"SSCB yurttaşları eğitim hakkına sahiptir. Bu hak, evrensel, zorunlu ilköğretim; yüksek öğretim dahil olmak üzere ücretsiz eğitim; üniversite ve yüksek okullardaki öğrencilerin büyük çoğunluğu için devlet bursu; okullarda anadilde eğitim verilmesi… güvence altına alınmıştır.

Dağılması ile birlikte 'sosyalizm adına bir yenilgi' olarak tarihe geçen Sovyetler Birliği'nde şüphesiz çok yanlış yapıldı. Ancak Ekim Devrimi'nin getirdiği belli konularda pek taviz verilmedi. 1936 Anayasası'nda yukarıda alıntıladığımız şekilde tanımlanan 'eşit eğitim hakkı' da bunlar arasındaydı. 'Sosyalist eğitim' anlayışının yegâne temsilcisi elbette Sovyetler değildi ancak 'piyasa eğitimi'ne karşı bir alternatif olup olmayacağını tartışmak için özgün örnekler içerdiği de su götürmez.

Sovyetlerde eğitim, 'Marksist bir bakışla' bilimsel ve teknolojik devrimin ihtiyaçlarına göre şekilleniyordu. Eğitim anlayışının oluşumunda Marx’ın ‘yabancılaşma’ üzerine çalışmaları temeli oluşturuyordu. Bu anlayış ‘politeknikleşmede’ vücut buluyordu. Yunanca'dan ‘çok yönlü teknik ve beceri’ olarak çevirebileceğimiz politeknik eğitim, gençlere bütün üretim alanlarının ana ilkelerini tanıtıyor ve bu alanlarda basit araçların kullanılması imkanını sağlıyordu.

Kapitalizm merkezli eğitim sistemini sosyalist eğitim sisteminden ayıran en büyük farklardan olan bu anlayış sonucunda ‘kafa ve beden’ emeği arasındaki karşıtlık ortadan kalkarken 'çocukların çok yönlü gelişimi' hedefleniyordu. Çünkü kapitalist üretim sisteminin kaçınılmaz bir sonucu yabancılaşmayla, işçiler daha sınırlı beceriye ihtiyaç duymaktaydı. İşçilerin sadece belirli yetenekleri gelişirken diğer yetenekleri körelmekteydi. 'Politeknik'le beraber insanlar, belli işlerde köle gibi çalışma zorunluluğundan kurtulup istediğinde çalışma dalını değiştirme yeteneği kazanmalıydı.
Peki politekniğin pratikteki karşılığı neydi? "Politeknik Eğitim Reformları Teori ve Uygulamaları” (Doç. Dr. Kemal Aytaç, Ankara Üniversitesi DTCF Yayımları 205,1971) eserinde konu şöyle tanımlanmakta:

A) İlkokul çağına gelmiş öğrencilere, daha sonraki kuramsal ve pratik yöndeki üretim çalışmalarına hazırlayacak biçimde el işi dersleri verilmektedir.
B) Ortaokul boyunca bütün öğrenciler, teknik resim gibi üretim içinde oldukça önemli bir yer tutan bilgileri almaktadırlar.
C) Öğrenciler ilk ve orta öğrenimde atölye ve üretim işlerinde pratik çalışmalar yapmakta, her öğrenim yılı sonunda endüstriyel ve tarımsal işletmelerde yapılan çalışmalarla üretim içi deney kazanmaktadırlar.
D) Ders programları her bölgenin yerel şartlarına göre hazırlanmakta, bunlar sık sık kontrol edilerek genel ilkelerle çelişki doğmaması sağlanmaktadır.

Eğitim aşamaları ve müfredat

‘Sovyetler Birliği'nde mecburi öğrenim 10 yıldı. 6 yaşındaki bir çocuk hazırlık sınıfına giriyor ve ondan sonra bizdeki ilk-orta-lise dönemini de kapsayan bir öğretim süresini tamamlıyordu. Bu sürenin sonunda mezun olanların yüzde 90'ı yüksek okula gidiyor, geri kalan ya bir teknik okula ya da iş yaşamına atılıyor.’ İşte Sovyetler Birliği – Varlık Özemenek, Bilim Yayınları -1980 (syf: 24)

Varlık Özmenek'in aktardığı veriler ve istatistikler, elbette kitabın yazıldığı dönem için geçerliydi. Örneğin yüksek öğretime girenler ve mecburi eğitim yılı sayısı, özellikle Sovyetlerin ilk yıllarında aynı değildi. Ancak kuruluştan dağılmaya kadar -savaş yıllarında yavaşlasa da- bu veri ve istatistikler hep artış halindeydi. Varlık süresinin önemli bir bölümünde Soğuk Savaş’la mücadele etmesine rağmen Sovyetlerin spor, sanat, bilim gibi alanlardaki uluslararası üstünlüğünü de bu eğitim anlayışı getirmişti...

