Eğitim

Rektör Budak’tan ‘ODTÜ’ açıklaması

Abone Ol

18 Aralık'ta Göktürk-2 Uydusu'nun Çin'deki Jiuquan Hava Üssü'nden fırlatılması sırasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) çıkan olaylarla ilgili Bayburt Üniversitesi’nden bir açıklama yapıldı.

Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gökhan Budak tarafından yapılan yazılı açıklamada, TÜBİTAK Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Araştırma Merkezi’nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı törende bir grup öğrenci tarafından gerçekleştirilen protesto girişimleri kınandı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ODTÜ’ye gelişi sırasında yaşanan ve ülke gündemine yerleşen ODTÜ olaylarını “demokrasiyi şiddet yoluyla kendi hükümranlık alanlarının arttırılması olarak algılayan ideolojik grupların oluşturmaya çalıştığı suni gündem” olarak niteleyen Rektör Budak, “Farklı düşünmek kadar ifade özgürlüğü de temel demokratik haklardandır. Ancak, ifade özgürlüğü asla kırmak, dökmek, molotof atmak gibi şiddet barındıran insan hayatına zarar vermeyi hedef alan eylemleri kapsamamaktadır. Aksine bu tür eylemler, ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran belli bir grubun diğer gruplar üzerinde baskı oluşturma çabasının bir yansımasıdır.” dedi.

Açıklamasında, geçmiş dönemlerin bu tür suni gündem oluşturma çabalarıyla dolu olduğunu fakat bunların günümüzde sonuç vermeyeceğine “Ancak, köprünün altından çok sular akmıştır. Artık demokrasiyi özümseyememiş hiçbir güç bu ülkenin geleceği olan gençleri birer kurşun askere dönüştüremeyecektir.” şeklindeki ifadeleriyle dikkat çeken Rektör Budak, üniversitelerin asli görevlerine dönmesiyle ivme kazanan bilimsel üretimin bir takım güçleri rahatsız ettiğini belirtti.

Prof. Budak, şu açıklamayı yaptı:

“Bayburt Üniversitesi olarak son günlerde, demokrasiyi şiddet yoluyla kendi hükümranlık alanlarının arttırılması olarak algılayan ideolojik grupların oluşturmaya çalıştığı suni gündemi dikkatle ve ibretle takip ediyoruz. Farklı düşünmek kadar ifade özgürlüğü de temel demokratik haklardandır. Ancak, ifade özgürlüğü asla kırmak, dökmek, molotof atmak gibi şiddet barındıran insan hayatına zarar vermeyi hedef alan eylemleri kapsamamaktadır. Aksine bu tür eylemler, ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran belli bir grubun diğer gruplar üzerinde baskı oluşturma çabasının bir yansımasıdır. Daha çok bağıranın kendini daha çok haklı hissettiği, konuşturmamanın, söz kesmenin haneye fazladan bir puan yazmak olarak algılandığı bu tartışma kültürüne demokrasilerde yer yoktur. Her düşüncenin kendisini özgürce ifade edebildiği yerler olan üniversiteler terör ve şiddetten medet umanların ihtiraslarına kurban edilmemelidir.”

“Gençler, kurşun askere dönüştürülemeyecek”

Bizler gençleri; en verimli çağlarında, kitle psikolojisinin etkisiyle kendileri gibi düşünmeyenlerin ifade özgürlüğünü engellemeye çalışırken değil, dersliklerde hocalarının nezaretinde fikir tartışırken, laboratuarlarda bilim üretirken ve hepsinden önemlisi inşa etmeye çalıştığımız geleceğin güçlü Türkiye’sine omuz verirken görmek istiyoruz. Amaç kendimizi ifade etmekse, artık kırmadan, dökmeden, birbirimizin hayatına kastetmeden bunu rahatlıkla yapabileceğimiz bir ülkede yaşadığımıza inanıyoruz. Bu imkânı meşru zeminlerde sonuna kadar kullanmanızı destekliyor doğruluğunu yanlışlığını tartışmadan her türlü fikrinize saygı duyuyoruz. Ancak, şiddeti kendini ifade aracı görenleri ve gösterenleri hepsinden önemlisi bu tavrı ifade özgürlüğü diye nitelendirerek demokrasinin bu vazgeçilmez kavramının içini boşaltmaya çalışanları kınıyoruz. Bizim tarihimiz, bu tür suni gündem oluşturma çabalarıyla doludur. Maalesef geçmişte bu çaba sonuç vermiş, yapılan birçok demokrasi dışı müdahalenin meşruiyetini bu tür suni gündemler oluşturmuştur. Ancak, köprünün altından çok sular akmıştır. Artık demokrasiyi özümseyememiş hiçbir güç bu ülkenin geleceği olan gençleri birer kurşun askere dönüştüremeyecektir.”

“İvme kazanan üniversiteler, bir takım güçleri rahatsız etti”

“Genel bütçeden üniversitelere, TÜBİTAK gibi bilimsel çalışmaları desteklemekle görevli kuruluşlara ayrılan bütçenin kat be kat arttığı böyle bir dönemde tartışılması gereken temel konumuz “her şeyiyle bize ait bir uydunun ne zaman uzaya gönderileceği” konusu olmalıdır. Göktürk-2 bir öncü adımdır ve başta Sayın Başbakanımız olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Ümit ediyoruz ki bilimsel çalışmalara yapılan bu desteğin devamıyla kendi üretimimiz olan uydunun uzaya gönderilmesi çok yakın bir zamanda gerçekleştirilecektir. Ancak, bu hayalin gerçekleştirilmesi için yapılması gereken ilk şey üniversitelerin asli görevlerine dönerek sadece bilimsel üretime odaklanması olacaktır. Geçmişte olduğu gibi üniversitelerin demokrasi dışı güçlerin piyonu haline dönüştürülmesi bilimsel ahlaka ve bu ülkeye ihanettir. Hiçbir bilim adamı ve öğrencinin böyle bir ihanetin için de olacağını düşünmüyoruz. Ancak görünen odur ki üniversitelerin asli görevlerine dönmesiyle ivme kazanan bilimsel üretim bir takım güçleri rahatsız etmekte, şiddet ve terör olaylarıyla oluşturulan suni gündemle bu süreç baltalanmaya çalışılmaktadır. Defalarca sahnelenen bu oyun artık rağbet görmeyecek, üniversiteler demokrasinin, akademik özgürlüğün ve bilimin merkezi olmaya devam edecektir.”

Öte yandan ODTÜ’de çıkan olaylar nedeniyle aralarında yaklaşık 13 üniversitesinin de bulunduğu birçok kesim tarafından farklı açıklamalar da yapıldı. Bazı kesimler, Başbakan Erdoğan’ı protesto eden öğrenci gruplarını kınayan açıklamalarda bulunurken, bazı kesimler ise polis tarafından öğrencilere yönelik orantısız güç kullanıldığı şeklinde açıklamalarda bulundu.