Akşener: "Ülkücüler iktidara taliptir"

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan adayı Meral Akşener, "Ülkücüler olarak iktidara talibiz. İktidara geldiğimizde kutuplaştırmaya son vereceğiz. Ülkemizin kardeşlik hukukunu yeniden kuracağız. Sonuç itibariyle liyakatin esas alındığı huzurlu bir Türkiye'yi inşa edeceğiz" dedi.

Akşener: "Ülkücüler iktidara taliptir"
Bayburt Postası - Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan adayı Meral Akşener, "Ülkücüler olarak iktidara talibiz. İktidara geldiğimizde kutuplaştırmaya son vereceğiz. Ülkemizin kardeşlik hukukunu yeniden kuracağız. Sonuç itibariyle liyakatin esas alındığı huzurlu bir Türkiye'yi inşa edeceğiz" dedi.

Aydıntepe Belediyesi ziyaretinin ardından Arpalı'da Şahit Ömür Erbay'ın, Bayburt merkezde ise Şehit Halil Türkoğlu'nun aielerine birer ziyaret gerçekleştiren Akşener, daha sonra Şair Zihni Kültür Merkezi'ne geçti.

Partililerin yoğun ilgi gösterdiği program MHP Bayburt eski İl Başkanı ve üst kurul delegesi Süleyman Burç'un selamlama konuşması ile başladı. Burç, AK Parti'ye çözüm süreci üzerinden yüklendiği konuşmasında, gönül seferberliği ile iktidara yürüyeceklerini kaydetti. Ülkücülerin istişare yaparak yola çıktığını ve bu doğrultuda iktidara yürüdüklerini belirten Burç, "Biz Türkeş'çiyiz, biz Devlet Bahçeli'ciyiz, bizi Koray Aydın'cıyız, biz Sinan Ogan'cıyız, biz Meral Akşener'ciyiz. Kimse bulnaık suda balık avlamasın. Ey AKP, her gün gelen şehitlerin vebali senin üzerindedir. MHP iktidarında bunların hesabı sorulacaktır. Biz MHP'nin muhalefetini değil, iktidarını istiyoruz" dedi.  

 
 
Görevden alınan il ve ilçe yöneticilerinin sahneye davet edildiği programda, alkışlar eşliğinde Meral Akşener kürsüye geldi. Yöneticilerle birlikte fotoğraf çektiren Meral Akşener'in sonrasında yaptığı konuşma sık sık 'Başbakan Meral' sloganlarıyla kesildi. 

Akşener, konuşmasında MHP'deki kongre süreci hakkında bilgi verdi. Ülkücü iradenin irfanının genel merkez tarafından yok sayıldığını söyleyen Akşener, MHP'nin tarihte bir 12 Eylül ihtilalinde, bir de 1 Kasım'dan sonraki süreçte kapatıldığını beliterek, "12 Eylül'de kapatılan partimiz bir de 1 Kasım'dan sonra 'niye imza verdiniz' kapatıldı. Biz bunu kabul etmiyoruz. Çünkü bu ülkücülerin irfanına hakarettir. Bunu kabul etmediğimiz için kapatılan il teşkilatlarımıza ziyaretler yapıyoruz. Arkadaşlarımız yalnız değildir. Biz buradayız ve olmaya da devam edeceğiz" dedi.   
 
AK Parti'nin 14 yıllık iktidarını eleştiren ve MHP'yi iktidar yapmak için yola çıktıklarını söyleyen Akşener, partilileri kongre süreci hakkında bilgilendirdi. Akşener, konuşmasında şu ifadelere yer verdi. 

"Kongre, ülkücü iradenin ferasetine, irfanına inananların çağrısı"


