Bize ne oldu?

Bayburt Postası'nın 62 yıllık sütunlarına düşen bazı notları gördüğümüzde, bazen canımız fena halde sıkılmıyor değil!

Bize ne oldu?
Dünya hayatında, ‘benlik’ imtiyazına sahip tek varlık insanoğludur. Doğuştan sahip olduğu bu imtiyazın iyi-kötü bin türlü hali var… Varlığından haberdar olduğu ilk gün, benliğini keşfeden insanoğlu için bu imtiyazın en çekilmez hali ise hep ‘ben yaptım’ duygusudur...

Misal, “bu bağı ben yarattım” diyen bir bağban, övünme hakkına sahip olduğu gibi; yağmurun dile gelip, “ben de hayat verdim” diyecek benliğe sahip olmadığını bildiği için kendinden başkasına övünme payı bırakmayacak kadar bencildir de...

Peki ya sonuç? İşte böyle kendine paye çıkarmak isteyen ve sadece bu amaç uğruna yaşayan bir insanoğlu için çok kötü!

Çünkü bir zaman sonra bağa bakan her kimse, yağmura şükrettiği kadar o bağbanı hatırlamaz bile!

(Semavi Ardahan/ Bayburt Postası - Temmuz 2013)

***

Hamiş; derdimiz kişiler değil de, ya bir şehir söz konusu ise?

Bayburt Postası'nın 62 yıllık sütunlarına düşen bir başka şu notu daha gördüğümüzde, canımız fena halde sıkılmıyor değil! Ve muzdaribiz... Elbette 'ben' yerine 'biz' diyenleri kana kana özlemiyor, yana yana aramıyor da değiliz...

(Murat Okutmuş / Bayburt Postası - Ekim 2014) 

***

'Biz'e ne oldu?

Kop savunması, yakın miladımızdır. O gün orada yer alan kuşağın hedefinde ayakta kalmak vardı, bir sonraki kuşağın hedefi ayağa kalkmaktı. Bu iki cefakâr kuşak, Bayburt’u yeniden yaratmıştı. 

Üçüncü kuşak, bu cefayı karşılıksız bırakmamış, her alanda zirve yapmıştı. Bayburt; her alanda altın çağını yaşıyordu artık. İbadet, ticaret, cemiyet, kültür, spor…

Bir roman; kahramanlarını bu adamların arasından seçip, anlatmaya başladığında; eminim okur, dünyanın herhangi bir yerinde hiç bilmediği bir cenneti yaşıyor sanacak.

İlk hata nerede yapıldı, ilk fire nerede, niye, nasıl verildi bilinmez! 

Dördüncü ve beşinci kuşak, yani bizler, üçüncü kuşağın yükselttiği çıtanın hep altında kaldık. Hırpaladık ve değerli ne varsa kaldırıp başımızdan atmaya çalıştık. Yerine çiğ, tatsız ve tuzsuz bir yaşam alanı oluşturduk. 

Bir şehir var şimdi çirkin ve puslu; asık suratlı insanların daha çok olduğu sokaklar boyunca, kırık dökük uzayan…

Bir berber, bir çay ocağı, bir manav, bir çay ocağı daha, bir bakkal ve nihayetinde bir çay ocağı daha…
Ne dergâh kaldı, ne kıraathane… Alabildiğince çay ocağı, olabildiğince kayıp zaman, nefesin yettiğince yalan dolan!

İki başa bir çay ocağı; on bardak çaya gün başına sınırsız dedikodu düşen bir şehir… 

Oysa; akşam sohbetlerine katılıp, bir şey öğrenmek için çırpınan binlerce insanı vardı bu şehrin. 

Çoruh Tiyatro kurulduğu gün biliyorum ben, boşalmıştı kahveler. Kulüpler, dernekler dolup taşardı, tahmin edebiliyorum. Çoruh’un kenarı kalabalıktı, dağlar yalnız değildi bu kadar. 

Ağaç gölgelerinin işe yaradığı yıllar…

Robot üreten dahileri, 'Bayburt' plakalı kamyon yapıp, çocukları neşeye boğan mucitleri vardı bu şehrin. Yaptığı kapı kolundan tutmaya kıyılmayan ustaları, sevinç naraları sokaklarda yankılanan delileri vardı bu şehrin.  

Sağlam ve dost surlarla çevriliydi bir zamanlar, serin ve şifalı suları vardı. 
Konuşan, anlatan, öğreten ihtiyarları vardı. 

Bilmem farkında mısınız?
Bir yokoluş sürecinin eşiğindeyiz!
Ya silkelenip, bu tehlikeyi atlatıp, baştan başlayacağız…
Ya da, bu şehir, bir zaman sonra şehir olarak anılmayacak artık! 

Nüfusumuz 1 milyona ulaşsa, şehrin diğer ucu Erzurum’a yaklaşsa bile, 'o' yitirilen direnç noktalarını yeniden oluşturup, şehrin nefes alıp vermesini sağlayamazsak 'bu' böyle olacak!

(Kürşat Okutmuş / Bayburt Postası - Ocak 2011)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Gürsel Karapınar 9 yıl önce

Kürşad'ım, ağzına,yüreğine ve kalemine sağlık, çay ocağı sayısında TÜRKİYE'de
birinciyiz..Bayburt'u önce zihinlerde kurtarmalıyız...
TOKİ gelecekmiş Bayburt'u kurtara,ufuk ta TOKİ'yi bekliyoruz...Zihinlerde,eski sanayiyi kaybettik bile, hayırlı olsun....