Engin Ardıç'ın Aşkaleli'ye 'densiz' tavsiyesi

Cenaze evine girip, taziye sahibine günah giydirmek gibi mahalleye yeni bir trend gelmiştir artık. Saygı ve anlayışın tükendiği satırlarla, bir gazeteci yazısına şöyle başlıyor...

Engin Ardıç'ın Aşkaleli'ye 'densiz' tavsiyesi
(Cenaze evine girip, taziye sahibine günah giydirmek gibi mahalleye yeni bir trend gelmiştir artık. Saygı ve anlayışın tükendiği satırlarla, bir gazeteci yazısına şöyle başlıyor:)

Aşkale'nin düşman işgalinden kurtuluşunun doksan yedinci yıldönümü bir müsamereyle kutlanmış. Müsamerede temsili milis kuvvetleri yer almışlar, elbette "temsili Ermeniler" de. Bunlar, uluorta şarap içmeleri hiç de yakışık almayacağından ama gayrımüslim olduklarını belirtmek için şarap marap birşeyler içmeleri de farz olduğundan, şişelere "şalgam suyu" doldurmuşlar ve halkın gözü önünde lıkır lıkır içmişler. (Kameralara dönüp "rengi kırmızı, tadı güzel" demeleri de gerekirdi.) Eski Yeşilçam filmlerinde temsili Yunan subaylarını oynayanlar (tercihan Atıf Kaptan ya da Kayhan Yıldızoğlu) Yunanlı olduklarını belirtmek için şarap içip kadın oynatırlardı... Demek ki o zamanlar Anadolu'da hiçbir Türk içki içip kadın oynatmazmış... Sonra Yeşilçam estetiği TRT estetiğine doğru evrim geçirdi ve yeni müsamerelerde (örneğin Kurtuluş dizisinde), gene yamuk tipli Yunan subaylarını oynayan Macit Koper ve Taner Barlas gibi sanatçılar artık şarap için kadın oynatmaktan vazgeçtiler. Bu büyük bir aşamaydı.

(Yazı sahibi, söz konusu müsamerelerin tamamen amatör ekip ve tamamen sokak gösterisinden ibaret olduğunu unutacak kadar saf değildir ama tam bu noktada Türk sinema sektörünün sokak müsameresinden daha çağdaş, daha profesyonel olamadığı şeklinde bir eleştiri getirmesini de hiç bekleyemezsiniz. Çünkü yazısına başlarken aklında başka bir şey vardır ve artık çarpıtmak zorundadır. Sonuçta işinin hakkını verme noktasında yazı sahibiyle Türk sinema sektörü arasında -genel olarak- pek bir fark çıkmıyor ortaya ama bakın konu nereye gelecek.)

Aşkale törenlerinde bir camiyi temsili olarak yakan temsili Ermeniler, temsili bir imama da saldırmışlar (çocuk aslında berber) ve kendisini ezan okurken temsili olarak linç etmişler. Temsili Ermeniler daha sonra hamur açan bir kadına da temsili olarak saldırmışlar ve kayınpederini de temsili olarak şehit etmişler (kayınpederi kimin oynadığı bilinmiyor.) Sonuçta, Türk milis kuvvetlerini canlandıran Aşkaleli lise öğrencileri, ilçeye girerek temsili Ermeni çetecilerini temsili olarak öldürmüşler. Tören, göndere bayrak çekilmesi ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla sona ermiş. Daha sonra mehteran bölüğü de elbette bir gösteri yapmış. Bu törende sanat okulu öğrencisi bir kızı bayrağa sarıp zincire vurarak sonra da kurtarmamışlar ve kızcağızın orasını burasını da mıncıklamamışlar. Diğer ilçelerde öyle yaparlardı. İşin güzel yanı, müsamereden sonra Aşkaleli çocuklar da temsili Ermeniler'le hatıra fotoğrafı çektirmişler!

