Özlem Süer, Bayburt'un yükselen trendini anlattı

Prof. Hüsamettin Koçan'ın katkılarıyla ünü Türkiye sınırlarını aşan ehram kumaşı, bu defa dokuz ünlü tasarımcının ellerinde trendini yükseltmeye devam ediyor.

Özlem Süer, Bayburt'un yükselen trendini anlattı

Bayburt Postası - Prof. Hüsamettin Koçan'ın katkılarıyla ünü Türkiye sınırlarını aşan ehram kumaşı, bu defa dokuz ünlü tasarımcının ellerinde trendini yükseltmeye devam ediyor. Son yıllarda bölgenin en çok dikkat çeken ve en önemli ihraç malı olmaya aday ehram kumaşı, dünya sanatlarının sergilendiği All Arts İstanbul’da görücüye çıkmıştı.

Dokuz tasarımcının bir araya gelerek, binlerce yıllık bir geleneği göz kamaştırıcı tasarımlara dönüştürdüğü projede Baksı Kültür ve Sanat Vakfı için özel tasarımlar yapan ünlü isimlerden biri de Özlem Süer.

Daha önce 99 parçadan oluşan koleksiyonuyla ehram kumaşını Avrupa modasına tanıtmayı başaran Süer, Baksı Kültür Sanat Vakfı’nın önderliğinde başlatılan ‘Çağrışımlar: 9’ adlı projede de yer aldı. Vakıf bünyesinde bulunan Baksı Müzesi ve çevresindeki ehram üretiminin ve istihdamın artırılmasını amaçlayan son çalışmasını “Bu çok özel projede, manevi anlamda benim için çok duygusal bir değer taşıyan ehramla çalışmak bir ayrıcalık” niteleyen Süer, Akşam Gazetesi’ne verdiği röportajda da çok özel açıklamalarda bulundu.

Akşam Gazetesi’nden Pınar Hiçdurmaz’ın Özlem Süer ile yaptığı işte o röportaj:

Pınar Hiçdurmaz / Akşam Gazetesi

Proje, Baksı Kültür Sanat Vakfı bünyesinde bulunan Baksı Müzesi ve çevresindeki ehram üretiminin ve istihdamın artırılmasını amaçlıyor. Yörede kaybolmaya yüz tutan dokuma tezgâhlarında üretilen ehram kumaşı, günümüz modasına entegre ediliyor. Bu nostaljik kumaş, giyilebilir ve kullanılabilir özellikleriyle ‘modern’ hayatın içinde kendine bir yer bulurken, 9 tasarımcı Bayburtlu kadınlara istihdam konusunda da destek vermiş oluyor. İpek Arnas, Gülsen Bükülmez, Feride Çelik, Sertaç Delibaş, Didem Aras Goldenberg, Müjde Kotil, İpek Terzi, Burcu Yurdakul, ve Özlem Süer’in tasarımları,  2 Mayıs Perşembe günü Nişantaşı Özlem Süer House’ta ilk kez gösterilecek. Sonrasında, ürünler belirli satış noktalarında satılacak.

Pınar Hiçdurmaz: Ehram kumaşından hazırlanan koleksiyonunuzdan bahseder misiniz?
Özlem Süer: Çok kıymetli hocamız Hüsametin Koçan bir davette bulundu. Müzenin ilk sergisinde moda tasarımı adında bir başlık olacağını, o başlıkta da ehram konusunun irdeleneceğini, konuyla ilgili de benim bir çalışma yapmamı istedi. Baksı Müzesi’ni İstanbul gibi büyük bir kentte değil, Bayburt’ta kurmayı seçerek zaten önemli bir adım atmış. Bölgeye değer katma çabası ve sanatı oraya götürme arzusu çok önemli. Dolayısıyla ehram da öncelikle yerinde güzel.

- Ehramı özel kılan nedir?
O yörenin koyunlarının yünüyle yapılıyor, her biri farklı tonda, asla birbirini tutmayan zenginlikteki bir iplikten yapılıyor. Bu beni çok heyecanlandırdı. Ülkemizde maalesef bir kumaşa sahip çıkamıyoruz. Yok olan hazinelerimiz var. Yıllarca tüm koleksiyonlarımda el dokuması, boyaması, baskısı gibi lokal değerleri kullanmaya dikkat ettim. Bu bana bir misyon olarak değer kattığı için hemen teklifi kabul ettim ve çalışmaya başladık.

- Dokuz tasarımcıdan oluşmasının özel bir nedeni var mı?
Baksı Müzesi, Şaman geleneklerine de sahip çıkıyor.  O kültürde özel bir rakam olduğu için ‘9’. 2 Mayıs’ta, 9 tasarımcının bir araya gelip ehramı çok başka hallere götürdüğü bir satış ve tanıtım birlikteliği olacak.

- Bu koleksiyonun amacı oradaki kadınlara destek olmak ve bir geleneği de yaşatabilmek diyebilir miyiz?
Evet, kesinlikle öyle. Evinden çıkıp tezgâhlarının başına oturan o kadınlar, bu ürünlerin satışından gelir elde ettiklerinde işlerine daha çok sarılacak ve sayıları da artacak bu sayede. Çünkü tasarımın yarısı endüstriyeldir, yarısı sanattır ve biz sanat tarafını ehramdan ve Baksı’dan aldık. Endüstriyel tarafını da bir tasarım haline dönüştürüp insanlara satışıyla paylaşmakta bulacağız. Böylece ehram, yaşayan halini asla kaybetmeyecek.

