Saadet Partisi Bayburt İl Başkanlığı tarafından organize edilen İl Divan toplantısı Veli Şaban Öğrenci Yurdu Konferans salonunda gerçekleşti. Bayburt İl Başkanı Suphi Kılbaş, İlçe Başkanı İsmail Bağlar, İl Yönetim Kurulu Üyesi ve Belediye Başkan Adayı Lütfü Bölen, Araklı Eski Belediye Başkanı Ümit Çebi, Konursu Belediye Başkanı Osman Karabulutoğlu, ilçe teşkilatları ve partililerin katıldığı toplantıda hararetli konuşmalar yaşandı. Saadet Partisi eski Belediye Başkan Adayı Lütfü Bölen ve Araklı eski Belediye Başkanı Ümit Çebi’nin konuşmaları geceye damgasını vurdu.
Programda açılış konuşmasını Saadet Partisi İl Başkanı Suphi Kılbaş yaptı. Kısa bir konuşma yapan Kılbaş, Saadet Partisi’nin üstlendiği misyona değinerek, bütün insanlığın temel hizmetine, ama İslam’ın öz hizmetine kendisini adamış bir siyasi parti olduğunu söyledi. Saadet Partisi’nin maneviyatçı bir parti olduğuna da vurgu yapan Kılbaş, “Elimizdeki en büyük bayrak ahlâk bayrağıdır.” Dedi.
“İcraat yapamayınca 8,5 trilyon borç var diyorlar, bilmiyor muydunuz?”
Saadet Partisi Eski Belediye Başkan Adayı Lütfü Bölen ise Türkiye’nin tek kurtuluşunun Milli Görüş çizgisi olduğunu söyledi. Seçim süreci ve sonrasına da değinen Bölen, seçim sonrası tüm esnafı gezdiğini ve tek tek teşekkür ettiğini belirtti. Bölen, mevcut yerel yönetimi eleştirerek, “Seçim sürecinde iktidar partisiyiz diye oy isteyen kişiler bugün icraat yapamayınca 8.5 trilyon borcun var olduğunu söylüyorlar. Soruyorum, bilmiyor muydunuz? Ben biliyordum. Bahane üretmeyiniz, icraat yapınız” dedi.
Bölen, Bayburt’un kurtuluş reçetesinin Saadet Partisi’nde olduğuna vurgu yaparak, şunları söyledi: “Tarihi Saat Kulesi Meydanında Genel Başkanımız Numan Kurtulmuş’tan, Başbakan olduğunda ilk ziyareti Bayburt’a yapacağının sözünü aldım. Sayın Başkana; 10 yılda 30 fabrika sözü verdim ve bunun karşılığında da Bayburt’tan 10 yıllığına sigorta ve vergiyi kaldırılmasını rica ettim. O da, benimkilere 3. maddeyi ekledi ve dedi ki, elektriğide kaldıracağım. Bir kararnamede Bayburt’u pilot bölgesi yapıp kalkındırma sözü verdi. Bende buradan iktidarı elinde bulunduranlara sesleniyorum, gelin bu işi siz yapın, sizi alkışlayalım.”Programda Merkez İlçe Başkanı İsmail Bağlar ve Konursu Belediye Başkanı Osman Karabulutoğlu birer selamlama konuşması yaptılar. Milli Görüş çizgisinin 40 yılını anlatan slayt gösterisiyle devam eden programa konuşmacı olarak katılan Trabzon’un Araklı İlçesi Eski Belediye Başkanı Ümit Çebi, yaklaşık 1 saat süren konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“İmanım Bayburt, damarım Laz’dır.”
“Bayburt’a gelmekten ve burada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Bayburt’ta olunca genetiği değiştirilmemiş bir Müslüman olarak hissediyorum kendimi. Türkiye’de işbirlikçi zihniyet sayesinde genetiği değiştirilmiş bir Müslüman modeli oluşturulmaya çalışılıyor. İç dünyasına bu zulüm düzeninin yerleştirildiği insanlar oluşturulmaya çalışılıyor. Bayburt toprağına ayağımı bastığım gibi birden bire ne kadar vücudumda hormonel madde varsa hepsinden arınıyorum. Benim Bayburt’la süt bağım var. Benim süt anam Bayburtlu’dur. Mekanı cennet olsun, Toronsos’lu Elmas anaydı. Onun için her zaman derim ki, İmanım Bayburt, damarım Laz’dır. İnanıyorum ki, Elmas anam yattığı yerden benimle gurur duyuyordur. Çünkü biz dünya çıkarları için ülkemiz insanlarını kandırmadık. İnanmış samimi insanlarız, çünkü biz eşkıya Amerika’yı ve yeryüzünün belası Avrupa’yı sevindirmedik. Çünkü biz Hz. Resulullah’ın buyurduğu gibi bir elime ayı verseniz, bir elime güneşi vallahi bu davadan dönmem diyen bir görüşün temsilcileriyiz.”
