Bayburt Postası
2012-06-12 22:26:31

Hart Vakası ve Şeyh Eşref olayının iç yüzü -2-

Süleyman Atmaca

12 Haziran 2012, 22:26

Daha önceki yazımda yayınladığım arşiv belgesi bu olayın iç yüzünü ortaya koyması açısından çok önemli ve ilk defa gün yüzüne çıkan bir belgedir.

Zira bu hususta yazılan yazıların çoğu belgesiz, objektiflikten uzak, resmi tarih denilen ve bir takım tabular dolayısıyla gerçeği yansıtmaktan uzak bilgilerle yazılmaktadır.

Bu olayın muhatabı olan Şeyh Eşref’in yakınlarından ve yaşadığı nahiyenin ahalisinden günümüze intikal eden torunları diyebileceğimiz kimseler de olayın aslını anlatma ve araştırma konusunda hep çekingen davranmışlardır.

Bu çekingenliğin sebebini ise anlamak zor olmasa gerek.

Peki 1919 yılında Hart’ta ne olmuştur?

Elimizdeki kaynaklar ve arşiv belgelerini de dikkate alarak 1919 yılı Aralık ayında Hart (Aydıntepe) nahiye merkezinde cereyan eden ve devletin resmi arşiv kayıtlarına giren tahkikat raporunda anlatılan olayı daha anlaşılır bir dille ifade etmek gerektiği kanaatindeyim. Zira belge dil ve üslubu dolayısıyla rahat anlaşılmayabilir.

Bilindiği üzere uzun yıllardan beri Anadolu’nun birçok yerinde insanların dini ve manevi eğitimlerini üstlenmiş birçok tarikat ve dergâh olagelmiştir. İşte bu dergâhlardan biri de ilmi yönü ve ufku tartışmalı biri olduğu anlaşılan Şeyh Eşref adlı bir dini önder veya ondan önce isimleri öne çıkmayan zevat etrafından Hart nahiyesi merkezinde oluşturulmuş bir dergâhtır. Aslında bu ailenin şimdiki kuşaklarından edindiğimiz şifahi bilgilere göre bu dergâhın asıl önderi İlyas Efendi adında ilmi yönü çok daha mükemmel olan bir zattır. Bu olayda Şeyh Eşref adının öne çıkmış olmasının sebebi ve mahiyetini bilemiyoruz. Ayrıca İlyas Efendi’nin bu olay sırasında hayatta olup olmadığı hakkında malumatımız yoktur.

Dönemin şartları içerisinde Şeyh Eşref’in ilmi yönü tartışmalı olsa da bu dergâhın civar halkı üzerinde etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Şeyh Eşref zaman zaman cezbe halinde herkesin anlamayacağı tarz ve mahiyette bir takım sözler sarf ettiği söylenmektedir. Belgelere yansıyan söylentilere göre Şeyh Eşref’in bu söylemlerinde Ehl-i Sünnet dışına çıkarak Şiiliği övücü sözler söylediği dedikodusu yapılmaktadır. Bunun gerçek olduğuna dair kesin bir bilgi mevcut değildir.

Bu iddiayı dile getiren 11 Kanun-i Evvel 1335/ 11 Aralık 1919 tarihli Erzurum Valisi’nin Dahiliye Nezareti’ne gönderdiği şifre telgrafında anlatılanlar özellikle Jandarmanın dile getirdiği dedikodulara dayandığı anlaşılmaktadır.

Bu olaydan yaklaşık yedi yıl önce Hart nahiyesinde Şeyh Eşref etrafından bir cemiyet teşkil edildiği yolunda Emniyet-i Umumiye tarafından yazılmış bir istihbarat bilgisin arşiv kayıtlarında mevcuttur. Bu da bu tür oluşumların birileri tarafından takibe alınmış olduğunu göstermektedir.

