Bir taraftan görsel estetiğe önem verirken, bir taraftan da zaruretleri gidermek zorundayız. Tabii sonuçta buranın hukuki problemleri oldu. Çoruh yatağını daralttınız veya genişlettiniz gibi şikâyetler oldu. Biz şuna vicdanen kanaat getirdik ki yapılması gerekenin en iyisini yaptık ve bu konuda alnımız açıktır.
Büyük işlerle uğraşmak istiyoruz. Bu şehir adına bize büyük işlerde katkı sunacak herkese minnettar olurum. Şimdi taşkın korumada bu alanın çıkarılıp da oradaki vatandaşların bugüne kadar devam eden mağduriyetlerinin giderilmesi lazımdır. Biz orayı Bayburt’un en güzel panoramik noktası yapmak istiyoruz. Herkes istediği gibi burada cephe yapamayacak. Ruhsat verirken buna dikkat edeceğiz. Sayın Bakanımız şunu ifade etti; madem burada 30 metre olması geren yer 27 metre olmuş, burada önemli olan suyun geçişini gerçekleştirmek ise sağından ve solundan duvara biraz yükselti verirsiniz olur biter dedi. İstinat duvarının yıkılması bu saatten sonra mümkün değildir. Zaten Bakan Eroğlu da yıkılamayacağını ifade etti.
Biz herkesin teklifine, tavsiyesine, eleştirisine açığız. Ama yapıcı ve iyi niyetli olanına açık oluruz. Çünkü biz inanırız ki fikirlerin çatışmasından hakikat pırıltıları doğar. Biz bu konuda kapımızı hiçbir zaman kapatmayacağız. Hiç bir zaman en doğrusunu biz biliriz demeyeceğiz. Bilmiyorsan bir bilene danış hükmüne, sonuna kadar bağlı kalacağız. Çünkü bizim yanlış yapma lüksümüz yoktur. Bizim yanlış yapmamız Bayburt’a mal olur. Gelin hep beraber doğruları ortaya koyalım. İyi niyetle doğruları ortaya koyalım ve Bayburt’u daha müreffeh ve daha kalkınmış, daha güzel, daha mutlu insanların yaşadığı bir il haline getirelim.”