"Şuanda aranızda olmaktan sizlerle Dedem Korkut'un torunlarıyla hasbihal etmekten büyük mutluluk duyuyorum. Ziyaretimize vesile olan il başkanımız, merkez ilçe başkanımız, kadın kollarımızın şahsında bütün teşkilat mensuplarıma çok teşekkür ediyorum. Onlar olmasaydı bu ziyaret gerçekleşmezdi. Bunun için onlara hakkınızı helal edin diyorum. bugün itibariyle Bayburt'la birlikte 12 ili ziyaret etmiş oluyoruz. Ziyaretlerimizin sebebi gelince, 1 Kasım seçim sonuçlarını MHP'nin hak etmediğini düşündüğümüz için ülkücü iradenin sesini duyduğumuz için, milletimizin sesine kulak verdiğimiz için biz bir çağrıda bulunduk. Dedik ki genel merkeze, 'meşveret sünnettir, kurultay töredir. 7 Haziran'dan 1 Kasım'a giden o süreçte, o kısacık sürede 40 milletvekilini nasıl ve niçin kaybettik? Öncelikle bunu tartışalım. Ondan sonra da kendini tarttırmak isteyen delegenin karşısına çıkıp ülkücü iradeye kendini teslim edip, sonuca amenna ve saddakna diyelim." Bu demokratik bir çağrı. Bu ülkücü iradenin ferasetine, irfanına inananların çağrısı. Biz bu çağrıyı yaptık. Bize söylenen hain, fitnebaz ihanet eden gibi yaftaları bir yere bırakıyorum, denildi ki, "toplayın imzaları." Biz de ülkücü iradenin seçilmişleri olan MHP'nin en üstünde yer alan genel merkez üst kurul delegelerine müracaat ettik. 3 arkadaş imza toplamaya başladık. 1100 delege ile yaptığım yüzyüze görüşmelerde 540 delege imza verdi. Konuştuklarım içerisinde bugün imza veremeyiz, ama kongre toplandığında o kongrenin devamı için 'evet' oyu vereceğiz diyen üst kurul delegelerimizin verdiği güçle bir yola çıktık. İmzaları genel merkeze teslim ettik. '1100 delege imzası da gelse yok hükmündedir. Marş marş mahkemeye' dediler. Mahkeme 8 Nisan'da, duruşma var. Sakin sakin beklerken bugüne kadar şahsım adına söylüyorum. Tek bir ülkücü için incitici tek bir kelime söylemedik. Büyük bir saygı ve sevgi içerisinde bu yolu yürümeyi sürdürdük. Burada kazanan MHP ve ülkücü irade olacaktır. Sonradan başladılar seçilmiş il başkanlarımızı görevden alınmaya başladı. Görevden alma değil, bu Valilik mahiyetiyle parti kapattılar. Siyasi partileri millet kurar, millet kapatır. Rahmetli Başbuğumuzun kurduğu bu parti pek çok badireye rağmen bugünlere gelmiştir. Kimi tarihçilere göre 3 bin, kimi tarihçilere göre 5 bin yıllık bir arka planı olan ve çok uzun bir siyasi yolculuğa sahip, arkasında çok büyük miras olan bir siyasi partidir. Uğrunda büyük fedakârlıklar yapılmış bir partidir. Gençlerimizin istikballerini canlarını verdikleri partidir. Dolayısıyla 12 Eylül'de kapatılan partimiz bir de 1 Kasım'dan sonra 'niye imza verdiniz' kapatıldı. Biz bunu kabul etmiyoruz. Çünkü bu ülkücülerin irfanına hakarettir. Bunu kabul etmediğimiz için kapatılan il teşkilatlarımıza ziyaretler yapıyoruz. Arkadaşlarımız yalnız değildir. Biz buradayız ve olmaya da devam edeceğiz." 

"Bu kongre Allah'ın izniyle olacak"

"Ülkücüler sadece Allah'ın önünde eğilmişlerdir. Birde milletinin emrine uymuşlardır. Dolayısıyla söylenen her türlü iftiranın her türlü hakaretin hiç bir hükmü yoktur. Önemli olan ülkücü vicdanda sizin ne olduğunuzdur. Onun için başkanlarım üzülmeyin. Bu kongre Allah'ın izniyle olacak. Biz kongreyi aramızda tartışırken, bir baktık ki havuz medyası, trolleri, televizyonlarıyla, gazeteleriyle karşımızda. Demek ki biz çok doğru yoldayız. Haklı bir kara vermişiz. Demek ki yüksek tepeleri duman tutmuş ve korku basmış. Demek ki bazı muhteremler sızıntı da. Korkunun ecele faydası yok, ülkücü hareket geliyor." 

"Milletimizin gönlünü kazanacağız, milletimiz hazırdır"