Olayın gerçek yönünü dile getiren tahkikat raporundan da anlaşılacağı üzere ilmi ve zeka seviyesi pek de yüksek olmayan ve zaman zaman meczupvari şeyler dile getiren Şeyh Eşref’in etrafında ahalinin toplanması, nahiye merkezinde bulunan Jandarma Karakol Kumandanı ile Şeyh Eşref arasında sürtüşmeye sebep olmaktadır. Bu sürtüşmenin sonucu olarak Şeyh Eşref’i idarecilerin gözünde küçük düşürücü bir takım dedikodular ortaya atmış olması ihtimal dahilindedir. Şiilik propagandası, yeni mezhep icat etme gibi bu havali için mantıktan uzak iddialar halk arasında doğrulanmamış ve inandırıcı bulunmamıştır.

Zira yukarıda zikredilen telgraflardan da anlaşılacağı gibi jandarmanın Şeyh ve müritlerine karşı yaymaya çalıştığı dedikodular ve uyguladığı tavizkâr davranışları dine hakaret kabul etmiş, bu tavırlar dolayısıyla jandarmaya karşı Şeyh Eşref’in yanında yer almıştır.

Hart’ta yaşayan Şeyh Eşref’in anlaşılmaz bazı söz ve davranışları olduğu söylense de Hart vakası diye bilinen olay nahiye karakolunda bulunan Jandarma Kumandanınınşeyh ve müritlerini sürekli taciz etmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Rivayetlere göre Nahiye Karakol Komutanı, şeyh ve müritlerini sürekli rahatsız etmektedir. Öyle ki jandarmalar bazı akşamları şeyhin namazgah olarak kullandığı bahçede içki içip işret alemi yapmakta oldukları zikredilmektedir.

İşte bu tacizlerden biri de bir düğün sırasında meydana geliyor. Nahiyedeki bir düğün esnasında jandarmalar şeyhin dergâhı önüne davulcu getirip davul zurna çaldırmaya başlarlar. Hatta bazıları hoca kıyafeti giyerek şeyhle alay edip içki içer, nahoş söz ve hakaretlerde bulunurlar. Bunun üzerine şeyh ve müritleri nehy-i ani’lmünker yani kötülüğü engelleme babında sözle müdahale etmek isteseler de jandarmaların fili tecavüzatına maruz kalırlar. Bunu duyan köy ahalisi ve müritleri ile jandarma arasında kavga başlar. Karakol komutanı bunun üzerine Bayburt’tan askeri yardım ister. Bayburt’tan gönderilen müfreze olayı yatıştıramaz. Bu arada şeyhin civar köylerdeki müritleri de buraya toplanırlar. Hatta bu civara yakın olan Sürmene ve havalisindeki sevenleri olaydan haberdar olunca silahlanarak Hart’a gelirler.

Bayburt’tan gelen devlet görevlileri şeyhle görüşmek ve meseleyi müzakere yoluyla halletmek için anlaşırlar. Bu arada köye getirilen jandarma müfrezesi silahlarını bırakarak köyde misafir edilirler. Ancak kendisini bilmez birkaç jandarmanın müritlerle tartışıp üzerlerine saldırmasıyla işler iyice karışır. Şeyh ve müritleri cinnet derecesine gelir. Jandarmaları ve tahkikat için oraya giden görevlileri rehin alırlar. Silahını bırakarak misafir edilmiş olan askerlerin silahları müritler tarafından toplanıp zapt edilir. Silahların geri alınmak istenmesi sırasında birkaç asker şehit düşer. Bu vahim hal üzerine Sürmene civarından şeyhe destek için başka guruplar da buraya gelirler Tabii Sürmene civarından gelen silahlı müritlerin içine o dönemin başıboş bazı silahlı çetelerinin de karışmış olduğunu ve olayı daha da büyüttüklerini de burada zikretmek gerekir.

