Ballıkaya köyünde özel bir zanaatkâr Ömer Keleş

Ballıkaya köyünden zanaatkar Ömer Keleş (53), eski eserlerden aldığı ilhamla özel işlere imza atıyor.

Ballıkaya köyünde özel bir zanaatkâr Ömer Keleş

Bayburt Postası - 28 yıl sonra döndüğü ve virane halde bulduğu baba evini restore eden Keleş, bu evde etnografik unsurlar sergiliyor. Alt katını atölye olarak işlettiği evinin hemen her köşesinde eskilerin kullandığı aletleri sergileyen Keleş, bu bireysel çabaları ile köyüne turist çekiyor.

Ömer Keleş, 1980 yılında 10 yaşında iken amcasının çocuklarının Bayburt sanayisinde bulunan işyerinde çırak olarak mesleğe başlamış. Amcasının oğulları 1985 yılında İnegöl’e göç edince bir süre Mustafa Aydoğdu’nun yanında çalışmış ve çıraklıktan kalfalığa geçiş sürecinde, kendisi de 1986 yılında İnegöl’e göç ederek mesleğini orada sürdürmüş.

2014 yılında İnegöl’den Bayburt’a dönmeye karar vermiş. 28 yılın üzerine döndüğü babaevini adeta virane görmüş. 50 metrekarelik evin hemen her köşesini kullanılabilecek vaziyete getirmiş. Taş yapının içini tamamen ahşap malzeme ile onaran Keleş, evin kırman bölümünü ise sadece restore etmiş.

Ömer Keleş, Bayburt’ta aldığı siparişlere ucu ucuna yetiştiğini söylüyor. Bayburt merkezde lüks yapılan evlerin içi kısımlarını ahşap yaptırmak isteyen müşterilerinin olduğunu söyleyen Keleş, “Bayburt’un eski konaklarını koruyamadık ama son yıllarda insanımız çocukluklarının evlerini aramaya başladılar. Bunun için Bayburt merkez köylerde birçok sipariş alıyorum” diyor.

İstanbul ve Bursa başta olmak üzere Türkiye genelinde birçok restore projesine imza atan Keleş, büyükşehirlerin kargaşasının kendisini boğduğunu, İnegöl’de 30 yıl kaldığını ama artık oralarda duramadığını söylüyor.

Kazandığı paraların birçoğunu eski eşyalara yatırdığını söyleyen ve evinin her yerinde etnografik unsurlar sergileyen Keleş, eskilerin ustalıklarına hayran kaldığını belirtiyor. Keleş, “İstesem şuraya en güzelinden öküz arabası, sapan, kotan yaparım ama bunu istemiyorum. Merakım bu değil. Ben eskilerin uğraşlarını önemsiyorum. Onları karşıma alıp, saatlerce izliyorum. Eskilerin o zanaatkarlık yönlerine hayret ediyorum, hayran kalıyorum. Onlardan esinlenerek yeni şeyler üretmeye çalışyorum” diyor.

Keleş’in geçmişte yaşanılanların unutulmamasını istiyor.. “Bizim çocuklarımız bunları bilmeliler” diyor ve ekliyor Ömer Keleş, “Bilip de geçmişlerinin ne zorluklarla hayata tutunduklarını görsünler ki ona göre de geleceklerini inşa etsinler. Bunun için çaba sarfediyorum. Bana ilham veren eserlerin çocuklarımıza da çok şeyler vereceğini düşünüyorum. Bu manada bizim köyün çocuklarını şanslı görüyorum. Çünkü evimin kapıları köyümüzün tüm çocuklarına açık. Yaz günlerinde hem işlerle uğraşıyorum, hem de onlarla güzel vakitler geçiriyorum.”

Babamın bir eski radyosu vardı…

Keleş’e eski eserleri kendi ailelerine mi ait olduğunu soruyoruz, cevaplıyor:

“Babamın bir eski radyosu vardı; çoçukken bizi çok farklı duyguların içine sokan… 30 yıl sonra onu bulacağımı ümit ediyordum, onu bile bulamadım. Burada sergilediğim eserlerin çoğunu satın aldım, almaya da devam ediyorum.”

Sonsöz ve birkaç temenni…

Baksı’ya giden güzergâhta böylesine durakların oluşması turizm açısından oldukça önemli. Şöyle ki artık bu tür turlar kısıtlı günler arasına sıkıştırılıyor. Böyle olunca tur firmaları ve onları tercih edenler, bir dakikaları bile boşa gitmeyecek derecede dolu dolu günler geçirmek istiyorlar. Bayburt’a gelip Baksı Müzesi’ne gitmek isteyen bir kafile sekiz köy geçmek zorunda. Bayburt-Baksı arası en az 40 dakika sürüyor ve bu güzergahta ziyaret edilebilecek tek bir nokta yok. Bu güzergâhta başka alternatifler de düşünülmeli, her köy farklı bir yönü ile ön plana çıkmalı. Bu anlamda Ballıkaya köyü şanslı.. Ömer Keleş dikkat çekmeyi başarmış. Başarmış, başarmasına ama…

Evinin önünden iki metre kadar alanı kiralayıp eserlerini sergilemek istiyor. Kiralamak istediği yeri, evini yeniden inşa ederken kendisi taşla yapmış ama şimdilik kiralamak için başvurduğu tüm makamlardan olumlu bir sonuç alamamış. Bu sorunu çözsek, destek olsak, şöyle köy içinden eve giden güzergâha bir tabela koysak; ne güzel olur…

Yorum Haber: Murat Okutmuş

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
selim 3 yıl önce

Gerçekten çivisiz evler camiler bir başka