“Şiir canını yakar insanın” Çiğdem Sezer
“Şair ateşi tutar ilk önce” Tuvalı Şair Çinag
“En güzel şiir herkese hitap edemez.” Prof. Dr. Kaya Bilgegil
Hayrettin Uluman’ın “Konuşmazsam Yaram Ağlar” (Kora Yayınları) adlı şiir kitabını okurken bu özdeyişler düştü yadıma. “Ateşi tutmak, canı yanmak ve herkese hitap etmemek” bunlar bu kitapla buluşturdu beni izleksel ve söylemsel açıdan.
Madımak adlı şiirden dizeler sunarsam beni daha iyi anlayacaksınız:
“Oy Madımak!/Bir yanda insan yaratan/Fikir üreten, saz çalan aydınlar yanarken/Bir yanda/Arap sevicilerin ölüm haykırışları/Ve bu kahpeliği duyarsızca seyreden kolluklar
Oy Madımak!/Hangi ibadetiniz temizler bu kanı?/Hangi dininiz durdurur bu katliamı?/Hangi Tanrınız kutsar bu vahşeti?
Hangi toprak geri verir/Metin Altıok’u?/Hangi saz anlatabilir/Hasret Gültekin’i/Hangi Tanrı karşı çıkabilir/Nesimi Çimen’in asi duruşuna?”
Uluman yalınlıkta derinliği, coşkunlukta içtenliği yakalayabilmiş bir şair. “Köy Enstitüleri” adlı şiirden seçme dizlere buna bir örnektir:
“Ağaçları müzikle büyüttüler/Kimi mandolin kimi saz çaldı/Ağaçlar eşlik etti müzikle birlikte.
Çeltik büyüttüler sulak topraklarda/İnşaat yaptılar evsizlere ev/Arılarla birlik olup bal yaptılar/Köylüye yoldaş, toprağa candaş/Doğaya sırdaş oldular
Dağlarda narin çiçektiler/Tarlada rençber, sahnede oyuncu/İnşaatta ameleydiler/Yazardılar, şairdiler, hekimdiler, ebeydiler/İnsan ve doğanın ruh doktoruydular.”
Ve işte bu da Şair’in Umut Türküsü’nden:
“Güzel ülkemin güzle gençleri/Sökün kalbinizi yerinden/Koyun içine bayrağınızı, yurdunuzu/O taptaze sevginizi/Daha güzel atsın diye geleceğe.”
***
Ve Nusret Gürgöz’ün “Ankara Garı” adlı şiir kitabı, o da Kora Yayınlarından.
Gürgöz güçlü bir ozan, içtenlik ve haykırı iç içe şiirinde. Geçmişi önüne düşüp yazdırmış çoğu şiirini, varsıl bir geçmişi var belli ki, yazılmasa yazık olurdu.
Ve acıları, onlar da ana izlek, olmazsa olmaz bu şair açısından.
Bakın neler diyor “Dedemin Şiirinde”:
“Türkçe ve Kürtçe konuşur
Kürtçe susardı dedem
Ermenice yanardı
Feniktim derdi sıcaklayınca
Sana köynek aldım oğlum
Bibine fistan, nenene içlik derdi
Kentten dönünce
Efsundu, talipti, musahipti
Öküzü alnından öper
Dağları, taşları, kuşları, börtü böceği
Aşkla severdi
Türkçe güler
Kürtçe susardı dedem
Ermenice ağlardı.”
Gürgöz “O günlerdeyim hâlâ/pankartın bir ucunda elim/kalbim/diğer ucunda” dese de kavga şiirleriyle, militanca söyleyişlerle sınırlamıyor kendisini:
“Beşiktaş-Topkapı otobüsü/sen kara genç bir kız/saçların kekik kokuyor/ben kara bir delikanlı/yüreğim reyhan kokuyor
Gözlerine dalıyorum/gözlerinden Fırat bakıyor/ellerinden tutuyorum/ellerime sevgi akıyor.
Genç bir kız kuşlama yapıyor/kuşlar Laleli’de uçuyor
Biri kitap okuyor/’tek yol devrim’ diyor kalabalık bir ses/ben ‘tek yol sen’/’tek yol aşk’ anlıyorum.”