Anlaşılan o ki şeyhin etrafındakiler kendilerine zarar verilmeden olayı çözmek için ellerindeki rehineleri kullanmak istemektedirler. Askeri cenah ise sivil görevlilerin müzakere ve af yoluyla meseleyi halletme çabalarına aldırış etmezler. Şeyh ve avenesiyle müzakere yolunu bırakıp Kazım Karabekir’in emriyle Erzurum’dan bir topçu birliği Hart’a sevk edilir. Bu topçu birliğinin yaptığı harekât sonucu Şeyh Eşref, ailesi ve müritleriyle birlikte telef edilir. Daha sonra Hart ve Sürmene civarındaki bütün müritleri takibata alınır. Dergâhı dağıtılır. Geride sağ kalan tüm akraba ve müritleri toplatılarak sürgün edilirler.

Daha önce de belirttiğimiz üzere Osmanlı Arşivinde bulunan şifre telgraf şeklindeki tahkikat raporunda tahkikat heyeti, olayı son derece açıklıkla anlatmakta ve olayın af ve sulh yoluyla çözümünün daha akıllıca olacağını telkin ve tavsiye etmiş olduğunu belirtmektedir. Buna rağmen daha sonraki yazışmalardan anlaşılacağı üzere olayı silahla ve topyekûn imha yoluyla çözme taraftarı olanlar bu heyetin raporunu dikkate almamışlardır.

Hiçbir siyasi amacı olmadığı bu raporda da açıkça belirlenmiş olan sıradan bir meczup şeyh ve müritlerinin jandarma komutanı tarafından tahrik ve taciz edilmesi sonucu çıkarılmış olan bu olayın çözümü için akılcı yol yerine yine silah ve askeri güç kullanılarak top yekûn imha yoluna gidildiği görülmektedir. Şeyh Eşref olayının, kendi ahalisi üzerine -moda tabiriyle- orantısız askeri güç kullanarak suçu sabit olmamış insanları suçlu-suçsuz ayırt etmeyip hatta kadın, çoluk çocuk demeyip topyekûn imha etme zihniyetinin ürünü bir olay olduğu gerçeğini görmekteyiz.

***

Bu arada sivil idarenin telkin ve tavsiyelerini göz ardı ederek olayı ağır makinalı silah ve toplar kullanarak topyekûn imha yoluyla çözmeyi seçenlerin başında bulunan o zamanın İttihat ve Terakkici paşalarından olan Kazım Karabekir Paşa’nın bu olayla ilgili olarak hatıratında anlattığı şeyler de son derece ilginç ve ibret vericidir. Topçu birliğinin, ağır toplarla açtırdığı ateş sonunda Şeyh Eşref ve ailesiyle müritlerinin telef edilmesi anını anlatırken aldığı zevki adeta resmederek dile getirmektedir.

Bu tavrı bu gün lanetleyen, deşifre eden ve hatta devlet adına bundan özür dileyenlerin var olması bu yanlışlıkların bir daha yapılmaması için ümit vericidir.

***

Hem şifahi bilgiler, hem yazılı hatıratlarda nakledilenler ve hem de arşiv belgeleri göz önüne alındığında Hart Vakası ve Şeyh Eşref olayı için şunu söylemek mümkündür:

Bu olay, ilmi ve akli yeteneğinin kifayetsizliğine rağmen sivil halkın teveccühünü kazanmış ve bölgedeki ahali üzerinde maneviyat önderi olarak önemli bir tesiri olduğu anlaşılan, kendi halinde aciz ve zaman zaman meczupvari söz ve hareketleri görülen, siyasi bir amacı olmayan Şeyh Eşref adlı bir din adamının; nahiyedeki karakol komutanı ve askerleri tarafından sürekli olarak tacizi ve tahriki ile meydana getirilmiş olan bir asayiş olayı üzerine; meselenin müzakere yoluyla halli için çalışan diğer devlet görevlilerinin çözüm önerilerine kulak asılmayıp, askeri güç kullanılarak ortadan kaldırılmasından ibaret bir olaydır. Bu günkü tabiriyle tam bir yargısız infazdır.

Zamanın hakim siyasi anlayışını da göz önünde bulunduracak olursak İttihat ve Terakki zihniyetinin bu ve benzeri bir takım olaylarla kendi anlayışına karşı tehlike olarak gördüğü unsurları bu bahaneyle yok etme ve bir nevi alan temizleme girişimi olarak da değerlendirilebilir.

