Baksı Müzesi’nden ilk yansımalar dünyanın dört bir yanında

Üreten ve ürettikleri aracılığıyla sanatseverleri öykülerle buluşturan Hemşerimiz Hüsamettin Koçan, bu defa tam dört ayrı sergiyle, dört ayrı mekanda  izleyicisinin karşısına çıktı. Her çalışmasıyla farklılığını ortaya koyan Koçan, yine bambaşka öyküler anlatıyor…

Baksı Müzesi’nden ilk yansımalar dünyanın dört bir yanında

Üreten ve ürettikleri aracılığıyla sanatseverleri öykülerle buluşturan Hemşerimiz Hüsamettin Koçan, bu defa tam dört ayrı sergiyle, dört ayrı mekanda  izleyicisinin karşısına çıktı. Her çalışmasıyla farklılığını ortaya koyan Koçan, yine bambaşka öyküler anlatıyor…

Sanatçı, ‘en geniş anlamıyla’ Sona’nın gidişini resmediyor bu sergide.  İstanbul, İzmir ve Frankurt üçgeninde; Mitoloji, Sona Giden Sona ve Gölgedeki Güçlü Ana
Sergilerinde, yeni sözler söylemeyi seven ve bunu her defasında tekrarlayan Hüsamettin Koçan; İstanbul, İzmir ve Frankurt olmak üzere 4 sergiyi aynı anda sevenleriyle buluşturdu. Sultanahmet’te bulunan Marmara Üniversitesi Rektörlüğü’nün binasında açılan Cumhuriyet Müzesi’ndeki “Sona Gitti”, Almelek Sanat Galerisi’ndeki “Bir’in Kırkbir Hali”, İzmir Atatürk Kültür Merkezi’ndeki “Gölge Yüzler” ve Frankfurt Arkeoloji Müzesi’ndeki yerleştirmesiyle, dört bir yandan eserleriyle bizi kuşatıyor!

Sona’nın büyüsü!
Hüsamettin Koçan, Cumhuriyet Müzesi’nde açılan “Sona Gitti” sergisiyle ilgili, “Belki şu ana kadar hiç bu kadar kendi hayatıma değen bir çalışma yapmamıştım” diyor.

Yedi yaşındayken, doğuğ büyüdüğü Baksı Köyü’ndeki arkadaşı Sona’nın evlatlık verilişinin Koçan’da yarattığı etki, yıllar sonra ortaya çıkıyor bu sergiyle. Sanatçı, ‘en geniş anlamıyla’ Sona’nın gidişini resmediyor bu sergide.

Ve daha da önemlisi, dumanı ve gizemi üstünde Baksı Müzemizden çıkan ilk üretimler sergileniyor bu sergide. Koçan, “Sona Gitti” sergisi ve Bayburt Baskı Müzesi’nde çalışmak hakkında şunları söylüyor:

“İlk kez doğduğum köyde resim yapıyordum. O mekân bana anılarımı çağrıştırdı. Sona’nın gidişi benim öyküm aslında. Sona’nın evlatlık verilişi hepimizin üzerinde acaba evlatlık nasıl olur sorusunu getirmişti. Çünkü kapalı toplumlarda insanlar birbirlerine çok sahip çıkarlar. Ama Sona gitmişti.”

Tuvallere serpiştirilen polenler, Sona’nın gidişini, bir gidişten öte, savrulmaya dönüştürüyor... Sona, gittiği bilinmezlik ve belki de sonsuzluktan dönüp geliyor ve Koçan’ın tuallerinde tekrar ‘dilsiz’de olsa dile gelip konuşmaya çalışıyor. Sona’ya benzediği düşünülen küçük bir kızın resmiyle, onun nasıl solup gittiği anlatılıyor, Koçan’ın eserlerinde. Tuvallere serpiştirilen polenler, Sona’nın gidişini, bir gidişten öte, savrulmaya dönüştürüyor.

Bir çocuğun kırkbir hali
Koçan’ın “Bir’in Kırkbir Hali” adlı diğer sergisi de “Sona Gitti”nin diğer bir versiyonu. Ya da bu duygu yoğunluğunun ikinci raundu diyebiliriz. “Bir’in Kırkbir Hali”nde de, “Sona Gitti”de ruh bulan küçük kız, 41 farklı portreyle çıkıyor görebilen gözlerin önüne.

Koçan, iki sergi arasında ki bağı, şu cümlelerle anlatıyor:

“Sanatçının sözcükleri arasında bir bağ olması gerekir. ‘Bir’in Kırkbir Hali’ aslında savrulma öyküsünün bir başka boyutu. İnsanlar bizleri zihinlerinde yeniden üretirler. Yeniden başka bir tanımın elemanı haline getirirler.”

“Gölge Yüzler”de Anne Sevgisi Gizli
Koçan’ın İzmir Atatürk Kültür Merkezi’ndeki üçüncü sergisinin adı ise “Gölge Yüzler”. Sanatçı bu sergisinde annesini hatırlamaya çalışıyor. Çalışmalarıyla gurur duyduğumuz hemşerimiz Hüsamettin Koçan, annesinin vefatının ardından yaptığı bu resimlerle aslında ‘gölgede’ kalmayı anlatıyor. Gölgede kalışın nasıl güçlü bir duruş olduğunu:

“Aslında annemin geri durduğunu, çok güçlü bir gölge rolü oynadığını gördüm bu resimleri yaparken.”

Mitoloji yeniden
Koçan, Frankfurt Arkeoloji Müzesi’ndeki sergisiyle ise mitolojik figürler oluşturuyor:

“Bu sergiyle Arkeoloji Müzesi’nin derinliğine bir gönderme yapmak istedim” diyor ve ekliyor: “Orası için yeniden bir mitoloji yaratmaya çalıştım. Arkeoloji Müzesi’nin 5,5 metre yüksekliğindeki camlarına yedi tane, geçirgen bir malzemeye sahip olan figürler yaptım.”

EDİTÖRÜN NOTU: Hüsamettin Koçan’ın çalışmalarınıda tıpkı diğer tüm sanatçılarımızı olduğu gibi destekliyor, eserlerini izlemekten gurur duyuyor, zevk alıyoruz. Aldığımız her başarı ve emek haberi, bizi Baksı Müzesi’ne yakınlaştırıyor. Ve bütün övgüler, Baksı Müzesi ekseninde şehrimiz Bayburt’un sanat halesini genişletiyor. Bu yüzden de www.bayburtpostasi.com.tr "MüzeBaksı" başlığı altında özel bir sayfa hazırlıyor. 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.