Bayburt Postası
2012-10-09 08:45:33

Hac, bir seyahat değildir!

Süleyman Atmaca

09 Ekim 2012, 08:45

Diyanet İşleri Başkanı, hacca rehber din görevlisi olarak gideceklere bir konuşmasında şunu söylemişti: “Rehberlik ettiğiniz hacı adaylarına haccın bir seyahat olmadığı şuurunu veriniz.”

El hâk çok iyi ve doğru söylemişti. İnşallah öncelikle rehber din görevlileri haccın gerçek şuuruna vakıf olurlar ve rehberlik ettikleri hacı adaylarına da bu şuuru verirler. Ne yazık ki öncelikle din görevlilerinin büyük bir kısmıhaccı turistik bir seyahat ve ticaret fırsatı gibi görüyorlar. O yüzden rehberlik ettikleri hacı adaylarına da haccın şuurunu vermekte yeteri kadar etkileri olmadığı yaygın bir kanaat halindedir.

Bu vesile ile önemle vurgulamak gerekir ki; Hac ve umre sıradan yapılan bir turistik seyahat değil çok önemli ve anlamlı bir ibadettir. Hac ve Umre yoluna tam bir ibadet şuuruyla çıkanların bu şuurla hac ibadetini yapıp döndüklerinde analarından yeni doğmuş gibi günahlarından arınmış olacaklarına dair Hz. Peygamberin müjdesi vardır.

Ancak bu müjdeden nasiplenmek her babayiğidin harcı değildir. Haccın makbul olması ve peygamber müjdesinin gerçekleşmesi için bir takım hususların dikkate alınması ve harfiyen yerine getirilmesi lazımdır. Temel dini kaynaklarımızda anlatılan ve dikkat edilmesi gereken bu hususları şöylece sıralayabiliriz:

1- Bir kere hacca giderken kazanılmış paranın kaynağı temiz olmalıdır. Yani helalinden, alın teriyle kazanılmış, üzerinde kimsenin hakkı olmayan parayla bu ibadeti yapmaya gidilmelidir. Başkasının hakkına tecavüz ederek, çalıp çırparak, helal-haram hassasiyetine dikkat etmeden elde edilen parayla gidilecek hac ne makbul olur ne de dönüşte anadan doğmuş gibi günahsız olmak mümkün değildir. Özellikle kul hakkına riayet etmemek, helal-haram konusunda hassas olmamak bu hususta en büyük engeldir.

2- Hakkına tecavüz edilen herkesle ya hakkını vererek ya da kendini af ettirerek helallik alınmalıdır. Özellikle Allah’ın koyduğu helal ve haram ölçülerini dikkate almada hassasiyet göstermeyen insanların haklarına tecavüz etmiş oldukları muhtemel insanlarla helalleşmeleri gerekmektedir. Özellikle birbirlerine hakları geçmekte olan işçi ve işveren arasında, hısım akraba ve miras ortakları ve sair dünya hayatına taalluk eden akçeli işler dolayısıyla birbirleriyle ilişkileri olan insanların bu helalleşme hususuna önem vermeleri gerekir. Bunu yapmadan gidilecek hac yolculuğu bir turistik seyahat olmaktan öteye geçmeyecektir.

3- Çıkılan bu hac yolculuğunun meşakkatli bir ibadet yolculuğu olduğunun şuurunda olarak, meşakkatlere karşı sabırlı olmak hiç unutmamalıdır. Kişisel çıkarlarını bir kenara bırakılmalıdır. Otel, yatak, mevki, yemek gibi dünyevi işlerin kalite üstünlüğü peşinde olunmamalıdır.

4- Hz. Peygamberin ayak bastığı o topraklarda hizipçilik, grupçuluk yapmamalı. Kimseyi hor ve hakir görmemelidir. İslam’ın tevhit anlayışını esas alarak ibadet yapılmalı ve diğer insanlarla ilişkilerde İslam kardeşliği esas alınmalıdır.

5- Her taraftan Kâbe’ye doğru oluk oluk akıp gelen insanların giydiği ihramın mahşer günü giyilecek kefen olduğunun şuuruna varılmalı. Kefen niyetiyle giydiğin ihram içerisinde rabbinle baş başa olduğunu, dünyalık hiçbir şeyin artık seninle olmadığı şuuruyla sadece ibadete yönelmeli. Böylece makam, mevki, para, cinsiyet arzularının yok olduğunu hissederek, yalnız Allah’ın davetine uyarak ona yönelmenin şuurunda olunmalı.

6- Bu şuurla gidip, bu şuurla ibadetini ifa edip döndüğünde de bir daha günah işlememeye çalışmalı ve özellikle kimsenin hakkına tecavüz etmeyecek şekilde hassasiyetle bir hayat sürdürülmeli; Ölüm hiç aklından çıkarılmamalıdır. Provasının Arafat’ta yapıldığı gerçek mahşer gününü ve orda verilecek hesabı düşünerek yaşamaya devam edilmelidir.

İşte bu hususlara riayet etmeden yapılacak hac yolculuğu; şuuruna varılmadan yapılmış bir ibadetten öte meşakkatli bir seyahatten ibaret olacaktır.