"Şimdi ben Başbakan olacağım dedim, demek istediğim MHP'nin iktidar olmasıdır. MHP'nin potansiyeli tek başına iktidar olamaya aday bir potansiyeldir. Genel Merkez 'koltuk meraklısı' dedi. Biz koltuk meraklısıyız evet. Bu ülkenin Başbakanlığı bir ülkücünün olacak. Cumhurbaşkanlığı ülkücünün, meclis başkanlığına bir ülkücü oturacak. Nasıl bir mantıktır ki iktidar hedefini koymuş bu insanların koltuk sevdalısı olduğunu söylüyorlar. Anlaşıldı siz 40 kişiye razısınız, biz tek başına iktidara talibiz. Allah'ın izniyle bunu göreceğiz. Ülkemizin bu ağır şartlardan nasıl kurtaracağımızı ve nasıl bir ülke tasavvur ettiğimizi herkes görecek. Dünyaya nizam vermek için yetiştirilen bizlerin, zamana hükmetmek için yetiştirilen ülkücülerin önce Türkiye'yi, sonra Türk Dünyası'nın şahap yıldızı olmayı, sonra Ortadoğu'da akan kanın durdurulması için bu ülkede iktidar olacağız. Ülkemizin içinde bulunduğu bu güvensiz ortamı ortadan kaldırdıktan sonra işsiz genç ve aşsız ev bırakmayacağız ve uyguladığımız yüksek hukuk ve demokrasi standartları sebebiyle iç bünyelerinde problem yaşayan her ülkenin dönüp baktığı bir ülke olacağız. Ekonomisi, demokrasisi, hukukun üstünlüğüne olan inancıyla eğitimin mükemmel bir hale getirildiği, kayırmacılığın, hırsızlığın, çalmanın, çırpmanın, talanın ortadan kaldırıldığı ve memnun, mesut, huzurlu yaşayan insanların Türkiye'sini elbette biz kuracağız. Bunları yapmak için önce kongremizi gerçekleştireceğiz. Kongremizi sağladıktan sonra ilk yapacağımız iş rahmetli Başbuğumuzun dediği gibi ev ev, kapı kapı her yerde olarak milletimizin gönlünü kazanacağız. Milletimiz hazırdır." 

"Partimizi iktidara hazırlayan bir yolda yürüteceğiz"

"Bayburt'ta 7 Haziran'da milletvekili seçildi, 1 Kasım'da bu vekil gitti. Bunun suçlusu Bayburtlu mu, teşkilatlarız mı? Bunun konuşulmasının talep edildiği bir çağrı reddedilirse milletimizden uzaklaşmış olursunuz. MHP Kocaeli İl Başkanının kız kardeşiyim. Rahmetli Başbuğumuzun ziyaret ettiği dönemlerde sohbetlerine dahil olmuş biriyim. İnsani ilişkilere çok önem veren bir insandı. İl başkanlarının evinde yemek yerdi. Rahmetli annem program belli olur, öğlen veya akşam yemeği belli olur. Anam kızları çalıştırıp yemekler yapılırdı. Sonra hizmet edilir. Yemek bittikten sonra annemi çağırır, yemeklerini över giderlerdi. Sonra yiğitsen sofraya konmuş bir yemeğin en az 1 ay tuzunu beğenmede görelim. Vallahi anam bizi sopayla kovalardı. Türkeş'in beğendiği birini sen nasıl beğenmezsin? Bunların canlandırılacağı bir dönemi yaşayacağız. Önce ülkücülerin kalplerini kazanacağız. 'Ülkücü ülkücünün öz kardeşidir' düsturunu hayatımızın merkezine yerleştirip asla hain üretmeyeceğiz, asla fitneci demeyeceğiz. Asla milletimizle ters düşmeyeceğiz. 22 yıldır aktif bir vazife yapıyorum. Halen buradaysam bu düstura uymamdandır. Önce Türk Milleti ile inatlaşmayacaksın sonra da ülkücü iradeyle. Teşkilatlarımızla istişarelerimizi sürekli sürdüreceğiz. Bayburt'un sorunlarını il teşkilatlarımız bilir, onların bilgilerini, takdirlerini düzenli alacağız. Bu toplantılara hepiniz eşlerinizi getireceksiniz. Zaten bugün buraya gelmemin asıl sebebi hanımefendiler. Çünkü çoğu delegenin eşiyle konuştum, sonra imza verdiler. Bütün il başkanlarımızın ve arkadaşlarımızın eşlerini tanıyacağım."



"Bizim muhalefette kalma süremiz çok kısa sürecek" 