“Bu dava öksüzdür…”
“En öksüz günlerimizi yaşıyoruz. Ama inanın ki zafer gelecek. Çünkü Allah; en öksüz, en zayıf bir zamanda zaferi vermiştir. Şu anda sayısal olarak baktığımız zaman zayıf bir dönemdeyiz ama elhamdülillah bütün engellemelere rağmen öz milli görüşçülerle geliyoruz. Onun için diyorum ki, zafer gelecek. Bütün siyasi partiler size hayran. Neden biliyor musunuz? Diyorlar ki, bunlar birilerinin adamı değil, dava adamları. Ne mutlu size… Maddeperestlerin kol gezdiği dünyada inancınızla ayakta duruyorsunuz. Bakın AKP’li bir vekil diyor ki, biz Erbakan hocanın yanında iken iyi mücahittik. Erbakan hocadan ayrıldık olduk müteahhit!.. Şimdi de her şeye müsaitiz…”
“Araklı’yı 7 düvele karşı kaybettik…”
“Bayburt’a bir çok kez geldim. Hepsinde de Belediye Başkanı olarak geldim. Şimdi makamımız yok, elhamdulilah davamız var. Türkiye’de gezmedik, gitmedik yer bırakmadım. Diyorlar ki, bu adam deli. Evet, ben davamın delisiyim. Araklı’yı 15 senenin üstüne kaybettik. Ama şimdi gelin Araklı’ya sorun. Aradan 8 ay geçti. Yolda durduruyorlar, Ümit oğlum hakkını helal eyle… % 47 biz oy aldık, % 49 AKP aldı. 149 oyla seçimleri kaybettik. 7 düvele karşı kaybettik. Karşımızda büyük sermaye, devletin bütün gücü ve tabiri caizse cunta hareketi, yani Araklı’da düzenini bozmuş olduğum fuhuş ve kumar sektörünün tüm çalışmalarına rağmen 149 oyla kaybettik. Şimdi ne oldu? İş sözü verilen gençler tarafından son 5 ayda belediye iki kez basıldı. Şu anki Belediye Başkanı Saffet Çebi’yi Başbakan arıyor. Saffet, Araklı’yı alda, nasıl alırsan al! Saffet Çebi’ye zengin Bakanlar bile telefonla zor ulaşır. Ona dedim ki, benim Allah’ım o kadar büyük ki, firevunu bir topal sinekle yıktı. Ben topal sinekten daha güçlüyüm, yemin olsun yıkacağım sizin saflarınızı.”
“Türkiye olmasaydı, Amerika Irak’a giremezdi…”
“Son yıllarda asrın zulümlerini yaşadık. Başbakan’ın eşbaşkanlığını yaptığı Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Irak işgal edildi, Müslümanlar katledildi. Muhterem Bayburtlular, Türkiye olmasaydı Amerika Irak’a giremeyecekti. 7 deniz limanını, 6 havaalanını ABD’ye peşkeş çektiler. Bunu devletin resmi gazeteleri söylüyor. Irak’a füzeler Türkiye üzerinden atıldı. Senin ecdadın hiçbir zaman gavura yataklık yapmamış, aksine gavurun bile malını korumuş. Ama şimdi Türkiye’den kalkan uçaklar binlerce müslümanı şehit ediyor. Binlerce insanın namusu kirlendi. Her gün gezip insanımıza bunları anlatıyorum. Gittiğim yerde programlara da çıkıyorum, kimse çıkmıyor benimle, o delidir onunla uğraşamayız diyorlar. Bende diyorum ki sizde akıl var, yaptığınız icraatlar ortada.”
“Avrupa Birliği mi, İslam Birliği mi?”
“İki resim var elimde. Bu resimleri Bayburt’ta bulunan bütün cami duvarlarına asmak lazım. Bakın Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül. Abdullah Gül o zaman Dış İşleri Bakanı. İtalya’nın başkenti Roma’da anlaşma imzalıyorlar. Avrupa Birliği anayasasına imza atıyorlar. Yanlarında bir heykel… Heykel Kudüs zamanında Haçlı ordularının komutanının heykeli! Bana su yerine Müslüman kanı getirin diyen kişinin. Diğer bir resim ise İslam Aleminin başkenti İstanbul’da. Bir birlik toplanıyor, haçlı değil İslam Birliği. Başında Osmanlı torunu Prof. Dr. Necmettin Erbakan var. Şimdi soruyorum değerli Bayburtlular, Cenab-ı Allah ve Sevgili Resulu hangi birliğe girmemizi uygun görür. O bakımdan diyoruz ki, zafer her zaman inananlarındır.”
“Türkiye çağ atlıyor…”
“Türkiye’de ahlak namına bir şey kalmadı. Her gün televizyonlara bakıyoruz. Avrupa Birliği anayasası yüzünden zina serbest, eşcinsellik suç değil, üniversiteye benim kızım hâlâ giremiyor ama İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde ilk eşcinsel gurubu kuruldu. Evet çağ atlıyoruz efendim. Dinler arası diyalog safsatasıyla 70 genç hristiyan oldu. Eşcinsel serbestliğinden sonra Tekirdağ’da iki kadın evlendi. Gelinin adı Nazlı Can, damat Sibel Kıran. 2000 yılında, AB anayasasına imza atılmadığı için Türkiye’ye sokulmayan 950 lezbiyen Kuşadası’na alkışlarla alındı. Ne güzel değil mi? Türkiye çağ atlıyor. Hatay’da dinler bahçesi kuruluyor. Siyon yıldızı ve haç iç içe. Burada Lailahe İllallah var, Muhammeden Resuluullah yok, niye? Yahudi ve Hristiyanlar bizim peygamberimizi sevmedikleri için, bizim hoşgörülü olmamız lazım. Değerli Bayburtlular Cenabı Allah buyuruyor ki, adını adımla yazın. Seni sevmeyen beni sevemez diyen Allah’a birileri diyor ki, Yahudi ve hristiyanlar sevmez yazmayalım.”