Bir iktidar düşünün ki "vesayeti bitiriyorum" diye yıllarca halkın oylarını (ç)alsın bunun bütün nimetlerini tepe tepe kullansın, sonra da biraz paçasını kaptırmaktan biraz da otorite olmanın, hesap sorulmazlığın verdiği sarhoşluktan o işin gerçek yükünü taşıyan hukukçu ve emniyetçileri kumpas kurdular diye ateşe atmaya çalışsın. Merhum Mehmet Akif bu günleri görseydi "Yokmusun ey adli ilahi! (haşa) " serzenişini sapla samanın birbirine karıştığı bu günlere bırakırdı. İkinci bir mevzu, o bahsettiğiniz yapı içinde karanlıkta olan yok Sn Bilgin sen asıl kendi gözünü aç dünyaya. Dün paraları polis koydu(kumpas var) diye atılan manşetler, bugün Reza, Happani parasını faiziyle aldı diye değişti. Kimin gözü bağlı imiş?
Üstadın, Sayın Velinimeti Cumhurbaşkanının "Türkçe ile Felsefe yapmak mümkün olmuyor" sözlerine rağmen bu kadar -alakasız- Türkçe Kelâmlarla felsefe yapması 'manidar' değilse, ibretlik..
İlk paragırafta ifade edilenler ve vurucu (!) söz olan: 'Demokrasi süreci' sözü ne kadar da ironik.. Yazıklar olsun, demek ki, biz bu yaşımıza kadar "hiçbirşey" öğrenememişiz; bakalım üstad bize daha neler öğretecek...
Bu sürekli, bu her konuda, mağduriyete sığınıp, ülkede, 12 yıldır, üstelik tek başına iktidarda olduğu halde gelişen tüm olumsuzluklardan sanki hiç haberi, hiç katkısı yokmuş gibi davranan, bu düşman yaratma niyeti ve ötekileştirme çabası ne zaman son bulacak, iktidar ve sözcülerinin?..