"Tüzüğümüzü en hızlı bir şekilde değiştireceğiz ve daha demokratik, daha çağdaş normlara uygun bir numaralı sandalyeyi koruma altına almak yerine ülkücüyü koruyan rekabeti kardeşane ortaya koyan bir tüzük meydana getireceğiz. Her şehrin bir kadın kahramanı var. Herkesin hayatında bir kadın kahraman var. Dolayısıyla bu ayağımızı eksik bırakmayacağız. Partimizi iktidara hazırlayan bir yolda yürüteceğiz. Bunun üzerinde çok ısrarla duruyorum 'kardeşlik ruhu' içerisinde. Ondan sonra biliniz ki bizim muhalefette kalma süremiz çok kısa sürecek. Neden kısa sürecek? Çünkü muhalefetin nasıl yapıldığını herkes görecek. Muhalefet Türkiye'de şu durumda: 'Ver yesin, ört uyusun.' Çok rahatlar çok rahat. Ama bu değişim sağlandıktan sonra nasıl bir muhalefet yapıldığını görecekler. Ve bir an evvel biz bu işten kurtaralım gidelim millet iradesine bakalım diyecekler. Ve o gün de MHP iktidar olacak. Ve bu ülkeyi yönetecek inşallah. İki şehit evini bugün ziyaret ettim. İki şehidimizde 28 yaşında biri evli, biri bekar. Evlerinde bulundum. 'Vatan sağ olsun' diyen anne ve babalarıyla görüştüm. Şimdi bir çözüm süreci meselesi oldu. Bu süreçte PKK ile mücadele rafa kalktı. Ve 'sayın Öcalan'a kadar giden cümleler kuruldu.  Bebek katilinin ne kadar önemli bir politikacı Türkiye'ye yarayışlı bir politikacı olduğu en üst seviyeden, bakanlar seviyesinden anlatılır oldu. Ve 3 bine yakın köstebek yuvasına çevrilmiş, tüneller açılmış şehirler. Savunma noktaları kurulmuş 3 bine yakın alanlar olduğu ortaya çıktı. Ağır silahların taşındığı bir süreç."

"Burnunuzun ucunda bir paralel devlet yapılanması vardıysa..."

"Çok derine girmek istemiyorum. Oslo'su, Habur'u ve Dolmabahçe'sini hatırlayın. Ve 7 Haziran'dan sonra PKK terörü birden hasıl edince bir baktık ki Apo, İmralı ve Oslo'daki PKK'lılar ve Kandil bu bizi yönetenleri AK Parti yöneticilerini aldatmışlar. Şimdi bugün yapılan terör mücadelesinin yanındayız ama her yerde söylüyorum söylemeye devam edeceğim. Bugün yapılan terör mücadelesinde canı cebinde, biz buralarda rahat konuşalım diye canını feda eden, bizler uğruna şehit olan, yaralanan o evlatlarımızın asker veya polislerin hukuki olarak hiç bir güvenceleri yoktur. Nitekim bu ülke Ergenekon, Balyoz gibi pek çok mahkemeyi gördü. O mahkemelerin savcısı sayın Tayyip Erdoğan'dı. İşte o şekilde yargılananlardan birisi aramızda Yörük Ali Paşamız. Terör mücadelesiyle kendini öne çıkarmış. Pek çok askeri yetkili bu mahkemelerde haksız yere yargılandı. Hatta Genel Kurmay Başkanı tutuklandı. Ne olarak tutuklandı? Terör örgütünün yöneticisi ve terörist olarak tutuklandı ve bu nedenle itiraz edildiğinde AK Parti yöneticileri bizlere dediler ki 'Bağırsaklarımızı temizliyoruz. Vesayetten kurtuluyoruz.' Sonra bir 17-25 Aralık meselesi geldi gündemimize ve tapeler, kasalar, para sayma makineleri, ortalığa saçıldı ve birden bire bu yargılamaların hukuk dışı olduğu, paralel bir devlet yapılanması nedeniyle illegal işler yapıldığı, hukuk dışı yapılan işler sonucu askerlerin hapsedildiği ortaya çıktı. Şimdi o gün paralel tarafından kandırıldılar. Bunu kendileri söylediler. Ama şunu sormak isterim, 11 yıl birlikte yürüdünüz, birlikte yönettiniz. Sonra mahkemeler oldu vesayetten kurtuldunuz derken siz savcı oldunuz, siz burada kandırıldınız. Burnunuzun ucunda bir paralel devlet yapılanması vardıysa kardeşim sen bostan korkuluğu muydun? Bugün önemli bir noktaya geldik. Şimdi anlıyoruz ki; HDP, Apo ve Kandil bu arkadaşları kandırmışlar. Eğer tekrardan söylüyorum o hukuki çerçeve kurulmazsa yarın Meral Akşener Bayburt'ta bize söylemişti dersiniz. Bu hukuki çerçeve güvence içinde alınmadığı sürece peşinde olacağız. Amerika dönüşünde çözüm sürecini yeni baştan gündeme alacak ve diyecekler ki, 'polisler, askerler ülkücülerden oluşuyormuş şimdi de bizi ülkücüler kandırdı."