(Yazı sahibi, yalanlarla acısını milyonlara katlayan Diaspora kadar bile artık yasın doğru dürüst tutulamaz duruma gelindiği o bölgede, 1. Dünya Savaşı'nda yaşanan olayların halk düzeyinde nasıl bilindiğini, nasıl algılandığını, geleceğe nasıl aktarılması ve nasıl yansıtılması gerektiğini -güya- tahmin edemiyor, anlamaya çalışmıyor veya akıl veremiyor, ‘evelem-gevelem’ ile metni uzatıp ardından 'uydur-kaydır’la aslında bize başka bir şey anlatmaya çalışıyormuş! Bu arada müsamere sonunda çocukların, kötü roldeki temsili Ermeniler’e karşı olan ilgisini anlatırken -sığ bir espriyle- kötü bir durumdan en azından güzel bir sonuç çıkarmayı ihmal etmiyor.  Ama az sonra ismini vereceği Fikri Peşen’e sorsaymış, 30 yıldır Ermeni’yi oynadığı halde Aşkale’de 7’den 77’ye kendisine duyulan sempatiyi nedenleriyle birlikte tek tek anlatırdı. Fakat o kadarına hiç gerek yoktur! Çünkü kötü bir espri daha yapacak ve fazla uzatmadan birden bire ağzındaki baklayı çıkaracaktır.)

Aşkale'de emekli bir vatandaş varmış, Fikri Bey, bu müsamerelerde otuz yıldır "Ermeni oynadığını" belirtmiş... Adı da belliymiş, Ohannes. Bu da Aşkale için bir aşamadır. Çünkü o bölgedeki birçok ilçemizin kurtuluş törenlerinde Ermeni oynayacak adam bulunamıyor da hemen yakındaki gerçek Ermenistan'dan parayla gerçek Ermeni getirtiliyor! Kesile kesile bölgede Ermeni kalmadığından, oynatacak yerli Ermeni bulmak da mümkün olamıyor tabii. Bu tür milli, hamasi ve de terbiyevi gösterileri, keşke muhterem Aşkaleliler kendilerini yakından ilgilendiren başka tarihi konularda da gerçekleştirseler... Örneğin 1943 yılında Aşkale toplama kampına taş kırmaya gönderilen "temsili Yahudiler" de başka bir müsamerede canlandırılabilir, bu yaşlı ve hasta insanlardan bazıları temsili olarak kalp krizi geçirip temsili olarak ölürler. Kemal Kılıçdaroğu'nu da davet edersiniz, o da Milli Şef İnönü'yü oynar. Şükrü Saracoğlu için de Gürsel Tekin'i tavsiye ederim.

(Aşkale ile ilgili -seçilmiş yer olması dışında- hiçbir ilgisi yokken günah çıkaran yazı sahibi için ilk bakışta olumlu yaklaştığını düşünür ve iyi niyetli olduğunu kabul etmek istersiniz. Ama bu insani yaklaşım; Aşkale’ye dolayısıyla bölge insanına ait bir acı gerçeği görmezden gelmiş, üstüne bu acı gerçeğe zerre saygı gösterememenin utancını da aşmış bir kişi için ağır ve yakışıksız bir durumdur. Nitekim bu ağırlığın taşınamayıp, o dönemin yönetimi nezdinde tartışılması gereken ve bilakis gayrimüslimlerin yad etmesi gereken acı gerçekleri üzerinden Aşkaleli'ye bir tavsiyede bulunmaya kalkışılmışsa, bu da kelimenin tam anlamıyla ‘densizlik’tir. İşte yazı sahibi de tam olarak öyle yapmış zaten.)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
ismail 9 yıl önce

ermenistanda okullarda türk bayragını yere atıp üstüne basacak kadar insanlıktan yoksun bir milletsininiz. yorumuna şaşırmadım ama senin gibilerine insan denildigi için insanlıgımdan bile utanır hale geldim. ne mutlu türküm di̇yene.

Avatar
metin kaçan 9 yıl önce

bu yazıyı yazan engin ardıç adlı zevat, cevap vermeye değer bir kişi değildir, her devrin iktidar borozanıdır. böyle bir yazıyı insan değil türkiyenin en büyük gazetelerinden birinde, ermenistan da yazmaya utanır. ve suç onda değil o yazıyı yayınlayan iktidar yakını sabah gazetesindedir. ancak türk düşmanlığı yapmayı bilirler.

Avatar
serhat 9 yıl önce

Bu densiz sabahta yaziyor, o yuzden cok gormemek lazim.

Avatar
METIN 9 yıl önce

ne o kanınamı dokundu yalaka

Avatar
Soykırımı Yalanının İspatı Engin Ardıçtır! 9 yıl önce

soykırım yalanının ispatı engin ardıçtır. şimdi biz bunun dedoşlarını kesse idik; bu sefil,bu (çok afedersiniz)ermeni nasıl türeyipte başımıza musallat olacaktı. havuz medyasının balıklarından olan bu zat yemi fazla kaçırınca azıtmış. eee müstehaktır müstahak!