Bayburt Postası - Bayburt Ülkü Ocakları İl Başkanı Oğuzhan Okutmuş, geçtiğimiz günlerde Bayburt Üniversitesi’nde düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan ve konuşmasında “Türk dediğin bir sentezdir. Türk diye bir ırk yok” diyen Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı ve AK Parti MKYK üyesi Prof. Dr. Yasin Aktay’a sert tepki gösterdi.
Bayburt Ülkü Ocakları il binasında ülkücü gençlerin katılımıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Okutmuş, “Türklüğün bizim ispatlarımıza ihtiyacı yoktur. Millet tanımından rahatsız, Türklük, tarihten rahatsız kendini bilmezlerin yok sayması, ayaklar altına alması ile yok olmayacaktır. Türklük ve Türk milleti ilelebet var olacak ve dünya durdukça da Türkler İslam’ın sancaktarlığını sürdüreceklerdir” dedi.
Açıklamasında Gezi olaylarına Türkiye’de destek vermeyen tek il olan Bayburt’un birilerine özellikle hedef gösterildiğini ifade eden Okutmuş, “Olayı dayandırdığımız ve kamuoyunun dikkatini çekmek istediğimiz asıl olay, büyük fotoğraf ise şudur. Malumunuz Gezi olayları çerçevesinde eylemlere katılmayan tek il Bayburt’umuzdur. Yalnız bu olay bazı çevreler tarafından sık sık işlenerek sıcak tutulmaya çalışılmakta, bir yerlere bazı mesajlar verilmek istenmektedir. İlimiz birilerine dolaylı yollardan hedef gösterilmektedir. Huzur içerisindeki halkımız ve üniversitemiz farklı planlara alet edilemeye çalışılmaktadır. Bu konferans uzun zamandır devam eden bu hedef çalışmasının bir devamı mıdır? Bu duruma bir altyapı çalışması mıdır? Bu faaliyet yaşanacak olayların kamuoyu refleks ölçümümüdür?” diye konuştu.
Konuşmacının AK Parti MKYK üyesi olmasından dolayı bir çok ülkücünün konferansa gitmediğini ama bundan böyle Bayburt Üniversitesi’nin tüm toplantılarına ülkücülerin katılım gösterileceğini söyleyen Okutmuş, “Bayburt Müslüman Türk’ün kalesidir. Evliyaullahın, asım neslinin manevi ruhunun bulunduğu bu Müslüman mahallesinde ne size, ne de başka gruplara salyangoz sattırmayacağımızı ve bu olayları da takipsiz bırakmayacağımızı da açıkça ifade etmek isteriz” şeklinde konuştu.
Okutmuş, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Müslüman Türk’ün sarsılmaz kalesi olan, kahramanlık destanlarının yazıldığı, dini ve milleti uğruna sayısız mücadelelere ev sahipliği yapan ilimiz ile alakalı kamuoyunu 2 gündür meşgul eden bir konferans sonrası sizlerle buluşup, bir açıklama yapma sorumluluğumuzdan dolayı toplanmış bulunuyoruz. Malumunuz 2 gün önce Bayburt Üniversitesi Düşünce Akademisi Kulübü tarafından Bayburt’a davet edilen ve bir konferans tertip edilen AKP MKYK Üyesi Profesör Yasin Aktay'ın ifadeleri kamuoyunda şaşkınlıkla karşılanmıştır. Konuşmasının özetinde ''Yeni bir millet tanımı yapmak gerekliliğini, milletin tanımını o ülkenin siyasetçilerinin belirlediklerini, Türklüğün ise bir sentez olduğunu hatta Türk diye bir ırkın olmadığını ifade etmektedir.
“Türk yok ise Aktay'ın konuştuğu dil kime aittir?”