Bunun dışında anlatılmış ve yazılmış bilgiler resmi tarihin kendini zorla kabul ettirme ve İttihat-Terakki zihniyetini aklama çabalarından başka bir şey değildir. Bu olayın sıradan bir asayiş olayı olmaktan çıkarak özellikle askeri kanadın Sürmene havalisi eşkiyasını da bahane ederek topyekûn imha yoluyla işin halli yolunu seçmesi ve bir nevi alan temizleme harekâtı yapılmasının sebepleri ayrı bir araştırma ve yazı konusudur.

Yine bu olayı değerlendirirken Erzurum Kongresi ve öncesinde yapılmış olan, Anadolu’nun işgalden kurtarılması için en önemli toplantı olduğu halde pek gündeme getirilmeyen Trabzon Kongresi ve bu kongre delegelerinin Erzurum Kongresi'nde ortaya koydukları tavırları da dikkate almak gerekecektir.

Haziran 2012

Yorumlar (23)

Alperen 10 Yıl Önce

Nasılki şeyh said kürt ayaklanmacısı olarak gösterildiyse şeyh eşrefte şii progabandasıcısı olarak gösterildi..şunu söylemek istyorum.. lozanda abilerine verdikleri dini yok etme sözünü yerine getirmek adına çalıştılar.. kuranı kerimi yok etmek istediler.. şeyh eşref şeriat dedi laiklik demedi.. allah dedi churcill demedi.. unutmayınki bu ülkede mülümana karşı verdikleri savaşta onuncu yıl marşını yazarak alay ederek söyletiyorlar... soruyorum 10 yılda kime karşı savaş verdiler.. tabiki şeyh eşreflere şeyh saidlere allah diyenlere karşı savaş verdiler..

Mahmut Kocatürk 10 Yıl Önce

Yorumcu Alperen sana Afyon verilmiş... Kimi suçluyorsun, Hart isyanında Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet yoktu, Osmanlı devleti vardı. Şeyh Sait ne isyanıydı, bunu PKK lılar, diğer bölücü kürtler bile kabul ediyor, PKK sosyalist kürtlerin isyanı, Şeyh Sait dinci liberal Kürtlerin isyanıdır. Bu ülkede münferit İslam düşmanları olabilir ancak bu memleketin yapısının İslam dinine bakışı, bu memleket müslümanlarını dünyada parmakla gösterilir hale getirmiştir, Diğer İslam ülkelerinde kan gövdeyi götürürken bu ülkenin müslümanları yıllardır özgürce ibadetlerini yapıyorlar ve adam gibide yaşıyorlar, Afganistanda da 30 sene önce yaşıyorlardılar ancak sizin gibi düşünenler yüzünden bu günkü halleri ortada...

Mahmut Kocatürk 10 Yıl Önce

Evet Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel yapısı, siyasi ve inançsal olarak kula kulluğu öngörmüyor, Kutsal Kitap, Peygamber ekseninde dinin öğretilmesi ve yaşatılması için mücadele veriyor, bu bazıların işine gelmediği için Türkiye Cumhuriyeti devletinin yapısına hunharca saldırıyorlar. Yüce mevlam herşeyi görüyor, bazılarının yüzünden bizleri cezalandırmayacak..

Batuhan 10 Yıl Önce

Yıllarca kazım karabekir'i ve Onun hard olayını bastırmak üzere gönderdiği halit (deli) paşayı muhalif olarak bilirdik. Eğer muhalif olsaydılar bu olayda tutumları böyle olmazdı. Yanlış birşey yazmak istemiyorum eğer yanlış yazıyorsam lütfen düzeltin başka kaynaklardan okuduğum kadarıyla emri kazım kara bekir veriyor ve halit paşa bu insanları gaddarca öldürüyor. bei en çok etkileyen bu iki muhalif komutanın bu olayda yer almasıdır. şunu söyleyeyim bu iki komutanın muhalfliği 2. meclis döneminde muhalif olmuşlardır. nitekim halit paşa mecliste muhalif olduğu için silahla vurularak öldürülmüştür. HARD OLAYININ aydınlatılması için büyüklerimize büyük görevler düşmektedir. '' TARİH, GEÇMİŞTE YAŞANAN OLAYLARMIDIR YOKSA TARİHÇİLERİN YAZDIĞIMIDIR!!!!!