Ekim 2012

Yorumlar (12)

Tutan 10 Yıl Önce

Tesekurler tebrikler sayin hocam cok guzel ozetlemissin yuregine saglik tamamen katiliyorum saglicakla kal

Hakan 10 Yıl Önce

"Hac ve Umre yoluna tam bir ibadet şuuruyla çıkanların bu şuurla hac ibadetini yapıp döndüklerinde analarından yeni doğmuş gibi günahlarından arınmış olacaklarına dair Hz. Peygamberin müjdesi vardır." - Türkiye'de hac vazifesine gidenlerin geneli yaşlı insanlardan oluşuyor. Genç pek az. Demek ki bu tip fetvalar çoğu insanı “Gençken her haltı et nasılsa yaş ilerleyince yani ihtiyarlayınca hacca gidersin anadan doğma günahsız olursun” anlayışına götürmüş. - Kur’an’ı Kerim'de böyle bir müjde olsaydı sanırım öncelikle Kur'an'ın emri veya müjdesi derdiniz. - Ya Peygamber Efendimiz (sav.) böyle bir söz söylemediyse…

Ahmet 10 Yıl Önce

Hocam,1900 lü yıllar ve özellikle cumhuriyetin ilk yıllarındaki eğitim kurumlarımızla ilgili belge bulabilirm

S. Atmaca 10 Yıl Önce

Bayburtla ilgilii değişik konulardaki belgeler var. Bunlar arasında tabiiki eğitim kurumları ile ilgili olanlar da var. Sponsor bulursam bunları bir araya getirmeyi düşünüyorum. ilginizi bekliyorum.

E. Pelit 10 Yıl Önce

Değerli Hocamızın Bayburt'umuzun İktisadi taihine ışık tutan bu araştırması için kendisini tebrik ediyoruz. Bayburt'un siyasi tarihine ilişkin bir çok araştırmasını bu sütunlarda paylaşmasının ardından böyle bir çalışma çok yerinde olmuştur. Ancak, bu yeni durum biz okuyucuları yeni beklentilere sürüklemiştir. Kendisinden hepimizin ilgisini çekebilecek yeni araştırma konuları ile ilgili çalışmalarını bekliyoruz

Mefatih 10 Yıl Önce

Biz yeni nesil Bayburtlulara geçmişimizle ilgili belgeleri ortaya çıkarark bizleri bilgilendiren Sayın Süleyman Hocama teşekkür ediyor. çalışmalarının devamını bekliyoruz.

Galerli 10 Yıl Önce

Sn.HOCAM ARAŞTIRMA YAPMIŞ OLDUĞUNUZ UN FABRİKASI ŞU AN KAVİLERİN EVLERİNİN VE KALE ARDI MAHALLESİ CAMİ KARŞISINDA İDİ.YIKILMIŞ VE TEMELLERİ 15 YIL ÖNCESİNİ KADAR DURUYORDU.ŞU AN ZANNEDERSEM YERİNDE CAMİ ŞADIRVANI VAR.SAHİPLERİ OLARAKTA MAM KÖYLÜLERİNİN ORTAK GİRİŞİMİ OLARAK ANLATILIYORDU.BU KONUYU TEKRAR ARAŞTIRMANIZI RİCA EDİYORUM.

Abdullah 10 Yıl Önce

Bayburta ait tarihi belqelerle bizleri aydInlatan sayin Suleyman hocama tesekkur eder , yeni belqe ve bilqilerini bekleriz.

S. Atmaca 10 Yıl Önce

BİR HATIRLATMA VE DÜZELTME Arşiv belgelerinde belirtilen un fabrikasının Kaleardı Mahallesinde Çoruh nehri kenarındaki boş bir anbarın 1904 tarihinde belgede belirtilen şahıslar tarafından tamir edilerek un fabrikası haline getirildiği kesindir. Ancak bu günkü fabrikanın aynı yer olup olmadığı hususu gerek tanıklardan intikal eden bilgiler ve gerekse "Galerli" rumuzuyla yorum yazan okurumuzun dediği gibi aynı yer olup olmadığı tahkike muhtaçtır. Bu konuda tanıklardan intikal eden kesin bilgisi olanlar bilgilerini paylaşırlarsa memnun olurum. Benim araştırmam Osmanlı Arşivinde bulabildiğim belgelerle sınırlıdır.

Faruk Nafiz Kılıçalan 10 Yıl Önce

"KEFELİ DEĞİRMENİ" vardı, şimdilerde yıkılmış, bizim çocukluğumuzda içinde devasa makineler vardı... değirmen derler ama, bildiğimiz değirmenlerden değil, yani o devre göre bir sanayii kuruluşu olarak telakki edilebilir... acaba o değirmen mi sözü edilen, yoksa bildiğimiz "emetullah zeki beyin" sahibi olduğu UN FABRİKASI MI ? binası da görkemli ve itinalı bir yapıma sahipti, o kadar sahipsiz kalmasına rağmen...

Galerli 10 Yıl Önce

Sn.F.Nafiz KILIÇALAN Un fabrikası Kefelinin karşı yolundan kaleardına giderken Kavilerin evlerinin önünde Çoruh nehri kenarında duvarları kalmıştı.Aslında senin orayı iyi hatırlamam lazım.Yirmi sene falan oldu yıkılalı.Kaleardında oturanlar veya Kavi ailesinde muhtemelen fotoğrafları bile vardır. Slm ve Dua ile

S.A. 10 Yıl Önce

Sayın yorumcular bu konuda fabrika ile değirmenleri karıştırıyorlar mı acaba? Kaleardında belgelerde tarif edilen yerde şu an da çalışmakta olan fabrikadan bahsedilmektedir. Ancak Kaleardında bunun dışında bahsedilen yerler değirmen olarak çalışan yerler olabilir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.