“Bu konuşmadan hareketle kendisine kısa bazı sorular yöneltmekle konuşmama başlamak istiyorum. Eğer Türk yok ise Aktay'ın konuştuğu dil kime aittir? Sentez diye ifade ettiğin benim milletim yaklaşık 1300 yıl önce Orhun Abideleri ile kim olduğunu anlatmamış mıdır? Töresini atasını bildirmemiş midir? Divânu Lügati't-Türk ne demektedir? Türklük yok ise Ötüken’deki Kültiğin anıtı kime aittir? Göktürk devletini kimler kurmuştur? Türkler olmadı ise Edirne’de Selimiye mabedi kimin eseridir? Mevlana Mesnevisinden ne anlamaktasın? Türkistan’daki Yesevi Mesnevisine ne anlam yüklemektesin? Efendimizin duasına mashar olmuş atam Dedem Korkut hangi millettendir? Cesaretle konuştuğun memleketimin evladı Bağdat fatihi Genç Osman'ın millet tanımını sana göre o dönemin padişahı 4. Murat mı yapmıştır? İşte bu gerçeklikler çerçevesinde hâlâ Türklüğü bir etnisiteye indirgemek de, bir ırkın ismidir demekte bu yaklaşım ile benzer bir yanlışlığı sergileyecektir. Bu bağlamda Türklüğümüz kafatası sonucu bizleri sınıflandıran değil, binlerce yıldır gelen bir kültürün ortak adıdır. Bir medeniyetin yüksek tarifidir. Milletimizin de şeref nişanesidir.”
"Türklüğü silmek demek dünya tarihini yok saymak demektir"
“Bu yaklaşımdaki bir fikrin sonucunu şuraya dayandırmakta mümkün olacaktır. Türk yok ise, Arap ta yoktur, Japon da yok, Rus ta yoktur. Çünkü dünya tarihinden Türkleri Türklüğü silmek demek dünya tarihini yok saymak demektir. Bu tez ile de ilerlediğimiz zaman “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da birbirinizi tanıyıp kaynaşasınız ve aranızdaki münasebetleri bilesiniz diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en şerefliniz, ondan en çok korkanınızdır" ayeti kerimesine de ters düşmek gafleti içerisinde olunacağı aşikârdır. Hem dini hem de milli bir gaf işleyen bu kişi Türklerin İslamiyet’ten önce dahi adaleti ile nam salmış bir millet olduğunu ve İslam ile şereflendikten sonra da İslam’ın sancaktarlığını asırlar boyu taşıdığını nasıl inkâr eder. Hazreti Peygamber Muhammet Mustafa s.a.v efendimiz ''Türkler size dokunmadıkça siz onlara ilişmeyin'' diye emrederken Türklerin rızaları ile İslamiyeti seçeceğini anlatmış, bir millet vurgusunu da yapmıştır. Bu kişi yine İstanbul’un fethinde efendimizin duasına mazhar olan Fatih Sultan Mehmet Han hazretlerini hangi hak ve belge ile yok saymaktadır.”
“Türklüğün bizim ispatlarımıza ihtiyacı yoktur”
“Tarihin derinliklerinde, Çinlileri dünyanın en uzun savunma duvarını yaptırmaya zorlayan cesur ve korkusuz Türk milleti değil midir? Türkiye Cumhuriyeti Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk yıllar öncesinde Türk düşmanlarının türeyeceğini görmüşçesine şöyle seslenmektedir: ‘Bir gün ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alsınlar ve resmeylesinler.' Bizler Türklüğü günlerce anlatmakla bitiremeyeceğimizi, tarihsel süreci kanıtlamakla yetiştiremeyeceğimizi ve Türklüğün bir kişi veya kurumca tamamıyla anlatılamayacağına inanmış insanlarız. Türklüğün bizim ispatlarımıza ihtiyacı yoktur. Millet tanımından rahatsız, Türk'ten tarihten rahatsız kendini bilmezlerin yok sayması, ayaklar altına alması ile yok olmayacaktır. Türklük ve Türk milleti ilelebet var olacak ve dünya durdukça da Türkler İslam’ın sancaktarlığı sürdüreceklerdir.”