Abdullah 10 Yıl Önce

Gün ışığına çıkan yeni belge ve bilgiler gösteriyor ki, milletin inancıyla mücadele eden ittihat ve Tarakki zihniyeti kendisine engel teşkil edebilecek unsurları bir bahaneyle toptan yok etme yolunu her zaman mübah saymıştır. Hart Vakasında da basiretsiz şeyhlerden birisi malzeme olarak kullanılmışa benziyor. Sivil idareyi takmayan askeri unsirlar alan temizliği için her türlü tahriki kullanmışlar. Tıpkıyakın geçmişimizde Müslüm Gündüzler, Ali Kalkancıları kullanarak dindarlara yaptıkları baskılar gibi .İttihat ve Tarakki Zihniyeti Osmanlıyı bu şekilde yıktı. Halen de bu zihniyet devlet içerisinde varlığını sürdürüyor. Neyseki deşifre edilerek etkileri azaltılıyor.

Abdullah 10 Yıl Önce

Yakın tarihimizdeki karanlık noktaları aydınlatarak ta geçmişlerini deşifre eden sayın büyüklerimize teşekkür ediyorum. Olayları günlük siyasi tarafgirliklerle değerlendirmeye gerek yok. Batıda yetiştirilerek bu milletin başına bela edilen ve milletin değerleriyle savaşan İttihat-Terakki zihniyetini iyi tanımak lazım. ittihatçı Kazım Karabekir Paşa da yaptırdığı bu yargısız infazı zevkle anlatıyor ama kaderin tecellisine bakın ki daha sonra bu zihniyet tarafından ortadan kaldırılmak için suikaste mazur kalmıştır. Bayburt'a yapılan bu haksızlığı ortaya çıkaran Cümhuriyete karşılık algısıyla Bayburtluyu yıllardır cezalandıran bu zihniyeti deşifre edilmesine katkısı olan Sayın Süleyman Beye teşekkür ediyorum. Siyasi yorumlar yaparak olaydaki gerçek noktaları görmeyenlere de olaydaki tahrik unsurlarını günümüzde yaşanan benzerleriyle kıyaslamalarını tavsiye ederim.

Sadettin 10 Yıl Önce

bayburtu'un en çetrefilli konusu bence şeyh eşref vakası.kimilerine göre bir isyan kimilerine göre islami kıyam.herkesim kendi zaviyesinden olaya bakıyor.bizlerin doğruyu bulmada ki cehdimiz o günün kafa mantığını iyi algılamamız gerekiyor.1919-1923 arsında ki çıkan olaylar çok kanlı bir şekilde bastırılmıştır.bozkır vakası,rize vakası,düzce olayları ve şeyh eşref vakası bire bir örtüşen örtüşen vakalardır.bozkırlıların katliama uğramasının sebebi bir dilekçede hükümet görevlilerinin dine ve dindarlara daha saygılı olması ihtarı yüzündendir.rize olayı hükümetten biraz süre isteyip erkek çocukların yetiştirme talebine karşılık korkunç katliam ve şeyh eşref vakasıda haddini bilmez bir subayın bir halkın diniyle alay etmesi sonucu çıkan olaylar.görüldüğü üzere ogünkü mantık kendi halkını düşman halkından hiçbir şekilde ayırt etmeksizin toptan sindirme operasyonu olduğu açığa çıkıyor.

Sadettin 10 Yıl Önce

Anadoludaki isyanları merak eden kardeşlerimize'' mustafa islamoğlu'' hocanın islami hareketler ve kıyamlar tarihi kitabına başvurabilirler.