- Sizin koleksiyonunuzu gördükten sonra ehram kumaşını araştırdım genellikle sarınılan, örtünülen bir kumaş…
Bayburtlu hanımlar bizim yorumlarımızı görünce yıllarca sarınarak sokağa çıktıkları ehramlarına farklı bir duyguyla bakmışlar. Onlar için çok bilindik, çok samimi bir malzeme ama çok başka birinin onu bir sanat eseri olarak müzede teşhir etmesi ve öyle bir yorum katması aslında onlara da sahip oldukları bu malzemenin kıymetini bir kere daha anlattı… Onların yaşamlarını başka bir yere taşıyacak bir ‘geçim’ gücü de olacak ehramın.

- Tasarımcılar bir noktada belki bunun görünen yüzü ama Hüsamettin Koçan gibi araştırmacılara da ihtiyaç var. Sizce de birileri bu hikâyelere aracılık etmeli mi?  
Kesinlikle! Hüsametin Bey, sanat yapan ve yaptığı sanatı çok farklı boyutlara getiren muhteşem bir sanatçı olmasının ötesinde çok özel bir akademisyen. Bayburt’tan çıkışını ve oralardan aldığı yaşam ilhamını bize katmaya çalışması, aracılık etmesi ilham verici. Bayburt’u bilemezdim. O bir kıvılcım, görmediğimiz, belki de ömür boyu bilemeyeceğimiz bir şeyi bize kazandıracak Hüsamettin Koçan gibi hocalarımızın çoğalması gerçekten çok önemli.

- Baksı Müzesi’ni ziyaret ettiniz mi?
İlk gittiğim anı sizinle paylaşmak isterim. Hocam böyle bir davette bulunduğunda müzeyi görmek istedim. Uçaktan indikten sonra keyifli bir yolculukla evlerin, köylerin, kasabaların azaldığı bir noktada bir tepeye çıkıyorsunuz, gece olmuştu ve “Allah Allah burada hiçbir şey göremiyorum” derken bir anda yıldızlara doğru yaklaştık. Hiçbir yerde bu kadar yıldızı, bu kadar yakın görmedim. Çok güzel bir köy ve bence dünyanın en güzel mimari yapılarından biri orada. Sabahı heyecanla bekledim. Gün doğduğunda böyle bir manzaraya, gözlerinize inanamıyorsunuz. 

- Çok yakın zamanda anne oldunuz. Kızınız Tacım hayatınızı nasıl etkiledi?
O kadar ilginç bir şey ki! İnsana sevmenin derinliklerini anlatıyor. Tacım ile birlikte kalbimin derinliklerinde ne varsa hepsi dışarı çıktı. Varlığını kanıksadığımız birçok şeyi onunla yeniden keşfediyoruz. Bazen düşünüyorum çok erken yaşta anne olsaydım daha başka olurdu ama 40’lı yaşlarda anne olmanın da mutluluğu bir başka.

“Moda cinsiyetsizleşiyor”

Özlem Süer- Bir röportajınızda “Dünyada tek bir kostüme doğru yöneliş var” demişsiniz, bu cümleyi bizler için biraz daha açabilir misiniz?
Feminen ve maskülen tarzın her iki ucuna doğru gidiş varken öbür tarafta tüketim adına tek cinse hizmet veriliyor. Daha cinsiyetsiz formlar görüyoruz. Bir ceketi kadın da, erkek de alıp giyebilir. Bu çok amaçlılıklar içinde dünyada genel anlamda ‘tasarım’ kirliliğinden bahsediliyor. Kirlilik derken her şey tasarlanıyor. Bu yüksek telaş, bazı grupları da yoruyor. Artık eşsiz olma, mümkün olduğu kadar en yalınıyla buluşma, çok amaçlılık, tüketimi minimuma indirme gibi eğilimler var. Gezmeye, keşfetmeye çok fazla yönelme var. Çok iyi eğitimler görmüş insanları bir kafede işletmeci olarak görebiliyorsunuz. Yaşam, insanlara ‘yüksek sadeliği’ getiriyor artık. İki cinsiyeti de karşılayabilecek tekliğe gidiş, ileride çok daha fazla görülecek. Bütün bu fikirler ve teoriler beni çok heyecanlandırıyor.

- Bu akım sizce modayı nasıl etkileyecek?
Katıldığım kongrelerde artık paranın mutluluk getirmediği ve başka hazların değer kazandığı anlatılıyor. Bu da dilerim insanlığın yeniden daha duyarlı bir şekilde doğmasını sağlar. Modanın en yüksek olduğu an, dibe en yakın olduğu andır. Bu ürün için de, eğilim için de geçerli. Orada kalması mümkün değil, yaşanan enerji bunu olanaksız kılıyor. Dolayısıyla da bu yeni bir hareketle başka bir noktaya doğru gidecek. 

Kot-tişört gelinlik yapacak

- Yakın zamanda İstanbul’da Suadiye’de bir gelinlik mağazası açacağınızı duyduk. Biraz bu projeden bahseder misiniz?
3’üncü mağazamız olacak. Diğerleri hazır giyim üzerineydi. Farklı bir yer olacak. Örneğin düğününde gelinlik yerine farklı şeyler giymek isteyenler frak ya da beyaz pantolon ve üzerine giyeceği gelinlik ipuçları taşıyan tasarım bir tişört, duvak bulabilecekler…

 

Anahtar Kelimeler:
EhramÖzelem Süer
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.