Çetin Yetkin Hoca’nın kitaplığımda imzalı pek çok kitabı vardır. Bunların hepsi önemli ve değerli, kaynak kitaplar, başvuru yapıtlardır. 

Son olarak değerli Hocamız 2 kitabını imzalayarak gönderdi. Bir de Ulaş Salih Özdemir’in Şeyh Safvet Efendi adlı çalışmasını eklemiş. Bu kitap bana daha önce gelmişti ve anımsayabildiğim kadarıyla yazı da yazmıştım. Bundan dolayı bu kitabı değerlendirme dışı tutuyorum.

İki kitabın adları şöyle: Vahşetin Cellatları Batılılar/Toplumsal Dönüşüm Yayınları ve Herkes İçin Uygulamalı Siyasal Yaşam Notları/Kilit Yayınları.

Uygulamalı Siyasal Yaşam Notları’ndan başlayalım. Ülkemizde siyasetin meraklısı pek çoktur ve “bilmiyorum, anlamam” diyen de neredeyse yoktur. Oysa öyle kavramlar, kurumlar, olgular vardır ki, bunları bilmeden siyasal yaşama atlamak okyanusu kano ile geçmeye kalkışmak gibidir.

Siyaset denilen şey gerçekte ne anlama geliyor? Yazarımız bu soruyu yanıtlayarak başlıyor kitabına. Ve sonra Eşitlikçi toplumdan devlete giden toplumsal aşamayı anlatıyor. Devletle birlikte siyaset de başlıyor. Sınıfsal ayrışım artı ürünün belirli ellerde toplanmasına yol açıyor, devlet işte burada o artı üründen vergi adlı payını almaya başlıyor.

Çetin Yetkin Hoca “İktidar merkezde oluşur ve çevreye doğru yayılır” diyor. Devletin imparatorluğa dönüştüğü haller de anlatılıyor bu kitapta ve tabii ki siyasal yapı açısından Osmanlı İmparatorluğu da. 

“Direnme ve devrim”, “Meşruluk ve yasallık” ve “Dolaylı savaşın aracı olarak partiler” başlıkları altında da önemli bilgiler aktarılıyor okura.

“Dolaylı savaşım aracı olarak baskı grupları”, “Kamuoyu ve iktidar” da önemli ve her dönem güncel başlıklar. Kamuoyunu şöyle tanımlıyor Çetin Yetkin Hoca: “Kamuoyu, iktidarların halkların eğilimlerini göz önüne almak durumunda kalmalarıyla ortaya çıkmış bir kavramdır.”

Ve bürokrasi, çok önemli yazarımız “Devletin sürekliliğini bürokrasi sağlar” diyor. Bürokrasiden söz edilir de kırtasiyecilik ve yolsuzluk akla gelmez mi? Gelir elbet, bu da anlatılmakta bu kitapta.

Kitaptaki diğer önemli başlıkları da vererek meraklısına yol göstereyim:
-İktidar dışı güç odakları.
-Anayasa
-Değişim (Özellikle MHP ve CHP’deki değişimi ele alıyor Sayın Yetkin.)
-Siyasal yaşam ve hukuk.
-Sivil darbe.
-Demokrasi
-Sosyal Demokrasi (Kapitalist ülkelere özgü bir düşünce olduğunu özellikle vurguluyor yazarımız.)
-Bilinç ve seçmen, lider, milli irade
-Laiklik.
-Basın özgürlüğü 

Gelelim “Vahşetin Cellatları Batılılar” adlı ikinci kitaba.

Yetkin Hoca en başından şu ayrımı vurgulama gereği duyuyor: İki Batı vardır, birisi Fransız İhtilali ve diğer aydınlanmacı, yenileştirici, devrimci hareketlerin getirdiği insan hakları ve düşünce özgürlüğüne yönelik değerlerin Batı’sı, diğeri ise vahşet, zulüm, sömürü, soykırım, engizisyon.

Yani bir aydınlık bir de karanlık yüzü var Batı’nın.

En baştan şu önemli hatırlatmayı da yapıyor Yetkin Hoca, Tanzimat batılılaşması ile Kemalist çağdaşlaşma ayrıdır. Atatürk çağdaş uygarlığı hedeflemiştir, Batıcılığı değil.

Batı’nın iki temeli var Hocamıza göre, Antik Yunan ve Hıristiyanlık. Ve işte bu iki temel ve bunların üzerinde yükselen uygarlığın sicili fena halde bozuk. Hadi bazı başlıklar verelim kitaptan da ayrıntılara dalalım:

-Antik Yunan’da demokrasi vardı ama kölelik de vardı ve köleler demirbaş eşya konumundaydı.
-Yunanlıların çocuklara karşı tutumu tam bir vahşet.
-İlk dönemlerde eşitlikçi bir toplumu savunan Hıristiyanlık daha sonraları köleliğin Tanrısal bir istenç olduğunu savunur oldu. Ve gide gide işi üstün ırklar tezine kadar götürdü işi. Hepimizin reformcu bildiğimiz Martin Luther bir köylü ve Yahudi düşmanı.Bir diğer mezhep kurucusu Calvin’in de ondan farkı yok.
-Thomas More’un ütopyası ve baltayla kesilen kafası. Ama aynı Thomas More, “Vahşi yerliler sürüyle ölmeli” düşüncesini savunuyordu.
-Haçlı Seferleri… Yağma, katliam, yamyamlık… Bunlar Hıristiyan ve Müslümanlara uygulandı… Ve ateş içinde canlı canlı yanan Yahudiler.
-Engizisyon ve dehşet saçan işkence yöntemleri.
-Fransa’da din savaşları.
-Otuz yıl savaşları (1 milyon asker, 3,5 milyon da halk öldü.) FriedrichSchiller korkunç şeyler anlatıyor.
-Ünlü düşünür İmanuel Kant’ın vahşi tanımı.
-Irkçılık ve sömürgecilik.
-Fransızların 20’inci yüzyılda Cezayir’de yaptıkları: Kafa ve kulak kesmeler. Sartre “İşkence Cezayir’de düzenli ve sistemli bir biçimde yapılmaktadır”, “Fransa azgın bir köpek” diyordu. Fransızlar, yaptıkları duyulmasın diye radyoları topladılar, Cezayirliler yararlanmasın diye ilaç ve cerrahi araç yasağı uyguladılar.
-Asya, Afrika, Avustralya’da uygulanan sömürü ve vahşet.
-Anadolu’da Yunan vahşeti.
-Srebrenitsa soykırımı.
-Yahudi soykırımı.

Evet ben ancak bu kadar ayrıntı verebiliyorum. Kitabı okursanız daha neler göreceksiniz neler.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.