Alperen 10 Yıl Önce

Mahmut kocatürk tarihi oku bir bak bakalım şeyh eşref ayaklanması nezaman çıkmış hangi dönemde çıkmış... şeyh said döneminde kürtlük vesayreolaylarlar yoktu... türk tarih kitaplarını okuyupta onuncu yılmarşı yazanlarla aynı kafada olma... unutma bu ülkede çanakkale savaşını kazanmamıza dinivecibeler eklendiğinde hurafeadı verildi... Bu devlet pkk ile hiçbir zaman savaşmadı gerçek savaşı hep islama karşı verdi...40 yıldır bitiremedikleripkk yı islam düşmanları beslemiyormuydu... git doğuda asker yapmış birine sor.. teröristleri geçiş sırasında ateş etmesine izin bile vermeyen kimmiş.. ben yaşadım söylüyorum... pkk lıyı götüürp telsizlerin başına koyan biriradedenne beklersin.. bu ülkede cumhuriyetten sonra en büyük savaş laiklik ve şeriatçılar arasında olmuştur... bugünde devam etmektedir.. şükürler olsun bir çok kademe ele geçiirlmiştir...TSE Damgasını taşıyan her insan orduya alınmıştır.. Bunun AÇILIMIDA şUDUR Tunceli siVAS eRZİNCAN Alevilerinden başka orduya kimse alınamaz ibaresidi

Yakup Tutar 10 Yıl Önce

Süleymen Atmaca kimdir bilmiyorum ama şunu söyleyebilirimki bu konu hakkında malumat sahibi biri değil. 26 Ekim – 24 Aralık 1919 tarihleri arasında gerçekleşmiş bir olay.Nutuk ta Atatürk'' Bayburtta Yalancı Peygamber '' diye muhatap alır ama Şeyh Eşrefin böyle bir iddası yoktu.Şiilik, yeni bir meshep ortaya atacak kadar ilim sahibi biri değildir Şeyh Eşref.O dönemde yapılan inkilapların takibi niteliğinde kurulmuş istiklal mahkemeleri devamlı dergahları takip ederlerdi.Olayın çıkış sebebi jandarma ile Şeyh Eşref talebeleri arasında bilinen tatsız olaydır başka bir sebep katliamı meşru göstermek için yazılmış tarihtir lütfen detaylı malumatı olmayan insanlar toplumu yanlış bilgilendirmesin. SAYGILARIMLA.

Faysal Eraslan 10 Yıl Önce

Her iki yazıyı da okudun mu sen yakup tutar kardeşim. kusura bakmada senin ne demek istediğini biz anlayamadık. yoksa yazar gayet açık yazmış.

Fatih 10 Yıl Önce

Bazı yorumcular ya olayı anlatan arşiv belgesini okumamışlar ya da okuduğunu anlamamışlar. Mesela Yakup TutarBey, Sayın Süleyman Atmacayı yanlış anlamıyorsam olaydan malumatı olmamakla itham ediyor. Arkasından da tam da Süleyman Bey'in açıkladığı belgede anlatılan tezi savunuyor. İşi Atatürk'ün Nutkunda anlatılanlara bağlayarak bilgiçlik taslıyor. Halbuki olayı aynıyla anlatan arşiv belgesi yani tahkikat raporu yazılıp Devletin Arşiv kaydına girdiği zaman ne nutuk vardı, ne de nutku yazanları tabulaştıranlar... Kaldıki kendisi de nutukta yazılanları doğru kabul etmediği ifadelerinden anlaşılıyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu dedirten cinsden bir yorum yazmış. Bir şey bildiğini anlatmak için pek tutarlı bir yol izlememiş gibi... Yazarın kimliğinden ziyade açıkladığı Arşiv belgesine bakmak daha doğru bir yoldur. Belgede anlatılanları anlamak ve ona göre değerlendirme yapmak daha yerinde olur. Yakın tarihimizdeki karanlıklar yerini belgeli gerçeklere bırakyor...