Eğitimde uygulanan müfredatla özerk idari yönetim yapısı arasında da çok güçlü bir bağ vardı. Müfredatlar birliğin içinde yer alan cumhuriyetlerin kendi yönetimlerince belirleniyordu. Müfredatta göze çarpan bir diğer şey de çocukların çok erken yaşlarda pozitif ve sosyal bilimlerle tanışmasıydı. Sovyetlerde bir çocuk 7 yıl tarih, 6 yıl coğrafya ve yabancı dil, 6 yıl fizik, 4 yıl kimya hatta bir yıl da astronomi dersi görmüş olarak öğrenimini tamamlamaktaydı.

Anadil konusuna da değinecek olursak: Rusça Sovyetler’de en çok konuşulan dil olmasına rağmen nüfusun yalnız üçte biri (yaklaşık olarak) bu dili konuşmaktaydı. Bu da Rusça haricindeki yüzlerce dilde eğitim yapılması anlamına geliyordu. Örneğin Gürcistan’ı ele alalım... Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nde (GSSR) temel eğitim dili Gürcüceydi. Birinci sınıftan itibaren Rusça da öğretiliyordu, Beşinci sınıfa gelince öğrenci istediği bir dili daha seçebiliyordu. Bu dil Azerice, Türkçe, Farsça ya da İngilizce olabilirdi.

Özellikle ilkokullarda 'kolektivizim ve gerçek yaşam', eğitimi de belirliyordu. Devrimin ardından Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne (RSSC) giden ABD’li gazeteci Anne-Louise Strong, bir Sovyet öğretmenle sohbetini şöyle yazıyor: ‘Bunlara iş okulları diyoruz’ dedi öğretmen bana, ‘Biz araştırmalarımızı çocuğun oyununu ve üretken çalışmayla olan ilişkilerini baz alarak oluşturuyoruz. Onun etrafındaki hayatla başlıyoruz. Yaşadığı çevrede insanlar nasıl yaşıyor? Ne üretiyorlar? Üretmek için hangi araçları kullanıyorlar? Yiyeceklerinin hepsini yiyorlar mı yoksa bazılarını değiştiriyorlar mı? Ne karşılığı değiştiriyorlar? Atlar nelerdir ve insan onları nasıl kullanıyor? Domuzlar nedir ve onları ne şişmanlatır? Aile nedir, üyeleri birbirlerini nasıl desteklerler ve yaşamı örgütleyen ve ailelere bakan bir köy nedir?’

Sovyet öğretmenin açıkladığı yöntemi, matematik alanında da görmek mümkündü. Matematik derslerinde gerçek durumlar hakkında gerçek problemler işlenmekteydi. Çünkü eski matematik sistemi çocukların yabancısı olduğu durumlarla ve artık görmedikleri parasal değerlerle doluydu. Böylece problemlerde ‘ineklerin sayısı’ ya da ‘mahalle sovyetinde kaç delege görevlendirildiği’ gibi örneklendirmeler yapılıyordu. İlkokullar da dahil olmak üzere öğretim kurumlarda 'öğrenci hükümetleri' vardı. Seçilen öğrenciler, öğretmenler ve okulda çalışan işçilerle beraber çalışıyordu. Bunun yapılmasıyla çocukların 'kolektif hareketi' öğrenmeleri ve böylece 'devrimi pratiğe dökmeleri' hedefleniyordu.” (1)

Ya bizde ne hedefleniyor? Liberalizmin gereği olarak paralı eğitim, İslamcılık ve Ümmetçiliğin gereği olarak poli-imamhatip… Ve üretemeyen, üretmeyen, becerilerini geliştiremeyen, düşünemeyen, dinsel ve parasal dogmalarla koşullanmış nesiller… 

1) Kavel Alparslan- https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya-forum/2017/10/01/sovyetler-birliginde-teog-mu-vardi

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.