimari anlayışla karşılaştık. İçinde hala yüzen balıkları görebileceğimizi, kıyılarındaki ağaçlarda yuva yapan kuşların cıvıltarını işiterek yürüyebildiğimizi, eğer şanslıysak su samuru gibi doğal habitatın unsurlarını görebileceğimizi zannetmiştik; derinliğini, debisini hesap edemeyeceğimiz, “çocukluğumuzda yüzdüğümüz nehir bu olamaz” şeklindeki bir halet-i ruhiyeye itilerek mekansal alzeimerin öznelerine dönüştük ya da dönüştürüldük.

Bu güne kadar ki icraatlardan anlıyoruz ki, sahibinin bile kim olduğu konusunda kamuoyunda kafa karışıklığı yaşanan Çoruh projesi muhatapları tarafından “Çoruh’u Bayburt’a kazandırın” talimatı, “Çoruh’a derhal bir kanal yapın” şeklinde anlaşılmış. Uzun sözün kısası, herkesin diline pelesek olmuş bizim “Bayburt Bayburt olalı” sözünün devamı bu projenin ta kendisidir dersek umarız maksadımızı aşmış olmayız. Bu her açıdan maliyetli projenin durdurulması haberiyle biraz olsun rahatlamıştık. Geri kalan kısmının kurtulmasına “zararın neresinden dönülse kârdır” anlayışıyla bakmayı kâr saymıştık. Yeni bir maliyet getirse de bu çirkin, estetikten yoksun, Bayburt’u boydan boya yutacak beton ejderhanın yıkılmasına Bayburt’la gerçek anlamda ilgisi olan iyi niyetli herkesin onay vereceğini düşündüğümüz noktada bu projenin ikinci etabının yapılması kararı bizleri inisiyatif almaya, sorumluluk üstelenmeye ve bu doğrultuda duyarlılıklarımızı paylaşmaya sevketti.

Bilinmesini isteriz ki konuyla ilgili görüşlerimiz doğrudan Çoruh’la ve onun ruh kattığı Bayburt’la ilgilidir, bunun ötesinde hiçbir siyasi amaç, ima, kişilere ve kurumlara yönelmiş açık ve üstü örtük bir kötüleme ya da itibarsızlaştırma niyeti yoktur. Standart bürokratik ifadelerin meramımızı ifadeye kâfi gelmediğini, iş bu durumda alınganlık / kırgınlık hatta kızgınlık gibi algılanmaya müsait ifadelerin gerçekten sadece Bayburt ilgisine bağlı bulunduğunun, özellikle Çoruh’un bizim sinir uçlarımız gibi olduğunun bilinmesini umarak diyoruz ki: Çoruh Nehrinin ikinci etabı, kesinlikle birinci etabın bir devamı niteliğinde yapılmamalıdır. Kent dokusu, tarihi habitatı hesaba katılarak, hiç aceleye getirilmeden, mahalle odalarına kadar inen geniş katılımlı istişare toplantıları yapılarak şekillendirilmeye başlanmalı. Mümkünse Bayburt kökenli şehir ve kent plancılarının, uzmanların, mimarların vs. önerileri alınmalı, şehrin dokusuyla uyumlu, tarihi kimliği ile barışık genel bir vizyondan hareket edilmelidir. Hatta bu vizyon Çoruh’un sağında solunda kirlilik oluşturan binaların yıkılması ya da fazla katlardan arındırılması şeklinde çok daha bütüncül bir anlayışla yapılandırılmalıdır. Bayburt’un kaderi, Çoruh’un ve Kalenin kaderine bağlıdır ama bu kaderi yoğuranlar da başta karar verici otoriteler olmak üzere bu şehrin sahipleridir yani bizleriz.

“Kentimiz” ve “kendimiz” arasındaki karşılıklı ilişki konusunda bir farkındalık oluşturmak için aslında simgesel bir fırsata sahip olduğumuzu da düşünüyoruz. Kentin fiziki geleceğinin tasarlandığı belediye binası şehrin tam göbeğinde bir kambur gibi durmaktadır. Çoruh'u perdeleyen, yanı başındaki Bayburt mimarisinin zarif taş örneklerine sanki de alay edercesine tepeden bakan, utanılacak bir şeymiş gibi kaleyi setreten, göstermeyen bir kambur. Bu binanın yıkılması kararını Çoruh, Kale hassasiyetinin, dolayısıyla Bayburt’un kentsel kurtuluşunun simgesel başlangıcı olacağını düşünüyor bu vesile ile de “ikinci etap” projesinin bütüncül bakış açısına dayalı olarak yürütülmesi talebimizi yineliyoruz.

Biz “Bayburtlu Akademisyenler Wattsap Grubu” olarak bu konuyla ilgili bütün süreçlerde bir yandan bize özgü hemşehri olmanın derin bilinciyle, öte yandan “katılımcı demokrasi” gereklerini yerine getirmenin ahlaki sorumluluğuyla ama hepsinden önemlisi akademisyen olmanın birincil şartı olan bilimsellik ilkesiyle hareket edeceğimizi bu doğrultuda her türlü işbirliklerine hazır olduğumuzu yetkili organlara ve kamuoyuna deklere ediyoruz.  Özlenen kimliğine bürünmüş bir Bayburt’u birlikte inşa etme dileklerimizle. (01.06.2020)

“Bayburtlu Akademisyenler Whatsapp Grubu” Adına 
Prof. Dr. Şükrü Nişancı
İletişim Bilgileri: [email protected]
Cep Tel: 0535 612 85 22"