Mahmut Kocatürk 10 Yıl Önce

yazık senin o ismine...barış bozkurtu savaş akkurtu..isminmi nedir alperen yoksa kod adınmı bilmiyorum ama isminle sözlerin çok çelişiyor... 1- Şeyh sait i anma törenlerini izlemişsindir basından, daha yeni diyarbakırda ve İstansbulda düzenlendi....eminim bu yazdıklarına utanmışındır, kimler kutluyor, ha 3-5 türk sağı neydüğü belirsiz derneklerde kürt isyanının liderini anıyor çünkü örgütün büyümesi için kullanılan tarikata iyinetleriyle saphlanmışlardır... 2- Tarih oku diyorsun, kardeşim benim yanı başımda olan, dedemin herkesin bildiği olayın nesini okuyacağım, kaldıki okuduklarıma güldüm geçtim, olayın canlı tanıkları 10-15 sene öncesine kadar ayakta idiler... 3- Ne istiklal mahkemesi kardeşim devletmi T.C.devletimi vardı, halen Osmanlı imparatorluğu hakimdi, hükümetler sık sık değişiyordu, olayı bastıran ordu Kazım Karabekire bağlı ordu idi...

Mahmut Kocatürk 10 Yıl Önce

4-Sen belliki merdiven altı tarikatlarda çok şarj olmuşun, doğuda bende bulundum olanı biteni gördüm, bizzatih olayların içerisinde görevim gereği oldum, orda olanlarla onlar hakkında yapılan kara propagandalara alet olanları ve ordaki insanların mücadelelerine aptal aptal iftiralarla karalamanın cezasını Allaha havale ediyorum. 5-PKK ile Türk evladı kanının son damlasına kadar mücadele etmiştir ancak Türkiye Cumhuriyetinin siyasi iradesi PKK illetini başımıza tebelleş edenlerle baş edememiştir, bilmiştir ancak yapacağı bişey olmadığından dişlerini sıkıp geri çekilmiştir. 6-Tunceli Sivas Erzincan bu memleketin vilayetleri alevilerde bu memleketin evlatlarıdır ve eminim senden daha çok ülkelerini seviyorlardır, Orduda binlerce inançlı insan var onlara ne diyeceksin...

Mahmut Kocatürk 10 Yıl Önce

7-Bu memlekeette asla dine karşı savaş olmamıştır, din tüccarlarına karşı savaş olmuştur ki onlarda ne zaman güçlenseler ülke kaosa gitmiştir, kimsenin dindar kişilerle sorunu olmaz kaldıki toplumun dindarlara ihtiyacı vardır... 8- Sen ve senin gibi düşünenler inşallah memlekete ışık getirir ama bence imkansız çünkü diğer arap ülkelerinde olduğu gibi tüm propagandanız yıkım üzerine alternatifiniz yok çok arayacaksınız Türkiye Cumhuriyetini, kaldı ki sizin gibilere bu memleketi kimsede kolay kolay teslim etmezya yarın yine başka kabukla topluma çıkarsınız, ne bileyim eskiden ülkücüydük dersiniz veya dedemiz solcuydu veya kandırıldıkda diyebilirsiniz ancak yinede alışkanlıklarınızdan vazgeçemezsiniz.. 9- 10 yıl marşıyla utanmam yazanlarada kinim olmaz onlarla anılmaktanda gocunmam, ülkemin milli tarihi yeni nesil yetiştirilmek için yazılmıştır doğruda yapılmıştır, ülke geleceği evlatlarına kendiyle başırışık yetiştirmek zorundadır...

Mahmut Kocatürk 10 Yıl Önce

10- Son kez söylüyorum yazar Hart olaylarını aslında iki yazısındada iyi analiz etmiş...bu olaylar Bayburtun yüz karası olaylarıdır, talihsiz ve utanılacak bir vakadır, Türkiye Cumhuriyeti ile ilgisi alakası yoktur. Sadece Kurtuluş mücadelesini yapan ordulara karşı takoz olmuştur, ermeni ile rusla uğraşan asker birde isyanla uğraşmaştır, Yani 7-8 ay önce ermenilerden Bayburt'u temizleyen askerlere silah sıkılmış can alınmıştır ALPEREN efendi..şimdi bu isyanı idool edenlere ne denir....adını sen koy....