"Arkadaşım yavaş sür, çukur var"
 

"Orhan Miroğlu, AK Parti Mardin Milletvekilinin söylediği sözleri paylaşayım sizlere. Diyor ki; "Mehter marşı çalanlar, duvarlara yazı yazan polis ve askerler hakkında soruşturma açılmalıdır, açılacaktır." Şimdi ben sayın Davutoğlu'na sormak istiyorum buradan. Ey muhterem gittin Diyarbakır'a mercekle baktık Türk bayrağı bulamazsın. Bütün AK Parti belediyelerinin mehteran bölüğü var. Her bir açılışı mehteranla yapıyorlar. Ama Diyarbakır'da mehter marşını arabasından veya teyibinden çalan polis suçlu neden? Mehter marşı çaldığı için. Şimdi bu tavşana kaç tazıya tut anlayışıyla terör mücadelesi yapılamaz. Amerika'dan döndükten sonra konuşmasının nasıl değiştiğini hep beraber göreceğiz. İnşallah değişmez. Çünkü sayın Cumhurbaşkanı'nın deyimiyle Rıza bey yarım kilo kıyma paketi gibi paketlendi Amerika'ya. Rıza bey gitti 4 gün kimseden ses çıkmadı. Havuz medyası Obama'ya, Amerika'ya Türkiye'ye darbe yaptırmaya kadar giden bir ölçüde saldırdı. Sonra sayın Cumhurbaşkanı muhtarları topladı. Muhtarlara karşı Obama'ya salladı. Sonra bindi gitti Amerika'ya. Kim karşıladı, bir onbaşı. Sonra kırımızı odada 50 dakikalık bir görüşme. Gelsin bakalım görelim. Davos'tan sonra öl de ölelim grubu çıkmıştı. Bunlar askerlik yapmış mıdır çok merak ediyorum. Eminim çoğu paralı askerlik yapmıştır. Çünkü onlar ballı paraların peşinde, bugün ailelerini ziyaret ettiğim şehitlerimiz ise vatan derdinde. Onun için orada vatan çocukları, burada bakan çocukları. Şunu anlatmak istiyorum, bunlar 14 yıldır her seferinde birileri suçlu, bu arkadaşlar sütten çıkmış ak kaşık. Alternatif, kuvvetli bir seçenek de olmadığı için milletimize ellerindeki imkanlarla anlatıp inandırdılar. Bundan sonra bu kadar kolay değil. 14 yıldır Bayburt'a çivi çakılmamış. Bugün Bayburt'ta dolaşırken başkan hep şoföre dedi ki, 'arkadaşım yavaş sür, çukur var.' Bir çinin çakılmadığı bir Bayburt'la karşı karşıyayız. Bu sürdürülebilir bir yönetim anlayışı değil. Kutuplaştırmaya son vereceğiz. Ülkemizin kardeşlik hukukunu yeniden kuracağız. Sonuç itibariyle liyakatin esas alındığı huzurlu bir Türkiye'yi inşa edeceğiz."

"Diyecekler ki tarihçiler..."

"Bu kutlu yola bunun için çıktık. Niyetimizin hayır olduğunu biliyor Allah'ım, inşallah akıbetimiz de hayır olur. İktidara gelip icraatlarımızı hayata geçirdiğimizde, diyecekler ki tarihçiler bu ülkücüler, 'Ümmetimin malına elini uzatan kızım Fatma olsa gereğini yaparım' diyen sevgili peygamberimizin ümmetiydiler. Ülkücüler bir medeniyet mimarı olan Fatih Sultan Mehmet'i iyi anlamışlardı ve onun takipçisiydiler. Bu ülkücüler devletin işi bittiğinde devletin mumunu söndürüp, özel işini devletin mumuyla yapamayan Hazreti ömerimn adaletine sahiptiler, Bu ülkücüler Cumhuriyeti kuran Gazi Paşa'yı iyi anlamışlardır. Bu ülkücüler 'Ülkücüler ahlaklıdır, çalışkandır, azimlidir'  diyen Rahmetli Alparslan Türkeş'i başbuğları biliyorlar. Hepinize saygılarımı sunuyorum. Hakkınızı helal edin. Ne mutlu Türküm diyene."
  
Konuşmasının ardından Akşener'e, MHP eski İl Başkanı ve üst kurul delegesi Süleyman Burç tarafından ehramdan yapılmış ürünler hediye edildi.

Şair Zihni Kültür Merkezi'ndeki programın ardından Akşener ve partililer Cumhuriyet Caddesi'nde şehir yürüyüşü gerçekleştirildi.   




Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
hadi bakalım 8 yıl önce

Bana biraz hızlı gidiyor gibi geliyor