Erdoğan'dan PKK'ya: “IŞİD’den ne farkın var?“

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda PKK ve onun kuklası olan parti, Kürt kardeşlerimden selam verene, sakal bırakana, başörtüsü takana, namaz kılana IŞİD’ci muamelesi yapıp alçakça linç ediyor. Sizin IŞİD’den ne farkınız...

Erdoğan'dan PKK'ya: “IŞİD’den ne farkın var?“
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda PKK ve onun kuklası olan parti, Kürt kardeşlerimden selam verene, sakal bırakana, başörtüsü takana, namaz kılana IŞİD’ci muamelesi yapıp alçakça linç ediyor. Sizin IŞİD’den ne farkınız var. O da terörist, sen de terörist." dedi.

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin 2014-2015 Akademik Yılı açılışında bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ortadoğu’nun Türkiye’ye hep karanlık ve bataklık olarak gösterildiğine dikkat çekerek "Bu ülkenin yaklaşık 100 yıllık bir siyasi partisi bile Ortadoğu’yu bataklık olarak tanımlayabiliyor. Birinci Dünya Savaşı'nın Türkiye’ye çizdiği sınırlardan biri de bu dildir. Bunun çok önemle kavranması lazım. Bu söylem Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Türkiye’de statükoya, Ortadoğu’ya sırtını dönme vazifesi verilmiştir. Ve statükoda sorgusuz sualsiz bu vazifeyi taşımıştır. Aradan yüz yıl geçti ve hala bu vazifeyi taşıyanlar var. Hala Ortadoğu’ya bataklık diyenler, hala Türkiye yüzünü sadece batıya dönsün, Ortadoğu’ya da sırtını dönsün diyenler var. Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları öncülüğünde 1923’te yeni bir Cumhuriyet kurulmuşken, Gazi Mustafa Kemal tarafından bu millete sürekli özgüven aşılanmışken birileri maalesef hala birinci dünya savaşının yenilgisinin ezikliğini üzerinde taşıyor. Artık zihinlerde üretilen bu yapay sınırları aşmak zorundayız. Geçmişimizi çok iyi bir şekilde analiz etmek zorundayız. Birinci Dünya Savaşı'nı bilmeyen inanın bu günü anlayamaz. Türkiye’nin misyonu ve vizyonunu asla anlayamazlar. Üniversitelerimizden rica ediyorum. Bu meseleyi etraflıca ele alalım. Gençliğimiz ile geçmişimiz arasındaki o karanlık dönemi ortadan kaldıralım. Nasıl bir devlet, millet olduğumuzu tüm dünyaya bir kez daha gösterelim." dedi.

Ortadoğu’nun tarihini Türkiye’deki tarihçilerden daha iyi kimsenin yazamayacağını öne süren Erdoğan, şöyle dedi: “Eğer bu bölgenin romanı, hikayesi yazılacaksa, filmi yapılacaksa bunu bu ülkenin yazarlarından yönetmenlerinden daha iyi kimse yapamaz. Bizim Irak ve Suriye ile yaklaşık 1295 kilometre sınırımız var. Yüz yıldır Irak’a, Suriye’ye her milletten, her ülkeden insan geldi. Bizde hükümetler pompalanan o tehditle sırtlarını döndüler. İşte şu anda orada yaşanan hadiseler doğrudan doğruya bizim ülkemizi de etkiliyor. Kimi zaman insan göçü olarak etkiliyor, kimi zaman sınır güvenliği açısından etkiliyor. Sınırlar öyle çizilmiş ki köyler ikiye ayrılmış. Akrabalar birbirinden koparılmış. Sınırın öte yanında bir köy yanarken bu tarafın seyretmesi asla mümkün değil. Bunu sadece Kobani için söylemiyorum. Halep’te, Şam’da Arap vatandaşlarımızın akrabaları var. Lazkiye’de, Musul’da, Kerkük’te Türkmen vatandaşlarımızın akrabaları var. Yezidi, Süryani vatandaşlarımızın oralarda akrabaları var. Bu şehirler yanarken biz sırtımızı mı döneceğiz. Bu şehirler yanarken Ortadoğu bataklıktır şeklinde cahilce ve insanlık dışı tanımlar yaparak ilgisiz mi kalacağız. Onlarca yıl 'Ortadoğu bataklık' denildi, 'Araplar bizi sırtımızdan vurdu' denildi, 'Kürtler asimile edildi' denildi ama o zaman Türkiye kucaklayıcı, şefkatli devlet olamadı. Ne acıdır ki şu anda Ortadoğu’nun bataklık olduğunu söyleyenler Ortadoğu’yu bir bataklığa çevirmek isteyen Şam rejimine karşı sonsuz muhabbet besliyorlar. Muhabbetiniz bol olsun. 'Türkiye IŞİD’e destek veriyor' denildi. Bize öyle bir iftira, ithamda bulunuluyor ki buradan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yaralamak istiyorlar. Kendi ülkesi aleyhine uluslararası kampanyaların sözcülüğünü yapanlar, IŞİD’i besleyip büyüten Şam rejimine karşı en küçük bir söz söyleyemiyorlar. Bugün yaşanan olaylar yüz yıl önce Birinci Dünya Savaşı'nın tohumlarını ektiği sorunların tezahürüdür."