Yakup Tutar 10 Yıl Önce

Ben yazıyı paylaşan kişi için yorum yapıyorum diğerlerine cevap vermek istemiyorum.İkinci yazı biraz daha derinlik kazanmış ve olayı açıklayıcı bir bütünlük kazanmış erzurum kongre kararları hakkında bir bilimsel çalışma var elimde inşallah kısa zaman sonra bu bilgilerden paylaşıcam. Lütfen Fatih Bey kişisel tartışma platformuna beni dahil etme bilgiçlik taslamak gibi bir mücadelem yok benim.SAYGILARIMLA..

Sadık 10 Yıl Önce

Kaleminize sağlık hocam. karanlık noktaları aydınlatan yeni belqeleri yayınlamanlz dileğiyle başarılar diliyoruz...

Abit Birgül 10 Yıl Önce

Mahmut Kocatürk arkadaşın yorumu için cevap vermek istiyorum. şeyh sait isyanı bir kürt isyanı değildir, tamamen şeriat isyanıdır. bunu o günün mahkemelerinin kayıtlarına bakarak görebilirsiniz. şeyh eşref isyanı da aynı şekilde şeriat isyanıdır ve olması gereken bir isyandır. nutukta ve diğer cumhuriyetçi tarihçiler şeyh eşref isyanını cumhuriyete karşı yapılan bir isyan gibi gösterip duruyorlar. nutuk: şeyh eşref kendini sahte peygamber ilan etti falan yazıyor bunlar tamamen hayal ürünü ve yalandan ibarettir. şeyh eşref isyanı karakol komutanının mescidde bir kaç aşüfte kadın getirip içki içmesi ve bunları uyaran halkı yaralaması üzerine başlamıştır.

Abit Birgül 10 Yıl Önce

Birde bir konuya açıklık getirmek istiyorum. yorumunuzda bu ülkenin müslümanları özgürcü ibadetlerini yapıyordu yıllardır demişsiniz sahi siz cumhuriyetin ilanından 1947'ye kadar olan 24 yılda müslümanlara ne zulmler yapıldığını ya bilmiyorsunuz yada kabullenemiyorsunuz. Artık Gerçek Tarihi Kitaplara Yazmanın Zamanı geldi diye düşünüyorum...

Ömer Sertoğlu 10 Yıl Önce

arkadaşlar bendeniz bu konuyu araştırmaya başladım yorum yapan arkadaşlara teşekkür ediyorum yazıyı yazan arkadaşada teşekkür ediyorum ama nahiye müdürü hakkında elimizde yeterli bilgi yok bu konuda bizi aydınlatırsa seviniriz ayrıca şeyhin fazla bilgisi olmadığını söylüyor ben harputta okuğunu ordan icazet aldığını yakınlarından duydum bu konuda bizi aydınlatırsa seviniriz evet nivli arkadaş şekip çavuşuda öğrendim hatta hogaldan kafasına taş düşerek öldüğünüde öğrendim halit paşa meclis te dört gün masanın üstünde kan kaybından ölmüş kazım karabekir paşa atatürkün zamanında evine çekilmiş dışarıya çıkamamış ayrıyeten şeyhimizin mezarını istiyoruz...

izzettin 7 Yıl Önce

TARAFLI BİR BAKIŞ AÇISI İLE FİKİRLERİNİZİ YAZMIŞSINIZ. BELGEDEN BAHSEDİYORSUNUZ AMA BİR TANE BELGE GÖSTEREMEMİŞSİNİZ.

erdinç 6 Yıl Önce

bu nasıl bir kafa yapısı anlamak mümkün değil atam dedem nenem bu ülkede namaz kıldı oruç tuttu camiyede gitti 47 dönemlerine denk geliyor fakat engellenmedi çünki kişlere kulluk etmediler tarikat ve dergaha tabii olamadılar bir bezirgana uymadılar elhamdullillah çıkar için değil samimi bir Müslüman olmak için ozamanki ve şimdiki gibi çalışmadan para kazanmadan gibi

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.