Dağlar yakına geldi,
Avcı okuna geldi,
Çal benim deli gönlüm;
Bayburt aklıma geldi.
merağ etme ahmet efendi coruğ o betonlardan gurtulup hürriyetine kavuşacak çocuklarla coruğ corğla çocuklar barışacak ama o harcanan paralara yazık olacak söz kimin görecekler
sonuna kadar haklısınız..Bayburt dahil ülke genelinde özellikle büyük-sanayileşmiş yerlerde şehirciliği eskiden beri başaramadık.. Çoruh'un projesi taş diye başladı betonu döküp gidiyorlar şuan mesela..
Benzer anılarıma birkez daha sarıldım.
O güzel günler anılarda değil,süreklilikte ve gelecek kuşakların yaşamlarında da olmalıydı.
Kaleminize, yüreğinize sağlık sevgili Ahmet Ağabey.
Saygıyla...
Ahmet ağabey.. Ağzına yüreğine.. Kalemine sağlık.. Birde şu atıl hale gelen havuzu yaz..
Hislerimize tercüman oldun kardeşim sağ ol iyi gün dileklerimle bayramınız kutlu olsun..
Ganimeti fırsat talan
Yazının devamı!
2-Kentsel dönüşüme uğrayacağını duyduğumuz, eski sanayi alanının ve mukemmel bir yeşil bölgesi olan bu bölgeyi hem şehir parkı yapmak, hem yeni hükümet binası otaparkları yapmak, hemde dünya kültüründe olsun Osmanlı kültüründe olsun her şehrin bir meydanı olur, keşke bu meydan çarşı merkezinde geniş bir alan da olsa idi,bu mümkün değil,
3- Eski Saray bahçesinin yeniden kazandırılmasını halkın ekseriyeti istedi ama nafile
4-Çoruh nehrinin Cumhuriyet caddesi tarafı Zahit köprüsüne kadar beton dan arındırılsın ve Cumhuriyet caddesi araçlar için gidiş, Ozulu caddesi geliş olarak planlansın şehir genişlesin büyüsün planlı hale gelsin, trafik konusu çözüme kavuşsun ;
5-İdeolojik olarak benim seriz veya benim semeyiz, doğru yapılan her şeye doğru demeliyiz.
Rahmetli Ali Haydar ÖNER ağaçlandırma yaptı,sonrası yok,
Halbu ki Bayburt un dört bir etrafı ağaç ve yeşillik olmalı, şimdi şunu duyar gibiyim, yav Bayburt ğış memleketi, geçiniz efenim, geçiniz,
Hoşça kal Bayburt
Ahmet bey yazınız mükemmel,çare ne.!!,üç ayda bir s.t.k ve diğerler,i bir araya gelmeli
"proje üretilmeli,tıpkı ist-bursa-konya-Erzurum-Trabzon ve g.hane gibi,yetkililere,
sn valimize özellikle duyrulur,saygılar.
Kalemin ve yüreğin sağolsun. Umarım okurlar, okurlar da düşünürler, düşünürler de doğruyu görürler...
De gardaş, de, he he he, Bayburt un tahrip edilmesi ile ilgili ne kadar söylesen haklısın, lakin sizin dediğiniz gibi içim yanıyor.
Siz yazar olarak bizlerde bu sayfalarda yorumlar ile Bayburt un bu durumu ile alakalı çok söz sarf ettik fakat nafile, inanın ki şu an ağlamaklı bi hal ile bu satırları yazıyorum.
En olanlardan hatırlatma yapayım;
1- Devlet kendi eli ile , hakkında deprem tehlikesi olarak bir rapor yayınlanmayan hazır binayı yıkıyor, ve ipek yolu güzergahının önemli kavşak noktasına yeni hükümet binası dikmek için tahribat yapıyor, şehri planlı genişletmek ve nezih bir şehir haline getirmek varken, bir de yoğun trafiğin içerisine hapis ediyorsunuz.
Ha kaldı ki yıkılan binanın zemininde biz karşı tarafta sanayi çırağı olarak gider top oynar ve buradan Çoruh ta yüzer dik bu alanın betonlaşması , taaa o zaman da yanlıştı, fakat hazır Devlet binasını yıkıyorsunuz Milli servet, burayı ihtiyacı olan başka devlet kurumuna verip,zayi etmesek,bu kadar zenginmiyiz.
Biz evi anahtarı, mahallede muhtarı
O eski dostlukları, eskiciye satmışız
Gözle görürüz ama, akılla düşünürüz
Kağıtlarda pembe düş, yakıp çöpe atmışız
Aramızda on yaş olan Ahmet ağabeyimin yazdıklarını okuyunca; sanki kendi çocukluğunu değil de çocukluğu Bayburt'ta geçmiş olan beni anlatıyor hissine kapıldım. O kadar ortak nokta ve ortak duygu var ki şaşırmamak elde değil.
Demek ki dedim kendi kendime; bu ortak yaşanmışlık duygusu bizi doğduğumuz yere bağlıyor. Sonradan sonraya içimizde açılan yara kanadıkça çocukluğumuza sığınıp umar peşinde koşuyoruz ama nafile.
Yazar Feridun Andaç'ın ortaokul resim öğretmeni Fuat İğdebeli'nin doktorunun dediği gibi " Açılan yara, doğduğun yerde kapanır "
Ondandır dönüp dolaşıp doğduğumuz yere koşmamız.
Sen çok yaşa Ahmet ağabey...