Ülkede yaşananlarda Kobani’nin tamamen bahane edildiğini ifade eden Erdoğan, “Asıl amaç Türkiye’yi dize getirme, Türkiye’ye boyun eğdirme, Türkiye’ye istikamet çizme gayretidir. Ne acıdır ki bunu yaparken Türkiye içindeki piyonlarını kullanıyorlar. Bölgedeki kanlı terör örgütlerini, bu örgütlerin elindeki siyasi yapıları kullanıyorlar. Kandırılmış, istismar edilmiş çocukları kullanıyorlar. Pensilvanya gibi ihanet şebekelerini kullanıyorlar. Yine acıdır ki Türkiye ana muhalefet ve muhalefeti, bazı medya kuruluşlarını harekete geçiriyorlar. Türkiye’yi teröre destek veriyor gibi göstermek ancak ve ancak Türkiye düşmanlarının işidir. Paralel yapının zehri ile uyuşmuş, yargı mensupları, bazı emniyet güçleri bu ihanet girişiminin içerisinde yer alıp Türkmenlere yardım götüren mit TIR'larının önünü kesip bu Türkiye düşmanı çevrelere yalan servis yapabiliyorlar. Bilmedikleri bir şey var. Türkiye artık eski Türkiye değil. Türkiye üzerinde ameliyat yapılacak bir ülke değil. Türkiye terör örgütlerinin, sokak serserilerinin istikametini değiştirecek ülke hiç değil. Uluslararası odakların maşası olarak Kobani bahanesiyle polisimize, askerimize, kamuya özel mülkümüze saldıran her kim olursa olsun misliyle karşılığını alır. Burası muz cumhuriyeti değil. Dışarıdan talimat alacaksın gelip burada huzuru bozmaya kalkışacaksın. Bizim huzurumuz bozulmaz ama bunu yapanların ve onların maşalarının çok kötü bozulacak. Egemenliğimize, bayrağımıza, toprağımıza, ortak değerlerimize ve en önemlisi de kardeşliğimize yönelik hiçbir saldırıya karşı müsamaha gösteremeyiz. Sokaktaki bu teröristlerin, şımarık serserilerin Kürt kardeşlerimizle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bu sokak serserilerine bakıp tüm Kürt kardeşlerimizi itham etmek insanen, vicdanen ve imanen yanlıştır. Birkaç gündür çok önemli bir nokta gözden kaçırılıyor. Bu Vandallar sakallı vatandaşlarımıza, başörtülü kardeşlerimize saldırıyor. Kürtçe bilmiyorsan yandın. Kutsal ve İslami değerlerinize saldırıyorlar. Benim Kürt kardeşim böyle bir alçaklığa prim vererek bu alçakların yanında asla durmaz. PKK terör örgütü 30 yıl boyunca bu toprakların kutsal değerlerine saldırdı. Bugünde gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koydu. İslami değerleri hedef alıyor. Sakal bırakan, selam veren, başörtüsü takan gerici yobaz diye yaftalandı. Birçok imkandan mahrum bırakıldı. Şu anda PKK ve onun kuklası olan parti, Kürt kardeşlerimden selam verene, sakal bırakana, başörtüsü takana, namaz kılana IŞİD’ci muamelesi yapıp alçakça linç ediyor. Sizin IŞİD’den ne farkınız var. O da terörist, sen de terörist. Terörün ve teröristin hepsi kötüdür. Terörden bugüne kadar en fazla zarar gören aslında Kürt kardeşlerimizdir. İnanıyorum ki bu olayların ardından Kürt kardeşlerimiz siyasetçi görünümündeki kan tüccarları ile aralarına bir mesafe koyacaktır."

Haber: Cihan

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.