“Bu şehir Müslüman - Türk'ün yıkılmaz sancağıdır”
“Bu zatı şehrimize getiren Bayburt Üniversitesi Düşünce Kulübü’nün yöneticisi olan arkadaşlarımıza da bir kaç hatırlatma da bulunmak isterim. Bayburt Türklerin Anadolu’da bulundukları en eski yerleşim yerlerindendir. Bu memleket sancaktarlar diyarıdır. İslam’ın sancaktarı olan Abdulvahap Gazi Hazretlerinin manevi ruhu da buradadır. Bağdat’ın kapısını açan Sultan 4. Murat’ın sancaktarlığını yapan Gençosman da bu memleketin evladıdır. İşte bu şehir Müslüman - Türk 'ün yıkılmaz sancağıdır. Müslüman Türk’ün kalesidir. Evliyaullahın, asım neslinin manevi ruhunun bulunduğu bu Müslüman mahallesinde ne size ne de başka gruplara salyangoz sattırmayacağımızı ve bu olayları da takipsiz bırakmayacağımızı da açıkça ifade etmek isteriz.”
“Nereye, hangi toprağa kimi getirdiklerini iyi bilmelidirler”
“Konuşmacı kişinin AKP MKYK üyesi olmasından dolayı bir çok kardeşimiz konferansa gitmemiştir. Ama şu bilinmelidir ki bugünden sonra Bayburt Üniversitesi’ne konuşmacı kimi getirirlerse getirsinler ülkücüler o salonda olacak ve memleketimiz aleyhinde olacak her konuşma ve tavırda tepkilerini göstereceklerdir. Bu arkadaşlarımız nereye, hangi toprağa kimi getirdiklerini iyi bilmelidirler. Konuşmanın ortasında ifadelerden dolayı Türklük bizim şerefimizdir, şerefin tavizi olmaz deyip salonu terk eden aziz Türk milletinin vatanperver evlatlarını kutluyor, tepkisizce Türklüğün yok sayıldığı halde orada bekleyen kişileri de kamuoyunun takdirine bırakıyorum.”
“İlimiz birilerine dolaylı yollardan hedef gösterilmektedir”
“Olayı dayandırdığımız ve kamuoyunun dikkatini çekmek istediğimiz asıl olay, büyük fotoğraf ise şudur. Malumunuz Gezi olayları çerçevesinde eylemlere katılmayan tek il Bayburt’umuzdur. Yalnız bu olay bazı çevreler tarafından sık sık işlenerek sıcak tutulmaya çalışılmakta, bir yerlere bazı mesajlar verilmek istenmektedir. İlimiz birilerine dolaylı yollardan hedef gösterilmektedir. Huzur içerisindeki halkımız ve üniversitemiz farklı planlara alet edilemeye çalışılmaktadır. Bu konferans uzun zamandır devam eden bu hedef çalışmasının bir devamı mıdır? Bu duruma bir altyapı çalışması mıdır? Bu faaliyet yaşanacak olayların kamuoyu refleks ölçümü müdür? Bunu zamana bırakıyor, kamuoyunun takdirlerine sunuyoruz. bu sebepten konunun takipçisi olacağımızı bildiriyor, basınımızın da konu üzerinde hassasiyet göstermelerini rica ediyoruz. Toplantımıza Dedem Korkut’un bir duasıyla son vermek istiyorum:
Lapa lapa kar yağsa, zerresi yaza kalmaz
Yeşil çimen sararır, solar güze kalmaz
Eskiyen pamuklardan bez olsa çıkmaz yüze
İt derisi post olmaz, eski düşman dost olmaz.
Baba adını yaşatmayan hoyrat oğul olmasın,
Doğmuşsa anasından tez ölsün, yaşamasın!
Ocağını tüttüren oğul olsun devletli.
Yalan söz bu dünyadan çıkıp gitsin temelli! ..
Gerçeklerin üç otuz, on yaşını doldursun.
Hakk sana ömür versin, devlet devamlı var olsun.
Devletli oğul olsa, ocağının korudur.
Oğul devletli olsa, babanın onurudur.”